ZÜRİH (20.02.2015) – İsviçre’nin Zürih Kantonu’nda Çarşamba günü saat 14.30’da T.C Konsolosluğu önünde basın açıklaması gerçekleştirildi.
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi, Yeni Kadın ve Zürih Kürt Kadın Hareketi’nin Özgecan Aslan şahsında kadın katliamlarına dur demek için örgütlediği basın açıklamasına İsviçre Demokratik Güç Birliği de destek verdi.Saat 14.00’da Zürih T.C Konsolosluğu önünde toplanan kitle katledilen tüm kadınların anısına 1 dakikalık sessiz oturma eylemi gerçekleştirdi.Basın metni okunmadan önce, mecliste AKP’lilerin HDP milletvekillerine saldırması protesto edilerek, Özgecan’ı katleden zihniyetle kadın milletvekillerine saldıran zihniyetin aynı olduğu, devletin kendisi olduğuna dikkat çekildi.
Özgecan’ın katili devlet’tir.!
Avrupa Demokratik Kadın Hareketi, Yeni Kadın ve Zürih Kürt Kadın Hareketi’nin örgütlediği eylemde polisin konsolosluk önünü demir barikatlarla sarıp demirlerin arasında açıklama yapılmasına müsaade edeceklerini söylemesi üzerine, kitle tepkisini geliştirerek barikatları kaldırdı. Kısa bir gerginliğin ardından açıklama başladı.”Yasta Değil İsyandayız” şiarıyla yapılan eylemde okunan basın metninde:”Kadına şiddet, kadın katliamları bireysel değil, politiktir. Ataerkil sistemin AKP hükümeti ile iyice pekiştiği, devlet dilinin daha da erilleştiği, kadına yaşam alanı bırakılmadığını, sistemin kadını cins rollerine hapsetmeye çalıştığını gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerekse de çeşitli bakanların, yandaş medyanın açıklamalarından görmekteyiz. Kadına yönelik şiddete yıldırıcı cezalar vermenin aksine, şiddet uygulayanı ödüllendiren yasaları ve bu yasaları uygulayan zihniyetleriyle, dizilerin romantik süslemesi olan tecavüzler ile şiddeti normalleştiren, şiddet uygulayanı mahzur gören, meşrulaştıran anlayışlar ile kadına şiddet politiktir. Şiddet sistemli bir şekilde büyümekte, kadın karanlıklara hapsedilmeye çalışılmaktadır. Geçtiğimiz son bir ay içerisinde 29 kadın katledildi, bu sadece buz dağının görünen kısmı.Bugün Özgecan şahsında gelişen protestolarda kadınlara TC devletinin kolluk güçleri her zamanki gibi devletin iyi çocuk yüzünü gösterdi. Bu iyi çocuk rolünü 2010 yılında eylemde hamile kadını tekmeleyerek çocuğunu düşürmesine yol açarak da göstermişti. Yine bugün sözde kadına şiddeti kınayan T.C, uzun bir dönem boyunca politik kadın tutsaklara sistematik bir şekilde cinsel şiddet uyguladı. Yakın süreçte IŞİD tarafından kaçırılan onlarca Ezidî kadın tecavüze uğradı, meta gibi satıldı. Bu insanlık suçunda IŞİD’i el altından destekleyen ırkçı ve ataerkil ideolojiye sahip T.C’nin rolü aşikardır.” denildi. Eylemde sık sık “Yasta değil isyandayız”, “Kadın cinayetleri politiktir”, “Hepimiz Özgecan’ız”, “Yaşasın enternasyonal kadın dayanışması” sloganları Almanca ve Türkçe olarak atıldı. Basın metninde ayrıca şunlara da vurgu yapıldı: “Biz kadınlar, bütün bu yaşananlar karşısında artık susmayacağız, kadın kimliğimizi direniş ile bütünleştirerek ataerkil sisteme dair ne varsa reddediyoruz, cinsiyet rollerini reddediyoruz, sistemin yaratmaya çalıştığı kadın tipini kabul etmiyor, kendi yaşam hakkımız ve özgürlüklerimizi erkek egemen sisteme teslim etmiyoruz.Erk tarafından işgal altında olan bedenimiz, emeğimiz, kimliğimiz için özgürlük arayışı içerisinde sokaklardayız. Ve hep birlikte haykırıyoruz:
Ne mini etek giymemiz, ne rujumuzun, ne de saçımızın rengi, ne cinsel tercihimiz, ne de cinsiyetimiz şiddeti meşrulaştıran bir etmendir. Kadınların kendilerini güven içerisinde hissedecekleri toplumu ve anlayışı yaratmak için bulunduğumuz her alanda kadın mücadelesini yükselteceğiz, ta ki bu çok yönlü sömürüyü ortadan kaldırana dek, ta ki sınıfsız ve cins eşitsizliğinin ve ulusal baskının ortadan kalktığı bir toplumu örene dek.”
Özgecan Aslan’ın fotoğrafları ve kadın katliamlarını teşhir eden dövizlerin taşındığı eylemde Almanca açıklama yapıldıktan sonra basın açıklaması zılgıtlar ve alkışlarla sonlandırıldı.