KADINLAR SOSYALİST HALK SAVAŞININ ÖNDERİ VE TEMEL BELİRLEYİCİ ÖZNESİ OLMALIDIR

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Birlik, Dayanışma ve Mücadele günü vesilesiyle bir kere daha temel bazı meseleleri vurgulamak yerinde olacaktır. Bu anlamda sözlerimize başlarken tüm dünya emekçi kadınlarının başta kendileri olmak üzere erkek egemenini de yıkarak erkek yoldaşlarını da kapsamak kaydıyla tüm insanlık, ezilen ve sömürülen kitlelerin özgürlük ve kurtuluş mücadelesi bilinciyle bayramını kutluyoruz.

Kadınsız bir şekilde ileriye doğru atılan her adım ve söz de her gerçek ilerlemenin, bir düzine programdan daha ileri olmadığı gibi en makul deyimle yarım kalarak tamamlanmamış bir olgu ve süreç olarak sorunu devam ettireceğini özellikle vurgulamak isteriz. Bu bilinçle Kadınlar Yönetime Kadınlar İktidara! şiarı ilk adımlardan itibaren somut ve elle tutulur maddi bir gerçeklik olarak ele alınıp icra edilmelidir. ‘’İyi ama onların örgütlenme ve mücadele etmelerinin önünde hiç bir engel yoktur, zaten tüzük vb işleyişimizde zaten erkekler gibi onların da her türlü hakları vardır’’ gibi yaklaşımlar ise ancak ataerkil- erkek egemen çizgi ve yönelimin daha inceltilmiş bir şekilde yeniden üretilerek imtiyazlı tekelciğin devamını savunmadan öte hiç bir anlam taşımamaktadır, taşımayacaktır da. Yani dememiz odur ki daha baştan itibaren kadınların yönetime ve iktidara yönelmesi için teşvik edilerek pozitif ayrımcılık ve kota sistemi politikalarının da uygulanması ötelenemez bir görevdir. Biliyoruz ki meseleyi sadece mekanik ele alanlar hemen pozitif ayrımcılık ve kota sistemi politikalarına karşı geleceklerdir. Ve fakat tüm tarihsel kökleri ve temelleriyle bugünde hala Ararat dağı kadar kadınların üzerine çöken geleneklerin ölü ağırlığı karşısında hangi eşitlikten ve özgür iradeden, hangi somut ve nesnel gerçeklikten bahsedilebilir ki. Tabi ki bahsedilemez. Zira erkeğin ve tabi ki ataerkil- erkek egemen anlayış ve sistemin ilkel komünal toplum(lar)un son aşamalarından başlayarak bugünlere her alanda imtiyazlı tekçiliği ve tekelciliğinin hüküm sürdüğü bir nesnel ve somut gerçeklik koşullarında kadınların önünde hiçbir engel olmadığının lafzını etmek dahi ciddi bir zihniyet kırılmasını göstermektedir. Kadın ve LGBTİ cinayetlerinin enflasyon rakamlarını dahi sollayarak zirve yaptığı günümüz gerçekliğinde hala en demokrat ve hiç bir engel olmadan kadınların ilerici, devrimci ve komünist saflarda örgütlenebileceği ve bunun içinde pozitif ayrımclık ve kota sistemi politikalarına gerek olmadığı yönlü fikriyatın aklımıza dahi getirilmesi en basit deyimle erkek egemen anlayış ve çizgiden kopamadığımızı ve bilakis ondan bir türlü vazgeçemediğimizi göstermektedir. Şöyle bir bakalım tarihe ve günümüz gelişmelerine bu durumu çok daha iyi anlayıp görebileceğiz. Hangi ilerici, devrimci ve komünist hareket içerisinde kadın ve LGBTİ’ler kendi öz irade- özgüven ve öz gücüyle doğrudan örgütlenmenin, mücadelenin ve bütün süreçlerin öznesi ve temel belirleyeni halindedir ki. Hangi sürecin kadın eksenli olarak başlatıldığı söylenebilir ki. Aksine oldukça bol keseden ‘’kadın erkek elele devrime ve sosyalizme’’ şiarları ve sözleriyle lafzını edip de bir türlü ataerkil- erkek egemen anlayış, çizgi ve yönelimden kendimizi kurtaramayarak hala slogancılıktan kendimizi alamamaktayız. O halde hiç beklemeksizin başta erkek yoldaşlar olmak üzere köklü bir zihniyet devrimi başlatmamız için daha niye hala bekliyoruz! Hayatın her yanında susmadan, sadece lafzını etmeden, teorik gevezeliklere girmeden böylesi zihniyet devrimini hemen pratikleştirerek güncelleştirmek için teorik pratik  adımlarımızı atmalıyız. Bunun için özel bir karar, emir- talimat, genelge, genel çağrı vs beklemeden gerçekten içselleştirerek pratik adımlar atılmalıdır. Bunun için asla ve asla çaresiz ve çözümsüz değiliz ve kendiliğindenci süreci devrimci temelde değiştirip dönüştürecek doğru ve bilimsel komünist irade ve güce de sahibiz. Kadın sorunu tamamıyla özel ve özgün somut bir alanı ifade etmektedir ve bunun için de özel ve özgün örgütlenmelere de ihtiyaç vardır. Bu temelde Maoist Kadınlar Birliği perspektifiyle kadının özgürlük ve kurtuluş mücadelesi ertelenemez görevler arasındadır. Açık yada kapalı tüm çalışma alanlarında örgütlenme ve mücade son derece meşru ve devrimci bir görevdir. Ve son derece hassas ve stratejik yönelimiyle ertelenemez temel bir görevdir. Bir düşünün ki 100. yılına giren Ermeni Soykırımı’ında kadın olmanın en az bir kat daha da ağırlaşan somut durumunu! Bir düşünün ki Şengal’de Ezidi kadınların neler çektiğini! Bir düşünün ki tarihten bu yana hayatın her alanı ve anında dipsiz kuyulara atılarak her geçen sürede üzeri sürekli örtülerek daha da karanlık dehlizlere hapsedilen kadını! Yeter artık sadece düşünmek ve nostalji yapmak asla değildir gelişen süreçlerin, sınıf mücadelesinin gerçek öznesi ve önderi olmak. Yorumlamak ise hiç değildir ve aslolan devrimci temelde değiştirip döüştürmektir. Öyleyse tarihten günümüze hata ve zaaflarımız, eksiklik ve yetersizliklerimiz karşısında devrimci savaşımızın başından itibaren kadın eksenli ele alınarak yürütülmesi tümlenerek taşların yerli yerine oturtulması açısından üstünden atlanamaz bir zihniyet ve pratikleştirilerek güncellenen bir kalkışım için harekete geçerek ayaklanalım. Kadınların her alanda zirveleri fethetmesi için köklü bir zihniyet devrimiyle başta erkek olmak üzere tüm yoldaşlar seferber olmalıdır. Maoist Komünist Partisi 3. Kongresiyle buz kırılarak yol daha da temizlenerek açılmıştır. Şimdi somut görev beyan düzeyindeki tüm kararlaşmaları geciktirmeksizin pratikleştirerek gündemleştirme ve ete kemiğe büründürme seferberliğini yaşamsal kılmaktır.

Devrimci savaş ve mücadelemizin kır ve şehir askeri savaşı başta olmak üzere her alanında kadınların önderleşmesi perspektifiyle hareket edilmelidir. Her alanda kadın merkezli önderleşmiş örgütlenmeler yaratarak mutlaka başaracağız. Türkiye- Kuzey Kürdistan’da devrimimizin asgari programı olan Sosyalist Cumhuriyetler Birliği için Sosyalist Halk Savaşımızın başta ideolojik ve siyasi olmak üzere askeri ve örgütsel tüm alanlarda kadın yoldaşlar önderleşerek yönetime ve iktidara seferber olmalıdır.

 

               

Önceki İçerikGÜNÜN CAN ALICI MESELESİ
Sonraki İçerikBASKI, TEHDİT VE SALDIRILARA KARŞI ÖRGÜTLÜ MÜCADELEYİ BÜYÜTELİM