HABER MERKEZİ (13.10.2014)- “Özgürlükler dünyası yolunda sosyalist devrimin bütün güçleri!
Devrimci halk sınıf katmanlarına mensup kadın- erkek genç-yaşlı tüm işçi ve emekçiler!
Her dil ve uyruktan yurtsever, ilerici, aydın ve demokratlar; devrim, sosyalizm ve komünizmin dostları tüm onurlu insanlar!
Anti- emperyalist, anti- kapitalist, anti- feodal, anti- faşist tüm devrimci güçler!
Sizleri, her geçen gün daha fazla yaşamınızı zehir eden gerici sınıf ve sistemlerin kanlı tahtlarını yıkmak üzere yürüttüğümüz Sosyalist Halk Savaşımıza katılıma çağırıyoruz!
Gözlerimizin önünde emperyalizm, tekelci komprador kapitalizm, faşizm ve her türlü gericiliğin vahşi saldırıları ve katliamları yaşanmaktadır.
Emperyalizm ve uşakları ‘en büyük tehlike- stratejik tehdit’ gördüğü dünya çapındaki Maoist hareketler olmak üzere, ezilen ulus ve azınlıklara ve onların ilerici-devrimci komünist önderliklerine karşı topyekün savaş seferberliği ve vahşeti içerisindedir. Bunu da bizzat kendi emperyalist özel mülkiyet çıkarları için besleyip palazlandırdığı DAİŞ (IŞİD) gibi çeteleri üzerinden harmanlayarak gerçekleştirmektedir. Ortadoğu özgülünde tüm dünyanın tanık olduğu somut nesnel gerçek gelişmeler bunu göstermekte ve anlatmaktadır. Proletarya, ezilen ulus ve azınlık milliyetler ve genel olarak kitleler, bilinçleri ve güçleri oranında bütün bu gerici saldırılar ve katliamlara karşı direniyor. Emperyalist kapitalizmin gerici savaş makinesi IŞİD (DAİŞ) çetesine karşı ezilen ve sömürülenler cephesinde yer alan PYD önderliğindeki Kürt ulusal hareketi de son derece haklı- meşru ve demokratik direniş ve savaşını sürdürmektedir.
Emperyalist kapitalist dünyanın ve onun her bir özgüldeki bütün gericiliklerin, tüm vahşetiyle ezilen ve sömürülenlere yönelik saldırıları ve katliamları durmaksızın devam etmektedir. Başta Maoist Komünistler olmak üzere ezilen ve sömürülenlerin direniş ve mücadelesi, zulüm dünyasını yıkmak üzere çeşitli düzeylerde haklı savaş bayrağını güncelde de onurla dalgalandırmaktadır. Dünyanın hemen her yerinde gördüğümüz gerçeklik budur. Ortadoğu’dan Latin Amerika’ya, Şengal’den Kobane’ye, Türkiye- Kuzey Kürdistan’dan Avrupa’ya Amerika Fergüson’a, Avrupa’ya yayılan ve devrimi mayalayan direniş dalgaları, ezilenler için büyük heyecan ve geleceğin kendi elleriyle kazanılmasının muştusunu vermektedir. Bütün gelişmeler, devrimci dinamikleri de ateşlemiş durumdadır.
Çok açık olarak vurgulamak isteriz ki dünya geneli, Ortadoğu düzlemi ve Türkiye- Kuzey Kürdistan’da devrimci durum iyidir ve devrimin objektif koşulları her geçen gün daha da uygun nesnellikte ilerlemektedir. Türkiye- Kuzey Kürdistan ezilen ve sömürülenlerinin kendiliğinden gelme kitle hareketleri aynı zamanda devrimin objektif koşullarını oldukça elverişli kılmaktadır. Bu düzlemde devrimin subjektif koşulu- öznesi olarak Maoist Komünist Parti ve hareketlerin öncü durumlarından kitleselleşerek önder bir güce dönüşmesinin oldukça uygun koşulları karşısında ilkeli, stratejik ve günün somut görevlerini pratik hayatın her bir alanında yerine getirmesi için kendiliğindenciliğin paramparça edilerek bir an önce pratik görevlerimize sahip çıkılmasını koşullamaktadır. Bunun için subjektif gücümüz oranında her bir bölge ve alanda çok yönlü ve bütünlüklü stratejik seferberliğin pratik politikalar eşliğinde taktik önderliklerin hayata geçirilerek anlam bulacağı tartışmasızdır. Bu temelde bütün yoldaşların tarihimizden, şehitlerimizden, yoldaşlarımızdan ve en başta da gerçek kahraman ezilen ve sömürülen halk kitlelerinden aldığımız güçle ayağa kalkıp kendiliğindenciliğe son verip enternasyonel proletaryanın Türkiye- Kuzey Kürdistan müfrezesi Partimiz Maoist Komünist Partisi saflarında sınıf mücadelesinin yaşayan savaş siperlerinde radikal devrimci militanları olarak yer almaktan geçeceği bilinmelidir. Bu bilinçle Dersim, İstanbul, Adana, Ankara, İzmir ve Türkiye- Kuzey Kürdistan’ın çeşitli bölge ve alanlarında illegal ve legal mücadele yürüten yoldaşlarımız, militan savaşçılarımız ve aktivistlerimizin sınıf mücadelesine devrimci hünerleriyle yön verme kararlılığını en içten komünist duygularımızla selamlıyoruz.
Bugün de zorlu ve çetin, ama bir o kadar onurlu Sosyalist Halk Savaşı’nı emperyalizm, tekelci komprador kapitalizm, faşizm ve her türden gericiliğe karşı tüm yoksunluklarına karşın can bedeli sürdürüyoruz. Dünyanın en yoksul ve en uzun savaşı olan Sosyalist Halk Savaşımız, tüm olanaksızlıklarına karşın stratejik olarak zafere mahkumdur. Zira tüm ezilen ve sömürülenler başta olmak üzere insanlığı, kadın kırımı ve cinsel yönelimleri, ekolojik kıyımı topyekün kökleriyle stratejik olarak ortadan kaldırarak yerine sınıfsız ve sömürüsüz özgür bir dünya ve yaşam uğrunadır bütün çabamız, emeğimiz ve savaşımız.
Türkiye- Kuzey Kürdistan’da kırk yılı aşan doğru ve yanlışlarıyla yürüttüğümüz mücadele geleneğimizle bugünlere geldik. ‘TKP(ML)’den MKP’ye bu tarih bizim’ diyerek her bir sürecimizi doğru ve yanlışlarıyla sahiplenip, doğru ve bilimsel temel üzerinden yükselerek nitel ilerlemeler sağladık. Marksizm- Leninizm- Maoizm’in yaşayan canlı ruhu olan somut koşulların somut tahlili perspektifiyle Parti 3. Kongremizi başarıyla gerçekleştirdik. Varsın düşmanlarımız ‘bitti’ desin. Onlara verilecek en büyük cevabımız gerçek kahraman olan Türkiye- Kuzey Kürdistan işçi ve emekçilerinin Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne varmak için gerçek komünist önderlik görevini sözde değil öz ve içerikte, yarına ya da daha da ötelerde değil küçükten büyüğe bugünden teorik ve pratik hayatta yerine getirmek olacaktır.
Bilinmelidir ki devrimci ve komünist hareket kendisini ne denli topladığı ve ileriye doğru sıçradığı oranda sadece hakim sınıfların etki alanları değil, reformist akımların da ideolojik- politik- örgütsel nüfuz alanları zayıflar. Bu durum, ayrıca işçi ve emekçiler başta olmak üzere Türkiye- Kuzey Kürdistan’da ezilen ulus ve azınlık milliyetlerin ve çeşitli inanç gruplarına mensup kitlelerin düzen- sistem partileri ve onların yedek güçleri konumundaki reformist partilerin etkisinden uzaklaşması da demektir. İşte bu radikal devrimci militan gelişmeler, reformist ideolojik hatta sahip orta ve küçük burjuva partileri komünist ve devrimci harekete karşı daha bir saldırgan hale getirir.
Biz Maoist Komünistler, komünist çizgi ve bütünlüklü politik yönelimin Türkiye- Kuzey Kürdistan topraklarındaki baş kuramcısı, Maoist Partinin inşacısı komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın öğrencileriyiz. Bu sebepten tarihimizin ilk genetik kodları üzerinden yükselerek ve köklerimize doğru ve bilimsel temelleriyle sarılarak bugünlere geldik. Parti ve devrim şehitlerimizin bilinci ve kanlarıyla yarattığı kızıl güzergahta şaşmadan yolumuzda ısrar ettik, ediyoruz. Gerçek emek kahramanı halk kitlelerinden aldığımız güçle can bedeli yürütülen sınıf savaşımında şehitler verdik, veriyoruz. Emperyalizm, tekelci komprador kapitalizm, faşizm ve her türlü gericilik sistemini kökleriyle stratejik olarak aşmak için siz emek kahramanlarının sınıf mücadelesinin doğrudan gerçek özneleri olarak Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’yle inşa edilecektir. Sosyalist devrimimizin gerçek motor gücü doğrudan kitlelerdir. Bu bilinç ve perspektifle Sosyalist Halk Savaşımızı daha da yükseltmek ve politik iktidarıyla zaferi için küçük ancak anlamı oldukça büyük bir nitel çıkış ve savaşımıza hizmet etmesi temelinde başlattığımız Merkezi Emek Seferberliği kampanyamıza siz emek kahramanı halkımızın katılması çok büyük önem taşımaktadır.
Bugün çekirdek düzeyde de olsa Partimizin silahlı kuvvetleri Partizan Halk Güçleri ve Halk Kurtuluş Ordusu şekillenmiştir. Şehir ve kır eksenli bu ordu daha da büyüyüp güçlenecektir. Hem de basitten karmaşığa doğru büyüyüp- merkezileşecek ve ordulaşacağız. Bunun için yapmamız gereken de yürütülmekte olan Sosyalist Halk Savaşı’nı her yönüyle desteklemek olacaktır. Bu, bir tarihi görevdir. Bu anlamda emek kahramanı her insan bu tarihi sorumluluktan kaçamaz. Onun görevi kendi insanal yaşamına yabancı olan her şeye karşı mücadele yürütmektir. Bunun da ilk ve büyük ayağını Partimiz önderliğinde sınıfsız ve sömürüsüz komünizm yolunda demokratik devrimin görevlerini de üstlenen Sosyalist Halk Savaşı’nı her zamankinden daha büyük emek katkılarıyla desteklemek olacaktır.
Bilinçli insan, devrimci ve politik insandır. Politik devrimci insan, stratejik ve sınırsız özgürlük savaşçısıdır. İnsanın öz doğasında kölelik ve zulüm yoktur. Onun özünde sömürüsüz, zulümsüz, sınıfsız ve sınırsız bir dünya vardır. Bu dünya bizim! Bu dünya, emek yoğunluğuyla onu üreten- yaratan gerçek insanların dünyası. O halde her bir emek kahramanı gerçek yaratıcısı olduğu bu dünyayı, emperyalizm ve onun ülkemizdeki temsilcilerine dar etmek için Partimiz Maoist Komünist Partisi etrafında saflarını sıklaştırmalı, önderliğindeki Partizan Halk Güçleri ve Halk Kurtuluş Ordusu saflarında silah kuşanmalıdır.
Her bir emek kahramanının Türkiye- Kuzey Kürdistan özgülünde Ortadoğu ve dünyayı değiştirmek için yapacağı çok şey vardır. Birisi silah kuşanırken, diğeri kalem, bir ötekisi ise mali ve maddi katkılarda bulunarak devrimi büyütür. Ama bu katkılardan uzak durmak, dahası bu devrim tarihini yaratmak için çaba sarf etmemek ve fedakarlıkta bulunmamak, kendi ayaklarındaki sömürü ve zulüm prangalarını kabullenmek demektir. Bu prangaları vuranlara suç ortaklığı yapmaktır.
Emek kahramanı tüm işçi ve emekçiler,
Sosyalist Halk Savaşı’nın dışarıdan bir destekçisi değil, onun içinde yer al, ileri atıl!
Çünkü bu savaş senin. Ona vereceğin bir lira destek, onun içinde ileriye atacağın her bir pratik adım ve yaratacağın değer senin ve kardeşin olan dünya halklarının kurtuluşunu yakınlaştırırken, tüm gerici sistemlerin ömrünü zayıflatacak ve kısaltacaktır. Tersi duruşla, hiçbir sömürü ve baskı sistemi kendiliğinden yıkılmaz. Bu yaşamı kökten değiştirmek tamamıyla siz halk kitlelerinin elindedir. Bunun için bütün benliğimizle Sosyalist Halk Savaşı’nın engin denizine atılalım.
Söz- karar ve yetkinin doğrudan proletarya ve emekçilerin olduğu, sosyalist kamu mülkiyeti temelinde yürüyen, ekolojiye saygılı, cinsiyetçi- ataerkil- cinsel yönelimleri ötekileştirici her türlü gericiliğe karşı seküler- komünal bir yaşam ve toplum için;
Emperyalist küresel hegemonyanın insanı, doğayı ve yaşamı metalaştıran kapitalizmin her türlü manipülasyonuna karşı özgür bir yaşam için;
Resmi her bir millet, dil, inanç, tarih, düşünce imtiyazı ve tekeline karşı tam hak eşitliği temelinde komünizme kadar devrimleri sürdürmek için;
Dört parçaya bölünerek tarihi haksızlığa uğratılan Kürdistan’ın güncel birleşme ihtimaline yönelik Özgür Birleşik Sosyalist Kürdistan şiarıyla harekete geçmek için;
Ezilen uluslar, azınlıklar, kadınlar ve LGBTT’lerin baskı ve kırıma karşı kaderlerini kendi ellerine almaları için;
İller ve bölgelerin tamamıyla yerel alanda seçilmiş denetlenebilir, görevden alınabilir, görevlilerinin Konseyler biçimindeki merkezileşmiş ama aynı zamanda tam bir yönetim özerkliğini içeren Sosyalist Cumhuriyetler Birliği için; Merkezi Emek Seferberliğine katılalım!
Gün; Sosyalist Halk Savaşı’yla kuşanma ve kazanma günüdür!
Gün; Bütün benliğimizle Sosyalist Halk Savaşı’nın engin denizine atılmanın günüdür!
Kahrolsun emperyalist işgal ve sömürgeleştirme savaşı!
Kahrolsun her türden ilhak ve milli zulüm!
Yaşasın ulusların kendi kaderini tayin hakkı!
Bıji berxwedana Kobanê!
Yaşasın halkların birleşik devrimci direnişi ve isyanı!
Savaşmak ve özgürleşmek için, Partizan Halk Güçleri ve Halk Kurtuluş Ordusu saflarına katılalım!
Yaşasın Partimiz Maoist Komünist Partisi ve önderliğindeki Partizan Halk Güçleri ve Halk Kurtuluş Ordumuz, Maoist Kadınlar Birliği ve Maoist Gençlik Birliğimiz!”