Rojava’da ilan edilen özerklik meşru ve demokratiktir

Rojava genelinde Erfin kantonu, Kobani kantonu, Cizire kantonu olarak ortaya çıkan özerklikler Kürt ulusu ve bölgenin diğer milliyetleri açısından olumlu bir gelişmedir. Emperyalistlerin ve yerli uşak sınıfların çıkarları doğrultusunda yok sayılarak oluşturulmuş devlet projelerinin sonucu açısından önemli bir gelişmeye işarettir

Burjuva tekçi medeniyet paradigması dünyanın birçok bölgesinde ezilen uluslar, milliyetler ve çeşitli inanç gruplarının oluşmasına vesile oldu.  Tarihsel olarak sınıf temelli devletli toplumların yani egemen olanın doğal eğilimi olan yayılmacılık,  kapitalist moderniteyle siyasal ve ekonomik olarak yeni bir temelde helezonik bir aşama geçirdi. Emperyalizm çağı ise,  ezilen ulus milliyet ve inanç grupları ve yeni toplumsal gelişmelerin ürünü olarak toplumsal cinsiyetler ve sosyal toplumsal birimler ile ezilen sınıflar açısından çok daha kapsamlı bir zapturapt altına alınma sistemidir. 

Ortadoğu halkları da dünyanın başkaca coğrafyalarında yaşanan tekleştirme operasyonları ve düzenlemelerine maruz kalmıştır. Ortadoğu devlet oluşumlarında bariz olarak açığa çıkan bu gerçek çeşitli ulusların ve inanç gruplarının merkezde olduğu diğerlerin ise tarih dışına itildiği özneleşmeden geriye itildiği bir ezilme ve yok sayılma temelinde gelişmiştir. Bu durum emperyalist politikaların ve ulus milliyetçiliği temelinden bağımsız değildir. Bütün katliam, imha ve yok sayma pratiklerinin dayandığı temel dünyanın her alanında egemen olan mülkiyetçi sınıfların, emekçilerden ve dünya kaynaklarından daha büyük sömürüler elde etme amacından ortaya çıkmaktadır. Bu anlamda, yok sayma ve tarihin öznesi olma bağlamında ezilenlerin ileriye çıkmaları ve kendisi olmayı yaşama hakları ile egemenlerin dünyanın fiziksel ve sosyal temelde sömürüsü arasında, her zaman yoğunluğu değişen ama sürekliliği mevcut olarak devam eden bir çelişme bulunmaktadır. Bu da dünyanın ezilen halkları, ulusları ve inanç grupları ile sosyal toplumsal tabakaları ve emperyalizm arasındaki bir siyasal çelişme olarak ortaya çıkar.

Ortadoğu’daki tarihsel siyasal gelişmeler trendinin dayandığı temel de budur. Bunun için yerel halkların bütün kimlikleri ve ekonomik siyasal – kültürel aidiyetleri bir baskı ve imhayla ele alınarak suni temelde nesnel olmayan bir içerikle bölge ele alınmıştır. Nesnel olan ise, aidiyetlerin varlığını tanıma ve sömürünün her türlü biçimine karşı temelden bir eşitlik ve insanların ihtiyacını merkez edinen bir toplumsal tasavvura sahip olmayı gerekli kılar. Sömürünün her türlü biçiminden beslenerek kendini var eden ve var etmeyi gelecek zamanlarda korumak isteyen mülkçü sınıfların zihniyeti bu eksende hareket etmez- edemez. Doğasıyla azami düzeyde her türlü ayrıcalığın lehine birikmesiyle palazlanan sınıflar ancak ve ancak insanlığı ezen ve ezilenler biçiminde kutuplara ayırıp derinleştirerek ezilenler cephesini de geniş bir yelpazede sosyal, siyasal ve kültürel vs. biçimde sosyal grupların oluşmasına vesile olur.

Rojava’daki özerk yönetimler

Ortadoğu’nun çeşitli ulus, milliyet ve inanç gruplarına mensup çeşitli toplumsal gruplardan oluşan halk kitleleri de bu anlayışın ürünü olarak bölme parçalama ve yönetme yönelimine bağlı olarak birbirlerine cellatlık yaptırılacak siyasal yönelimlere sokulmuştur.

Tarihin içinden geçtiğimiz bu kesitinde Suriye’de emperyalist kutupların bir nevi temsil savaşına dönüşen gelişmeleri içerisinde, emperyalistlerin çıkarlarıyla uyuşmayan ve halklar adına önemli ve olumlu manada gelişmelerde yaşanmaktadır. Ehvenişer siyasetinden ziyade eşitlik ve kendini var etme ve var olmadan dolayı haklarına sahip çıkma bağlamında önemli pratik gelişmeler yaşanmaktadır.

Rojava genelinde Erfin kantonu, Kobani kantonu, Cizire kantonu olarak ortaya çıkan özerklikler Kürt ulusu ve bölgenin diğer milliyetleri açısından olumlu bir gelişmedir. Emperyalistlerin ve yerli uşak sınıfların çıkarları doğrultusunda yok sayılarak oluşturulmuş devlet projelerinin sonucu açısından önemli bir gelişmeye işarettir. Burada yaşayan çeşitli ulus ve milliyetlerden halkların varlığının hiçe sayılarak oluşmuş olan politik – siyasal uygulamalarında sonudur. Bu bağlamda var olmanın demokratik karşılığı olarak bölgenin yerleşik halklarının geliştirmiş olduğu bu çözüm mevcut olan siyasal kültürel yok sayma ile dayatılan ve var edilmek istenen yeni yok sayma biçiminden fersah, fersah ileri ve olumlu bir yönelime sahiptir. Kendi kendini yönetim ve bölge temelli özerklik adımı ulusların kendi kaderini tayin etme ilkesi bağlamında olumludur.

Özerk bölge yönetimleri ve buna içeriğini veren toplumsal sözleşme ve yönetim organizasyonu pratikleri,  bölge gerçeğinin şimdiki seyrinde emperyalist ve bölge ülkelerinin dayattığı nüfuz projeleri bağlamında değerlendirildiğinde inkârın aşılması ve kaderini tayin etme çerçevesinde sahiplenmek ve bu çerçevede eleştiri, öneri ve destekleri ele almak gerekmektedir.

Tarihsel haksızlık aşılmaktadır

Tarihsel haksızlık ve inkârcılık pratik olarak bir aşılma süreci içerisindedir. Kantonların özerklik ilanı bu anlamda hiçte küçümsenmeyecek kadar önemli bir gelişme olarak görülmelidir.

Kanton sistemi kapitalist devletlerin bazılarında uygulanan bir modeldir. 23 kantondan oluşan İsviçre Kantonlar Konfederasyonu’dur.  Kantonlar,  Belçika’dan İspanya’ya, çeşitli özel biçimlerle, devlet sınırları altında çeşitli çapta yönetim organizasyonu olarak mevcut halde uygulanan bir model durumundadır. Bu anlamda kanton sistemli bir özerklikten bahsederken, sosyalist temelde bir özerklik ve öz yönetimden bahsedildiği veya bu anlama geldiğine dair bir belirleme yapmak hatalı olacaktır. Demokratik temeldeki yönelimi görülmekle beraber, sosyalizm sadece ulusal sorunun belirli bir çözümüyle sınırlandırılmayacak kadar geniş bir toplumsal içeriğe sahiptir. Üretim araçlarının kolektif mülkiyeti, üretici güçler ve üretim ilişkileri ve toplumsal üretimin bölüşümüyle yeniden üretim alanlarından,  bununla beraber üst yapı alanı içine alan çok daha geniş bir çerçeveye sahip olan, toplumsal yaşamı yeni bir yönelimle ele alan bir mahiyete sahiptir. Bu bağlamda ulusal sorunda bir demokratik tutum olumlu iken, sosyalizm yaklaşımına hizmet eden olumlu bir içeriğe sahipken yeniden belirtmek gerekir ki, sosyalizm bununla sınırlandırılamaz. Başka bir açıdan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın geliştirdiği teorik temeli referans alan PYD tarih ve toplum çözümlemeleri, demokratik modernlik paradigmasını icra edecektir. Bu vesileyle demokratik modernitenin izdüşümü olacak olan pratiklerin de niteliğini göreceğiz. Ve bu belirlemelerin niteliğini pratik anlamda örnekleriyle daha açık olarak görüp değerlendirme imkânına da kavuşmuş olacağız. Bu vesileyle toplumsal projenin temel işleyişlerine dair olumlu veya olumsuz bağlamda daha bilimsel eleştiriler yürütme imkânı da ortaya çıkmış olacaktır.

Yukarı da bahsettiğimiz çerçevenin ötesinde somut olarak önemli olan kanton temelli özerlik ile başta Kürt ulusu ve bölgenin diğer milliyetleri olarak Ermeni, Asuri ve Arap halklarının ulusal eşitsizliğini ortadan kaldıracak lehte ve aleyhte bir ayrıcalığa dönüştürülmeden kendi kaderlerini tayin etmiş olmalarıdır. Bu ulusal sorun bağlamında demokratik bir tutumdur.

Yine bariz ve açık bir durum var ki emperyalist blokların her kanadı da bu tablodan memnun değildir. Yani emperyalistlerin tasavvurlarıyla örtüşmeyen bir adım olarak da, mevcut paylaşım savaşı ve diplomasi alanının dışında bir gelişmedir 3 bölge temelinde gelişen Rojava kanton özerkliği. Kürtlerin bağımsız iradelerini hiçe sayılarak Lozan vari bir çerçevede teslim alınmak istenmelerini, bu durumdan bir memnuniyetsizlik olarak okumak durumundayız. ABD merkezli Suriye dizaynında Barzani etkisiyle bir kabul sınırına Rojava siyasal yönelimi çekilmek istenirken, diğer yandan Rusya merkezli çözümde ise mevcut Baas rejiminin geleceği açısından bir belirsizlik ve tehlike durumundan dolayı Rojava’daki gelişmeler daha alttan ele alınmaktadır. Rusya’nın Cenevre 2’de Kürtlerin olmasına dönük işaretleri yani söylemleri bunu kanıtlamaktadır. Rusya cepheyi daraltmak istemektedir. Her iki kesim içinde şunu söylemeliyiz ki kendi merkezinden hareketle bir ara politik süreç işletmektedirler. Suriye’deki gelişmeler çok daha sert şekilde ilerleyecek ve bu tablo içerisinde Rojava gerçeğini nasıl ele alacaklarına dair daha geniş uygulamalarına hep beraber şahitlik edeceğiz.

Sözün özü Rojava’daki gelişmelerin mevcut durumda emperyalistler için bir kabul çerçevesi bulunmamaktadır. Çeşitli yönelimlerle ezme, hizaya getirme ve uluslararası güç merkezleri olarak bir çıkarına çekme yönelimi biçiminde devamlı olarak uygulanacak adımlar atma ihtimali çok yüksektir. Bölgenin özerk yönetimleri ve PYD merkezli Kürt konseyinin bağımsız iradelerini koruyarak diplomasi yürütmeleri gittikçe daha hayatiyet kazanacak. Çünkü ‘de fakto’ olarak görülen Rojava’dan daha öteye geçen bir gerçekle yüz yüzeler, bu anlamda özerk kantonlar olarak yeni durumun diplomasisi çok daha çetin geçecek ve emperyalistler kısa vadede bu durumu kabul etmeyeceklerdir. Daha çok bu durumu sonlandıracak yeni pratikler icra edeceklerdir. Bu süreç zarfında gelişmeler içerisinde diplomasi siyasetini devamlı resetleme olasılıkları çok yüksektir. Mevcut durumu koruma bağlamında hem büyük imkânlar bulunmaktadır. Hem de daha kötüye götürecek büyük tehlikeler bulunmaktadır. Bu anlamıyla özerk kantonların genel siyaseti ve gelişmeler içerisinde PYD politik adımları çok önemli bir yerde durmaktadır. Bölgeye yayılmış ve başka sorunlarla birleşen bölgesel kriz sürecinde imkân ve olasılıklara doğru yaklaşılırsa kazanımların gelişip derinleşmesi kaçınılmazdır.

Bu anlamıyla ilk gelişme durumunda mevcut kanton temelli özerlik olumlu olup, mevcut dayatmalar ve kıskaca alma yaklaşımını da gerileten ileri bir toplumsal içeriğe sahiptir.

Rojava’yı ve özerk kantonları savunmak

Bu gerçekliğin içerisinde hiç de atlanılmaz yeni sorumluluklar demokrat, devrimci ve komünistlere çıkmış durumdadır. Demokratik karakteri güçlü olan bu adımlar Ortadoğu halklarının sosyalizm temelinde ilerlemesi için de önemli gelişmeleri beraberinde getirmektedir. Bu bağlamda emperyalistlerin ve çevre ülkelerinin oluşturmak istediği kendi çıkarına Suriye’den, halkların Suriye’sine durumuna dönüştürmek için ortaya çıkan demokratik adımları sahiplenip geliştirmek durumundayız. Geliştirmek tam da sosyalist perspektifin oluşması anlamına geldiği gibi diğer bir anlamı da demokratik niteliğinin derinleştirilmesidir.

Rojava’da ortaya çıkan mevcut demokratik gelişmeleri içeren adımların desteklenmesi önemli bir yer tutmaktadır. Rojava’nın ezilmesiyle karşılaşacak mevcut dünya gerçeği, emperyalist bloklar ve onların uzuvlarını ezmeden geri adım atmayacaktır. Türk devletinin sürekli İslamcı grupların silah ve finans destekleri sadece Esad’a endeksli adımlar değildir. Rojava bunların en önemli sorunu durumundadır. Türk devleti Rojava’yı ezmeyi taşeronlarıyla sağlamak istiyor.

Bu gerçek içerisinde yaptıklarımız veya yapabileceklerimiz ya bu durumu zorlaştıracak veya biraz daha kolaylaştıracaktır. Yapamayacağımız her şey TC ve emperyalistlerin Rojava kantonları üzerinde her türden baskının artarak çoğalmasına bir anlamda alan açacaktır.  Ambargolarla halkın geçim kaynaklarını daraltmak biçiminde baskıdan, desteklediği gruplar ile özerk bölgelere yayacağı askeri operasyonlara, diplomatik taarruzlarla bağımsızlığını kırmaya ve iradeyi teslim almaya kadar çok çeşitli ve kapsamlı adımların dozaj düzeyinin yükseltilmesi için daha tepkisiz bir alanın oluşmasından başka ne isteyebilirler ki.

Dayanışma, demokratik adımların korunması ve geliştirilmesi için çok önemli bir yerde durmaktadır. Temel mesele ülke devrimini yükseltmek ve emperyalistlerin uşağı egemen komprador tekelci burjuva sınıfı alaşağı etmektir. Yalnız bu hedefe ulaşmanın şimdiki gerçeğiyle var olan diğer gerçeklerle ilişkilenme arasında doğru bir yaklaşıma sahip olmak durumundayız. Ana hedefimize ulaşma süreci içerisinde başkaca gelişmelere karşı uygun tutumlarında pratikleşmesi, bu genel hedefle birlikte sağlam bağlar içermektedir.

Tarihte çeşitli dayanışma pratikleri bulunmaktadır, bunlar bize referans olmalıdır. Örneğin Kore iç savaşında Çin komünist gönüllülerinin Kore demokratik devrimci sürecinde yerli gericiler ile emperyalist işgalcilere karşı cephelere gidişleri ve savaşta Kore’nin ezilen yığınlarıyla omuz omuza savaşmaları önemli bir pratik değer taşımaktadır. Veya Türkiye Kuzey Kürdistan devrimci tarihinde Filistin kamplarına eğitime giden devrimcilerin İsrail işgaline karşı pratik çatışmalarda yer alma gerçeği de hafızamız da kayıtlıdır.

Ambargo delinmelidir

Bu örnekleri yeni konjonktürel süreçte yeni biçimlerle geliştirmek durumundayız. Açık ki destek mitingleri önemli bir işleve sahiptir, bu da desteğin biçimlerinden bir tanesidir. Uygulanmalı ama onunla sınırlı kalınmamalıdır. Rojava’daki sürece dair iki yönelim pratikleştirilmelidir. Birincisi dayanışma koordinasyonunun geliştirilmesidir. Dayanışma koordinasyonu çok geniş ihtiyaçları karşılayacak şekilde olasılıklarında hesap edildiği bir yelpazede ele alınmalıdır. Rojava’ya uygulanan gıda ambargosunu delecek gıda temini için ulaşımı sağlayacak bir alan geliştirmelidir. Ayrıca dayanışma koordinasyonu kanton, yani özerk bölge hükümetlerinin siyasal alanda temsiliyetini güçlendirecek adımlar atılmalıdır. Bunun için konferanslar düzenleyerek siyasal yok saymayı geriletip gündemleştirici bir rol oynanmalıdır ve dayanışma meclisleri ile siyasal alanlar yaratılmalıdır. Başka biçimlerde sağlık ihtiyaçları ve hekimlik ihtiyaçları için gönüllüler oluşturup bölgeye gönderme çalışmaları geliştirmelidir. Ziraat alanından, en genel olarak mühendislik alanlarına karşı gönüllü emek ve destek üniteleri sağlanmalıdır. Sosyal alan ihtiyaçları çok çeşitli olduğu için geniş ele almaktan ziyade bu anlamda dayanışma koordinasyonun yelpazesi geniş olmalıdır. Siyaset yok saymanın ortadan kaldırılması içinde onlarca araç geliştirebilinir. 2. Yönelim ise Rojava’nın askeri saldırılarla geriletilmesine karşı Türkiye Kuzey Kürdistan’ın çeşitli ulus ve milliyetlerine mensup ilerici demokrat devrimcileri yine bir pratik gelişme kat etmelidir. Bu anlamda basın yayın merkezlerinin bütün araçlarından buradaki ezilme harekâtına karşı bir bilinç oluşturulmalıdır. Ayrıca Türk devletinin bu anlamda uyguladığı konsept teşhir edilerek kitlelerde bir duruş geliştirilmelidir. 2. Yönelimin en önemli aracı da direniş koordinasyonun geliştirilmesidir. Bunun tam anlamı Rojava’yı cephede savunmak anlamına gelmektedir. Türkiye Kuzey Kürdistan devrimci komünist hareketi birleşik veya özgün adımlarla gönüllüler taburlarını pratik hedefler olarak geliştirmelidir. Her cephede ezme hareketine karşı seferber olunmalıdır. Rojava’nın siyasal çizgisindeki eksiklikler veya sosyalist perspektif yetersizliği bunlardan geri durmaya yol açmamalıdır. Gerçekler devrimcidir ve pratik dönüştürücüdür.

Maoistlerin Kürdistan Alt Programı ve Birleşik Kürdistan’ın giderek gelişen bir olgu olduğu tespiti ile program ve pratiğin gelişmelere göre ilerletilmesi perspektifi pratik olarak önemli bir anlama sahiptir. Tarihsel gelişmeler bu tespitin bilimsel dayanaklarını güçlendirmektedir. Ve bölgesel koordinasyonlar için mevcut durum önemli nesnel bir temeldir. Suriye krizi oldukça genişleyen ve derinleşecek olan bölge krizi tarzındadır. Tüm hazırlıklar gerçeğin geliş yönüne göre şimdiden geliştirilmelidir.

 

Önceki İçerikKomprador tekelci burjuva faşist cephede saflar yeniden tutuluyor!
Sonraki İçerikKimin HSYK’sı?