Buyurun beyler! Buyurun hanımlar! Hayırlı ve uğurlu olsun.
Siz değil miydiniz yıllarca Devrim yerine Dersim’cilik yapan? Siz değil miydiniz yıllarca, Dersim’in gururuyla uğraşan? Siz değil miydiniz yıllarca Zazacılık yapan? Siz değil miydiniz yıllarca Düzgün Baba, Munzur diye yanıp tutuşan? Siz değil miydiniz yıllarca Dersim Belediyeciliği için çırpınan? Siz değil miydiniz yıllarca bu bölgeciliği göz göre göre yapan? Siz değil miydiniz yıllarca bütün bu buram buram din ve feodalizm kokan Dersimciliği ayrışım çizgisi yapan?
Bütün bunları, “sol sekter” olmamak, “ülke gerçekliği” üzerinde siyaset yapmak, “taktik” uygulamak adına yapmadınız mı?
Buyurun! Recep Tayyip Erdoğan, öyle bir taktik manevra yaptı ki, üzerinde sağlam durduğunuzu sandığınız halıyı çekti aldı. Bütün çekilen ayrışım çizgilerini tuz buz etti.
Kimse kusura bakmasın. Bugünkü Dersim aidiyetinin bu denli popüler, bu denli köklü olmasının; Erdoğan’ın bu siyasal manevrasının; yegâne tarihsel sorumluluğu genel olarak devrimcilere çok özel olarak da Kaypakkaya camiasına aittir.
Oysa Kaypakkaya camiası içinde Dersim aidiyetine önem atfetme ne İbrahim Kaypakkaya da ne de onun yanındaki kadrolarda mevcuttu. Bilakis Kaypakkaya’nın hattı, Cumhuriyet’in hâkim sınıfına, hâkim ulusuna, hâkim şovenizmine ve hâkim dinine karşı canla başla, çeşitli milliyetlerden bütün ezilenleri, devrimin bayrağının altına çağırmaktı.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan siyasal tarihte, isyanın ve direnişin toprağı olduğu için Dersim, Kaypakkaya ve yoldaşları açısından devrimin kalesine dönüştürülebilecek bir coğrafydı. Yoksa ne Kaypakkaya’nın ne de ona gönül veren Dersim ahalisinin derdi, Seyit Rıza’nın mezarının nerede olduğu veya Dersim katliamının devlet katında kabul edilmesi değildi. Maalesef, Kaypakkaya’yı yitirdikten sonra, Dersim aidiyeti üzerinden insan kazanma adeta moda oldu. “Kemalizm + Dersim katliamı = Faşizm” formülü, tamiri imkansız ideolojik kırılmalara kapıyı ta ne zamandır aralamıştı.
Dersim’deki üstyapının köşe taşları; aşiretler, Alevi inancı ve bütün gelenek ve görenekler, devrimci dönüşüme tabi kılınacağına benimsendi. Komünist eğilimli devrimci demokrat dünya görüşü, bu üstyapı kurumlarını benimsemekte hiç zorlanmadı. Tersi olacağına, Dersimcilik, Kaypakkaya camiasını içine entegre etti ve onu yavaş yavaş tersine dönüştürdü. Dini/Kültürel yöresel cemaat ile siyasi camia birbirine karıştı.
Dersim’de sınıflar ve bu sınıfların iktisadi konumu, yıllar içinde geçirdikleri başkalaşım, Kaypakkaya camiasının sosyal tabanını da dönüştürmüş; Onları, iyice kapitalist ilişkiler ağının içerisine entegre etmişti. Türkiye’nin büyük şehirlerine ve oradan yurt dışına giden göç sonucu Dersim’de, yoksulluğundan sıyrılıp, para, güç ve mevki sahibi olan hatırı sayılır bir kesim oluşmuştu. Bu sınıflar, devrim yerine yüzlerini çoktan reformlara çevirmişti. Hatta bunlara önderlik edenler de devrimden umudunu kesip, ortalama Dersimliden daha çok Dersimci olan eski yol arkadaşlarıydı.
Tayyip Erdoğan manevrası, 1938 katliamının ardından şekere batırılan kurşunlarla yapılan ve tahribatı çok daha büyük olacak olan bir ideolojik katliamın adımıdır. Bu manevra sadece devletin yeniden yapılanmasında artık, ihtiyaç duyulmayan Kemalizm tutkalının terk edilmesi değildir. Aynı zamanda başta ezilenlerin arasına (mesela Kürt kitleleriyle Dersimliler arasında) bir hat çekmekle birlikte, devrim yerine devletten medet umulduğu takdirde nasıl hüsnü kabul görülebileceğinin gösterilmesidir. Tabii bir de gelen dönemde daha ne gibi özürlerin (Ermeni Soykırımı, Kürt dili ve kimliği, İslamcı’nın asılan hacısı hocası ve Aleviler nezdinde Maraş, Çorum, Sivas) kapıda olduğunun habercisidir.
Çok mu abarttık dersiniz? Eh, baksanıza! Evvelden, meclisin kapısına dahi yaklaştırılmayan, Dersim Dernekleri Federasyonu’nun delegeleri şimdi, mecliste ala ve valâ ile hüsnü kabul görmektedirler. Artık Dersim gençliği, bundan sonra Sünni olmama mücadelesini, Fethullahçı olmama mücadelesini Cemevi’nde, Düzgün Baba’da, Munzur’un kenarında semah dönerek verir. Darısı, Kaypakkaya’nın ve yoldaşlarının onca emeğini tarumar etmeyi başarıp, yüzünü Devrim yerine Dersimciliğe dönenlere.