16 Eylül’de suikast sonucu ölümsüzleşen Şenol Sağaltıcı (Ferhat Erebo), Ümit Tekin’e (Metin Dicle) ilişkin açıklama yapan MKP, “Bu topraklarda yeşeren tüm değerleri, kanlarıyla yaratan ve büyütenler unutulmayacak, mücadelenin her anında, en ön mevzilerde savaşa tutuşacaklardır. Ferhat ve Metin yoldaşların taşıdıkları kavga bayrakları onurluca dalgalanmaya ve düşmana korku salmaya devam edecektir” dedi.
Maoist Komünist Parti (MKP), ölümsüzleşen Şenol Sağaltıcı ve Ümit Tekin için açıklama yaptı. MKP açıklamasında, “Faşist saldırılar ne Kürdistan halklarını ne de devrimci güçleri teslim alıp, geriletebilir” ifadelerine yer verildi.
MKP açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Devrimin iki genç emektarı, enternasyonal mücadelenin iki yiğit neferi, Türkiye-Kuzey Kürdistan’dan Rojava’ya uzanan iki devrimci bilinç; Siper yoldaşlarımız MLKP’nin öncü savaşçıları Şenol Sağaltıcı (Ferhat Erebo), Ümit Tekin (Metin Dicle) yoldaşlar 16 Eylül günü hain bir pusu sonucu ölümsüzleştiler. Onlar, tıpkı Serfiraz ve İsyan yoldaşlar gibi mücadele bayrağını tüm faşist, barbar saldırılara karşı yükseklere çekmeyi başarmış ve bu uğurda toprağa düşmüşlerdir.
2012 yılı tüm dünya ezilen halklarının barbar DAİŞ çetesi ve destekçilerine karşı adeta seferber olduğu, ellerindeki tüm imkanlarıyla Kobane’ye, Rojava’ya dayanışma köprüleri kurduğu bir tarihin başlangıcıydı. Bir tarafta emperyalizmin ve onun bölgedeki kuklalarının çıkarları uğruna hortlatılan başta DAİŞ olmak üzere islamcı-barbar çete örgütleri diğer tarafta ise Rojava halklarının kurtuluşu uğruna seferber olmuş dünya ezilen halkları ve devrimciler. Türkiye-Kuzey Kürdistan devrimci hareketleri de bu süreçte direniş mevzilerinde yerlerini almış ve barbarlığa karşı özgürlük bayrağını yükseltme gayreti içine girmişlerdir.
Tamda bu sürece denk düşen bir yolculuktur Ferhat yoldaşın hikayesi. O Türkiye-Kuzey Kürdistan’da kendisini adadığı mücadeleyi hiçbir ayrım gözetmeksizin Rojava’ya taşımış; ön cepheden, sağlık alanına, kitle örgütlenmesinden, parti eğitim çalışmalarına kadar aktif şekilde rol oynamıştır. Her bir alanın devrimci mücadelenin ihtiyaçları doğrultusunda yaratıldığı ve biri olmaksızın diğerinin ilerleyemeyeceği bilinciyle katılımını en üst seviyede sağlamıştır. Yine bu bilinçle Münbiç hamlesinde yerini almış, ağır yaralanmasına rağmen hem tedavi sürecini aksatmadan sürdürmüş hem de çalışmalarda aktif rol oynamıştır. Ve ölümsüzleştiği ana kadar da bu tavrıyla hem partisine hem de siper yoldaşlarına örnek bir militan olmuştur. Metin yoldaşta tıpkı Ferhat yoldaş gibi, aynı bilinçle Rojava alanında savaş siperlerinde yerini almıştır. Serekaniye işgali ve öncesindeki hazırlık sürecinde Enternasyonal Özgürlük Taburunda aktif rol oynamıştır. Yine Askeri-Siyasi çalışmaların kopmaz bütünlüğünü derinden kavrayarak kitle çalışmalarında aynı kararlılık ve ısrarla yerini almıştır.
Faşist ‘TC’ devleti, tarihsel düşmanlığı çerçevesinde Kürtlerin varlığına ve kazanımlarına karşı stratejik bir savaş yürütmektedir. Başur Kürdistan’ından Rojava Kürdistan’ına kadar yürütülen sistematik saldırılar devrimci dinamiklerin tasfiyesini ve Kürdistan’ın bütünlüklü olarak ilhakını hedeflemektedir. Bu nedenle eğitip-donattıkları çetelerle, ajan işbirlikçi ağlarıyla, SİHA ve toplarıyla ve çok daha farklı yöntemlerle saldırılarını artırmaktadır. Fakat destansı direniş ve büyük bedeller verilerek yaratılan kazanımlar, günün faşist saldırıları karşısında da aynı direniş ve bedellerle savunulmaya devam ediliyor- edilecektir. Faşist saldırılar ne Kürdistan halklarını ne de devrimci güçleri teslim alıp, geriletebilir.
Bu topraklarda yeşeren tüm değerleri, kanlarıyla yaratan ve büyütenler unutulmayacak, mücadelenin her anında, en ön mevzilerde savaşa tutuşacaklardır. Ferhat ve Metin yoldaşların taşıdıkları kavga bayrakları onurluca dalgalanmaya ve düşmana korku salmaya devam edecektir. Faşist ‘TC’ den ve siper yoldaşlarımızın katledilmesinden sorumlu olanlardan mutlaka hesap sorulacak, bedel ödettirilecektir. Ferhat ve Metin yoldaşlar şahsında tüm devrim şehitlerini anıyor, anılarını kavgamızda yaşatacağımızın sözünü yineliyoruz.”