HABER MERKEZİ (16.09.2014)- “Devrim ve komünizm iddiası kadar demokrasi iddiası da kuvvetli ve bir o kadar samimi olan Partimiz Maoist Komünist Partisi (MKP), örgütsel güç itibarıyla nicelik gücü ne olursa olsun kendisinden ayrılan yeni bir gruba tanıklık yapmaktadır. Örgüte girmek gibi ayrılık da son derece gönüllü bir haktır. İdeolojik politik değerlendirme ve eleştirilerin ötesinde ayrılmanın zorla, baskıyla önüne geçilemez, geçilmemelidir. Bu konuda Partimiz, Uluslararası Komünist Hareket (UKH) içinde son derece önemli olumlu bir çizgi ve yönelime sahiptir. Ayrılan arkadaşları ikna etme çabasını asla elden bırakmadan, olumsuzluklara savrulmalarına da dostça uyarılarla engelleme tutumu dışında başka bir davranışı, asla benimsemeyecektir.
Partimizin tarihsel sürecinde, ayrılık ve kopmalar karşısındaki tavrı esasta olumlu olsa da, gelinen aşamada bu tutumu, savunduğu gelecek toplum anlayışımıza bağlı olarak daha da bilimsel temellere oturtmuş durumdadır. Gelecek toplum anlayış ve projelerimiz bugünden bir zihniyet, bir kültür, davranış, üslup ve kişiliğe dönüştürülmek durumundadır. Kitleler içerisinde ayrım noktalarımızın daha iyi ve doğru kavranması, kitlelerin doğru bir anlayışla eğitilmesi ve devrimci temelde ilerlemesi için bu durum son derece gereklidir.
Dost ve düşman ayrımı karıştırılamaz. Dostların hepsi gibi, ayrılıkçı arkadaşlarımızın da bugün yaptığı gibi yanlış tutumlar içerisinde olacaklardır. Ne var ki onların yanlış tutumları, hiçbir durumda bizim onlara dostça davranmamamızın gerekçesi haline getirilemez. Partimizin yaptığı da budur. Yine halk içi çelişkileri ele alma ve çözmede Partimizin açık ve berrak bir ideolojik, politik ve örgütsel yönelimi vardır. Ve burada sadece doğru yanlış mücadelesi ekseninde tüm kaba ve yanlış yöntemleri reddeden ideolojik mücadele geçerlidir. Halkın saflarında hiçbir gerekçeyle şiddetle bastırma hareketleri uygulanamaz.
Ayrılan arkadaşlarımız maalesef damgalama- suçlama- deşifrasyon- spekülasyon- dedikodu gibi bir yönelimle hareket etti, etmektedir. Partimizin ideolojik güçlü duruşunu geleneksel fikir ve alışkanlıklardan kopamadıkları için bir zayıflık gibi telakki etme ve hatta istismar etme durumları da vardır. Ama bizim bir tek tutumumuz vardır oda dostları ideolojik mücadele yoluyla dönüştürme ve kazanma perspektifidir. Çizgi sorunlarında, lafazanlığı- slogancılığı aşamayanları, bilimi anlamaktan uzak durumları eğitmeyi, devrimci temelde değiştirmeyi partimiz bir sorumluluk olarak ele almakta ve kavramaktadır. Parti merkezi karşısında, kadroları ve kitleleri kullaştıran, çoğunluk karşısında azınlık görüşlerin ifade edilmesini önleyen, tek tip resmi düşünce çerçevesinde hareket eden anlayışlar doğanın, toplumun ve insanın ruhuna yabancıdır.
Partimiz MKP geleneksel fikirlerden bir kopma atılımıdır. Bu atılıma ayak uyduramama biçiminde geçmişin yükünü taşıyan arkadaşlarımızı sopalarla değil, en büyük silah olan ideolojimizle aydınlatma sorumluluğu içinde olduğumuzu ifade etmek isteriz. Şimdi varsın bazıları bunu geleneksel kültürden kopamadığı için bir liberalizm şeklinde algılasın.
Şu çok açık ki ayrılan arkadaşlarımızın fikriyat dünyası ve yönelimi yanlıştır. Metotları suçlama, karalama, damgalama, çarpıtmayı aşmayan, tahlilleri pragmatist çıkarlar eksenine oturmuş, pratikleri dar grupçu çıkar zemininde yürüyen, kültürleri geleneksel toplumun tepkisel reflekslerini ifade eden şekildedir. Bu gidişatın, iyi bir geleceği yoktur.
Ama biz yanlış fikirleri baskıyla yasaklamalarla değiştirip dönüştüremeyeceğimizin bilincindeyiz. İllüzyonlarla Kongre hakikatini karartmaya çalışan bu anlayışı, Partimizin kurucu komünist önderi İbrahim yoldaş olmak üzere tarihimizden ve en yakın Kongremizden öğrenmeye çağırıyoruz. Komünistler için devrimi sürdürmek görevinden öteye şahsi hiçbir Parti çıkarımız yoktur. Arkadaşlarımızın bunu anlamaları ve yeterince kavramaları gerektiği son derece açıktır. Son derece kötü pratiklerinden kopmaya, devrimi omuzlamada Partiyle yeniden birleşmeye çağırıyoruz.
Partimizin demokrasi ve iki çizgi mücadelesi ya da farklı fikirlere karşı hoşgörü ve azınlık haklarının korunması gibi argümanları laf olsun diye dillendirmediğini, bilakis samimi olduğunun özellikle altını çizelim. Aynı şekilde bu anlayışımız gelecek toplum tasavvurumuz açısından da çok daha büyük bir berraklığa kavuşturulmuştur. Tekçiliği ve ötekileştirmeyi reddeden Partimiz içerisinde değişik fikir akımlarının kendilerini demokratik merkeziyetçilik temelinde özgürce ifade etmelerinden hiçbir şekilde rahatsızlık duymaz. Kongrelerimizin kararlarıyla da çoğunluk görüşü haline gelmemiş farklı anlayışların kamuoyuna bizzat deklere edilmesi bunun en açık göstergesidir.
Elbette bu ifade etme meselesi, ideolojik politik sorunları kapsayabileceği gibi zararlı tutumları da içerebilir. Bundan korkmuyoruz. Partinin görevi, bu konularda yanlış tutum ve hatalı ideolojik, politik ve örgütsel çizgiler içinde olan insanları ve onlar üzerinden devrimci kitleleri eğitmek, öğrenmek ve doğruyla birleşmelerine yardım etmek ve kazanmaktır.
Çizgi ve siyaset nicel temsille değil, ideolojik- politik muhtevasıyla anlamlıdır, bununla ölçülür. Dahası, Partimizden ayrılan ve ayrılığını kamuoyuna deklere edip yayın çıkararak siyasi yaşamda yer alan bu grubu tüm olumsuzluklarına ve nicel gücüne karşın devrimci nitelikte değerlendirmekle birlikte, siyasi yaşamları başta olmak üzere basın yaşamlarında başarı duygularımızı iletiyoruz.
Başarılar diliyoruz, çünkü Partimiz, programsal, stratejik ve ilkeler düzeyindeki farklı fikirler zemininde cereyan eden ayrılıkları, farklı fikirlerin nesnelliğinden kopuk ele almamaktadır. Farklı fikirler gibi, yaşanan ayrılık ve bölünmeleri de nesnel bir gerçeklik olarak kabul ve tarif etmektedir.
Ve çünkü, bölünme diyalektik tezahür olarak kaçınılmaz ve süreklidir. Her şey bölünür, bölünmeyen tek bir şey yoktur. Fikirler de, yoldaşlar da, partiler de bölünür ve başkalaşır… Ne var ki, bu söylediklerimizden somut bir ayrılık ve bölünmeyi isteyip desteklediğimiz anlaşılmamalıdır. Bölünmenin evrensel ve mutlak özelliği genel bir ilkedir. Teorik olarak da doğrudur. Fakat somutta cereyan eden ayrılık daha farklıdır ve bu durum somut olarak değerlendirilmesi gereken bir konudur.
Bu bağlamda yaşanan ayrılık ya da kopuşu ileri bir adım olarak değerlendirmediğimiz, tam tersine son derece hatalı ve subjektif zeminde cereyan ettiği açıktır. Bu ayrılığın gerekli olan ideolojik- teorik ve ilkeler temelinden yoksun olduğu gün gibi aşikardır. Ayrılma tavrı bu zeminden yoksun olup, tepki zemininde gelişmiştir. Bu özellikleri itibarıyla yanlış ve olumsuzdur. Dolayısıyla mahkum edilmesi gereken bir tavırdır.
Zira Partimiz bünyesinde son derece demokratik canlı bir tartışma ortamı ve tüzükle bunu garantiye alan işleyişi mevcutken, tekçi ve ötekileştirici yaklaşıma keskin ve temelden bir karşı duruş söz konusuyken demokratik merkeziyetçilik temelindeki tartışma ekseninde merkezileşmiş fikirleri beğenmeme gerekçesiyle ayrılmak hiç de gerekli ve kabul edilebilir bir durum değildir.
Farklı çizgi sahiplerinin kendilerini ifade etme ortamı mevcutsa (ki fevkalade mevcuttur) ideolojik mücadele yürütmeden ayrılığı tercih etmeleri olumsuz ve geri bir tutumdur. Ayrılıkçı arkadaşların görüşleri Partimizin tartışma yayın organları aracılığıyla ilgili Parti kitlesine ve Kongre ortamına taşınmıştır.
Ayrılıkçı arkadaşlarımız tamamen tepkisel- duygusal olarak subjektif hareket ettiği ve dedikodudan beslendiği için ayakları yere basmayan bir tutum geliştirdi. Parti içi iki çizgi mücadele sürecini tamamlamadan, 3. Kongre belgelerini dahi okumadan, alınan kararları gerçek manada bilmeden, duyumlar üzerine Kongre karşıtı çağrı yaparak ayrılık ilan etmiştir. Aynı şekilde Partimizin örgütsel işleyiş ve disiplinini hiçe sayarak ayrılık ilan etmiştir. Önce tavır alıp sonra gerekçe oluşturma talihsizliği içinde olmaları bile, ideolojik mücadeleden ne kadar kopuk olduklarını göstermektedir.
Tüm bu öznelciliğine karşın bu grubu devrimci ve dost bir güç olarak görüyoruz. Devrimci kalmalarını kesinlikle ve içtenlikle istiyoruz. Bizler bir tek kişinin ya da devrimci ögenin, tasfiyeciliğin derin olduğu bu süreçte, düzenin dişlileri arasında eriyip gitmesini arzu etmemekteyiz. Bilakis her devrimci gücün gelişmesinin, devrimin ve halk kitlelerinin yararına olduğunu düşünüyoruz.
Devrimci kültür, değer ve etik açısından benimsenemez olan yaklaşımlar elbette yok sayılıp es geçilemez ve asla kabul edilemez. Söz konusu ayrılan grubun Partimize ve tek tek yoldaşlarımıza saldırıp karalama, teşhir ve hatta deşifrasyon yaparak kendisini var etme çabası büyük bir yanlıştır. Partimize karşı tutum ve tavırlarını ideolojik mücadele sınırlarında tutması, devrimci olmayan metotları kullanmaması beklentimiz ve çağrımızdır.
İdeolojik çizgi noktasından kimseye sınırlar çizme tutumu içerisinde olmadık, olmayacağız. Ancak ideolojik mücadelenin ruhuna aykırı olarak, tamamen dayanaksız bilgilerle,örgütsel deşifrasyon yapan bu arkadaşlarımız, meseleyle alakası olmayan insanlara Kongre yeri, Kongreye katılan insanlar, Kongreye katılan delege sayısı vb. gibi -doğru yanlış bilgiler tartışmasına hiç girmeden- aktarımlar içerisinde bulunmalarını da doğru görmüyoruz.
Düşmanı unutmadan, tamamen içte tartışılması gereken konuların kamuoyu önünde tartışılmasını doğru görmüyoruz. Bu nedenle ortaya atılan spekülasyonları arkadaşların yaptıkları gibi kamuoyu önünde tartışmayacağız. Zaten kamuoyunun talebi de hiçbir zaman bu olmamaktadır.
Parti 3. Kongre gündemlerimizin bilinmediği tutumu doğru değildir. Parti Üçüncü Kongre gündemlerimiz 2. Kongrede tüm kamuoyuna ilan edilmiş ve neredeyse tüm Parti kitlemiz tarafından 5 yıldan fazla tartışılmıştır. Bizzat Kongre tartışma süreci ileri sempatizanlarının da dahil edildiği bir platformla yaklaşık olarak iki yıl sürmüştür. Parti iradesi ve ileri sempatizan kitlesi içinde Alt Kongrelerle tartışılan bu süreç Kongremizde delegelerin yüzde 80’inin hazır bulunduğu bir ortamda sonuçlandırılmıştır. Gelemeyen delegelerin ise yüzde 5’i iradeleri dışında düşman engellemesi nedeniyle gelememiş, yüzde 15’ i ise güvenlik ve sağlık gerekçeleriyle kendileri gerekçe bildirerek gelmemiştir. Hapishanelerdeki yoldaşlar da bu süreci bilmekte ve esası sürece bizzat katıldıktan sonra esir düşmüştür. Diğer kalan yoldaşlara da tüm belgeler iletilmiştir.
Gelinen aşamada birkaç yoldaş kendilerine belgelerin ulaştırılmadığını ifade etseler de, Partimizin bu durumu netleştirme yönelimine cevap vermemiş, süreci netleştirmek yerine, kendilerine belgeleri iletmeyen yoldaşlarla ayrılık ilan etmiştir. Tüm bu noktalar belgelerle kanıtlı bir şekilde, oldukça geniş bir bilgilendirmeyle iki ayrı mektupla hapishanelerdeki yoldaşlara ve tüm Partiye iletilmiştir. Bu gerçeklik ve gelişmelerden dolayı hapishanelerdeki yoldaşların esası parti bütünlüğü çerçevesinde hareket etmeye devam etmektedir. Diğer yoldaşların da sınırlılıklar itibarıyla anlayamadığı sorunları süreç içinde anlayacağına inancımızı vurguluyoruz.
Tüm bu eleştiri ve önerilerimize karşın hata ve olumsuzluklar taşınsa da ayrılıkçılar devrimci niteliğe sahip olduğu sürece dostluk ilişkileri esasında eleştiri- özeleştiri ve ikna temelinde bir mücadeleyi benimsemek doğru olanıdır. Çünkü devrimciler ve özellikle samimi olan devrimciler son tahlilde devrimci mücadele düzleminde buluşmaktan kaçamaz. Sınıf mücadelesinin devrimci her gücü devrimde yer alarak sınıf düşmanlarına karşı ortak savaşımın parçası olarak diğer devrimci güçlerle objektif dostluk ilişkilerine girer, girmekten kurtulamaz. Sınıf mücadelesinin ortak saflarında yer alan devrimci güçlerle ilişkiler, yapılan hatalara feda edilemez değerde stratejik önemdedir. Bunu yeterince anlayamayanlar ayrılıkları kolayca tercih ettikleri gibi, hatalı yaklaşım ve olumsuz davranışlara düşmekten de sakınmaz. Ancak proleter devrimcilerin dost güçlere düşmanca davranma gibi aymaz bir tercihi, dar ve kör bir bilinci olamaz.
Komünist ve devrimcilerin birliğini baltalayan her davranış ve tavır, iddiası ne olursa olsun pratik olarak tasfiyeciliğe ve dolayısıyla gerici düzene hizmet ediyor demektir. Devrim tasfiyecilerinin hiçbir zaman amaçları ve yönelimlerini açıktan beyan ederek tasfiyecilik yaptığı görülmemiştir. ‘Kızıl bayrağa karşı kızıl bayrak sallama’ esprisi bu bağırdan doğmuştur. Kuru ve keskin sloganlarla belli bir yere kadar yol alınabilir ama gerçek devrimci ilerleme sosyal pratikte dökülen ter, fedakarca yürütülen çalışmalar ve ödenen bedeller sayesinde mümkündür. Her kesin söz, sınıf mücadelesinin sıcak sahasında, devrimci pratikte anlam ve karşılık bulur.
Devrimci görevler ve bu uğurdaki örgütsel çalışmalar bütün devrimci güçlerin sahiplenebileceği kadar zengin ve devasadır. Her devrimci parti, örgüt ve gruba bu sahada iş ve görev vardır. Yeter ki, iddiası olanlar tutarlı olup sosyal pratiğe adım atsınlar! Hiçbir devrimci güç bizlerin devrimci mücadele ve örgütlenme alanımızı daraltmaz. Bilakis her devrimci güçle bu sahayı paylaşmaktan mutluluk duyarız. Bu anlamda halkın saflarında siyaset yasakçılığı, Partimizin ciddiyetle eleştirdiği bir konudur. Aynı anlayış parti içindeki ideolojik mücadelede de geçerlidir. Biz komünistler mülkçü bir anlayışa asla sahip değiliz. Tek amacımız vardır komünizme yürümek. Bu yürüyüşte yalnız yürümeyeceğimiz açıktır. Halkın ve onun örgütlü devrimci güçlerinin varlığı ve birliğini yanlışlarına karşı ideolojik mücadele yürüterek önemseyecek ve ilerleyeceğiz. Sonuçlandırırken arkadaşlara başarılar diliyor, birlikte çalışmaya davet ediyoruz.
Yaşasın Marksizm- Leninizm- Maoizm bilimsel ideolojisi!
Yaşasın Maoist Komünist Partisi!
Yaşasın Sosyalist Halk Savaşı!”