MAOİSTLER KENDİLİĞİNDENCİLİĞİ AŞMAYA MUKTEDİRDİR!

Halk kitlelerinin kendiliğinden gelen eylemleri objektif olarak devrimin nesnel koşullarını ve Maoist komünistler için de oldukça elverişli durumu yaratırlar. Ancak devrimci ve komünist hareketin kendiliğindenciliği ise yadırganacak bir duruma işarettir. Zira, kolektif canlı bir mekanizma olan devrimci ve komünist parti ve örgütlenmeler, tam da kendiliğindenciliğe ve buna teslim olan çizgi ve yönelimlere karşı devrimci hünerlerle bilinçli bir müdahale eylemi ve irade birliğidir. Ve tam da halk kitlelerinin kendiliğinden gelen ekonomik, demokratik, ilerici ve devrimci eylemlerinin komünist bilinçle ele alınarak ilerletilmesi eylemidir. Ne yazık ki bu devrimci hünerleri bir türlü görememekteyiz. Devrimci ve komünistler, kendi içerisinde de kendiliğindenciliği oldukça çeşitli düzeylerde ve yoğun olarak yaşayarak objektif koşullara teslim olan bir seyir izlemektedir. Bu somut, güncel ve nesnel gerçeklik, kesinlikle kabul edilebilecek bir durum değildir.

Maoist komünistler gerçekleştirdikleri 3. Kongre’yle, MLM ideolojik ve bilimsel perspektifle ekonomi politik, bilimsel sosyalizm ve felsefe alanlarında doğru, bilimsel ve güncelleştirilmiş görüşleriyle son derece ileri sentezlere ulaşmıştır. Yaşanan devrimci krizi ve kendiliğindenciliği aşmada mütevazi bir adım olarak görmek gerekiyor bu kongreyi. Bu teorik tezlere karşın pratik hayatta ise buna uygun bir vizyon ortaya konmalıdır. Kolektif merkezi iradeyle alınan kararlar ve ortaya konan sentezler, yerine getirildiği sözler layıkıyla temsil edildiği oranda, teori ve pratiğin birliği ve tutarlılığına ulaşılacaktır. Başarısızlık ve yenilgilerimizin esas nedeni hiç kuşku yok ki düşmanlarımızın değil aksine genel olarak bizzat kendi hata- eksiklik ve zayıflıklarımızla ilgilidir. Kuşkusuz bütün bu somut durumlar, kendiliğindencilikle doğrudan alakalıdır. Başta komünist ideolojimizde kırılmalar olmak üzere siyasi, örgütsel ve askeri olarak niteliğin düşmesi ve kendiliğindenciliğin bir türlü aşılamaması durumu söz konusudur. Oysa nesnel ve somut gerçeklikler üzerinden hareketle ortaya koyduğumuz kararlar, teorik görüşler ve sentezlerimizi hayata geçirmek ve maddi bir güce dönüştürmek için son derece elverişli anlayış, çizgi ve yönelimimize karşın, bir türlü pratik politikalar ve örgütsel alanlarda başarılı olamamaktayız. Kendiliğindenciliğe boyun eğerek ona teslim oluyoruz.

Kendiliğindenciliği aşmada ilk akla gelmesi gereken ideolojik netlik, sağlamlık ve kararlılıktır. Bunun için öncelikle inanmak gelmektedir. Marksist- Leninist- Maoist ideolojik ve siyasi seviyemizin sürekli olarak ilerletilmesi ve yükseltilmesiyle bu durum yakalanacaktır. Objektif koşulların geri ve geleneksel alışkanlıkları ve yönlerine karşı sürekli olarak ileri ve doğru gerçeklikler üzerinden hareket ederek kavrayışımızı geliştirmeliyiz. Bir kere, Maoist Komünistler örgütsel işleyiş ve disipline alabildiğince uyarak hareket etmelidir ki nitelikli bir hareket haline gelebilsin. Bu karşılıklı nitelikli durumu da koşullamaktadır. Nitelikli bir komünist hareket, örgütsel işleyiş ve disiplinde de bir o kadar ilkeli ve prensipli; ne kadar örgütsel işleyiş ve disipline dikkat eder ve hassas olursa da o kadar nitelikli bir komünist hareket haline gelebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Diğer yandan somut pratik taktik politikalarda da alabildiğince yoğunlaşıldığında kendiliğindencilik aşılabilir ve üstesinden gelinebilir bir olgu haline gelecektir.

Yaşamımızda tembellik ve keyfiyetçilik de, kendiliğindenciliğe yol açmaktadır. Çünkü, ortaya konan ve uygulanmak üzere alınan bir karar ve görüş, plan ve programın ne zaman, nasıl ve hangi subjektif güç ve koşullar içerisinde yerine getirilecektir. İşte tam da bu halkada nitelik ve gerçekten yerine getirilebilecek subjektif durumumuz- insan, tecrübe, proje vs- göz önünde bulundurularak somut ve gerçekçi hareket edilmelidir. Yoksa, kararlar ve planlamalar enflasyonu karşısında bütün bunları bir türlü ve genel olarak yerine getirmeyen lafızlardan bir farkımız kalmaz. Bugüne kadar somut ve güncel gerçekliklerimizin yeterince farkına vararak hareket etmeli, buna göre konumlanmalı ve mevcut durumumuza işlevsellik kazandırmalıyız. Yaklaşık 40 yılı geçen Türkiye- Kuzey Kürdistan’daki Maoist hareketin gelinen aşamaya kadar görev ve sorumluluklarını yerine getiremeyişinde kendiliğindenciliğin doğrudan önemli bir rolü olsa gerek. Maoist komünistlerin diyalektik ve tarihsel materyalizmin yaşayan canlı ruhu olan somut koşulların somut tahlili ilkesinden hareketle dünya ve Türkiye- Kuzey Kürdistan’ın günceldeki durum tahlilleri kendiliğindenciliğe karşı bir teorik duruşu ortaya koysa da ne yazık ki pratik politikalar at başı gitmediği gibi oldukça gerisinde kalarak kendiliğindenci bir hal almıştır. İdeolojik kırılmalarımız üzerinden siyasi, örgütsel ve askeri başarısızlıklarımız da peş peşe kendini devam ettirmiş ve her geçen gün dar pratik deneyciliği aşamayan ve hatta onun da katbekat gerilerine düşerek demoralizasyonlar eşliğinde hiç de kabul edilemeyecek sonuçlarla karşı karşıya kalmamıza yol açmıştır. Mesela geçen yıl ki Gezi Parkı- Taksim direnişiyle başlayıp Türkiye- Kuzey Kürdistan’ın geneline yayılan ve Avrupa ve dünyanın birçok coğrafyasına etkide bulunan halk kitlelerinin kendiliğinden gelen Haziran Ayaklanması pratiğinde devrimci ve komünistler, öngörüsüzlük ve devrimci müdahil olmada başarısızlık örneği göstermiştir. Ve hatta kitlelerin göreceli de olsa gerisine düşüldüğünü söyleyebiliriz. Militan ve kitlelerin yükselen kendiliğinden direnişi karşısında onu daha da ileriye taşıyacak ve düzen sınırlarını da aşarak politik iktidar perspektifiyle çeşitli düzeylerde buluşturacak daha radikal bir devrimci müdahil durumu gösterilememiştir. Aynı şekilde daha yakın süreçte yerel yönetimlerde bazı yerellerdeki başarısızlıklarımızın nedenlerini doğru ve somut olarak analiz edersek, kendiliğindenci ve buna tekabül eden çeşitli olumsuzluklarımızın olduğunu net olarak ifade edebiliriz. En güçlü ve doğru temellere oturan dayanaklarımız ve teorik önermelerimize karşın, yeterince başarılı olamıyorsak bunun sebeplerini sadece objektif koşullara indirgeyerek açıklayamayız, bunda subjektif öge olarak kendi eksik ve zaaflarımızın da önemli payı olduğunu kavramak durumundayız. Sorunları sürekli kendi dışımızda gören ve parçacı yaklaşarak kendini süreçlerden azade eden anlayış, yaklaşım ve çizgiler bizden değildir.

Maoist komünistler ve bütün aktivistler, kendiliğindenciliğe teslim olan oportünizm, liberalizm ve sekterizmin her türüne karşı düşünce yöntemi ve çalışma tarzını düzeltip Sosyalist Halk Savaşı stratejisine hizmet etmek için MKP 3. Kongre çağrısına yanıt olmalıdır. Kendiliğindenci tarzımıza karşı topyekün bir seferberlik başlatarak somut ve gerçekçi pratik ilerlemeler sağlayalım. Kongreyle ortaya konan kolektif irade ve eylem birliği temelindeki merkezileşmiş karar ve politikaları hayata geçirerek kendiliğindenciliği bertaraf edelim. Doğru kavramalı ve asla unutmamalıyız ki, devrim, sosyalizm ve komünizm kendiliğinden gelmeyecek, tam aksine sınıflar mücadelesi düzleminde devrimci hünerlerimizle somut ve gerçek ilerlemeler ve zaferler elde edilecektir. MKP 3. Kongresi teorik sentezleri ve görüşleri son derece doğru ve bilimsel bir şekilde somut koşulların somut tahlili prensibinden hareketle yönelimini belirledi. Her ne kadar objektif olarak subjektif güç ve koşullarımız itibarıyla önemli eksik ve yetersizliklerimiz olsa da son derece doğru ve güçlü dayanaklarımız ve Kaypakkaya’yla başlayıp ilerletilen genetik kodlarımızla teorik ve politik görüş ve perspektiflerimizle kazanmak için önemli avantajlara da sahibiz. Şimdi bu yönelimimize uygun sınıf mücadelesinin denizine atılarak nitel olarak gelişmek ve ilerlemek için harekete geçme zamanıdır. Bilmek yapmak ise pratik politikalarımızla bunu yerine getirmek için harekete geçelim.

Önceki İçerikAİLE
Sonraki İçerikMAZGİRT VE OVACIK BELEDİYELERİ HALKIN MEVZİLERİDİR!