Devrim mücadelesi soyut yada öznelcilik ile ele alınamaz. Devrim tamamen nesnel gerçeklikler zemini üzerinden biçimlenmek zorundadır. MLM’ nin bilimsel gerçekligi de bizlere bunu emretmektedir. Nesnel toplumsal gerçeklikler üzerinden hareket etmeyen, program, strateji ve taktikler belirlemeyen bir devrim hareketinin gelişme şansı olamaz. Devrim hareketi MLM bilimsel zeminde kendini sürekli yenileyerek degişen ekonomik ve toplumsal çelişkilere cevap olmak zorundadır. MLM bilimi klavuzluğunda bütünlüklü siyasal yönelimimiz ve araçlarımız ekonomik ve toplumsal nesnel gerçekliklere göre biçimlenmek durumundadır.
Bu yönelimle hareket eden Maoist Komünistler, gerçekleştirdikleri son oturumlarında bütünlüklü siyasal hattını somut koşulların somut tahlili bilimsel ilkesine bağlı olarak ilerletmişlerdir. Kendi MLM bilimsel köklerine sıkı sıkıya sarılarak anı yakalamaya çalışan Maoist Komünistler, Emperyalist/Kapitalist sistem, Sosyo-ekonomik yapı, Devrimin niteligi, Devrimin yolu, sosyalizmin sorunları ve bu temel başlıklara bağlı olarak onlarca önemli konuyu MLM’nin yaşayan canlı ruhu bilimsel perspektifi ile ele alarak günün gerçekligine uyarlamaya çalışmıştır. Sadece günün gerçekligini yakalama degil, Gerek UKH(uluslararası komünist hareket) gerekse de kendi tarihsel sürecimizi devrimci eleştirel bir yaklaşımla muhasebe ederek önemli tarihsel sonuçlar ortaya çıkarmıştır.
Devrim hareketinin olmassa olmaz temel konularından biri de kuşkusuz ki devrimin niteligidir.Ekonomik ve toplumsal sorunların çözümü, hangi sınıflara dayanacağımız, hangi sınıfları hedef alacağımız ve ittifak politikalarımız gibi temel meseleler devrimin niteliginin kapsamını belirlemektedir. Maoist Komünistler son oturumlarında bir çok temel meselede olduğu gibi devrimin niteligi meselesinde de degişikliklere gitmiştir. Buna göre devrimin niteligi Demokratik Devrimin kalan görevlerinide üstlenen Sosyalist devrim olarak belirlenmiştir.
Sosyalist devrimin temel içerigini özet olarak ifade edersek,Toplumsal üretimin toplumsal mülkiyetten ziyade özel mülkiyet biçimindeki tezahürü ve buna bağlı olarak toplumsal emeğin kapitalist sınıf tarafından sömürülmesi, bu kapitalist sınıfın toplumsal ilişkileri belirlemesi, toplumsal üretimi kendi özel mülkiyetine alması gibi başta proletarya olmak üzere her geçen gün kent ve kır yoksullarını-küçük burjuva kesimleri- kar yasasına bağlı olarak sömürmesi ve onların yaşamında yıkıma sebebiyet vermesi, bu kesimlerden sürekli olarak proletaryaya yeni bireyler biçiminde katılımın çoğalması, ekonomi başta gelmek üzere onun üzerinden yükselen sosyal, siyasal ve kültürel vb üst yapı birimleri olarak her şeyi daha fazla kar elde etmek için tekelci yapılanmasını merkezileştirmesi ve derinleştirmesi, komprador tekelci kapitalizmi hakim kılarak Sosyalist Devrim seçeneğini güncelleştirmiştir.
Sosyalist devrim, Emperyalizmi ve onun işbirlikçisi komprador tekelci kapitalizmi hedef alır. Bu düzlemde temel olarak Sosyalist devrimimiz, anti-emperyalist ve anti-kapitalist bir içerige sahiptir. Yine yarı-feodal üretim ilişkilerinden geriye kalan ekonomik, siyasal ve kültürel bütün gerici anlayışları, üretim ilişkilerini ve siyasal uygulamaları bu genel hedeflerinden bağımsız olarak ele almayıp bunlara karşı da Demokratik devrimin-toprak sorunu vd hususları- görevlerini de yüklenen Sosyalist çözüm perspektifiyle hareket etmektedir. Sosyalist devrim perspektifimiz aynı zamanda ezilen ulus, milliyet ve ezilen inanç gruplarının demokratik haklarını garantiye alan tam hak eşitligi yönelimine sahiptir.
Sosyalist devrim sürecinde Türkiye-Kuzey Kürdistandaki çelişkilerin aldığı yeni biçim şu şekildedir. Sosyo-ekonomik yapısına damgasını vuran temel çelişki, ekonomik olarak emek ile sermaye çelişkisi iken, siyasal düzlemde ise proletarya ile burjuvazi arasındaki çelişkidir. Baş çelişki ise emperyalizm ve komprador tekelci kapitalizm ile geniş halk yığınları arasındaki çelişkidir.
Sosyalist devrimimizde temel ve öncü güç proletaryadır. Kent ve kır küçük burjuvazisi ise sosyalist devrimimizde proletaryanın müttefikleridir. Sermayenin merkezileşmesi ve derinleşmesine bağlı olarak mücadelenin ana yönünü şehirler oluşturmaktadır. Bu gerçekliklerden kaynaklı proletarya içerisinde örgütlenmek esas, diger güçler içerisindeki örgütlenme ise buna bağlı olarak ele alınmak durumundadır. Yine bu gerçeklige bağlı olarak kırlık alanlar devrimci savaş süreci boyunca şehirlere oranla bir gerileme yaşasa da devrimin sınıf güçleri ve müttefikleri açısından aktif bir nitelige sahiptir. Bu doğrultuda sosyalist devrimimiz kır ve kentin diyalektik birligi ve ilişkisi düzleminde ele alınmaktadır.
Sosyalist devrime ilişkin yukarıda ana hatları ile vurgular yaptıktan sonra esas mesele olan sürecin kavranması ve örgütlenmesine geçebiliriz. Kırk yılı aşkın bir siyasal yönelim, kültür ve düşünüş tarzından elbetteki bir seferde kopamayız. Eskinin izleri ve alışkanlıkları daha uzun bir süre varlığını sürdürecektir. Fakat bu gerçekligi kabul ederek degil, yeni yönelim perspektifini içselleştirerek aşmalıyız. Eskinin kaba tekrarı ile yeni sürece cevap olamayız. Bütün siyasal çalışmalarımıza sosyalist devrim programı yön vermelidir. Örgütlenmelerden siyasal kampanyalara, ajitasyondan propagandaya, çalışma tarzından düşünüş tarzına, ordan da kurumsallaşmalara kadar tüm çalışmalarımız sosyalist devrim ve sosyalist cumhuriyetler birligi programının içerigine uygun olarak biçimlenmek durumundadır. Tüm kurum ve örgütlenmelerimizin içerigi ve isimleride sosyalist cumhuriyetler birligi programına uygun olarak yeniden ele alınmak durumundadır. Demokratik işleyiş doğrultusunda yoğun bir tartışma süreci ile birlikte bu çalışma zaman kaybedilmeden hemen başlatılmalıdır. Genel seçimler süreci sosyalist devrim programının kavranması ve en geniş biçimde propagandasının yapılmasına oldukça uygun bir zemin sunmaktadır. Bütün örgütlenmelerimiz genel seçimler sürecini merkezi siyasal bir kampanya biçiminde ele alarak en yaygın biçimde sosyalizmin propagandasını örmelidirler. O halde haydi görev başına ve kitlelere hücüm.