HABER MERKEZİ(21.06.2015)-Sınıflar mücadelesi ve onun üzerinden biçimlenen tüm sorun ve çelişkiler subjektif niyetlerimize göre ve kendiligindenci bir yaklaşımla ele alınamaz.Sınıflar mücadelesinin nesnel gerçekliği başka, bizlerin siyasal hattı başka bir zeminde hareket edemez.Sınıflar mücadelesinin kendi nesnel zemini ve çelişkileri üzerinden hareket etmeyen ve ete kemiğe bürünmeyen bir devrim hareketinin gelişme ve gerçek anlamda proleter bir niteliğe bürünme şansı olamaz.Gerçek proleter bir devrim hareketi sınıflar mücadelesinin nesnel gerçekliklerine ve yasalarına göre biçimlenmek zorundadır.Her toplumsal sorun ve çelişkiye kaba sınıf indirgemeci değil,bilimsel sosyalist bir perspektifle yaklaşmak ve ele almak zorundayız.Somut ve andaki durumu anlamayan, özgünlükleri görmeyen ve proleter sınıf hareketiyle diyalektik bağını doğru kuramayan bir yönelim kaba,mekanik sınıf indirgemeci bir durumun ötesine gidemez.Proleter devrimci siyaset her somutun özgünlüklerine göre farklı biçimler alır ve farklı çözüm yöntemleri ortaya koyar.
Türkiye-Kuzey Kürdistan’da son yıllarda sınıf hareketinde gözle görülür bir ilerlemenin olduğunu söylemek abartı olmaz sanırız.Özellikle son bir yıldır sınıf hareketinde ki gelişmelere baktığımızda bu ilerlemeyi ve somut etkisini rahatça görmüş oluruz.Öncesi irili ufaklı onlarca işçi direnişiyle mayalanan sınıf hareketindeki gelişme,Greif ve Metal işçilerinin grevi ile daha da büyümüş ve Bursa’da Renault ile başlayıp onlarca üretim alanına yayılan işçi direnişleriyle yeni bir boyut kazanmıştır.İşçi sınıfında ki bu gelişmeler emek hareketini etkilemiş ve yeni bir soluk katmıştır.Uzun süredir zayıf olan emek hareketi son süreçte ivmelenen işçi grevleri ve direnişleri ile birlikte yeniden canlanmış ve üzerindeki ölü toprağı adım adım atmaya başlamıştır.Kendiliğindenci bir rotada gelişen sınıf hareketi önümüzdeki süreçte büyük bir muhtemeldir ki tüm toplumsal dinamikleri etkileyerek kendi rengini verecektir.Sınıf hareketindeki bu gelişmeler ve yaratacağı etki sınıf hareketiyle diğer toplumsal dinamikler arasındaki kopukluğu gidererek yeniden kendi zemininde birleştirecektir.
Gelişen sınıf hareketi karşısında başta Maoist Komünistler olmak üzere,hemen hemen tüm devrimci ve ilerici güçlerin algısı ve ilişkilenişi sınıfın kendi gerçek zeminin oldukça uzağında yer almaktadır,Klasik eski ilişkileniş ve örgütlenme tarzı ise işçiler arasında zemin bulamamaktadır.Bu realiteden ötürü işçi sınıfıyla ilişkilenme,örgütlenme,araçlar,propaganda vb tüm bileşkelerde yeni dönemin ortaya çıkan nesnel durumuna göre hareket edilerek bütünlüklü bir siyaset ortaya konulmalıdır.Maoist Komünistlerin son kongrelerinde bu noktada ortaya çıkardıkları siyasal tespitler ve belirlemeler ileri bir yerde durmaktadır.Fakat temel mesele bu ileri siyasal belirlemelerin bütünlüklü olarak örgütlü güçler tarafından kavranarak bilince çıkarılmasıdır.Bu noktada oldukça problemli bir noktada durmaktayız.Sınıf hareketi noktasında hakim olan geleneksel algı kesinlikle mahkum edilmelidir.Geleneksel algı kıırlmadan,sınıf hareketi noktasında ileri bir bilinç ve bu doğrultuda somut bir ilişkilenmenin yakalanması kesinlikle mümkün değildir.Hakim olan algının kırılması için ideolojik mücadele başta olmak üzere,tüm yönleri ile ele alınarak sınıf hareketi noktasında yeni yönelim doğrultusunda bir perspektif ve algı oluşturulmalıdır.
Gelişen sınıf hareketi karşısında mevcut ilişkilenişimiz ve algımız kesinlikle kabul edilemez ve hiçbir meşru gerekçesi olamaz.Bu anlayışla tüm güçlerimiz ve bileşenlerimiz çalışmalarının esasını gelişen sınıf hareketinin yönüne göre biçimlendirmelidirler.Sınıf hareketiyle buluşmayan ve sınıf perspektifi ile ele alınmayan hiçbir toplumsal mücadele gerçek anlamda başarıya ulaşamaz.Bizlerin esas görevi sınıf hareketiyle diğer toplumsal güçler arasında var olan kopukluğu ve bilinç noktasındaki küçük burjuva düşünüş tarzını proleter sınıf perspektifi ile ileri bir noktaya taşımak ve aydınlatmaktır.