DEVRİMCİ HAREKET 3. KONGREYİ OLUMLU KARŞILADI

Başlarken öncünün 3. Kongresini selamladığımı, coşkuyla karşıladığımı belirtmek isterim.

Kongre hakkında kısa bir değinide bulunduktan sonra Kongre Tanıtım Konferansı hakkındaki gözlemimi aktarmaya çalışacağım.

Öncünün 3. Kongresi hareketin mücadele tarihinde büyük bir değişimi, bir ilki ve büyük bir adımı anlatmakla birlikte anlamlı bir aşamayı da ifade etmektedir. Hareketin  en güçlü dönemlerinde dahi göze alamadığı (ki, bence mükemmeliyetçi anlayış ve yaklaşımın ürünü olmuştur bu..) sosyo-ekonomik yapı araştırması ve tahlili, hareketin çeşitli örgütsel sorunlar yaşadığı ve genel tasfiyeci şartların da eklenerek ağırlaştırdığı şartlara denk gelen 3. Kongresinde gerçekleştirilmiş oldu. Elbette parti içindeki gelenekçi direnç de bu araştırma veya tartışmanın önünde belirgin bir engeldi, fiilen engeldi zira objektif olarak bir basınç unsuruydu… Kısacası daha beş, on sene önce bu değişimleri boş verin dillendirip tartışılmasını ifade etme özellikle belli bir kavrayış tarafından revizyonizmle vb suçlanıp damgalanırdı… Ama 3. Kongremiz bu saldırıları ve eleştirileri göze alarak tarihi sorumluluk ve nesnel gerçek karşısındaki görevini ihmal etmeden bu adımı attı. Hareketimiz 3. Kongre’yle birlikte köklü bir değişim ve önemli bir dönemece gelmiştir. Bu dönemeç ilerlemekle yerinde saymak arasındaydı ve hareketimiz ilerleme yönünde bilimsel tercihini yaptı.

Diğer taraftan 3. Kongremizin yapmış olduğu şeyi gereğinden fazla abartıp gizleme veya mistisizme boğmamak gerekir. Yapmış olduğu tek şey somut şartların somut tahlilidir. Ve elbette buna uygun düzenlemelerdir. Bunun dışında bir şey yapılmadığı gibi, Kaypakkaya yoldaşın ideoloji, teori, tarih, pratik ve örgütsel ilke vb hiçbir temel meselede görüşü reddedilmemiş veya inkara düşülmemiştir. 3. Kongre’nin hareketin gelişiminin önünü açacağına inancımız tamdır. Bu inançla ‘3. Kongre çizgisi temelinde hareketin faaliyetlerine sarılmaktan başka anlamlı bir tavır yoktur’ diyoruz.  

3. Kongre programda, ülkenin tahlil edilmesi, buna bağlı olarak devrimin niteliğini tespit etmesi ve devrim stratejisini saptaması gibi çok ciddi ve temel konuda değişimler gerçekleştirdi. Tabiatıyla bu değişim süreci ya da adımı (yani 3. Kongre) belli bir eleştiriye muhatap olacaktı. Gidilen değişimin derecesi karşı eleştirinin anlayışla karşılanmasını gerektirmektedir. Bu anlamda eleştiriler yadırganacak şeyler değildir. Ancak eleştiri ayrı tavır-tutum ayrı şeylerdir. Demokratik merkeziyetçi temeldeki örgütlenmemiz ve demokrasi anlayışımız eleştiri konusunda hiçbir baskı, yasak ve engel vb ön görmezken, pratikleştirme anlamında tavır alma tutumunu asla benimsemez ve öngörmez. Eleştirme hakkı parti içinde vardır ama tavır alma hakkı yoktur. Tavır alıp uygulama disiplin ve irade-eylem birliğini bozandır, dolayısıyla kabul edilemez. Kısacası her yoldaş eleştiri yürütebilir ama fiili tavırlara girip bu tavırları pratikleştiremez.

Bahsini ettiğimiz bu kongre tanıtım konferansında haklı/haksız birçok eleştiri yürütüldü. Tabi 3. kongreyi benimseyen, sahiplenen ve anlamlı bulan yaklaşımlar da azımsanmayacak düzeyde vardır. Eleştiriler esasta hareketin kitlesinden geldi. Ki, katılımcıların esası da hareketin kendi kitlesiydi. Hareket bileşenlerimiz dışında devrimci parti ve örgütler de bu konferansa katıldı. Devrimci parti ve örgütlerden sadece TKP/ML YD örgütü adına konuşan dostumuz eleştirel yaklaşıma sahip oldu. Katılan diğer devrimci parti ve örgütler 3. Kongre’yi esasta olumlu bularak selamladı. Hatta sevinç duyduklarını ifade ettiler. Yazımızın başlığına aldığımız ifadenin esprisi buradan kaynaklanmaktadır. Yani, bu konferansa katılan devrimci parti ve örgütler baz alındığında devrimci hareket 3. Kongremizi olumlu karşıladı diyebiliriz.

Bir parantez de şöyle açalım; Kongre tanıtım konferansına katılan parti ve örgütler devrimci hareketin hepsi değildi. Yani devrimci hareket bu yapılardan ibaret değildir. Devrimci hareketten birçok yapı kongre sunum konferansında yoktu. Devrimci hareketten kastımız açıkladığımız gibi katılan yapılardır.

Bu konferansın en önemli gördüğümüz ve hatta katılımcılardan özür dilememiz (oturumda diledik) gereken önemdeki eksiklik, zaman sorunundan dolayı soruların yanıtlanamamış olması ve elbette daha da önemlisi konuşanların söz hakları süresinin kısa olmasıydı. Kongre kitapçığının tanıtım konferansından önce katılımcıların-okuyucuların eline geçmemiş olması da eleştirildi… Bunlarla birlikte sunumlar da istendiği gibi güçlü değil, bilakis zayıftı denebilir.

Konferansa katılım oranı görece iyiydi denebilir. Olağan koşullarda az sayılabilecek bir orandır. Ancak son yılların gerilemeleri, zayıflamaları vb göz önüne alındığında mevcut katılım oranı kötü değil, iyiydi esasta.

Konuşmak isteyen herkese koşullar dahilinde söz hakkı verildi. Eleştirilerin önemli bir boyutu duygusal nitelikteydi. Diğer bir kısım eleştiri de köklü ve bütünlüklü karşı çıkış değil, bütün içinde bir parçaya karşı çıkmakla bütüne karşı çıkan tarzda esasta ampirik eleştirilerdi. Olumlu eleştiriler de elbette vardı.

Son olarak bir kez daha öncünün 3. Kongresini selamlıyor, onun bilimsel çizgisinde devrim ve komünizm yürüyüşümüzü ilerleteceğimiz inancımı paylaşıyorum.

Önceki İçerik3. KONGRE KARARLARINI KAVRAYALIM-KAVRATALIM!
Sonraki İçerik3. KONGRE