Yeniden ‘yeni’ anayasa tartışmaları

Komünist-devrimciler söz konusu anayasa tartışmaları karşısında tarafsız ya da politikasız değildirler. Ki anayasa tartışmaları bizler için önemli bir avantajı da bağrında taşımaktadır. Bütün faşist baskı ve saldırılara rağmen, halkın gündemine giren bu süreci en iyi şekilde değerlendirip kendi anayasamızı, kendi gelecek dünya düşümüzü geniş kitlelere aktarmamız gerekiyor. Alternatifsiz değiliz; bilakis şu an bütün dünya üzerinde uygulana gelen anayasalardan, yanına bile yaklaşamayacakları, geçmiş tarihsel tecrübelere ve önemli bir mirasa sahibiz. Anayasa tartışmaları, sosyalizmin nasıl bir şey olduğunu geniş kitlelere anlatmanın önemli başlıklarından birisidir

HABER MERKEZİ (22.01.2016) – Kuzey Kürdistan’da faşist Türk hâkim sınıfları devletinin sürdürdüğü işgal ve katliamlar bütün hızıyla devam ederken, katil Erdoğan liderliğindeki AKP iktidarı bir kez daha Anayasa tartışmalarını piyasaya sürüp, imajını tazelemenin kaygısına düşmüş durumda

7 Haziran Genel Seçimleri’nde tek başına hükümet kuracak sayıyı elde edemeyen AKP, seçim sonrası başta Kürt ulusu olmak üzere, komünist-devrimci-ilerici güçlere karşı başlattığı “topyekûn savaş” konseptiyle beraber gerçekleştirilen 1 Kasım seçimlerinde istediği sonucu elde ederek tek başına hükümet oldu. Yoğunlaşan devlet terörü eşliğinde gerici iktidarlarını sağlama almaya çalışan AKP-Erdoğan faşizmi, bu amaca uygun bir şekilde, arzu ettikleri başkanlık sistemi ve anayasal değişiklik için kolları yeniden sıvamış durumda. AKP’nin hükümete geldiği andan itibaren uzun süre yoğun propagandasını yaptığı “yeni model anayasa” çalışmaları, geçmiş dönemde yapılan ve hüsranla sonuçlanan girişimler sonrası bir kez daha gündemdeki yerini aldı. Hatırlanacağı üzere 2010 yılında gerçekleştirilen referandum ve sonraki süreçte yoğunlaşan yeni anayasa tartışmaları, dört parti tarafından kurulan(AKP, CHP, MHP, HDP) bir komisyon aracılığıyla sürdürülmeye çalışılmış, fakat önemli meselelerin neredeyse hiçbiri üzerinde bir uzlaşı gerçekleştirilmeden söz konusu komisyon dağılmıştı. AKP’nin 1 Kasım seçimlerinde oylarını arttırarak, tek başına hükümet kurması sonrası yeniden başlayan anayasa tartışmalarında şimdiye kadar AKP, CHP ve MHP arasında görüşmeler gerçekleştirildi. Başbakan sıfatıyla görüşmeleri sürdüren Ahmet Davutoğlu, CHP ve MHP ile görüşmeler gerçekleştirmiş fakat HDP ile olan randevularını iptal ederek görüşmeyeceklerini beyan etmiştir. AKP-Davutoğlu’nun bu tavrı kuşkusuz, Kürt ulusuna karşı son aylarda yoğunlaşan faşist kuşatma hamlesinin yansımalarından biridir. “Toplumsal uzlaşma, özgürlükçü anayasa, 12 Eylül anayasasının ortadan kaldırılması” vb. yalanlarla ciddi bir manipülasyon yaratmaya çalışan AKP iktidarı, anayasa tartışmaları ve hayata geçirmeye çalıştıkları başkanlık sistemi modeliyle nefeslenip, gerici iktidarını sağlama almanın gayretindedir. Kuşkusuz hem uluslararası arenada ve hem de ülke içerisinde herhangi bir meşruiyeti kalmayan AKP iktidarı, kendisini yeniden meşru hale getirmek ve ileride kendisi için sorun yaratacak bütün engelleri ortadan kaldırmak amacıyla anayasal değişiklikler yapmak istemektedir. Meselenin “yeni, halkçı, özgürlükçü” bir anayasa yapma uğraşı olmadığı alenidir. Halk düşmanı, faşist niteliği tartışma götürmeyecek bir hal alan AKP ya da diğer burjuva partilerden halkın yararına, halktan yana bir düzenleme, değişiklik beklemek ancak nesnel gerçeklik karşısında gözlerini kapayan saf beyinlerin beklentisi olabilir.

“Yeni Anayasa” neyin ihtiyacıdır?

“TC” 12 Eylül Askeri Faşist Cunta(AFC)’sı sonrası 1981 yılında düzenlenen Anayasa ile yönetilmektedir. 27 Mayıs Darbesi sonrası hazırlanan ve dönemin toplumsal güç dengeleri gözetilerek bazı ileri adımların atılmak durumunda kalındığı 1961 Anayasası güncellenerek, emperyalizmin yeni dönem politikalarına uygun hale getirilmiştir. Ülkemizde 35 yıldır AFC döneminin anayasası geçerlidir. Şimdiye kadar hiçbir hükümetin bu anayasaya karşı esaslı bir eleştiri getirip, değiştirmek yönlü bir çaba içerisine girmemesi, tamamen sınıf çıkarları gereğidir. AKP iktidarının da söz konusu anayasa ile esas olarak herhangi bir sorunu yoktur. Yeni Anayasa tartışmasının kaynağında, AKP eliyle yeniden dizayn edilen “TC” devletinin bütün üst yapı kurumlarıyla bu sürece uygun düzenlenmesi yatmaktadır. AKP projesi kısa vadeli bir saldırı stratejisi değil, emperyalist efendileri tarafından tasarlanan oldukça uzun vadeli bir projedir. Bu projenin ne kadar hayat bulup bulmayacağı tamamen devrimci güçlerin, halk muhalefetinin durumuna bağlıdır. Ki hükümete geldiği dönemden sonra uzun bir süre takındığı maske ile geniş halk kitlelerinin önemli bir kesimini peşine takan, büyük bir manipülasyon başarısı gösteren AKP, bir süre sonra yüzündeki maskeye ihtiyaç duymadan faşist niteliğini aleni bir şekilde yaşama geçirmeye çalışmaktadır. Yeni Anayasa çalışmaları tam da bu bütünlük içerisinde okunduğunda anlam kazanacaktır. Başkanlık sistemi tartışmaları ise bu sürecin en önemli kolonlarındandır. Referandum ya da anayasal değişiklik için yeterli milletvekili sayısına sahip olmayan AKP iktidarı, MHP ve HDP içerisinden kendisine çıkacak destek üzerinden süreci ilerletmenin çabası içerisindedir. Ki Tuğrul Türkeş örneğinde olduğu gibi MHP üzerinden istediği sonucu büyük oranda elde etmiş ve şimdilerde de HDP üzerinden kirli oyunlar oynamaya çalışmaktadır. Mevcut durumda dört parti(AKP, CHP, MHP, HDP) etrafından sağlanan bir konsensüs ve ortak çalışma zemini yok denecek seviyededir. Muhtemeldir ki AKP tıpkı 7 Haziran seçimleri sonrası yaptığı gibi muhalefet partilerini uzun bir süre bu başlık üzerinden oyalayıp, sonrasından ise “bizler yeni anayasa için çok uğraştık ama muhalefet bir türlü buna yanaşmıyor” yönlü politikalar ile referandum ve gerekirse yeni bir seçim süreci işletecektir. Hile ve entrikada dünya sıralamasında birinciliği elden çıkartmayan AKP iktidarının, yine bin bir türlü hile ve oyunla süreci yönetmeye çalışacağı aşikâr. Özcesi yeniden alevlenen anayasa tartışmalarının Türkiye-Kuzey Kürdistan halkına katacağı herhangi bir artısı yoktur. Yapılmak istenen sömürü sisteminin ihtiyaçlarına uygun yeni bir anayasal düzenlemedir.

Komünistlerin sürece yaklaşımı nasıl olmalıdır?

Bir üst yapı kurumu olarak toplumsal sözleşme mahiyeti taşıyan anayasalar, mevcut alt yapıya göre şekillendirilir. Türkiye-Kuzey Kürdistan’da anayasa tartışmaları “TC” devleti kurulduğu günden bu yana en önemli tartışma meselelerinden biridir. Şimdiye kadar çeşitli çapta değişikliklerle beraber birçok anayasal düzenleme yapılmıştır. 1808’de Sened-i İttifak, 1839’da Tanzimat Fermanı, 1856’da Islahat Fermanı, 1876’da Kanun-u Esasi isimleriyle Osmanlı İmparatorluğu döneminde; 1921, 1924, 1961,1982 yıllarında yapılan anayasal düzenlemeler ise “TC” döneminde yapılmıştır. Ülkemizde hala 12 Eylül AFC’sı sonrası 1982 yılında yapılan anayasa geçerlidir. 1982 Anayasası şimdiye kadar çeşitli değişikliklere uğrasa da öz itibariyle varlığını devam ettirmektedir. Bu değişikliklerin önemli bir bölümü ise AKP hükümetleri döneminde gerçekleştirilmiştir. Burjuva partiler tarafından kapitalizmin temel ihtiyaçlarına cevap mahiyetinde, sömürü sisteminin sorunsuz bir şekilde devam ettirilmesi için hazırlanan burjuva anayasalarına karşı, halkla beraber halkın anayasasını yaşamsallaştırmak ancak ve ancak toplumsal bir alt üst oluşla mümkündür. Mevcut burjuva anayasaları (çeşitli çapta değişiklikler gösterseler de hepsi özünde burjuva diktatörlüğüne çıkmaktadır) kendi sınırları içerisinde dahi uygulanmayan bir gerçekliğe sahiptir. Burjuva anayasalarında tanınan bütün “hak ve özgürlükler” sömürü sisteminin çizdiği sınırlar ve onların güvenliğiyle orantılıdır. Misal “TC” devleti anayasasında “kişi hak ve özgürlükleri” adı altında oldukça fazla sayıda düzenleme vardır. Fakat bu hakların hemen hepsi “kamu güvenliği, terör, halkın huzuru” vb. gerekçelerle boşa düşürülmektedir. Ki ülkemizde geçerli olan hukukun “Terörle Mücadele Yasası” olduğu yaşananlarla sabittir. Mevcut sömürü sistemi değişmeden, gerici iktidarlar alaşağı edilip yerine sosyalist bir düzen kurulmadan, halkın çıkarına bir anayasal düzenleme beklentisi içerisine girmek doğru olmayacaktır.

Komünist-devrimciler söz konusu anayasa tartışmaları karşısında tarafsız ya da politikasız değildirler. Ki anayasa tartışmaları bizler için önemli bir avantajı da bağrında taşımaktadır. Bütün faşist baskı ve saldırılara rağmen, halkın gündemine giren bu süreci en iyi şekilde değerlendirip kendi anayasamızı, kendi gelecek dünya düşümüzü geniş kitlelere aktarmamız gerekiyor. Alternatifsiz değiliz; bilakis şu an bütün dünya üzerinde uygulana gelen anayasalardan, yanına bile yaklaşamayacakları, geçmiş tarihsel tecrübelere ve önemli bir mirasa sahibiz. Anayasa tartışmaları, sosyalizmin nasıl bir şey olduğunu geniş kitlelere anlatmanın önemli başlıklarından birisidir. Kuracağımız yeni iktidarın(sosyalist sistem) hangi temel üzerinden yükseldiği, nasıl bir öze sahip olduğunu bugünden geniş kitlelere anlatmak elzem bir görevdir. 2010 yılında gerçekleştirilen Anayasa Referandumu sürecinde Maoist komünistlerin hazırladıkları ve yoğun bir kampanya faaliyeti içerisinde geniş kitlelerle buluşturulan Sosyalist Anayasa çalışmalarının tecrübeleri sentezlenerek, daha ileri bir kampanya örgütlenmelidir. Hazırlanacak zengin materyaller, yaratıcı araç ve yöntemlerle, burjuvazinin bütün yalan ve demagojileri boşa çıkartılıp, yaygın bir sosyalizm propagandası eşliğinde anayasa tartışmalarına müdahil olunmalıdır. Unutulmamalıdır ki bugünkü güçsüz durumumuzun önemli etkenlerinden birisi de fikirlerimizi geniş kitlelere ulaştıramamış olmamızdır. Yarın kuracağımız sistemi bugünden ne kadar iyi anlatabilirsek kat edeceğimiz mesafede o kadar azalacaktır.

Anayasa tartışmaları vesilesiyle bir an önce Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Programı temelinde yoğunlaştırılmış bir kampanya sürecinin örgütlenmesine girişilmelidir. Anayasa tartışmalarının muhtemel bir referandum sürecine evirilme ihtimali gayet güçlüdür ve bizler de bu sürece şimdiden hazırlanmalıyız. Referandum vb. bir sürecin devrimci cepheden karşılanması şimdiden yapılacak hazırlıklarla güçlendirilmelidir.

 

Önceki İçerikRima Güneş: Kürdistan’da kadın devrimcilerin hedef alınması tesadüf mü?
Sonraki İçerikBombaların dili var ve konuşurlar