MKP 3. Kongre Kararlarını kavrayalım, kavratalım! (12)

Maoist hareketimiz, Ermeni, Dersim vd soykırımlara, Kürt vd. katliamlara karşı çıktı. Jön-Türkçü, İttihatçı ve Kemalist cumhuriyetçi mirası, kökleriyle reddetti. Maoist hareketimiz, pir Sultanların, Şeyh Bedrettinlerin, Babailerin, ezilen Kürt ulusunun isyanlarının vd.lerinin ilerici, demokratik ve devrimci mirasına sahip çıkmaktadır

Komünistler, bütün alanlardaki tüm mücadele, örgüt, araç ve yöntemlerini amaçlarına ve ilkelerine hizmet etmesi temelinde ele alır ve her durumu ya da izlenecek her bir çizgi ve politikayı bu kavrayışla değerlendirerek kabul eder ya da reddeder. Ne yazık ki daha ilk tarihsel sürecimizden bugüne bu doğru çizgi ve yönelime uygun bir pratik gelişmeyi gerçekleştiremedik. Bu durum ayrıca bir değerlendirme konusu olduğu için şimdilik geçiyoruz.

Komünistlerin illegal alan çalışmasındaki yeterli başarısı sınıf mücadelesindeki başarısıyla doğru orantılıdır. Yani illegal alanda ne kadar başarılı bir çalışma ve mücadele yürütürsek sınıf mücadelesinde de o kadar başarılıyız denilebilir. Komünistlerin geçmiş tarihsel süreçlerdeki başarıları ve politik iktidara ulaşan zaferlerinin stratejik bir çalışma ve mücadele alanı olarak illegal alandaki çalışma ve mücadeledeki başarılı durumlarıyla da açıklamak mümkündür.

Başta vurgulamak isteriz ki, Parti örgütlenmelerimizde; illegal örgütlenme esastır ve bu yönüyle stratejiktir. Bu bilinçle bütün alanlarımızda illegal örgütlenmelerin de esas ve stratejik olduğunu belirtelim. Buradan hareketle açık, legal ve yasal çalışmanın (alan değil!) ise tali olduğunu savunmaktayız. Bu talilik önemsizlik olarak anlaşılmamalıdır. Bilakis kitlelere ulaşmada açık ya da legal çalışmayı taktik politika bağlamında önemli bir araç olarak görüyoruz. Uzun süredir düşmanımızın genelde de bu böyledir, özelde ise Maoist hareketin düşünce yöntemi ve çalışma tarzını esasta çözdüğünü ve buna paralel oldukça ağır darbeler vurduğunu en yakın tarihsel sürecimizle bizzat yaşadık. Karşımızdaki düşmanın karakterini faşist olarak tanımlıyorsak, örgütlenmeyi de düşmanın bu gerçekliğine göre oluşturmalıyız. Karşımızda kendi varlığını sürdürebilmek için bizi her fırsatta yok etmek isteyecek olan bir düşman var. Biz de devrim mücadelesinin ilerletilmesi için düşmanın bu istem ve yönelimini boşa çıkaracak yol ve yöntemler yaratmalıyız. Kuşkusuz bizim yeni bulduğumuz bir örgütlenme modeli değil, yüz yılı geçen çeşitli amaçlar için kullanılan bir yöntemdir. Bizler çalışmalarımızda hem daha önce uygulanan yöntemleri geliştirip kullanabileceğimiz bir yöntem haline getireceğiz hem de düşmanın bugünkü durumundan hareketle yeni yöntemler geliştireceğiz. Unutmayalım ki bu mücadele yani illegal mücadele yönteminin uzun zamandır kullanılıyor olmasından ötürü, düşmanın da bu tarz yöntemleri öğrenip, boşa düşürecek- etkisizleştirecek yöntemler geliştirmesine vesile olmuştur. Düşman, izleme, dinleme, denetleme, kontra yöntemler vs noktasında bir hayli gelişmiştir. Bizler de bu gerçekliği atlamadan yeni yöntemler geliştirip çalışmalarımızı ve mücadelemizi sürdüreceğiz. Düşmanı gözümüzde büyütmememiz gerekirken tersinden onu küçümseme hastalığına da kapılmamalıyız. Böylesi yaklaşımların getirdiği vahim sonuçlar gerek kendi tarihimizde gerek diğer hareketlerin tarihinde mevcuttur. Savaşın yasasıdır, düşmanını küçümser ya da gereğinden fazla gözünde büyütürsen girdiğin çarpışmayı kaybetmen kaçınılmazdır. Bu iki hastalığa kapılmamanın yolu da çalışmaların sentezlenmesinden, düşmanın hareket tarzının öğrenilmesinden, düşmanı boşa çıkaracak yeni yöntemlerin geliştirilmesinden, çalışmada kolektivizimden, niceliğe değil esasta niteliğe öncelik verilmesinden vs geçer. Bütün bu meselelerde bütünlüklü olarak pek başarılı bir grafik sergilediğimizi söyleyemeyiz.  

Parti faaliyetleri komite tarzı çalışma olarak ele alınmalıdır

Başkaca önemli bir noktaya işaret etmek gerekirse bütün alanlardaki parti faaliyetlerini bireysel değil kolektif yani komite tarzı çalışma olarak ele alıyoruz. Bu hususta belirli bir bilinç açıklığı ortaya çıksa da ne yazık ki hala içselleştirilmiş değildir. Komite tarzı çalışma kolektif örgüte gitmenin, tecrübenin süreklileştirilmesinin anahtarıdır. Bugün de, yarın da kesinkes en ileri düzeyde yaşamsallaştıracağımız vazgeçilmez örgüt modelimizdir. Hem komünizme ulaşmanın yolu da kolektif komite çalışmasının sürekli olarak ilerletilerek geliştirilmesinden geçmektedir. Kuşkusuz ki bugün illegal alanda komite tarzının uygulanması diğer alanlara nazaran daha da zordur. Bu çalışmanın hayata gerçirilmesi için, sürekli daha güvenli yöntemler gerçekleştirmeliyiz. Örgütlenmenin illegal olması komite tarzının uygulanmaz – uygulanamaz olduğu anlamına gelmiyor, gelemez de. Komite çalışmasında hak- hukuk, rapor alıp verme, iki çizgi ve demokrasi meseleleri bir hayli tartışılır durumlardır. Komünist Partisi bütün bu süreçlere yeteri kadar vakıf olmazsa ilkelerin ve değerlerin erezyona uğramasıyla yüzyüze kalınabilir. Bu meselelerin, parti hukuku çerçevesinde tartışılıyor olması iyi bir durumken yetki ve sınırları aşıp, deşifrasyona ve hukuk ihlaline varan yaklaşımlar kabul edilemez durumlardır. Bir meselenin tartışılıyor olabilmesi, o meselenin her durum ve şart altında tartışılabileceği anlamına gelmez, bizlerin sorumlu olduğu bir parti hukuku vardır. Bu durum kesinlikle aşındırılamaz ve dejenere edilemez. Tartışma  ortamının yaratılabilmesinin doğruluğu bizi parti işleyişini hiçe sayan bir tutuma götürmemelidir. Demokratik merkeziyetçilik ilkesine göre örgütlenen partimiz, bütün alan, organ ve komitelerinde bu ilke esaslarına göre örgütlenmeyi önüne birincil görev olarak koyar.

Önemli bir diğer noktaya da burada değinecek olursak, düşman uzun süredir açık ya da kapalı alan parti faaliyetlerine ilişkin partimizin düşünce yöntemi ve çalışma tarzını esasta çözmüş ve deşifre etmiştir. Bu anlamda düşmanı şaşırtacak değişik modeller de izlemek durumundayız. Buradan tersi bir şekilde örgütleri iş yapamaz ve işlevsiz duruma düşürücü politikalar ve örgütlenmelerden de hassasiyetle kaçınmak zorunda olduğumuzu hatırlatmak isteriz. Düşmanın çalışma tarzımızı çözmüş olması başarısız olduğumuz anlamına gelir. Bu başarısızlığın nedenleri ve niçinleri irdelenirken, yeni bir çalışma tarzına dair fikirler geliştirilmelidir. Çözülmüş bir yöntemin üzerinden örgüt inşa etmeye çalışmak, bile bile kendini ele vermek, en hafif deyimle acemiliktir. Çalışma tarzımızın düşman tarafından açığa çıkarılmasının en önemli nedeni zaaflarımız ve acemiliklerimizdir. Öte yandan işleyişi kavrayamamak ve disipline uymamak ya da uygulatmamak da önemli faktörlerdendir. Parti hak ve hukukları, görevleri, örgütsel işleyiş ve disiplini açık veya kapalı alan partilileri, parti komiteleri ve parti örgütlülükleri için aynı ve geçerlidir. Hiçbir partili ve örgütlü birey, parti hukuku ve işleyişini kabul eden her bir yoldaş, görev ve yetkisi- hakkı olmadan yatay ilişkilere giremez, bölgecilik, hizipçilik ve klikçilik yapamaz, adalet anlayışımıza uymayan uygulamalar içerisinde olamaz, amaç ve ilkelerimize ters düşen politikalar yapamaz ve geliştiremez vs. Bütün bu olumsuzluklar ve disiplin suçları işlendiğinde tabii ki haklı ve meşru zeminde örgütsel işleyiş ve disiplin temelinde gerekli örgütsel yaptırımlar hayata geçirilecektir. Hayati ve esas olan çalışma alanımızda kendi hatalarımızdan kaynaklı yaşadığımız ya da yaşayacağımız başarısızlıklara karşı, parti disiplini ve hukuku çerçevesinde uygulanan yaptırımlar, zorlukla yaratılmış onlarca değer ve kazanımın boşa çıkarılmaması için uygulanmaktadır. Yoksa yaptırımların başka bir anlamı söz konusu değildir. Buradan her hatanın aynı yaptırıma tabi tutulacağı da anlaşılmamalı elbette ki her hatanın niteliğine göre farklı yaptırımın olacağı da yeterince anlaşılmalıdır. Yaptırımdan kastımız bir dönüştürme, kadronun ve her bir yoldaşın bu değişime uygun olarak devrim mücadelesine faydalı olabileceği diğer alanlarda konumlandırılmasıdır. Ayrıca buradaki yaklaşımımızın amacı bir illegal kültür, kadro ve partili modeli oluşturmaktır. Kültürel olarak kanıksanmamış ya da yaşamsallaştırılamayan bir illegalite, günübirlik olmaktan kurtulamaz. Partimiz illegaliteyi bütün kadroların ve örgütlü tüm bireylerin yaşamına uygulamayı amaçlamaktadır. İllegalite sadece birkaç kurala uyup bunları faaliyette uygulamak değildir. Bu durumu bir anlamda çift kimliklilik olarak tanımlayabiliriz. Her adımımızı, her günümüzü ve saatimizi bu anlayışla planlayıp programlamamız gerekiyor. Yine önemli bir husus ise uzun zamandır, gerek partimiz saflarında gerekse de devrimci hareket saflarında eriyen militan yapının yeniden oluşturulması sorunudur. Bu bilinçle MKP 3. Kongresi tasfiyeciliğin önemli göstergelerinden biri olarak uzun süredir varlığını sürdüren düzeniçi reformizme karşı radikal devrimci militan çizgi ve yönelimi pratikleştirmek için de Sosyalist Halk Savaşı Stratejisi temelinde perspektifini doğru olarak belirlemiştir.

Reformizmin sirayet ettiği alanda yarattığı tahribatın sonucu olarak militan yapı da yaşanan erimeye karşı tüm alanlarımızda gerek teorik gerekse de pratik duruşlar sergilenmelidir. Sağ tasfiyeciliğe karşı bütün alanlarda devrimci militan bir yapı oluşturmak birincil görevlerdendir.

Partinin tecrübeleri merkezi bir iradeye dönüştürülemedi

Partinin özellikle geçmişten bugüne yürütülen örgütlenme, mücadele ve faaliyetleriyle ortaya çıkan tecrübeler, ne yazık ki yeterli düzeyde merkezileştirilememiş ve merkezi bir iradeye dönüştürülerek siyasal ve örgütsel alan başta olmak üzere diğer alanlarda, yeniden pratik mücadeleye yeterli derecede kazandırılamamıştır. Bu durumda rapor sisteminin oturtulamaması başlıca etkendir. Rapor sistemi çalışmada eksikliklerin zamanında görülüp giderilmesi ve faaliyetin süreklileştirilmesinin sağlanması için gerekli ve zorunludur. Rapor sistemi, tecrübelerin aktarılması ve merkezileştirilmesini sağlayan araçlardan biridir. Kurumsallaşmış ve işlevsel canlı bir yapı veya mekanizmayı inşa edebilmek için olmazsa olmazlarımızdandır. Bütün parti organları ve komiteleri, örgütlü her birey, rapor sisteminin oturtulması için çaba göstermeli ve görevlerini yerine getirmelidir. Ancak bu durum kaba biçimiyle sadece hesap sorma veya hesap verme olarak anlaşılmamalıdır. Buradaki amaçlanan, esasta tecrübenin aktarımı ve kurumsal yapılar inşa etmedir. Raporun esasta işlevi budur. Raporun diğer işlevi de parti içi demokrasinin işletilmesidir. Bütün partililerin ve örgütlü bireylerinin partide gelişen ve kendilerinin de dahil olabileceği tartışma ve politikalara katılabilmeleri ve fikir beyan edip yön verebilmeleridir. Rapor sisteminin bütün komitelerin ve örgütlü her bir yoldaşın hakları ve görevleri kapsamında önemi de yeterince kavranmalı ve buna göre bir anlayış ve pratik seyir izlenmelidir. Bu görevi de tüm parti örgütlenmelerinde yeterli bir düzeye ulaşarak kesinlikle başaracağız. Çünkü bu ideolojik, siyasal ve örgütsel çizgi ve yönelime sahibiz.

Komünist ideoloji ve bilimimizin bir dogma değil bir eylem kılavuzu olarak yaşayan canlı ruhu somut koşulların somut tahlilidir. Düşmanın tasfiye amaçlı çok yönlü ve hem stratejik hem taktiksel saldırıları karşısında kendimize çekidüzen vererek öncelikle nitelikli örgütlenmelerin ortaya çıkarılmasına yönelik daralmamız gerekmektedir ve onun ardından kararlı, ilkeli ve disiplinli bir nitelik üzerinden örgütlenme, mücadele ve politik faaliyetler yürütmeliyiz. Faliyetlerimizde aceleciliğe ve sol çıkışlara mahal vermeden kendinden emin adımlarla yürümeliyiz, burada atıl kalmamaya da dikkat edilmelidir. Çünkü daralma beraberinde atıl kalmayı da getirebilir. Örgütlenmenin gereklerini ve kurallarını bilince çıkarırsak bu iki durumu aşabiliriz. Yoksa herhangi birine kapılmamız kaçınılmazdır.

İllegal örgütlerde planlamalar uzun vadeli yapılır

Yine halef yetiştirme bu alanda tecrübenin aktarımı için önemlidir. İllegal örgütlenmelerde planlama, esasta uzun vadeli yapılır. Kısa vadeli ve günübirlik, yüzeysel ve hiç de illegalite kurallarına uygun olmayan anlayış ve pratiklerimizin bizlere ne gibi olumsuzluklar ve başarısızlıklar yaşattığını uzağa gitmeden bizzat yakın tarihimizin gelişmeleri yeterince öğretici dersler içermektedir. Kadro ve militanlar bu uzun vadeli planlama çerçevesinde eğitilip konumlandırılır. Halef yetiştirmede tez canlı, hedefsiz uygulama ve planlamalar başarısızlığı beraberinde getirecektir, getiriyor da. Haleften kastımız devraldığı tecrübe ve deneyimlerin üzerine yenilerini katabilen, illegalitede günün ihtiyaçlarına göre örgütsel yapılar inşa edebilen ve partinin esas alanında tüm zorluklara ve olumsuzluklara karşın, partiyi ve ilkelerini yaşatabilen ve dik durabilendir.

İşlevsel olmayan, rol oynamayan, üretmeyen, araştırmayan ve incelemeyen, görev ve sorumluluklarının niteliğine uygun hareket etmeyen bir yürüyüş, asla kabul edilemez. Kazanmak adına partiye yük edilemez. Nitel inşa bazında söylemek istediğimiz budur. Görüntü var, renk yok anlayışı kabul edilemez, tüm yoldaşların da etmemesi gerekmektedir. Partimize, halka ve devrime karşı mütevazi ve açık olmak, bir prensip meselesidir. Partiye ve devrime, tabii ki halka yük olmamalıyız. Sorumluluklarımızı yerine getirip kendinden emin adımlarla yürüyüşümüzü sürdürmeliyiz.

MKP 3. Kongre iradesi, illegal alan çalışmasının stratejik ve esas mücadele ve çalışma alanı olduğunu bir kere daha ilan ederken, bütün bunların maddi bir güce dönüştürülerek doğru ve somut temelde gereklerinin yerine getirilmesini şart koşmaktadır. Yaşayan canlı bir organizma olarak Maoist hareketimiz, her şeyin kendiliğinden gelişeceği safsatasına köklü ve temelden karşı çıkarak illegal alan çalışması ve Sosyalist Halk Savaşı stratejimizin nitel olarak ilerletilmesinin devrimci hünerine sahip olduğunu deklare eder.

     

Önceki İçerikKAHKAHALARIMIZLA GERİCİ BURJUVA EGEMENLİK SİSTEMİNİ BOĞMAK İÇİN KADINLAR YÖNETİME KADINLAR İKTİDARA!
Sonraki İçerikİstanbul’da siyasi polisten ‘ajanlaştırma’ dayatması