İŞKENCECİ BİR HALK DÜŞMANI DAHA HAK ETTİĞİ GİBİ CEZALANDIRILDI

Partizan Halk Güçleri tarihsel değerde bir cezalandırma eylemine daha imza attı. Kaypakkaya yoldaşı ağır ve uzun süren işkenceler sonrası katleden işkenceci katil Fehmi Altınbilek isimli azılı faşist, kendisini güvende hissettiği merkezlerinin göbeğinde cezalandırıldı. Korkularının eseri olarak sahte kimlik kullanacak kadar saklanmaya itina gösteren bu işkenceci korkularında haklıydı. İşledikleri suçların bir gün yaşamına mal olacağını bilerek yaşadığı korkuları, peşini bırakmadı. Neticede ne devleti onu koruyabildi ne de o kendisini daha fazla koruyabildi. Proleter adalet işlediği suçları mahkeme ederek PHG eliyle cezasını infaz etti.
PHG gerçek misyonuna dönük pratik eylem çizgisiyle iyi bir profil ortaya koymaktadır. Son derece isabetli eylemlere imza atarak devrimci tavır ve proleter adaleti iyi temsil etmektedir. Bu tutum ve yönelimiyle halk kitleleri ve devrimci çevrelere güven vermekte, tutarlı militan devrimci çizgide gerekli rolü hakkıyla üstlenmektedir. Bu vesileyle başarı temennilerimizle birlikte, PHG’nin desteklenmesi çağrısını yinelemeyi görev sayıyoruz.
Dünya ölçeğinde emperyalist gericiliğin savaş merkezi olarak tırmandırdığı stratejik saldırıları ve savaş kışkırtıcılığı ezilen emekçi halklar ile ezilen ulusları kana boğarken, Ortadoğu kan gölüne dönüştürülürken, coğrafyamızdaki ırkçı faşist gericilik despotik diktatörlüğünü derinleştirirken ve bütün bunlara paralel olarak silahlı mücadele şahsında devrim tasfiyeciliği geliştirilip düzen içi reformist eğilimler hortlatılırken, PHG’nin devrimci çizgide ortaya koyduğu militan duruş ve silahlı eylem çizgisi son derece anlamlıdır. Gerçekleştirdiği bu eylem, gericiliğin bilumum saldırı, manipülasyon ve demagojilerine proleter devrim cephesinden verilmiş bir yanıt olduğu kadar, silahlı mücadeleyi buzlu sulara gömmek isteyen sağ tasfiyeci düzen içi yasalcı eğilime de objektif bir yanıt niteliğindedir. Varlık gerekçelerimizden beslenen bu eylemin tüm hedefi halk düşmanı karşı-devrimci sınıf cephesinin olduğu asla unutulamaz. Eylem her bakımdan bir muştu ve ilham kaynağıdır. Eylem hedeflerdeki seçicilik açısından da örnektir. Her gericinin, her karşı-devrimcinin cezalandırılması bilinciyle hareket etmeyen ama bunlar arasında ağır ölümcül ve insanlığa karşı suçlarla teşhir olup öne çıkan, devrimci ve komünistlerin kanına giren, tüm suçlarıyla halk düşmanlığını tescilleyip iflah olmazlık derecesinde af edilemez durumda olan suçlu unsurların bir zorunluluk olarak cezalandırılmasını iade etmektedir bu eylem. Kesin ayrım çizgilerine oturan bir eylem olarak salt gerici olduğu, asker-polis olduğu, siyasi düşmanlarımızdan bir unsur olduğu vb. için hedef alıp cezalandıran zeminde değildir. Aksi halde aşırıya kaçan cezalandırma eylemleriyle devrimi çizgi seçiciliği ve proleter adalet anlayışının normları kaçırılmış, hatta giderek siyasi iktidar hedefini zayıflatan (suçlu da olsa) tek tek ‘’adam’’ öldürmekle meşgul kalan, dolayısıyla kör düelloya dönüşen bir zemine kayılmış olurdu…
Eylem, salt proleter devrimci harekete karşı işlenen suçlara dönük bir cezalandırma eylemi değil, bunu aşan muhtevaya sahiptir. Mahir ve arkadaşlarının hesabı gibi, devrimci güç ve halk kitlelerine karşı işlenmiş suçların da hesabını objektif ve sübjektif olarak sormuştur. Bu anlamda eylem devrimci kesimlerin de sahiplenmesi gereken ve fiilen onların da olan bir eylemdir. Kısacası devrim ile karşı-devrim arasındaki bir hesaplaşmanın parçası olarak bu çatışmayı temsil etmektedir.  
Bu eylemin tartışmasız olarak devrimci takdirle karşılanması haktır. ‘70’li yılların açık kalmış bir hesabı 2015 yılında gerçekleştirilen cezalandırma eylemi somutunda, geçen uzun yıllara rağmen unutulmadan görülmüş oldu. Kurucu önderimiz Kaypakkaya yoldaş, TİKKO Komutanı Ali Haydar Yıldız yoldaş ve Mahir Çayan ile yoldaşlarının katledilmesi bu işkencecinin bilinen en önemli suçlarındandı. Bu suçlardan sadece biri bile, onun ölümle cezalandırılması için yeterdi. Ne ki bu tescilli işkenceci katil, açığa çıkan suçları itibarıyla bile sayısız bir suç şeceresine sahiptir. Açığa çıkmamış suçlarını açığa çıkarmaya ise hiç gerek yoktur. O bir ölüm, katliam ve işkence aletidir. Öyle ki burjuvazi bile bu tetikçisine sahip çıkamamıştır.
Sonuç olarak, PHG’yi coşkuyla selamlarken, eylem vesilesiyle Kaypakkaya ve Ali Haydar yoldaşların ölümsüz anıları ve Mahir şahsında Kızıldere’de ölümsüzleşen devrimcilerin anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.

Önceki İçerikTEKÇİ FAŞİST T.C.’NİN ÇÖKEN KARŞI-DEVRİMCİ BARAJI, YENİ BARAJLARI YIKMAYI KOŞULLUYOR!
Sonraki İçerikGELİŞEN SINIF HAREKETİ VE GÖREVLERİMİZ