Erdoğan/AKP sultasının manipülasyonu tutmadı, faşist öz kabararak hortluyor!

İç Güvenlik Yasası yetmedi Erdoğan’a. Militar kuvvetlere sınırsız yetki tanıyan ve sorumluluktan muaf tutan yeni vesayetçi faşist yasalar yeniden çıkarılarak faşist vesayet askerileştiriyor. Bu, Erdoğan/AKP iktidarında bir dönüşten ziyade, faşist sultası için ne zaman ne gerekiyorsa onu yapan keyfiyetçi diktasını gösteriyor. Aynı zamanda hangi dönemde ihtiyaçları nasıl şekilleniyorsa bu ihtiyaçlara göre politika ve araçlar devreye soktuğunu tanıtlıyor. Burjuva karaktere uygun burjuva pragmatizmi ve politikasının tipik bir örneğini sergiliyor Erdoğan/AKP iktidarı…

Erdoğan/AKP iktidarının belli bir gelişim sürecinde attığı adımlardan biri askeri vesayeti kaldırma ve bu doğrultuda yasalar çıkararak belli düzenlemeler gerçekleştirmesiydi. Şimdi bu adımlarını geri alan yasalar çıkarmaktadır. Bu Erdoğan/AKP iktidarı için bir geriye dönüş olarak değerlendirilemez. Zira, Erdoğan/AKP iktidarı gerçek bir ilerleme sergilemedi ki şimdi geriye dönsün. O halde bugün askere dokunulmazlık yasası çıkarması nedir, nasıl okunmalıdır?

Olan şudur: Erdoğan/AKP güruhu iktidarı için tehlike gördüğü, iktidarının sağlamlaştırılması için gerekli gördüğü ve iktidarını pekiştirmek için günün koşullarında ne yapması gerekiyorsa onu yaparak iktidar erki ve hâkimiyetini kurarak derinleştirme politikası izledi, izliyor. Olanın özü budur.

Dün Kemalist ordu iktidarı için veya iktidarını pekiştirmek için Kemalist klikle birlikte bir tehlike durumundaydı, böyle görüyordu. Ki, Kemalist klikle çelişki ve çatışmaları had safhada seyretmekteydi ve Kemalist klik bugünkü kadar etkisizleştirilmemiş, etkisizleşmemişti… Bu muhalefetin dinamik ve güçlü olduğu kritik koşullarda iktidarını sağlamlaştırmak için belli adımlar atmak durumundaydı. Zira iktidar pastasının paylaşılması veya ona sahip çıkmanın çatışması yaşanıyor, Erdoğan iktidarını sağlamlaştırıyordu… Bu aşamada tehlike gördüğü kurum ve güçler ile muhalefet etkisizleştirilmek durumundaydı ve bunu yaptı/yapıyordu… Orduya dönük sonradan ”komplo yargılamalar” olarak ifade ettikleri görece tasfiye süreci ve ordunun sivil siyaset kurumlarına bağlanması gibi adımlar bu dönemde atılıyordu. Bu içteki muhalefet dinamiklerinin tasfiye edilerek ya da etkisizleştirilerek iktidarını sağlamlaştırma hedefiyle sürerken, uluslararası alanda kabul görmesi ve belli bir uyum sağlayarak iktidarını ayakta tutmasının da gerektirdiği adımlar süreciydi…

Aynı zaman ve zeminde bu iktidarlaşma aşamasında Kürt Ulusal Hareketi’yle ”Çözüm-Açılım” safsatasıyla geliştirilen ve müzakere aşamasına kadar ulaşıp Dolmabahçe Protokolü’nün başkanlık hayallerine bağlı olarak reddedilerek barış masasının devrilmesiyle kesintiye uğrayan belli bir süreç aktüeldi. Kürt Ulusal Hareketi’nin silahlı niteliği tasfiye edilerek iktidarı için tehlike ve tehditlerin ortadan kaldırıldığı bir süreç işliyordu. Erdoğan/AKP iktidarının manipülasyonları başarılı olmuş, büyük bir yanılsama yaratılmış ve hatta “yetmez ama evetçi”ler bu manipülasyonun başarısının eseri olarak tarihe geçmişlerdi…

Kısacası bütün bu şartlarda Erdoğan/AKP güruhunun iktidarını pekiştirip muhalefeti etkisizleştirmek için bazı düzenlemeler yapması gerekiyordu ve yapıyordu. O gün iktidarlaşma doğrultusundaki hedeflerini gerçekleştirmek için (yarattığı manipülasyonla da bu şartları yaratıyordu) iktidar egemenliğinin gerektirdiği kadarıyla adı geçen düzenlemeler yapıyordu. Ordunun vesayetinin kaldırılması biçimsel olarak gerçekleştirilirken, kendi iktidar vesayeti sağlamlaştırılarak, son tahlilde koyu faşist bir diktaya doğru ilerliyordu…

Ancak bugün şartlar planladığı ve düşündüğü gibi gitmeyerek değişti. Dolayısıyla bugün faşist ve talancı dikta iktidarı için ne gerekiyorsa onu yapıyor. Vesayetini askeri vesayetle destekleyip içinde bulunduğu kritik süreci atlatıp iktidarını tekrar sağlama almak istiyor. Dolayısıyla İç Güvenlik Yasası’ndan, asker-polise dokunulmazlık ve muafiyetsizlik yetkisi tanıyıp katliamların, infazların, keyfiyetçi yönetim altında azgın baskı ve saldırıların önünü sınırsızca açıp yargılama ve hukuk dışında tutmaya dönük yasal düzenlemelerin yapılmasına, topyekûn savaş saldırganlığı ile ülke halklarına faşist baskıyı dalga dalga tırmandırmasına ve Kürt ulusuna soykırımcı katliamlar uygulayan vahşetine kadar tüm faşist uygulama ve yasalar bu iktidar egemenliği uğruna yapılmaktadır.

Ancak, bugün tırmandırdığı faşist saldırganlık ve soykırımcı katliamlar nasıl ki sonuç vermiyor ve Kürt ulusunun kahramanca direnişiyle alabora ediliyorsa, öyle de çıkardığı faşist yasalar devrimci direniş ve gelişmeleri engellemeye ve iktidarını daha fazla ayakta tutmasına yetmeyecektir.

Her şeye karşın çıkarılan faşist yasalara, özelde de pervasız katliam ve infazları gündeme getirecek olan askere dokunulmazlık zırhı getiren yasanın çıkarılmasına karşı her düzeyde tepkinin gösterilerek mücadeleyle karşılanması ihtiyaçtır. Kitlelerin büyük yığınlar halinde sokağa dökülmesi elzemdir. Bunun şartları mevcut ve uygundur. Faşist yasalara geçit verilmemelidir, verilemez. Başta Kürt ulusunun karamanca direnişi olmak üzere, Fransa işçileri ve halkının direnişi ilham olmalıdır.

 

 

 

Önceki İçerikZorunluluk ve keyfiyet algısının çatışması olarak din!
Sonraki İçerikProleter devrim eksenli devrimci/komünist örgütün stratejik mahiyeti