HABER MERKEZİ (29.11.2015)-Daha önce pek çok kez sosyalizm mücadelesinde gençliğin rolüne dair yazılar yazılmış, tartışılmış ve pek çok fikir ortaya çıkmıştır. Ancak elbette her dönem gençliğin mücadelede oynadığı rol değişmiş, görevleri farklılaşmıştır. Lenin’den bu yana gençlik hakkında pek çok fikir ortaya atılmıştır. Ancak önemli olan somut durumun somut tahlilini yapabilmektedir. Yani bugün sınıf mücadelesinin engin denizinde sınıf bilinçli genç sosyalistler, öncülük görevini nasıl ortaya koymalıdır. Sanıyoruz sorunun kilitlendiği nokta her zaman bu olacaktır.
Gençliğe (özelde öğrenci gençliğe) sadece proletaryanın eylemlerinde bir yardımcı olarak bakmak kaba ve sığ bir yaklaşımı ifade edecektir. Gençliğin ülkenin demokratikleşmesinde ve sosyalizm mücadelesinde geçmişten günümüze çok önemli bir yeri bulunmaktadır. Elbette devrimin öncü sınıfı proletarya olacaktır. Bunu belirtmeye dahi gerek duymuyoruz. Ancak gençliğin rolü küçümsenmemeli özelde de işçi gençliğe daha bir önem atfetmeli, saflarımızda daha çok genç işçiyi örgütlemeliyiz.
Tüm gençlik kesimini ise saflarımız altında birleştirebilecek yeni örgütlenmelere ihtiyaç duyuyoruz. Lenin 1905 devriminden birkaç yıl sonra şöyle diyordu; “100 tane yeni örgüt yaratmalıyız.” Evet, belki biz bugünün görevleri açısından 100 tane yeni örgüt yaratmamız somut gerçekliği zayıf bir durum. Ancak biz bugün, çok daha geniş bir kitleye hitap edebilecek, tüm gençlik kesimlerini saflarımız arasına katabilecek, gençliği kendi sorunları başta olmak üzere sınıf mücadelesinin öznesi haline getirebilecek bir örgüte ihtiyacımız var.
Haziran Ayaklanması dersleri
Haziran Ayaklanması’nın hala çözülememiş, çözülmüş ancak hayata bir türlü geçirilememiş pek çok dersi karşımızda duruyor. “MLM bilimi bizim için bir eylem kılavuzudur” lafını hayata geçirmek ve bu kılavuzun başta Haziran Ayaklanması’nın derslerine ışık tutmasını sağlamak zorundayız.
Kabaca söylemek gerekirse işçi, işsiz, öğrenci gençlik Haziran Ayaklanması’na fedakârca ve özverili bir ruh ile katıldı. Her renkten, milliyetten, inançtan gençler barikat başlarında günlerce devletin zorba saldırılarına karşı direndi. Ancak tek başına bunu yaptı demek, Ayaklanmaya katılan on binlerce gence haksızlık olacaktır. Gençler aynı zamanda mahalle mahalle forumların örgütlenmesinde başı çektiler. Forumlarda söz aldılar, tartıştılar, ortaya küçük çaplı projeler dahi koydular. Bu çok açık bir şekilde bize gençliğin mücadelede özneleşme arzusunu, sorunlarını dile getirme ve çözüm iradesi olma kabiliyetini gösterdi. Ancak Haziran Ayaklanması günlerindeki bu doğrudan demokrasi, çokta uzun sürmeden sona erdi. Burada ki rolü daha sonraları Birleşik Haziran Hareketi olarak reformistler kapmaya çalışsalar da, bu konuda onlarda pek başarılı olamadı.
Tüm halk kitlelerinin, özelde ise gençliğin açığa çıkan bu dinamiği, kendiliğinden gelişen olağanüstü direnişi ve özneleşmesi bir süre sonra öncünün yoksunluğu nedeniyle sönümlenmek zorunda kaldı.
Yeni bir anlayış yeni bir örgüt
Tüm bu söylediklerimizin zaten bir süredir açığa çıkan sorunları, iyice su yüzüne çıkardı. Bu meseleden hiçbir şey olmamışçasına gözümüzü, kulağımızı kapatarak kaçamayız. Öncü / önderlik misyonumuzun olduğuna inanıyorsak; yenilenmek, militanlaşmak ve daha da öne çıkmak zorundayız.
Gençliğin kendiliğinden yarattığı bu özneleşme sürecine, tüm gençlik kesimlerini, kendi fikirleriyle, kendi renkleriyle katılabilecekleri bir örgüt ile cevap olmalıyız. Bu noktasıyla demokrasi anlayışımızı bir kez daha ortaya koymak zorundayız. Bir bütün olarak gençliği eski yöntemler ile harekete geçirmeyi beklemek ve onları örgütlemek hayal olarak kalacaktır. Ancak yeni yönelimimize uygun olarak yeni bir anlayış ortaya koymak zorundayız. Bu da ancak komünler-konseyler-meclisler yoluyla tüm gençliğin katılabileceği, özneleşeceği ve kendi sorunlarını çözme iradesi olacağı bir örgüt yaratmaktan geçiyor.
Bir bütün olarak Halk Hareketi’nin önemli bir parçası olarak görevimizi yerine getirmeli, tartışmalı, daha ileri adımlar atmalı, militanlaşmalı ve yeniyi anlamak zorundayız. Anlamak ise tek başına yetmez, bir an önce pratik ayaklarını öreceğimiz sosyalizm mücadelesini büyüterek daha ileri taşımalıyız.
Üniversiteler de basit bir afiş asma eyleminde dahi polislerin saldırdığı, işçi gençliğin sendikasızlaştırıldığı, işsiz gençlik ordusunun daha da büyüdüğü bu koşullarda nesnel zemin bize her türlü imkânı vermektedir. Artık sıra öznel koşulları hazırlamaya gelmiştir.
Gençlik Meclislerini yaratalım!
Gençlik Meclislerini yaratma görevi önümüzde somut bir gerçeklik olarak duruyor. Artık gelinen aşamada gençliğin sorunlarına ve bir bütün olarak cevap verebilecek bir programa sahip değiliz. Eski programlar ile eski söylemler ile yeniyi yaratamayız. Yeniyi, en başta kafası açık, değişime hazır olan gençlik kitleleri yakalayacaktır. O halde yaratmakla yükümlü olduğumuz Halk Hareketi’nin perspektifini ilk bizler kavramalı, ilk bizler hayata geçirmeli ve öncülüğünü yapmalıyız.
Üniversitelerde ki yurt sorunundan, fabrikadaki esnek çalışma saatlerine, atanamayan öğretmenlerden, işsiz gençliğe kadar tüm gençlik özne olabileceği ve sorunlarını çözebileceği bir platform aramaktadır. Bunu bize Haziran Ayaklanması’nda net olarak gösterdiler. Şimdi bizde bu zemini yaratmalı ve tüm gençliği kendi çelişkileri üzerinden yakalamalı, onları özne olmaya çağırmalıyız.
Dinamik bir yapıya sahibiz ve ülkede Muğla’dan Amed’e, Adana’dan Eskişehir’e kadar pek çok alanda irili ufaklı dahi olsa örgütlüyüz. Şimdi bu gücümüzü, teorik bir güce dönüştürmeli, oradan da tekrar pratikte kendimizi sınamalıyız. Unutmayalım ki hata yapmayanlar ancak ölülerdir. Üzerimize serpilmiş ölü toprağını silkelemek ve ayağa kalkmak zorundayız. Elbette pek çok hata yapacağız, ancak hatalarımızdan öğrenerek daha da ileri gideceğiz.
Daha militan, daha nicel, daha nitelikli bir gençlik örgütü için Gençlik Meclislerini örgütleyelim. Gençliğin tüm çelişkilerini arkamıza alarak, gerici sınıflara karşı daha güçlü bir mevziiyle karşılarına dikilelim. Sosyalizmi yaratma bilinciyle gençliği seferber edelim!