Refik Demir /Grupçuluk ve Dogmatizmin şaşmaz belleği: Halil Gündoğan!

Kitaba dair değerlendirmemize geçmeden önce Gündoğan’ın eserlerine damgasını vuran düşün dünyasına ilişkin birkaç şey söylemek istiyoruz. Ki bu düşün dünyası somut olarak ele alacağımız ‘’Dersim Dağlarında’’isimli kitaba da damgasını vurmuştur. Halil Gündoğan MLM bilimini ve buna bağlı olarak doğallığında Kaypakkaya geleneğini, temsil ettiği siyasal çizgiyi ve tarihsel sürecini küçük burjuva zihin dünyasının esareti altında grupçu ve dogmatik bir düzlemde ele almaktadır. Zaten bizler Gündoğan’dan bilimsel devrimci bir değerlendirme beklemiyoruz. Zira Gündoğan’ın küçük burjuva zihin dünyası bu gerçekliği objektif ortadan kaldırmaktadır. Onun bütün eserlerine damgasını vuran esas yan, Dogmatizm, tarih çarpıtıcılığı, inkârcılık, Grupçuluk ve tümüne nedensellik teşkil eden burjuva idealist felsefenin sefaletidir. Zaten kendisi de açıkça ifade etmektedir ki MLM bilimini Maoizm düzeyinde kabul etmemektedir.  Aslında Gündoğan hiçbir zaman Kaypakkaya’nın ideolojik ve siyasal hattının oluşmasında tayin edici rolü olan BPKD(Büyük Proleter Kültür Devrimi) ve olgunlaşmış düzeyi olan Maoizmi kavramamıştır. Onun MLM’ ye yaklaşımı Hocacılık ve tezahürü olan Bolşevik Partizan çizgisinin kaba bir tekrarından başka bir şey değildir.

HABER MERKEZİ (23.10.2016)-Sınıf mücadelesi kendi diyalektik yörüngesinde çelişkili bir olgu olarak keskin biçimde devam etmektedir. Her tarihsel süreçte evrensel ilkeleri değişmemekle birlikte sınıf mücadelesi değişkenlikler ve farklılıklar içerir. Bunu belirleyen ise kuşkusuz ki her tarihsel sürecin somut durumudur.  MLM bilimi 150 yılı aşkın tarihsel bir birikim ve tecrübeye sahiptir. Her şeyde olduğu gibi MLM bilimi de çelişkili bir düzlemde nitel ilerlemelerle kesintisiz olarak bugünlere kadar gelmiştir.

MLM’nin tarihsel sürecini bütünlüklü olarak devrimci eleştirel ve sorgulayıcı bir düzlemde ele almak ve devrimci sonuçlar çıkartarak bütünlüklü bir tecrübeye ve birikime dönüştürmek komünistlerin temel görevlerinden biridir. Bunu yapamayanların ve MLM’nin bütünlüklü tarihsel sürecini ve devrim deneyimlerini doğru bir rotada devrimci bir perspektifle ele almayanların ve MLM’ bilimini yaşayan canlı ruhuna uygun olarak sürekli değişen sınıf mücadelesi ve toplumsal çelişkilere paralel olarak güncellemeyen ve nitel katkılarla ilerletmeyen bir devrim anlayışının geleceği kurması asla düşünülemez. MLM bilimini bu diyalektik devrimci düzlemin dışında durağan ve dogmatik bir muhafazakârlıkla ele alanların sınıf mücadelesi gerçekliği karşısında hiçbir hükümlerinin olmadığı aşikârdır.

Gelecek ancak ve ancak geçmişin devrimci eleştirisi ve doğru muhasebesi düzleminde olgunlaşan keskin tarihsel bilinçle temsil edilebilinir. Tarihsel geçmiş süreçlerine devrimci eleştirel yaklaşmayanların ve devrimci bir zeminde muhasebeye tabi tutmayanların gelişme ve geleceğe yürüme şansları yoktur. Yâda kendi tarihsel süreçlerini olumlu ve olumsuzlukları ile bir bütün sahiplenmeyen ve ele almayan bir anlayışın devrimci sonuçlar ve çıkışlar yapması imkânsızdır. Tarihsel süreçlerini sadece olumlulukları ile ele alan ve diğer süreçlerini başkalarına havale ederek sahiplenmeyen bir tarihi anlayışın devrimci olmadığı kesindir. Bu tarihsel bütünlük ile meseleye yaklaşmayan bir anlayışın küçük burjuva grup zihninden beslendiği ve küçük burjuva grupçuluğunun küçük dünyasına hapsolacağı su götürmez bir olgudur. Ki hem uluslararası düzlemde hem de Kaypakkaya geleneği başta olmak üzere Ülkemiz devrim hareketi tarihinde bu zeminin güçlü olduğu ve yığınca devrimci tecrübeye rağmen hala kendisini güncelde de devam ettirdiği aşikârdır. Fakat şunu açıkça belirtmek isteriz ki onca tarihsel devrimci deneyim ve tecrübeye ve bu düzlemde yürütülen etraflıca ideolojik mücadeleye ve sorgulamaya rağmen hala küçük burjuva zihin dünyasından kurtulamayanların kitleler ve gelecek karşısında zerre kadar bir karşılığının olmadığını vurgulamak isteriz. Kİ yaşanan süreç, toplumsal gelişmeler ve devrimci pratik bu bilimsel belirlememize berrak bir biçimde ayna tutmaktadır.

MLM bilimini kendisine rehber edinerek sınıf mücadelesi arenasında kesintisiz olarak devrimci bir düzlemde bugünlere kadar gelen ve tarihsel sürecini devrimci eleştirel bir perspektifle sorgulayarak muhasebeye tabi tutan ve önemli devrimci sonuçlar çıkartarak kendisini nitel olarak sürekli ilerleten ve devrim ve komünizm mücadelesini kapsayan bütün tarihsel ve toplumsal meselelere dair bilimsel sosyalizm bilincini kuşanarak cevap olmaya çalışan ve bu düzlemde çıkarmış olduğu siyasal sonuçlarla sadece ülkemiz değil aynı zamanda uluslar arası komünist hareket içinde de belirgin bir farklılığa ve devrimci olgunluğa sahip Maoist Parti gerçekliği bulunmaktadır. Oldukça geniş bir sosyal ve politik olguya dayanan Kayapakkaya geleneği berrak biçimde ifade etmek isteriz ki bugün en ileri ve bilimsel düzeyde Maoist Komünistler tarafından temsil edilmektedir. Kaypakkaya yoldaşın 72’de göndere çekmiş olduğu enternasyonal proletaryanın şanlı kızıl bayrağı Maoist Komünistler tarafından nitel katkılarla ilerletilerek yeni devrimci bir evreye taşınmıştır ve bu süreç nitel olarak ilerlemeye devam edecektir. Kaypakkaya yoldaşı ve temsil ettiği bilimsel sosyalizm güzergâhını sadece belli tarihsel süreçlere hapsedenler asla Kaypakkayacı olamazlar ve Kaypakkayanın bilimsel sosyalizm bayrağını temsil edemezler.

Yukarıdaki önemli devrimci vurgulardan ve belirlemelerden sonra diyalektik bağı kapsamında ve birbiriyle direkt alakalı somut tartışmak istediğimiz Konya geçebiliriz. Kamuoyu tarafından da bilindiği ve takip edildiği aşikâr olan Kaypakkaya geleneğinin hem genel hem de bazı tarihsel süreçlerine ilişkin çeşitli düzeylerde değerlendirmeler ve eleştiriler içeren ürünler ortaya çıkmıştır ve çıkmaya da devam etmektedir. Her şeyden önce şunun altını çizmek isteriz ki geleneğimize dair hangi düzeyde ve anlayış ile ortaya çıkarsa çıksın devrimci kaygılarla ve geleneğimizin tarihsel devrimci sürecini bugünlere taşıma ve bellekleri diri tutma anlamında yapılan bu tür çalışmaların önemli olduğunu ve daha da yaygınlaştırılması gerektiğini düşünmekteyiz.

Geleneğimize ve özelde de Maoist Komünistlere dair sıkça değerlendirme ve eleştirilerde bulunanların başında gelenlerden biride Halil Gündoğan’dır. Bilmeyenler için kısaca belirtmekte fayda var ki Halil Gündoğan Kaypakkaya geleneğinin özellikle belli tarihsel süreçlerinde yer almış, rol oynamış ve uzun yıllara yayılan bir tutsaklık(hala tutsak) süreci olan bir devrimcidir. Tarihi Metris firarını konu alan ‘’Metristen Munzura’’ kitabının yanı sıra özellikle Maoist Hareketin gerçekleştirmiş olduğu kongreler ve siyasal sonuçlarına ilişkin değerlendirmeler içeren kitapları bulunmaktadır. Halil Gündoğan son olarak ise Anı-Roman tarzında ki ‘’Dersim dağlarında’’isimli kitabı ile karşımıza çıkmış bulunmaktadır.

Kitaba dair değerlendirmemize geçmeden önce Gündoğan’ın eserlerine damgasını vuran düşün dünyasına ilişkin birkaç şey söylemek istiyoruz. Ki bu düşün dünyası somut olarak ele alacağımız ‘’Dersim Dağlarında’’isimli kitaba da damgasını vurmuştur. Halil Gündoğan MLM bilimini ve buna bağlı olarak doğallığında Kaypakkaya geleneğini, temsil ettiği siyasal çizgiyi ve tarihsel sürecini küçük burjuva zihin dünyasının esareti altında grupçu ve dogmatik bir düzlemde ele almaktadır. Zaten bizler Gündoğan’dan bilimsel devrimci bir değerlendirme beklemiyoruz. Zira Gündoğan’ın küçük burjuva zihin dünyası bu gerçekliği objektif ortadan kaldırmaktadır. Onun bütün eserlerine damgasını vuran esas yan, Dogmatizm, tarih çarpıtıcılığı, inkârcılık, Grupçuluk ve tümüne nedensellik teşkil eden burjuva idealist felsefenin sefaletidir. Zaten kendisi de açıkça ifade etmektedir ki MLM bilimini Maoizm düzeyinde kabul etmemektedir.  Aslında Gündoğan hiçbir zaman Kaypakkaya’nın ideolojik ve siyasal hattının oluşmasında tayin edici rolü olan BPKD(Büyük Proleter Kültür Devrimi) ve olgunlaşmış düzeyi olan Maoizmi kavramamıştır. Onun MLM’ ye yaklaşımı Hocacılık ve tezahürü olan Bolşevik Partizan çizgisinin kaba bir tekrarından başka bir şey değildir.

Kitaba geçecek olursak, her şeyden önce kitaba dair siyasal değerlendirmeler bir yana metot ve yaklaşım olarak kitap’ın devrimci kaygılardan, devrimci sorumluluktan ve devrimci ciddiyetten yoksun olduğunun altını çizmek gerekiyor. Somut olarak kitap’ın bütününe hâkim olan deşifrasyon ve teşhir yukarıdaki belirlememizi doğrulamaktadır. Gündoğan Kitap’ında neredeyse Kaypakkaya geleneğinin hemen hemen bütün tarihsel sürecinin merkezi oturumlarına kimlerin katıldığını, delege olduğunu, yönetici organlara kimlerim seçildiğini ve hatta somut görevlendirmelere kadar kimlerin yer aldığını oldukça ‘’Şeffaf’’ bir biçimde ortaya sermiştir. Yeterli görmemiş olacak ki Gündoğan bu durumu adı geçen insanların kod isimleri ile sınırlı tutmamış gerçek isimleriyle de onurlandırmıştır. Ki mücadele içinde yaşamını yitirerek ölümsüzleşenleri saymazsak açık kimlikleri ile ‘’onurlandırılan’’ insanların önemli bir bölümü yaşamaktadır. Hatta bir kısmı hala aktif yâda çeşitli düzeylerde mücadele içerisindedirler. Dolayısı ile kitap açık biçimde bir deşifrasyon yaratmış ve adı geçen insanları hedef haline getirerek zor durumda bırakmıştır.

Kitap’a damgasını vuran bir başka gerçek ise Gündoğan’ın küçük burjuva zihin dünyasının hala 87, 92, 94,95 sürecinin siyasal ve örgütsel atmosferinden kurtulamadığıdır. Bahsi geçen süreçler Gündoğan’ı o kadar prangalaşmıştır ki bugüne ve geçmişe dair yapılan her değerlendirmeye mevcut süreçlerin dar grupçu ruh haliyle yaklaşmaktadır. Küçük burjuva dar grupçuluğu yazarı adeta başka gezegenlere uçurmuştur. Mesela yazara göre Maoist Komünistler asla ve asla değişmezler, doğru şeyler ve siyasal belirlemelerde bulunmazlar vb vb… Çünkü Gündoğan, bilimi, tarihsel süreçleri ve Kaypakkaya geleneğini küçük burjuva grupçuluğunun esareti altında değerlendirmektedir. Mesela kendisi ile aynı grupsal zeminde hareket eden insanlara dair bir tek bir eleştiri vs dahi yürütmemesi bu anlayışın tipik bir örneğidir. Gündoğan şaşıracak yâda belki de üzülecek fakat bizler kendisinin bir türlü kurtulamadığı ve hapsolduğu o tarihsel süreçleri çoktan muhasebe ederek ve devrimci sonuçlar çıkartarak tarihsel muhasebemize ekleyerek sonuçlandırmış durumdayız. Ki Gündoğan her kadar kendisini o tarihsel süreçlerin dışında tutmaya yâda kendi rolünü gizlemeye çalışsa da bahsi geçen tarihsel süreçlerin ve yaşanan olumsuzlukların başlıca mimarlarından biri de tartışmasız olarak Halil Gündoğan’dır.

Gündoğan benmerkezci küçük burjuva zihin dünyasının yansıması olarak eline bir cetvel almış ve herkese not vermektedir. Fakat Gündoğan’ın elindeki cetvelin tam anlamıyla eğreti olduğunu belirtmemiz gerekmektedir. Mesela geleneğin belli tarihsel süreçlerinde rol oynamış, bir kısmı mücadelenin dışına düşmüş, bir kısmı ise hala mücadelenin içinde olan insanlara dair notlar vererek bugün nerede olduklarını sorgulamaktadır. Hepsi için olmasa dahi önemli bir kısmı için bugün nerede durduklarını rahatça söyleyebiliriz. Durdukları yer Kaypakkaya geleneğinin bilimsel sosyalist güzergâhı ve örgütlü mücadele zeminidir. Sorulması gereken asıl soru Gündoğan ve ‘’Stratejik’’ grup ortaklarının bugün nerede durduklarıdır. Sahi Gündoğan ve ortakları acaba bugün Kaypakkaya geleneğinin neresinde durmaktadırlar?

Gündoğan’ın kitap’ında belki de en pespaye ve devrimci ruhun ve aklın yitip gittiği yan ise geleneğimizin özelde de Maoist Komünistlerin kan ve can bedeli mücadele ile yaratılan değerlerine hoyratça saldırıdır. Özellikle yukarıda değindiğimiz belli tarihsel süreçlerde yer almış kadrolarımıza dönük yapılan hoyratça değerlendirmeler, hakaretler ve pervasız saldırılar asla ve asla meşru bulduğumuz ve kabul ettiğimiz bir durum olamaz. Halil Gündoğan’da dâhil hiç kimse hiçbir gerekçeyle tarihimize, kadrolarımıza, değerlerimize,  hele hele şehitlerimize hoyratça saldırma ve hakaret etme hakkı ve lüksü veremez.

Kitap’a dair bu özet değerlendirmeyle birlikte bir hususa daha değinmekte fayda var. Bu kitap’ın bu düzlemde sorumsuz bir biçimde yayınlanmasına vesile olan başta yayın evi olmak üzere katkısı olan herkes yukarı da yaptığımız eleştirilerin direkt muhatabı durumundadır.

 

Önceki İçerikDersim’de şehit düşen 14 Gerillanın kimlikleri açıklandı
Sonraki İçerikDHF Kürdistan alt kurultayı sonuçlandı/Foto haber