Komprador tekelci burjuva düzende özgür ve demokratik seçimlerden bahsetmek mümkün olmadığı gibi, seçmen iradesinin sandığa yansımasından da söz edilemez. Demokrasinin göstergesi olarak propaganda edilen seçimler, burjuvazinin demokrasi anlayışına denk nitelikte tam bir anti-demokratik süreç olarak tezahür eder. Çünkü, siyasi ve ekonomik baskılar, rüşvet ve bencil çıkarlar, seçim hileleri ve para gücüyle oy satın almalar, eşit ve demokratik olmayan şartlar, iktidar gücü ve olanaklarının kullanılması, burjuva kirli siyaset ve manipülasyonlar vb. vs. her seçim niteliği ve süreçlerinde istisnasız olarak devreye sokularak seçim sonuçlarını şu veya bu oranda etkiler. ‘‘Seçim demokrasisiyle” halkı aldatıp düzene bağlarlar. Buna rağmen, genel seçimler ile yerel seçimler süreci toptancı yaklaşımla ele alınıp aynı değerlendirilemezler; bilakis aralarında önemli nüanslar vardır. Bu anlamda, genel seçimlere yaklaşımla yerel seçimlere yaklaşım bir ve aynı olamaz.

Genel seçimler ülkenin merkezi parlamentosu ve hükümetini belirlemek için yapılırken, yerel seçimler yerel yönetimlerin belirlenmesi için yapılır. Bu iki seçimin ayrı yapılması, birinde merkezi yönetimin, diğerinde ise yerel yönetimlerin seçilmesinden ileri gelir. Ve bu, aynı zamanda iki yönetim biçimi arasındaki farklılığı da ortaya koyar. Merkezi hükümet tüm ülkeyi yönetirken ya da bundan sorumluyken, yerel yönetim ise sadece yereli yönetip bundan sorumludur. Merkezi hükümeti tüm toplumun oyları belirlerken, yerel yönetimi ilgili yerellerde yaşayanların oyları belirler. Farklı seçim süreçleri ve kapsamıyla belirlenen bu yönetimsel farklılık, fiilen merkezi hükümet ile yerel yönetimin farklı biçimlenmesini koşullar-gerektirir. Yerel yönetimlerin merkezi hükümet karşısındaki yarı-özerk niteliği buradan ileri gelirken, yerel yönetimlerin son tahlilde merkezi iktidara bağlılıkla sınırlanan niteliği de unutulamaz.

Merkezi iktidar ilgili kurumları vasıtasıyla yerel yönetimleri hukuksal olarak bağlayıcılık altına alır ve özerk yapılarını yarı-özerk duruma getirir. Yerel yönetimler merkezi iktidar tarafından belli yetkiler kullanmakla sınırlanır, sadece hizmet ve görev alanlarında nispeten bağımsız bırakılır. Özetle yerel yönetimlerin tabi olduğu hukuk merkezi hükümete karşı sorumluluklar barındırırken, yarı-özerk bir durumu da ihtiva eder. Ne ki, yerel yönetimlere özerklik barındıran bu hukuk, burjuva iktidar-hükümetler tarafından maddi ve siyasi zeminde uygulanan dolaylı ve doğrudan baskı yöntemleriyle kuşa çevrilir. Özerklik sadece görev ve hizmet alanıyla daraltılırken, siyasi işlev bakımından güdükleştirilip siyasi iktidarın tasarrufuna emanettir.

Yerel yönetim seçimleri, ayrı-ayrı olarak her il, ilçe, kasaba ve nahiye gibi beldelerde yerel yönetimin, yani belediye başkanlarının ve belediye meclis üyelerinin seçilmesiyle birlikte, her köy ve mahallede muhtarların ve azaların seçilmesi için mevzuata bağlı olarak her beş yılda bir yapılan seçimlerdir. Yerel seçimlerde de genel seçimlerdeki gibi, 18 yaşını doldurmuş ve “T.C.” devleti vatandaşlığı resmî belgelerle kanıtlanmış olup nüfus kaydı olan herkes oy kullanma hakkına sahiptir. Bazı istisnai haller hariç, seçme hakkına sahip olanlar seçilme hakkına da sahiptir. Seçenler gibi, seçilenler de seçimlerde oy kullanma hakkına sahiptir. Seçimlerin göstermelik ve bir oyun olmasından bağımsız olarak, anayasal mevzuat, oy kullanma ve seçme-seçilme hakkı konusunda bunları öngörmektedir.

Kısacası, bir yıl önce merkezi hükümet ve parlamentonun oluşturulması için yapılmış olan genel seçimlerde sandığa gidip oyunu kullanan ve yaşını doldurarak yeni seçmen olup seçme-seçilme hakkı elde eden ve elbette sandığa giderek oy kullanmak isteyen “vatandaş” tanımlı tüm toplumsal nüfus, bu kez de yaşadığı belde, köy ve mahallenin yerel yönetimini(belediye başkanı ile belediye meclis üyelerini ve muhtar ile muhtar azalarını) seçmek için sandık başına gidip oy kullanacak.

Genel seçimlere oranla, yerel seçimlerde seçmen iradesinin sandığa daha etkili yansıdığı söylenebilir. Genel seçimlerde para gücü ve siyasi parti merkezlerince belirlenen milletvekilliği listelerine karşın, yerel seçimlerde lokal inisiyatif ve tercihlere bağlı olarak daha bağımsız adayların seçimlere girmesi, merkezden belirlenen adaylara karşın, yerelde karşılığı olan bağımsız adayların “yarışa” dahil olması, böylece daha demokratik, daha adil ve daha bağımsız tercih ya da listelerin oluşması mümkün olmaktadır. Dahası, iktidara ve hatta bilumum gerici düzen partilerine rağmen demokrat ve devrimci nitelikte bağımsız adaylar seçilerek yerel yönetimlerin başına geçebilmektedir. Yani, faşist düzen ve gerici sistem içinde ve bu sisteme-düzene alternatif olarak, devrimci, demokratik halkçı belediyeler mümkün olup, sosyalist anlayışa uygun yönetimler yaşam hakkı bulmaktadır. En önemlisi de devrimci dalganın sönümlenerek gerilere çekildiği şartlarda bu belediyeler ve yönetim biçimleri birer demokratik-devrimci mevzii olarak etkili olmakta, demokrasi mücadelesine önemli hizmetler sunmaktadırlar. Bu durum demokratik devrimci güçlere uygun alan açmakla birlikte, çalışmalarına güç katmakta ve geniş halk kitlelerine güven veren bir olgu olarak öne çıkmaktadır.

Bütün bunlardan çıkan sonuç, demokratik devrimci sınıf ve halk güçlerinin yerel yönetim seçimlerine kuvvetli olarak girme ve mümkün olan en fazla demokratik-devrimci yerel yönetim hedefiyle hareket etmelerine işaret eder. Bu ise, ilgili güçlerin en geniş demokratik ittifaklar gerçekleştirerek seçimlere girmesini gerektirir. Kazanım ve mevziilerin mümkün olan en büyük orana taşınarak alternatif yönetim biçimlerinin etkili olarak temsil edilmesi ancak ve ancak demokratik-devrimci ittifaklarla mümkün olabilir.

Bu bilinçle, biz sosyalistler genel demokrasi mücadelesi için öngördüğümüz demokratik-devrimci sınıf güçleri ittifaklarını yerel yönetim seçimlerinde de temel bir tutum olarak benimsemekteyiz. Somut ittifaklarda yaşanan sorunlara, bu süreçlere dönük eleştirilerimize ve elbette ittifak ilkelerini daha sıkı ele alma tutumumuza rağmen, genel tavır olarak ittifak anlayışını politikamızın merkezine koymaktayız. Somut ittifaklarda sorunların yaşanması ittifak politikasının yanlışlığını kanıtlamaz. Ama somut ittifakların daha sağlam zeminde ele alınmasını gerektirir. Dolayısıyla, ittifak anlayışı ve ilkelerine bağlı demokratik normlar ekseninde gerçekleştirilmek üzere, ittifak politikasındaki ısrarımızı korumaktayız. Bu, bizlerin sınıf çıkarlarına bağlı olarak geliştirdiğimiz sınıf tutumumuzdur; kimi ittifak güçlerinin sorunlu yaklaşım ve pratiklerinden bağımsız olarak devrimci sınıf tavrımızdır.

Buna göre;

a)- Yerel seçimlere demokratik, devrimci ve sosyalist güçlerle ittifak yaparak girmeyi önemsiyor, temel tutum olarak benimsiyoruz. Demokratik ilkeler zeminine oturmak kaydıyla ittifaklar gerçekleştirmekten sakınmıyor, bilakis esas alıyoruz.

b)- İttifakı gerekli kılan temel tutum sınıf bilinci ve sınıf mücadelesinden esin alır.

c)- Devrimci sınıf eksenli geniş demokratik ittifakların kurulması için etkin ya da aktif siyaset gütmeyi görev addediyoruz. Girilecek seçimlerde kazanımların büyütülerek mevziilerin ilerletilmesini geniş demokratik ittifaklarla olanaklı görüyoruz.

d)- Mümkün olan en geniş ittifakların kurulmasını yerel seçimlerde somut kazanımların elde edilmesi için gerekli görürken, bu birlikteliklerin demokrasi mücadelesinin geliştirilmesinin bir ihtiyacı olarak algılıyoruz.

Bu ittifak(lar)ın şartları ve prensipleri nedir, kurulmasının zemini nedir?

1)- Demokratiklik ilkesi ittifaklar için olmazsa olmazdır. Demokratik olmayan şartlar ittifak üretmez. Demokrasi farklılıkları bir arada tutarak ittifakları olanaklı kılan temel harçtır. İttifak çok bileşenlidir; çoklu bileşen yalnızca demokratik şartlarda bir arada durabilir, anlaşmalara vararak ortak eylemler gerçekleştirebilir. Demokrasiden geriye düşülemez, ben-merkezci tek taraflı dayatma tavrı kabul edilemez. Kazanımlar demokratik şartlarla ve demokratik şartlardaki ittifaklarla büyütülebilir. 2)- Demokrasi, ittifakın temeli, ittifak ise demokrasi zemininde somut kazanımlara ulaşmanın aracıdır. 3)- İttifakın bileşenleri demokrasi ölçütünde bir araya gelir; ittifak içinde karşılıklı saygı esastır. 4)- İttifak bileşenleri arasında demokratik zemin ve mekanizmalar temelinde en geniş tartışmaların yürütülmesi, sürecin sağlıklı yönetilmesi için elzemdir. 5)- Demokratik tartışmalar neticesinde varılacak rasyonel anlaşma ve ittifak sürecinin aleniyet ilkesine uygun olarak tüm bileşenlerce ortak deklere edilmesi ve tanınması tabii prosedürdür. 6)- Tüm ittifak süreci boyunca işleyen tartışmalarda dostluğa sığmayan yaklaşım, açıklama ve tavırlardan özenle uzak durulmalıdır. İttifaka rağmen, ittifak hukukunu iğdiş eden her türden ilişki biçimi, gizli görüşme ve pazarlıklar, arkadan karalama ve teşhir biçimleri kabul edilemez; ittifak bileşenleri eleştiri adına bu yıkıcı ve dağıtıcı pratiklere giremez. 7)- İttifak bileşenleri arasındaki hukuk, bileşenlerin güçlerine orantılı olarak ileri sürecekleri hak ve taleplerin makul ölçülerde karşılanması için de geçerlidir. İttifak güçleri ya da bileşenleri, ittifak içinde sadece destekleyen kuvvetler veya salt destekçi güçler olarak telakki edilemez. Bütün bileşenlerin güçlerine orantılı olarak somut kazanımlardan yararlanma hakkı göz ardı edilemez. 8)- İttifak tek taraflı yükümlülük değil, bileşenlerin ortak yükümlülüğünü şart koşan ve bileşen güçler arasında karşılıklı çıkarların korunmasına dayanan bir anlaşma platformu ya da ortak kurumsal yapıdır. 9)- İttifak mutlak uyuma dayalı bir irade birliği değil, saptanmış ortak hedef ve görevler temelinde sağlanan anlaşma oranında bağlayıcıdır. Eylemde birlik, ajitasyon-propagandada serbestlik ilkesi geçerli ve esastır. Bu, bağımsız siyasi irade ve farklı siyasi perspektiflerin yok sayılmamasının temelidir. 10)- demokratik hiçbir gücü ittifak dışında tutma lüksü yoktur. Bütün demokratik güçleri ittifakta birleşmeye zorlamak ve birleştirmek için sonuna kadar çaba göstermek sorumluluk ve şarttır. Büyük-küçük her demokratik güç dikkate alınarak ittifak mümkün olan en geniş toplumsal yelpazeye oturtulmalıdır. 11)- Gerici egemen sınıflar ve faşist düzen partileriyle hiçbir ilişki ve anlaşmaya girilemez. Tutarlı demokratik devrimci mücadele tavrı temelinde gerici düzen partilerinin teşhir edilmesinden geri durulamaz. 12)- Devrimci sınıf tutumunu iğdiş eden, demokratik normlara aykırı olan, demokratik ittifak ilkelerini esasta ihlal eden ve ittifak bileşenlerini hiçleştiren ya da ittifak hukukuna uygun olmayan yaklaşımlar, ittifakı bozan ve/veya ittifakın bozulmasını koşullayan yeterli gerekçelerdir.

İttifak normlarında anlaşmanın sağlanması bütün demokratik ve devrimci güçlerin kazanmaya dönük hedeflerine uygun olup tamamen mümkündür. Kazanmayı sınıf güçleri dışında tasavvur eden ve burjuva arayışlara tenezzül eden her yaklaşım kaybetmeye mahkumdur. Demokratik ittifaklar dışında kazanmanın olanakları cılızdır. Geniş demokratik ittifaklar kazanmanın en güçlü seçeneğidir. Tercihimiz demokratik ve devrimci yerel yönetimleri çoğaltmak ve yerelde yönetmektir. Kazanacak ve yöneteceğiz.

Kazanmak için çalışmalıyız ama nasıl bir çalışmayla kazanılacağının da bilincini edinmeliyiz

Yerel seçimleri kazanmaktan kasıt, güçlerimize paralel olarak elde edilebilecek siyasi başarı ve örgütsel kazanımı azami seviyeye çıkarmaktır. Örgütsel kazanımda; bir mevziiyi, iki ya da üçe çıkarmak bahis konusu azami kazanımın hedefsel çerçevesidir. Bu hedefi gerçekleştirmek mümkündür. Geniş demokratik ittifakların sağlanması bu başarıya ulaşmanın ihmal edilemez bir yolu ve temel bir aracıdır. Fakat kazanım sadece ittifak aracına indirgenemeyeceği gibi, maddi kazanımla da sınırlanamaz. Bu bağlamda kazanmanın üzerinde inşa edileceği temel doku olarak, esasta yerel yönetimler programı ve alternatif yönetim anlayışı gibi ideolojik-siyasi faktörler kazanmanın göz ardı edilemez temel amacıdır. Siyasi başarı kazanmanın temelidir ve her politik çalışma belli politik-siyasi kazanımlar yaratır-yaratabilir. Örgütlenmelerimizi genişleterek büyütmek, geniş kitlelerle ilişkiler kurup geliştirmek, anlayış ve programımızı geniş kitleler içinde propaganda ederek yaymak, gerici sistem ve yönetim biçimini teşhir ederek kitleleri komprador tekelci sınıflardan koparmak vb. siyasi çalışmalarımızın gerçek başarılarıdır.

Bu faktörlerle birlikte, genel içerikte olmak üzere azami başarı ya da kazanım, somutta yürütülecek çalışma yöntemleri ve performansıyla doğrudan alakalıdır. İttifak güçleri ya da ittifakın tek-tek bileşenleri olarak yürüteceğimiz çalışmalar, izlenecek çalışma tarzı ve gösterilecek performans, çalışmaları koordineli planlayıp yürütmek, alternatif yönetim anlayışının geniş propagandasının yapılması ve demokratik sürecin işletilerek isabetli tercih ve tutarlı siyasetlerin belirlenmesi hedeflenen kazanımda doğrudan rol oynayacaktır. Çalışma yöntemi ya da propaganda faaliyetlerinde izlenmesi gereken siyaset taktiği, devrimci demokratik halkçı yerel yönetimler pratiğinin örnek gösterilmesi ve bunun tersine burjuva yerel yönetimler pratiğinin teşhir edilmesi suretiyle ikisinin kıyaslanması kitleleri etkileyebilecek somut ajitasyonda biçimlenmelidir.

Ana çalışma yöntemi olarak, yürütülecek çalışmaların beldelerden muhtarlıklara kadar en geniş ve yaygın yelpazede ele alınarak, faaliyet komiteleri veya birimleri üzerinden somutlanıp yürütülmesi benimsenmelidir. Komite-komisyon-birim çalışması tarzının egemen biçim olarak yürütülmesi için makul zamanda ilgili komite ve birimlerin oluşturulmasına gidilmeli ve her komite-komisyon ya da birimin görev alanları belirlenerek faaliyet alanlarına gönderilmeleri sağlanmalıdır.

Yine azami başarının elde edilmesi için, çalışmaların isabetli olarak saptanmış olan alanlarda yoğunlaşması biçimi uygulanmalıdır. Dağınık çalışma tarzı yerine, merkezileşerek yoğunlaşmış bir çalışma biçiminin uygulanmasına, dolayısıyla kazanma olanağının en güçlü olduğu bölgelere odaklanma ve dört yana yumruk sallama pratiğinden sakınılmasına azami derecede önem verilmelidir. Kitle temelimizin güçlü olduğu alanlarda yoğunlaşan çalışma perspektifi benimsenirken, bu alanlarda gidilmedik belde, köy ve mahalle bırakmama hedefiyle hareket edilmelidir. Güç ve olanaklarımızı doğru kullanıp isabetli konumlandırarak elde edilebilecek en ileri başarıya ulaşmamak için bir sebep yoktur. Demokratik, halkçı, şeffaf ve başarılı bir yerel yönetim pratiğimiz, aynı değerde demokratik program ve yönetim anlayışımız mevcuttur. Buna eklenecek doğru ve sıkı çalışma pratiği azami kazanımı olanaklı kılacaktır.

Kimi yerellerde kurumsal zeminde göstereceğimiz bağımsız adaylarımızla belediye ve muhtarlıkları kazanma olanaklarımız güçlüyken, kimi yerellerde ise ancak ittifakla girme şartıyla kazanmak mümkündür. Örgütlü-örgütsüz kitle temeli olarak güçlü olup kazanma olanağımızın güçlü olduğu yerlerde adaylarımızı gösterirken, kazanma olanağımızın zayıf olduğu yerellerde demokratik devrimci güçlerin adaylarını desteklememiz ve ittifakların varlığı durumunda ise, ittifakın ortak adaylarını desteklememiz doğru olanıdır. İttifakın varlığında veya ittifakın geçerli olmadığı durumunda, güçlü olduğumuz yerlerde adayımızın desteklenmesini dostlarımızdan talep ederken, diğer yerlerde demokratik devrimci adayları destekleriz. Bütün denklemleri gerici sınıf adaylarına karşı, demokratik devrimci cephe adaylarının kazanması üzerine kurmalıyız. Daha özelde ise, kurum olarak (ve elbette gücümüze vb. bağlı olarak) kendi adaylarımızın kazanması için çalışacağız. Emek yoğun çalışmayla birlikte, yaratıcı ajitasyon-propaganda biçimlerine başvurarak hedeflerimiz doğrultusunda etkili sonuçlara ulaşabiliriz.

 Özetle, demokratiklik ilkesi ve buna uygun rasyonel talep, hak ve sonuçlara saygılı olma durumu dışında, mutlak-katı-olmazsa olmaz değerinde ‘‘kırmızı çizgimiz” yoktur. Bundan hareketle; ittifaklar zemininde yürütülecek demokratik süreçlerde gerçeğe uygun olarak belirlenecek, yani ittifak bileşenlerinin güçlerine denk düşen bir anlaşma çerçevesinde dayatmacı ve ben-merkezci olmayan ve tek tarafı esas almayarak tüm tarafları dikkate alan her sonuç kabulümüz olacaktır. Demokratik anlaşma zemininde karşılıklı çıkarları gözeten genel konsensüs temelinde her yerel, her aday-adaylık elbette tartışmaya açık olup müzakere edilebilirdir. Amaç demokratik devrimci halk cephesinin azami kazanımları ise, bu cephe güçlerinin ve/veya tüm ittifak bileşenlerinin bu bilinçle hareket etmesi, demokratik ve rasyonel davranarak müzakerelere açık olması gerekmektedir.

Misal, belediye başkan adayları güç durumuna bağlı olarak belirlenip ortaklaştırılabilir. Belediye başkanlığının çözümsüz kaldığı ve sorunun aşılamadığı durumlarda, ilgili başkanlığın bir güce bırakılarak farklı yerdeki başkanlığın diğer güce verilmesi şeklinde anlaşmalar mümkün olabilir. Ya da belli yerlerde, bir belediye başkan adayı desteklenir ve aynı yerde belediye meclis üyeleri için destekleme planlaması yapılabilir. Lakin bütün bunlarda dürüst olmak ve yapılan anlaşmalara bağlı kalmak şarttır; ahlaki durumdur. Verilen sözlü sözlere bağlı kalınmadığı tecrübe edilmiştir. Bu nedenle, yapılan anlaşmaların kamuoyuna açık biçimde ortak imzalı olarak deklere edilmesi önem kazanmaktadır.

Burjuva-küçük burjuva siyaset tarzına tenezzül etmeden gerek kurulacak ittifaklarda ve gerekse de belirlenecek ortak ya da bağımsız adaylarda tereddütsüz olarak açık, samimi ve dürüst bir tutum izlenmelidir. Kişilikli sınıf siyasetiyle sınıfın ve halkın çıkarları esas alınmalı, burjuva pragmatizminden uzak durulmalıdır. Halkın çıkarları temel alınmalıdır. Küçük hesaplar yaparak dar grup çıkarlarını halkın çıkarlarının önüne çıkarmak ve bu bağlamda demokrasi ve devrim cephesinin kazanımlarını baltalayan, dolayısıyla demokrasi cephesinin ittifakını bozan yaklaşımlardan uzak durulmalıdır. Ancak, kurumsal kazanımlar mutlaka gözetilmeli, unutulmamalıdır, bilakis önemsenmeli, bunların devrimin ve halkın çıkarlarıyla örtüştüğü bilinciyle hareket edilmelidir. Hiç kuşkusuz ki, kurumsal çıkarlarla demokrasi ve devrim çıkarlarının uyumunu gözetmek esas yaklaşımımız olmalıdır.

Çalışmamızın temel ayaklarından biri, ittifak hukukunun egemen olup demokratik normlarda gelişmesi kaydıyla, demokratik ittifakların kurulması üzerine oturmalıdır. Ortak çalışma, ittifak ve eylem birliği kültüründen geri adım atılmamalı, mümkün olan en geniş demokratik ittifaklar oluşturarak demokrasi cephesinin azami kazanımlar elde etmesi için çalışmalıyız. Kurumsal çalışmalarımızın aynı zamanda demokrasi cephesinin çalışmaları olduğu bilinciyle hareket etmeliyiz. Bu bağlamda bağımsız kurumsal çalışmalarımızı büyütmekten geri durmamalı, ittifak cephesiyle karşı karşıya koymamalıyız. Bütün çalışmalarımızın teşhir hedefi, yalnızca ve yalnızca siyasi iktidar kliği, diğer kliklerden burjuva düzen partileri ve gerici sistemleridir. Kazanmanın didişme sahası dost güçlerle mücadele değil, burjuva kliklerle mücadeledir. Kuşkusuz ki, dost kurum ve güçlerle ideolojik mücadele veya demokratik yarış gerekli hallerde kaçınılmaz mücadele biçimidir. Dostlarla birlik, düşmanlarla mücadele esastır. Bu bağlamda çalışmaların başarısı ve ileri kazanımların elde edilmesi için doğru siyasetin uygulanması elzemdir. Yanlış politikalarla doğru sonuçların elde edilmesi düşünülemez.

Öte taraftan gösterilecek adaylar da kazanma ya da ortaya çıkacak genel sonuçlarda belli bir etkiye sahiptir. Gösterilecek adayların halk kitleleri tarafından benimsenmesi, seçime gireceği yerelde faal çalışmalar yürütmeleri ve yerelle birleşmeleri, seçime gireceği yerelde ikamet etmeleri vb., aday(lar)ın halk kitlelerinin desteğini alıp almamasında rol oynayacak, dolayısıyla kazanım ve sonuçlara etkide bulunacaktır. Bunlar dikkate alınması gereken bazı hususlardır. Kurumsal aidiyet, nitelik, temsiliyet ve kurumsal çalışma süreci, halkın değerlerine bağlı yaşam tarzı ve tutarlı demokratik tavrıyla yerelde kanıksanmış olması adayın özellikleri bakımından dikkate alınması gereken önemli kıstaslardır.

Özcesi, demokratik kültür ve normlar temelinde yeterlilik taşıyan herkes demokratik hak olarak aday adaylığını açıklayabilir. Aday adaylar içinde en uygun adayın seçilmesi ise, demokratik hak temelinde madalyonun ikinci yüzüdür. En önemlisi de ideolojik-siyasi zeminde temsil edilen görev ve sorumluluğun en uygun şekilde yerine getirilmesi için adayın doğru seçimi şarttır. Bu, aynı zamanda halka karşı sorumluluğumuzun da gereğidir. Seçilecek aday belli bir anlayışı temsil edecek ve daha da önemlisi yerelde halkın çıkarlarını temsil edip yönetim yetkisi kullanacaktır. Bu önemler itibarıyla en uygun adayın seçilmesi elzemdir.

Doğru aday ve uygun aday kimdir?

Seçilecek adayda aranması gereken özellik ya da aday seçimindeki ilk kural, muhtelif adayın seçime girerek seçileceği kurumla belli bir hukuka sahip olması tercih edilen öncelikli esastır. Kurumsal olarak göstereceğimiz adayın temsiliyet ve sorumluluk durumu, üstlenerek yürüteceği görevle ilgili barındırması gereken şartlar dikkate alındığında, bu adayın kurumsal hukuka dahil olması ideal olandır. Adaylık şartlarına en uygun olan aday adayı, mantıki olarak kurumsal kolektifin parçası olan kimsedir. Adaylık için öngörülen şartlar esasta kurumsal hukuk içinde olan yoldaşlarda mevcuttur. Bu nedenle, aday belirlemede ilk tercih kurumsal kimlik ve hukuk zeminidir…

Lakin, demokratik kitle örgütü olma niteliğine ve demokrasi anlayışımız temelinde, kurum dışındaki demokrat ve devrimci adaylar da uygun aday profili olarak tercih edilebilirler ve demokratik hak olarak aday adaylık başvurusunda bulunabilirler. Yerelin şartları ve özgün durumlarla birlikte, seçimin kazanılması için gerekli olduğunda ve kazanma perspektifi temelinde dışarıdan adaylar gösterebilinir. İttifak durumunda ise, bu durum çok daha kuvvetli bir olasılıktır. Ve ittifak zemininde yürütülecek karşılıklı ilişki ve anlaşmalar çerçevesinde ortak adaylar gösterilebilir, demokratik halkçı yerel yönetim anlayışı zemininde farklı kurumlardan veya bağımsız adaylar adayımız olarak gösterilip desteklenebilir.

Mükemmel insan-aday tasavvur etmek gerçeğe aykırıdır. Fakat ideal olana yakın ya da en yakın adayı bulmak mümkündür. Amaçlarımız ve hedeflediğimiz başarı için en iyi tercihi açığa çıkararak bu başarıya katkı sunacak adayı tespit etmek ihtiyaçtır. Aday adayların bilhassa bilmesi gerekir ki, aday oldukları ya da olacakları görev ve sorumluluk sorunsuz bir alan değil, aksine zorludur. Dahası, göreve uygunluk şartlarını taşımayı gerektirir. Buna hazırlıklı olmaları elzemdir. Herkes aday olabilir ama herkes seçilemez. Seçilmek, belli bir yetenek ve birikimin yanı sıra, bir dizi şarta uygunluğu gerektirmekle birlikte, demokratik bir kabul süreciyle mümkündür.

O halde, doğru aday profili kimdir sorusu genel çerçeve içinde şöyle özetlenerek yanıtlanabilir: Kurumsal-kolektif çıkarı esas alarak önceleyen ve bencil kişisel çıkar gözetmeyen; bu manada halka hizmet etmeyi tereddütsüzce görev edinen ve bu uğurda alternatif yönetim anlayışını gerici baskılara boyun eğmeden uygulama kararlılığı gösteren, yönetirken halk meclislerini etkin kılarak onlarla birlikte karar alan ve yöneten aday tipi, halkçı yerel yönetime uygun adaydır.

Bürokratik hantal bir memur değil, halkçı, çalışkan ve mütevazı olan, bencil ve kişisel çıkar düşkünü değil, kolektifin ve halkın çıkarlarını esas alan, tutarlı demokrasi savunucusu olarak demokrasi mücadelesinde kararlı olan ve gerektiğinde bedel ödemekten sakınmayan, demokrasi mücadelesi ve kolektif kurumsal çalışmaya dahil olan ve bu geçmişe sahip olan, kitleler içinde teşhir olmuş ve negatif intibalar yaratarak zayıflıklar taşımayan, bilakis ‘‘temiz”, dürüst ve halkçı erdemlerle örtüşen, üstlendiği görev ve sorumluluğu asgari oranda temsil etme yeterliliğine sahip olan, kurumsal kimlik ve değerlere bağlı olan, mücadeleci ve belli düzeyde ifade ya da hitap yeteneği olan, insanlarla ilişki geliştirmede tutuk olmayıp yeterince sosyal olan, kesinlikle kadına şiddet ve yüz kızartıcı suçlara bulaşmamış olan; kısacası kurumsal hukuka dahil olan ya da olmayan ama yukarıdaki özellikleri esasta barındıran devrimci ve demokrat kimseler seçilmesi gereken doğru adaylardır. Aday profili, kurumsal kolektifin müşterek değer ve özelliklerini asgari düzeyde taşıyan kimsedir.

Sonuç olarak, adaydan daha önemli olan anlayış ve siyasettir. Demokratik devrimci halkçı yönetim anlayışının uygulanması esastır. Bu anlayışın hangi aday üzerinden pratikleştirileceği ilkesel bir sorun değildir. Elbette aday seçimin kazanılmasında etki gösterebilir ve özellikleri bağlamında yönetim anlayışının uygulanmasında rol oynayabilir. Bu açıdan hepten önemsiz değildir. Ancak meselenin özü, kimin değil, neyin kazandığı ve egemen olup uygulandığıdır. Yeterlilik barındıran birden fazla aday her zaman vardır. Dolayısıyla temel mesele aday değil, yönetim anlayışı ya da bu anlayışın temsil edilerek yaşama geçirilmesidir. Aday, bir anlayışın temsil edilmesinde ve alternatif yönetim modelinin hayata geçirilmesinde bir araçtır.

Bizler için esas olan kendi adaylarımızın seçilmesidir. Bu, ideolojik-siyasi-örgütsel perspektifimize duyduğumuz bilimsel inanç, güven ve tutarlılığın gereğidir… Bizlerin adayları kimlerdir? Birinci olarak, doğrudan kurumsal hukukumuz içinde yer alıp gösterdiğimiz adaylardır. İkinci olarak, Kaypakkaya ideolojik-siyasi-örgütsel geleneğinin adaylarıdır. Üçüncü olarak, ittifak şartlarında, ittifakın ortak adayları da fiilen bizlerin adaylarıdır. Dördüncü olarak, bu üç kategori dışında kaldıkları halde, demokratik halk güçlerini temsil eden muhtelif ittifak ve bağımsız adaylar da son tahlilde destekleyeceğimiz adaylardır. Şayet kırmızı çizgimiz tarif edilecekse, bu, yalnızca komprador tekelci sınıf ve bilumum gerici sınıf siyasi partileri ve adaylarının hiçbir şartta desteklenemeyeceğidir. Bu tavrımız nettir.

Önceki İçerikMKP: Turan Talay Yoldaş Ölümsüzdür!
Sonraki İçerikHalkın Günlüğü 34. sayı çıktı!