DEVRİMCİ SINIF ÖRGÜT VE PARTİLERİ HASIM DEĞİL SINIFDAŞTIR!

Komünist veya devrimci parti / örgütler arasındaki ilişki sadece ideolojik eleştiriyle sınırlı değildir. Hele eleştiri amacını aşmış, yıkıcı, yerici ve teşhir ihtivası edinen (ideolojik) mücadele biçimi hiç değildir. Öte yandan burun sürtmeye, üstünlük sağlamaya ve devrimci veya komünist yapıları adeta hasım gören yaklaşım tarzı da bu ilişkinin fersah fersah uzağındadır. Bu yöntem ve ilişki biçiminin esasta küçük-burjuva ideoloji ve kültüre denk geldiği açıktır. Komünist ya da devrimci güçler arasındaki ilişki buzlarla kaplanmış bir alan da değildir. Bilakis dostane, sıcak ve içten bir iklimin zeminidir bu alan. Mesafelerin açık olması, anlamsız sınırların koyulması, tüm ilişkinin resmi çerçevede tarif edilerek işletilmesi komünist / devrimci güçler arasında niteliklerine uygun ilişkinin olmadığını ortaya koyar. Köklü bir doğrudur ki, devrimciler ve proleter devrimciler en azından çok uzun zamandır aralarındaki ilişkiyi ‘’ideolojik mücadele’’ veya ‘’eleştiri’’ adı altında sergiledikleri aymazlık üzerinden biçimlendirmektedirler. Oysa komünist ve devrimci güçler arasındaki ilişki çok daha anlamlı ve ortak sınıf çıkarları ekseninde çok daha derin muhtevaya sahiptir. Bire bir olmasa da genel içerikte ortak hedeflerden ve ortak düşmandan söz etmek son derece güçlü bir zemine sahip olup tamamen doğrudur. Hiçbir teorik zorlama ya da ideolojik dokudaki farklı renkler bu gerçeği karartmaya yetmez. Ve elbette ki, reformist, revizyonist, sendikalist-ekonomist, anarşist gibi sağ / sol tasfiyeci niteliği egemen olarak üzerinde taşıyan bilumum MLM dışı akımlar bu çerçevenin dışındadır. Devrimci örgütler arası ilişkiden kastımız, gerçekte devrimci olan yapılar arası ilişkidir.

Komünist ve devrimci güçler arası ilişkinin sadece ideolojik ayrılıklar üzerinden kavranarak yürütülmesinin sakatlığı ülke devrimci hareketinin mevcut ilişki pratiği tarafından kanıtlanmaktadır. Salt eleştiri yürütme ve bu eleştirileri de teşhir, karalama, gözden düşürme, hepten olumsuzlama ve hatta yer yer baskı uygulamaya varan ‘hasım’ görme tutumlarıyla sürdürme mevcut ilişkinin niteliğidir. Kısacası devrimci örgüt ve partilerin her biri kendisi dışındaki devrimci güçleri devrimci davranış-eylem veya çizgileriyle olumlama gibi bir tavra rastlamak mümkün değildir. Salt eleştiri olarak algılanan devrimci güçler arası ilişki gerçeği bu yapıların eylem birliklerine vb gitmesi ya da ortak mücadeleler zemininde buluşması da pek tabii ki mümkün olmamaktadır. Bu durumda devrimci sınıf güçleri arasında birliğin sağlanamaması da anlaşılır olmaktadır.

Olumsuz olan bu tavır tutumun arka planı gizem değildir. Dar grupçu kültür, devrimci örgütlere karşı üstünlük sağlama aymazlığı ve devrimci örgütler zemininden beslenme realitesi ya da arzusu bu kültürün pratik temellerindendir. Başka bir devrimci örgüt kitle içinde teşhir edilerek söz konusu kitlenin söz konusu devrimci örgüte gitmemesi hedeflenerek bu kitle kazanılmak istenmektedir. İstisna da olsa bazı devrimci örgütlerin bu davranışı tipiktir ve kitlesini motive etmek vb uğruna neredeyse düşmanın teşhirine denk gelecek biçimde devrimci örgütler teşhir edilmektedir. Oysa devrimciler teşhir edilip gözden düşürülerek devrimin örgütlenemeyeceği açıktır. Zira devrim, devrimci kitlelerin bir bölümünü karşısına alarak gerçekleştirilebilir bir eylem değildir. Devrimcilerin olumlanmasıyladır ki halk kitleleri devrimcilerin yanında yer alarak devrime yürüsün. Devrimin propagandası objektif olarak devrimci güçlerin de kitleler içinde propagandası anlamı taşır. Tabii ki devrimci güçlerin devrimci nitelikleri ve eylemleri itibarıyla bilinçli olarak propaganda edilmesi de gereklidir. Bu devrimci güçlerin gelişmesi ve devrimin daha da güçlenmesi demektir. Devrimcilerin teşhiri ise sadece kitlelerin devrimcilerden uzaklaşmasına sebeptir. Unutulmamalıdır ki, her devrimci gelişme ve devrimci dinamik devrime hizmet ederek onu daha da güçlendirip yakınlaştıracaktır.

Devrimci güçlerin / örgütlerin kendi aralarında sağlam, samimi ve çok daha yakın devrimci ilişkiler tesis etmesi gereklilikten de öteye zorunludur. Ortak düşman ve ortak hedefler paydası bu ilişkinin mümkün olan en ileri düzeye çekilmesi için yeterli zemindir. Devrimci sınıf güçleri olarak daralma ve yabancılaşmaya son verip değerler zeminimizde kesin adımlar atalım.

Devrimci örgütler açısından tartıştığımız ilişki biçiminin en ileri niteliği ve en yakın ilişki biçimi ise yoldaşlar arasındaki ilişkidir, ilişki olmak zorundadır. Bazen zedelenen bu ilişki örgütleri önemli oranda zayıflatarak gerilemelerine yol açmaktadır. Devrimci örgütler kendi arasında gerekli ilişkileri sağlayamadan günümüz şartlarında devrimci kitleleri birleştirip ilerletemez ve devrimci mücadelede ciddi ilerlemeler sağlayamazlar! Aynı biçimde yoldaşlar yoldaşlık ilişkisi ve bilincini tam doğru tesis etmeden parti ve örgütlerini hedef ve amaçları doğrultusunda geliştirip büyütemezler!

İdeolojik mücadele ile devrimci ortaklık, eleştiri ile birlik zemini ayrı olarak değerlendirilmesi gereken olgulardır. Biri ötekine feda edilmemelidir.

Önceki İçerikERMENİ SOYKIRIMI
Sonraki İçerik24 OCAK VARTİNİK BASKINI VE ALİ HAYDAR YILDIZ