Maoist Komünist Parti (MKP) Merkez Komite/Siyasi Büro 17’lerin ölüm yıldönümlerine ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Ölümsüzlüklerinin yıl dönümünde, Cafer Cangöz ve Aydın Hanbayat yoldaşlar şahsında, başta 17’ler olmak üzere, Partimizin ölümsüzler ordusunun anıları önünde eğiliyor, mücadele ideallerine bağlılığımızı beyanla sürdürüyoruz…
Partimizin mücadele tarihi, siyasi iktidar uğruna silahlı devrimci savaş ve devrimci eylem pratiğine oturan temel karakteriyle tipik bir siyasi mücadele serüveniyken, Kaypakkaya yoldaşın Komünist çizgisinden devralınan bu devrimci radikalizm tarihi, Partimizin Politik Savaş Partisi niteliğinin tutarlı ürünü, dinamik eseridir. Sınıflar çatışmasının amansız doğasında mayalanarak yarım asrı geride bırakan bu uzun ve azametli tarih, zorlu, çetin ve keskin mücadelelerle yürütülen azimli kavga etaplarından oluşur. Her kesiti onmaz acı ve ağır bedellerle göğüslenip, devrim kahramanı ölümsüz yoldaşlarımızın sarsılmaz irade ve eğilmez duruşlarıyla omuzlanan bu kararlı tarih, yüzlerce yoldaşımızın kanı ve canı pahasına verilen mücadelelerde yaratılan kalıcı değer, büyük birikim ve zengin kazanımlarıyla devasa bir devrimci mirastır. Bu mirası kuşanıyor, 17’lerin devrimci muharebesini sürdürüyoruz: “Kanla Yazılan Tarih Silinmez!”
Kanla yazılan bu tarihin silinmez ve unutulmaz bir kesiti de, Vartinik muharebesiyle tohumları atılıp yüzlerce yoldaşımızın terk etmeden siper aldığı devrimci savaşın tereddütsüz kıtası olan 17’lerin kahramanca çarpışarak ölümsüzleştiği Munzur dağları muharebesidir! Bu muharebe bizim, bu tarih bizimdir! Onu ileri taşımak devrimci görevdir!
Partimiz, onlarca yıl sonra 2002 Eylül’ünde büyük bir atılıma imza atan 1. Kongresini MKP olarak gerçekleştirdi. Bu nitel atılım Partimiz için tam bir dönüm noktasıydı. İdeolojik-teorik-siyasi çerçevede sağlanan bu nitel gelişme, Partimizin örgütsel-askeri çizgisine yansıyarak savaş pratiğinde dışa vurdu. Partimizde yaşanan bu büyük gelişme, düşman cephesinde dikkatleri üstüne çekerek karşı-devrimin stratejik imha saldırısına da vesile oldu. Nitekim, Partimiz 2. Kongresini gerçekleştirmek üzereyken, düşmanın büyük bir kuşatmayla geliştirdiği faşist katliam saldırısı devreye girerek amaçladığı Parti önderliğimizin fiziki tasfiyesini gerçekleştirdi. Partimiz adına talihsiz olan ikinci/negatif dönemeç anlamına gelen bu süreç, birinci/pozitif gelişme dönemi/dönemecini sabote eden süreç olarak Parti önderliğimizin katledilmesiyle başlamış oldu… Tarihe “17’ler Katliamı” olarak geçecek olan bu vahşi katliam, Partimizdeki büyük devrimci gelişmeyi baltalayarak Parti önderliğimizi fizikken imha etmeyi hedefledi ve maalesef bu hedefine ulaştı…
Parti 1. Kongremizin örgütleyicisi ve önderleri olarak Partimizin Kaypakkaya yoldaşın MLM ideolojiye dayanan Komünist çizgi rotasında sağlam siyasi zemine oturarak örgütsel-askeri toparlanmasını sağlayan ve nitel olarak geliştirip ilerleten katkılarıyla tarihsel rol oynayan, Partimizin genel sekreteri Cafer Cangöz, genel sekreter yardımcısı Aydın Hanbayat yoldaşlar başta olmak üzere, alanda bulunan Parti 1. Kongre önderliğimizin de içinde yer aldığı kadro ve üyelerimiz, gerilla gücümüz, düşmanın imha hedefiyle yürüttüğü stratejik faşist saldırıyla gerçekleştirdiği 17’ler katliamında ölümsüzleşti…
Partimiz için ağır bir darbe olan 17’ler katliamı ile düşman askeri bakımdan amacına ulaşmış, Parti önderliğimizi imha ederek Partimizi darbelemişti. Kuşkusuz ki, bu darbe Partimizi ideolojik-teorik-örgütsel/askeri birikim ve tecrübe açısından gerileterek zayıf düşürdü. Ancak, 17’ler katliamının sarsıcı etkisi, uluslararası Maoist Komünist Hareket içinde olduğu kadar, ülke devrimci hareketi içinde de büyük bir dayanışma ve sahiplenme dalgası yaratarak büyük bir siyasi kazanıma da yol açtı. Nitekim, bu morali de arkasına alan Partimiz, ağır şartlara karşın 17’lerin bilimsel çizgisinden aldığı güçle kısa zamanda irade toplantısını gerçekleştirerek merkezi yapısını oluşturup sınıf mücadelesindeki yerini aldı… Düşmanın, katliamla sağladığı askeri başarısı ve “bitirdik” sevinçleriyle attığı gerici naralar, Partimizin merkezileşme eylemi temelinde verdiği yanıtla adeta kursağında bırakıldı…
Ve devamında Partimizin büyük başarılarla gerçekleştirdiği kongrelerle 17’lerin bilimsel çizgisinin sahiplenilip savunulması ve sürdürülmesindeki kararlı duruş tekrar tekrar ilan edildi, 17’lerin savaş pratiğine, silahlı devrimci savaştaki duruş ve savaşın geliştirilmesindeki ısrarlarına olan bağlılık da hem savaş alanlarında hem de gerçekleştirilen askeri konferanslarla gösterildi.
Partimiz gerek örgütsel-siyasi zeminde sağladığı gelişme ve ilerlemeler ve gerekse de sınıf mücadelesindeki kararlı duruşuyla mücadeleci karakterini koruyup devrim iddiasını sürdürmektedir. Bu doğrultuda, Partimiz silahlı devrimci savaşın yüklediği görevleri omuzlamaktan bir an olsun geri durmamış, proleter dünya devriminin Türkiye- Kuzey Kürdistan’daki devrimci savaş mevzisi olarak, komünizme kilitlenmiş bilinciyle devrimci ilkelere dayanarak hiç bir savaştan da sakınmamıştır. Partimiz, 17’lerden aldığı mücadele bayrağını tereddütsüzce taşıyıp üstüne zafer yazmaya kararlıdır. 17’lerin Munzur Muharebesinin bizlere öğrettiği ve devrettiği miras budur. Bu mirası kuşanıyor, 17’lerin devrimci muharebesini sürdürüyoruz.
Ölümsüzlük yıldönümlerinde 17’lerin yakıcı eksikliğini yaşıyor, Onların bıraktığı savaş siperlerini boş bırakmayan, mevzilerde ölümsüzleşen yoldaşlar dolduruyor…
Mücadele anıları önünde bir kez daha eğiliyor, 17’lere olan bağlılığımızı yineliyoruz!…