Yaşasın cinslerin tam hak eşitliği (Foto-haber)

Bu yıl 6.sı düzenlenen Trans Onur Haftası kitlesel bir yürüyüşle sonlandırıldı. Demokratik Kadın Hareketi’nin de örgütleyicisi olduğu yürüyüşe HDP Milletvekili Erdal Ataş’ta katıldı

İSTANBUL (21.06.2015)- Her yıl kitlesel bir şekilde düzenlenen Trans Onur Haftası 6. yılında ‘Bize bir yasa lazım’ şiarıyla örgütlendi. İstanbul LGBTİ Derneği’nin ve Demokratik Kadın Hareketi’nin örgütlediği hafta, bugün yapılan kitlesel bir yürüyüşle sonlandırıldı. Saat 17.00’de Fransız Konsolosluğu önünde toplanan kitle ‘Bize Bir Yasa Lazım’ ve ‘Trans# Evi’ yazılı Türkçe ve Kürtçe pankartlar taşıdı. Dev LGBTİ bayrağının taşındığı yürüyüşte ‘Susma haykır Translar vardır’, ‘Jin jiyan azadi’, ‘Gezi şehitlerine bin selam’, ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz’, ‘Aksaraylar yıkılsın yerine trans misafirhanesi açılsın’ sloganları atıldı. Yürüyüş boyunca Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Erdal Ataş’ta pankartı tutarak kitleye eşlik etti.

‘DHF’li tutsaklara özgürlük’

27 Mayıs’ta Demokratik Haklar Federasyonu’na düzenlenen polis baskınında tutuklanan 9 DHF’li de unutulmayarak ‘DHF’li tutsaklar serbest bırakılsın’ sloganı atıldı.

Yürüyüş boyunca devletin LGBTİ’lere yönelik nefret politikaları ve yeni getirilen İç Güvenlik Yasası çekilen ajıtasyon ve sloganlarla protesto edildi.

YPG ve YPJ’nin Tel Abyad’daki zaferini de selamlayan kitle YPG/YPJ savaşçıları için ‘Keçe Kurdan’ türküsünü söyleyerek halaylar çekti.

Yürüyüş boyunca İstiklal Caddesi’ni abluka altına alan polisler de ‘Polis fuhuş yap onurlu yaşa’ “Polis kaç kaç kaç ibneler geliyor”, “Faşizme karşı bacak omuza” sloganlarıyla protesto edildi.

Ayrıca önceki hafta yaşamını yitiren Süleyman Demirel’i de es geçmeyen kitle, “Kötü bilirdik, hakkımız haram olsun” dedi.

Islık ve zılgıtlarla isyan koşusu gerçekleştiren binlerce kişi, Tünel Meydanı’na yürüdü.

Ataş ‘Yalnız değiliz. Bugün bu eşiğe daha fazla yaklaşmış bulunuyoruz’

Taksim Tünel’e gelindiğinde HDP Milletvekili Erdal Ataş bir konuşma yaptı. Ataş konuşmasına LGBTİ’lileri ve onları yalnız bırakmayan dostlarını selamlayarak başladı. Devletin toplumu 5 temel sorun üzerinden sömürdüğünü belirten Ataş, Türkiye/Kuzey Kürdistan coğrafyasının en zengin bölgelerden biri olmasına rağmen halkların yoksulluk içerisinde yaşadığını ifade etti. Bir diğer sorunun dillerin yasaklı olması olduğunu vurgulayan Ataş, ekolojik ve inançsal yönden de insanların yasaklandığını belirtti.

‘İnsanlığın sömürü ve zulüm durağının ilk saldırısı ise cinsiyete dayalı saldırılardır’ diyen Ataş, seçim sürecinde AKP hükümeti ve medyanın HDP Milletvekili Adayı Barış Sulu’ya yönelik nefret söylemlerini hatırlattı.

Ataş, “Bundan sonraki süreçte erkek egemen anlayışı ve gericiliği hep beraber boşa çıkaracağız. Yalnız değiliz. Bugün bu eşiğe daha fazla yaklaşmış bulunuyoruz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

‘Bize bir yasa lazım’

Basın açıklamasını İstanbul LGBTİ Derneği temsilcilerinden Ebru Kırancı okudu. Okunan basın açıklamasında Trans bireylere yönelik nefret suçlarında büyük bir artış olduğu ifade edilerek Türk Ceza Kanunu’nda bulunan ‘haksız tahrik’ indirimi yasası teşhir edildi.

Kırancı sözlerine şöyle devam etti: ‘Kamusal alan içinde yaşam içindeki durumu toplum ve devlet tarafından belirlenmektedir. Nefret cinayetlerindeki bu artış devlet politikalarının ve toplumdaki değerler sisteminin bir ürünüdür. Anayasadan ağır tahrik indirimlerinin kaldırılmaması devletin ve AKP hükümetinin trans katliamlara açık çağrısıdır. Bu yüzden ‘Bize bir yasa lazım.’

Erdoğan, iktidarı boyunca katledilen tüm transların birinci dereceden sorumlusudur. İç güvenlik yasası olarak bilinen, kendinden olmayan herkesi cezalandıran yasa en çok transları vuracaktır. Hukuksuzluğu ve katliamı yalnızca translar yaşamıyor. Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren IŞİD zulmü, artan kadın cinayetleri, savaşa kurban giden gençler, tecavüz dahi her türden eziyeti yaşayan kadınlar ve çocuklar aynı kıyımın farklı yüzleridir.

Müslüman görünüp İslam devletine lojistik destek sağlayanlar ile nefret kültürüyle topluma karşı savaş yürütenler aynı kişilerdir. Kobanê’yi cehennem yerine çeviren nefret kültürünü yayarak tüm azınlık, kimlik ve ötekileri sistematik olarak katlediyor. Kobanê’de kafa kesenler, İstanbul’da gülleri katlediyor. Kobanê’de kadınları pazarlarda satanlar sokak ortasında gençleri vuruyor. Ancak bu gidişatı değiştirme kararlılığımız gün geçtikçe artıyor. İster marjinal ister sapkın olarak tanımlayın, toplumun tüm renkleri buradayız. Bugün bizlerin ayağındaki zincirler yarın hepimizi tutsak kılacaktır, nefret cinayetlerine, ötekileştirmeye, katledilmeye karşı bize bir yasa lazım. Nefrete inat yaşasın hayat.”

‘DHF’ye yönelik yapılan polis baskını İç Güvenlik Paketi’nin ilk icraatıdır’

Sözde güvenliğin sağlanması adına ortaya atılan İç Güvenlik Yasası’da teşhir edildi. ‘Paketi bizlere güvenlik gerekçesi ile dayatanların 27 Mayıs sabahı Demokratik Haklar Federasyonu’na yönelik gerçekleştirdiği ‘terör operasyonu’ paketin nerelere varacağını açıkça gösteriyor ve bu paketin ilk icraatı olarak karşımızda duruyor. Cinayetler meşrulaşacak, zaten kamusal alana alınmayan transların varlığı yine bu paket aracılığıyla tamamen yok sayılacak’ sözleriyle protesto edilen yasa üzerinden DHF’lilere yönelik düzenlenen polis operasyonu da protesto edildi.

Yürüyüş basın açıklamasının ardından son buldu.

 

Önceki İçerikGelişen sınıf hareketi ve görevlerimiz
Sonraki İçerikBir Seçimin Ardından