İSTANBUL (28.06.2014)- Tecrite Karşı Mücadele Platformu (TKMP), Galatasaray Lisesi’nin önünde “Tecrite Son” pankartıyla düzenlediği basın açıklamasında mayıs ayı hak gaspları raporunu açıkladı.
Yapılan basın açıklamasında, ülkemizin egemen sınıflarının AKP üzerinden sıkça dillendirdiği ‘demokratikleşme’, ‘insan hakları ihlallerinin sıfıra inmesi’ gibi söylemlerin sadece hapishanelere bakıldığında dahi gerçeklikten uzak bir aldatmaca olduğunu ve son on iki yılda hapishanelerde 2 bine yakın kişinin katledildiği ifade edildi. Hapishanelerde 490 hasta tutsağın bulunduğu, 200’e yakın hasta tutsağın ise durumunun ağır olduğunun belirtildiği açıklamada, durumları ağır olan tutsakların hayatlarını tek başına sürdürebilecek durumda olmadığı kaydedildi.
Faşist T.C devleti tüm gücüyle tutsaklara saldırmaya devam ediyor
Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: “F Tipi hapishanelerde tutsakların en temel insani halkları ve talepleri tecrit politikasında ısrar edilerek yok sayılmaya devam ediliyor, keyfi uygulamalarla tecrit daha da boyutlandırılmak isteniyor.
F tipi tecrit hapishaneleriyle 13 yılı aşkın bir süredir devrimci tutsaklara dayatılan kimliksizleştirme, teslim alma ve katletme politikası hızından bir şey kaybetmeksizin sürdürülüyor. 2014 yılının 6 ayında da devrimci tutsaklara yönelik saldırılar hız kesmeden sürdürüldü. Tutsakların iletişim ve haberleşme sağlık, okuma, havalandırma, açık ve kapalı görüş gibi sayılabilecek birçok hakkı keyfi uygulamalar ve cezalarla gasp edildi. Tutsakların şikayet başvuruları, dilekçeleri engellendi. Tutsaklara yönelik fiziksel ve psikolojik saldırılar tırmandırıldı. Hapishanelerden sürgünler ve keyfi nakillere devam edildi.
Hapishane yaşamını düzenleyen kanun, tüzük, yönetmelik, genelge gibi bütün hukuki metinler tecrit esasına uygun düzenlenmiştir. Diğer yandan ise hapishaneler, nezarethaneler, mahkum koğuşları, revirler ayrı ayrı incelendiğinde ciddi sağlık sorunları oluşturacak şartlara sahip olduğu bilirkişilerce defalarca tespit edilmiş ve kamuoyuna deklare edilmiştir.”
Açıklama sırasında ”İçeride dışarıda hücreleri parçala” , “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” , “Tecrit öldürüyor insanlık direniyor”, “Hasta tutsaklar yalnız değildir” sloganlarını attı.
Mayıs ayında tutsaklara yönelik hak gaspları şu şekilde:
– Cem Kılıç disiplin kurulu kararları nedeniyle 3 sene 3 aydır fazladan hapis yatırılmakta, ‘iyi halli olmadığı’ gerekçesiyle tahliye edilmemektedir. Bu şekilde mahkemenin belirlediği hükümden fazlasını hapishane idaresi kararlarıyla hapiste (fazladan) yatırılacaktır.
– Serdar Karaçelik’e keyfi bir şekilde açılan soruşturmada verilen 5 günlük ‘hücre cezası’ nedeniyle infaz duruşması yapılmıştır. Bu duruşmada kararların keyfiliği, tutanakların ve beyanların gerçek dışılığı açığa çıkmasına rağmen İnfaz Hakimi Neşet Kocaman tam da kendisinden beklenecek tavırla kararı onaylamıştır.
– Tekirdağ 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde B1 ilacı verilmiyor, mektup ve fakslar geç veriliyor. Ziyaretçilerin verdiği bilgilere göre Tekirdağ 2 No’lu Hapishanesi’nde, ölüm orucu direnişçisi Cebrail Gündoğdu’nun kullanması gereken B1 ilacı verilmedi. Revire çıkan Gündoğdu’ya doktor, B1 ilacını yazamadığını ancak dışarıdan yatırıldığı durumda verileceğini söyledi. Ancak, Gündoğdu’nun görüşçüleri tarafından yatırılan B1 ilacı, ‘idare izin vermiyor’ denilerek verilmedi. Hücrelere baskın; geçtiğimiz hafta içi gardiyanların kalabalık bir şekilde hücrelere gererek, arama yaptığı ve hücrelerde bulunan çöpleri havalandırmalara döktüğü bildirildi. Gardiyanlar, döktükleri çöpleri temizlemedi.
-Mahpuslara gönderilen mektup ve fakslarında yaklaşık 2 ay sonra verildiği bildirildi.
-Şakran 3 No’lu T Tipi Hapishanesi’nde hak ihlallerine karşı açlık grevi gündemde.
-Şakran 3 No’lu T Tipi Hapishanesi’nde bulunan 38 mahpus İzmir İHD Şubesi’ne gönderdikleri mektuplarda yaşanan hak ihlallerini aktardı. Tutsakların havalandırmaya çıkma sürelerinin kısıtlaması gibi çok sayıda keyfi uygulamaya maruz kaldıkları belirtiliyor.
-Isparta Hapishanesi’nde de hak ihlallerinin sürdüğünü belirten tutsaklar, Bandırma Hapishanesi’nde açlık grevinin sürdüğünü gönderdikleri mektuplarda bir kez daha hatırlattı. Şakran 3 No’lu T Tipi ve Isparta hapishane yönetimi keyfi uygulamalarla tutukluları açlık grevine zorluyor.
-Tekirdağ Adliyesi’nde bulunan nezaret hücreleri adeta bir mezbelelik haline gelmiştir. Temel ihtiyaçların karşılanması dahi işkenceye dönüşmektedir. Bu koşullar acilen değiştirilmelidir.
-İlyas Argun’un telefon görüşmelerine ‘başkasıyla görüşüyorsun’ denilerek müdahale girişimleri yaşandı. 6 Mayıs günü aynı gerekçeyle telefon görüşmesi kesildi. Konuya ilişkin yaptığı suç duyurusu reddedildi.
– Mardin Hapishanesi’nde kalan müebbet hükümlüsü çölyak hastası tutsak Nesimi Kalkan hakkında hastalığı nedeniyle yiyemediği karavana yemeği nedeniyle soruşturma açıldı. Kalkan hakkında hapishane yönetimi tarafından hastalığı nedeniyle yiyemediği karavana yemeğini almadığı için soruşturma başlatıldı. Doktorların kendisine karavana yemeğini yasakladığı Kalkan hastalığı nedeniyle diyet yemek dışında yemek yiyemiyor. Üstelik hapishane yönetimi daha önce de Kalkan’dan hastalığı nedeniyle yediği diyet yemeklerin ücretini talep etmiş.
-Mardin E Tipi Hapishanesi’nde kalan Abdulhakim Bulut, revirde doktorlar yerine gardiyanların kendisine yaptığı alerji iğnesinden sonra fenalaştığını söyledi. 2,5 yıldır tutuklu bulunan Abdulhakim Bulut, yaşadığı sorunlara ilişkin gönderdiği mektupta, soğuk aldığı için rahatsızlanarak revire gittiğini ve kendisine verilen ilaçların vücudunda yanma, kızarma, şişme, kaşıntı gibi rahatsızlıklar meydana getirdiği için tekrar revire çıkarıldığını kaydetti. Revirde doktor olmadığı için gardiyanın kendisine alerji iğnesi yaptığını söyleyen Bulut, ‘Koğuşa geldim ve biraz sonra daha da kötü bir hal aldım. Bu sefer saydığım hastalıklar vücudumun her tarafına yayıldı. Yine aynı akşam saat 02.00’de yine revire çıktım. Bu sefer acilden bir doktor geldi, o da bir iğne yapıp hastaneye sevkimi yazıp pazartesi acil çıkmamı söyledi. Ve o halimle pazartesi gününe kadar bekledim’ dedi. Cezaevi müdürüne durumunu izah eden bir dilekçe yazdığını ama birinci müdürün kendisini muhatap almayarak tekrar revire gönderdiğini söyleyen Bulut, ‘Bu seferki gelen doktor kendisinden önce gelen doktorun sevkimi yazdığı ve ancak birkaç ay sonra beni hastaneye götürebileceklerini söyledi. Acil olduğum halde beni göndermediler’ dedi.