GÜNÜN CAN ALICI MESELESİ

AKP’nin temsil ettiği İslamcı tekeller ve sermaye grupları, devlet iktidarını tam değil ama önemli ölçüde ele geçirdi. Devlet iktidarında muhalif duruma düşen ve özellikle TÜSİAD içinde yer alan cumhuriyetçi tekeller, ABD’nin ve AB’nin gizli desteğiyle devlet iktidarını yeniden ele geçirmenin hummalı faaliyeti içindedir. Bu tekellerin şu andaki planı, AKP’ye karşı kendi partileri olan CHP’nin öncülüğünde bir seçim bloğu oluşturmaktır. Bunların gönüllerinde yatan asıl plan, AKP’ye karşı bir CHP-MHP bloğudur. Bu blok, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sınandı, başarılı olamadı ve her iki partinin de tabanında tartışmalara yol açtı. Böyle bir bloğun yeniden denenmesinin, CHP’nin tabanında yer alan geniş demokratik güçlerin muhalefetiyle karşılaşacağı gerçeğinden dolayı mümkün olamayacağı anlaşıldı. Söz konusu tekeller, bugünkü durumda, CHP’nin AKP’ye karşı, Kürt Ulusal Hareketi’nin temsilcisi olan HDP ve devrimci demokratik güçlerin bir bölümünü temsil eden Birleşik Haziran Hareketi’yle bir seçim bloğu oluşturmasına, -bunun çok zor olduğunu bilmelerine karşın- sıcak bakıyor. Kurulacak böyle bir bloğun, AKP’nin yükselişini engelleyeceğine inanıyorlar.
CHP, HDP ve Birleşik Haziran Hareketi’nden oluşan bir seçim ittifakının, AKP’nin İslamcı yarı-faşizmden, İslamcı faşizme doğru yükselişi önünde ciddi bir engel teşkil edeceği doğrudur. Ama böyle bir ittifakın kurulabileceğini sanmıyorum. Orta yerde, geçmişiyle yüzleşmeyen ve mevcut sorunların çözümüne dair ciddi ve inandırıcı programlara sahip olmayan bir CHP, bir egemen sınıf partisi vardır. Bu partinin, kendi tabanındaki milliyetçi kanadın boykotu veya bölünmesi ihtimaline karşın, Kürtlerle ittifaka yanaşacağını sanmıyorum. Öte yandan, Kürt Ulusal Hareketi ve devrimci demokratik güçler, böylesi bir partiyle birlikte ulusal sorunun çözülemeyeceği ve demokrasinin kurulamayacağı inancındadır. Kürtler zaten ulusal sorunun çözümü konusunda AKP iktidarıyla görüşmeleri sürdürüyor. Kürt Ulusal Hareketi, görüşme sürecini önemsiyor. AKP iktidarı ise başkanlık sistemini, bana göre ise faşizmi adım adım pekiştirmeyi, Kürt sorunundan daha fazla önemsiyor ve Kürt Ulusal Hareketi’ni oyalama siyaseti izliyor.
Mevcut durumda mümkün ve en akıllı yol, Kürt Ulusal Hareketi, Birleşik Haziran Hareketi ve EMEP başta olmak üzere tüm devrimci ve demokratik güçlerin mücadele ve seçim ittifakıdır. Sorunu, sorunun yaratıcılarıyla değil, sorunun mağdurlarıyla birlikte ele alınıp çözülmesi; tabandan, halktan gelen bir hareketle çözülmesi gereklidir. Önümüzdeki seçim önemlidir. Ama mücadeleyi sadece bu seçime kilitlememek, uzun vadeli düşünmek ve uzun bir döneme yaymak… Bu süreç içinde birleşilebilecek tüm güçlerle de birleşmek. Günün can alıcı meselesi, böylesi bir ittifakın kurulmasıdır bence.

pan style=’font-size:12.0pt;font-family:”Times New Roman”,”serif”; mso-fareast-language:TR’>Burjuva düzenlerde seçimler, halkın iradesini ortaya koyması değil, majestelerin hangi kesimlerince ezilmeye razı olduklarını saptama anketidir. Türkiye’de RTE mutlak hâkimiyet planıyla yapılacak seçimlerde egemen sınıfların diğer kliklerinin bile manipüle edildikleri bir çadır tiyatrosu sergilenmektedir. RTE saray yönetimi, çoğunlukçu parti devletle de yetinmemekte ve tek adam mutlak hâkimiyeti istemektedir. Merkez Bankası’na müdahalede görülebileceği gibi şekli özerkliklere de tahammül edilmemekte aksine geleneksel mağduriyet oyunlarıyla ve üstelik faiz vurguncusu spelatörlüğünü başka yerlere fatura etmektedir.

 

Parlamenter demokrasi ve Başkanlık ikilemi çerçevesinde sürdürülen rejim tartışmaları aldatmacadır. İki biçim özü aynı olan burjuva diktatörlüğüdür. Coğrafyamızın tarihsel, iktisadi ve siyasal koşullarında faşizm T.C.devletinin gerçeğidir. Hepsi bu. Elbette seçimlere ilişkin taktik ayrıca ele alınacaktır. Genel stratejik yönelimimiz, faşizme, her tür burjuva temsili parlamenter ya da diğer tüm biçimlere, bürokratik merkezi üniter burjuva devlete karşı, proletarya ve emekçilerin doğrudan katılımıyla her üretim birimi, yerelden bölgesele kendi kendini doğrudan yönetendir alternatifimiz. Komün, Konsey ve Sovyetlerin koordinasyonu olan denetlenebilir merkezileşme. Düzeni aşmayan ve onun çeperinde eklemlenmiş reformcu kantonculuk değil.     

Önceki İçerikDİNCİ TÜRK USULU DEVLET
Sonraki İçerikKADINLAR SOSYALİST HALK SAVAŞININ ÖNDERİ VE TEMEL BELİRLEYİCİ ÖZNESİ OLMALIDIR