Komprador tekelci klikler arası dalaş ve somut durum

Her şeye karşın söylemekten imtina edemeyiz ki, burjuva sistemde ne kadar ılımlı olursa olsun hiçbir burjuva düzen partisi desteklenemez, kitlelerin beklentiye sokularak manipüle edilmesi benimsenemez. Dolayısıyla, bütün bu tartışma ve muhtemel gelişmelere karşı devrimci alternatifin geliştirilmesi tek doğru devrimci yoldur. Bu zeminde devrimci, demokratik, yurtsever, sosyalist güçlerin geniş birlikler ve ittifaklar zemininde güç oluşturma ve alternatif yaratma çabasına girmeleri ihtiyaçtır. Dahası devrimci mücadelenin her bakımdan geliştirilmesi ertelenemez asıl görevdir. Burjuva klikler arası çelişkilerden yararlanmak ötelenemez. Bu bakımdan burjuva klikler arası çatışma ve çelişkilerden, bu çatışmanın demokrasi, devrim ve sosyalizm mücadelesine uygun zemin sunan koşullardan yararlanmalı, bunların arasındaki dalaş ve çatışmanın toplumsal harekete vesile olan ya da yol açan gelişmeler devrimci mücadelemizin hizmetine sunulmalıdır. Bunun siyaseti reddedilmemelidir

HABER MERKEZİ(16.07.2017)- Sınıfsız toplum için Halkın Günlüğü’nün 1.Sayısında yayınlanan ‘’ Komprador tekelci klikler arası dalaş ve somut durum’’ başlıklı makaleyi takipçilerimizle paylaşıyoruz.

Komprador tekelci burjuvazi, sınıf ve sınıf karakteri bakımından tek bir sınıfı ve bu sınıfın karakterini taşıyıp temsil etse de, değişik klik ve siyasi partiler biçiminde parçalı bir durumu yansıtır ya da ekonomik-siyasi zeminde ayrışır, ayrı ayrı örgütlenir. Adı geçen bu sınıfın tek bir sınıf olmasına karşın, ekonomik-siyasi zeminde farklı klik ve siyasi partiler biçiminde ayrışması bir rastlantı ya da keyfi bir tercih sonucu değildir. Bu ayrışımın yegâne nedeni gerici çıkarlardır. Gerici çıkarlar esasta, devlette egemen olma ve siyasi iktidara sahip olarak yönetme pozisyonu elde etme, bu pozisyon ve avantajla talan ve sömürüden “aslan payını” alma zemininde imtiyaz üstünlüğünü elde etme arzusunda ifade bulurlar. Bu gerici imtiyaz arzusu, sömürü ve kâr hırsı biçiminde dışa vurur. Gerici sömürü-talan eksenli kâr hırsı ve iktidar olma imtiyazı, bu sınıf klikleri ya da siyasi partileri arasında bir dalaş ve çatışmaya vesile olur. Zira devlet ve iktidara egemen olan klik, büyük talan ve rant imtiyazı elde etmiş olur. İktidar odaklı klik dalaşları tamamen bu zeminde cereyan ederler. Ve kuşkusuz ki, dün olduğu gibi bugün de siyasi partiler temsilinde devam eden dalaş ve çatışmalar, bu siyasi partilerin arkasındaki klikler dalaşı olup, bu temelde cereyan etmektedirler. Dalaş ya da çatışmanın sertleşerek keskinleşmesi, bir kliğin ötekini gerileterek gerici çıkarlarını sınırlaması ve hatta tasfiye eylemine tabi tutması, ya da iktidarın el değiştirme imkanları ve klikler arası dengelerin değişmesi gibi nedenlere başlıdır. Ancak bu keskinleşen çelişkiler dışında, hemen her dönem klikler arasında bu çatışma vardır ve istisnasız olarak her dönem devam eder. Bu sermayenin gerici çıkar ve kâr hırsının doğasıdır. Sermaye sömürdüğü pazarda başka bir sermayeyi istemez ya da egemen durumda olmayan sermaye egemen olmak için egemen durumdaki sermayenin yerini almak için uğraş verir. Bu, dalaş ve çatışmanın değişik tonlarda da devam etse, sürekliliğini koşullar. Tıpkı çelişkinin evrenselliği gibi, sermayenin durmayan-doymayan büyüme eğilimi, sermaye grupları arasındaki dalaş ve çelişkiyi sürekli ve evrensel kılar… Tekrar edelim ki, bugün komprador tekelci klikler arasında yaşanan ve Erdoğan-AKP iktidar (ve mevcut ittifakı MHP) klikleri ile CHP-Kemalist klik arasında yaşanan somut dalaş bu zeminde tezahür etmektedir.

Bundan hareketle, Erdoğan-AKP iktidar kliği ile CHP-Kemalist klik arasında keskinleşerek devam eden çatışmada herhangi bir nedenle kafa karışıklığına düşmek, tırmanan bu çatışmayı Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasına yorumlamak ya da Kılıçdaroğlu’nun “Adalet Yürüyüşü”nü klik dalaşından bağımsız olarak tasavvur edip biçimsel özelliğine bakarak yanılsama ve yanılgılara düşmek hatadır. En önemlisi de klikler arası çatışmada taraf olma, birinden birini tercih etme, destekleme proleter devrimci politika açısından söz konusu olamaz.

Burjuva klikler arası dalaşın muhtemel sonuçları

İki klik arasında keskinleşerek yaşanan çatışma, 15 temmu askeri faşist darbe sonrası gündeme gelen koşullar, devlet ve siyasi iktidarın zayıflayarak güç kaybetme koşulları, bu koşulların burjuva muhalefete belli avantajlar sunmasıyla birlikte, CHP-Kemalist muhalefetin bu koşulları iktidarın el değiştirmesi ereğiyle değerlendirme eğilimi, buna karşın söz konusu koşulları iktidar eden Erdoğan tarafından daha etkili olarak değerlendirip manivela ederek iktidarını sağlamlaştırma doğrultusunda kullanması ve OHAL yasası ile KHK’lar yönetimiyle bunu sağlamlaştırması, esasta da Erdoğan’ın gasp etme usulüyle kazandığı referandumla tek adam sultasını ilan ederek iktidarını daha da pekiştirip sağlama alması zemininde yaşanan gelişmelerdir. Ki, referandumla ilan edilen Erdoğan tek adam sultası silah olarak kullandığı OHAL ve KHK’lar keyfiyetçi yönetimiyle, darbe sonrası uygun şartlar fırsatını Erdoğan lehine kaçıran CHP-Kemalist kliği de saldırı hedefi haline getirip baskı altına alarak iyice zayıflatma yönelimi taşımaktadır. Berberoğlu’nun tutuklanması bu tehdidin somut bir göstergesi ve işareti olarak rol oynamaktadır ki, Kılıçdaroğlu’nun başlattığı tepki eylemi tam da bu zeminden de beslenmektedir. Berberoğlu’nun tutuklanmasının önemi, CHP’ye dönük tehlikenin tehdit haline gelmesi ve somut adımlara dönüşmesi anlamına gelmekle önem kazanmaktadır. CHP’nin önemli isimlerinin etkisizleştirilmesi özelliği taşıyan bu tutuklama yöneliminin nereye varacağı belli değilken, CHP’nin başında bir tehdit olma rolü taşıdığı açıktır. Çatışmanın giderek keskinleşmesi ve “Adalet Yürüyüşü”nün gündeme gelmesinde bu gelişmeler rol oynarken, özellikle referandum sonuçlarıyla iştahı kabaran ve CHP-Kemalist kliğin topladığı moralle iktidar hedefine ulaşma uğraşının bir adımı olarak değerlendirilebilir. Kuşkusuz, yüz yüze geldiği tehdidi savuşturma da “Adalet Yürüyüşü” eyleminin önemli gerekçesidir ki, bu tehdit CHP’nin yeniden biçimlendirilmesi ve genel başkanının değiştirilmesini muhtemel kılan bir gelişmedir. “Adalet Yürüyüşü” bu süreç ve planları boşa çıkarmaya dönük yan taşımakla birlikte, referandumda alınan oy oranının kabarttığı iktidara gelme iştahının da yansımasıdır denilebilir. “Hayır” cephesinin diri tutularak geliştirilmesi ve 2019 seçimlerine bu pozisyonu koruyup geliştirerek gitmek de hedeflenmektedir bu eylemle.

Görüldüğü gibi, referandum sonuçları hem Erdoğan tek adam sultasını sağlama alma ve hem de “Hayır” cephesinin aldığı oy oranıyla CHP-Kemalist kliğe moral verme anlamında ikili bir özellik taşımaktadır. Bu iki klik, emperyalist bloklara bağlı Türk hâkim sınıflarının esas güçlerini-kliklerini temsil etmektedir. Dolayısıyla çatışma da esasta bunlar arasında yaşanmaktadır. Birinin iktidarda olması, diğerinin ise mevcut durum ve realitede iktidara aday olabilecek bir güce sahip olması dalaşın bu iki klik arasında yaşanmasını koşullamaktadır. Başkanlık sistemi kapsamında burjuva siyaset ve parlamentonun iki uçlu-iki partili esasa göre biçimlendirilmesi eğilimi dalaşı Erdoğan-AKP ile CHP arasında biçimlenmesinin başka bir nedenidir. Bahçeli MHP’sinin Erdoğan-AKP iktidarına entegre olması da bu eğilimin bir göstergesi durumundadır.

Bahçeli liderliğindeki MHP’nin Erdoğan tek adam sultasına entegre olan pozisyonuna yukarıda değindik. Bahçeli MHP’sinin tüm potansiyeliyle iktidara gelme dinamiği yoktur. Dolayısıyla MHP’nin entegre edilmesi daha rasyonel görünmektedir. Mevcut durum da buna işaret etmektedir. Emperyalist blokların birbirilerine karşı ortak örgütlenmelere girmesi ve özellikle de belli başlı emperyalist blokların dünya ölçeğinde hakimiyet kurma gerçekliği kliklerin de buna uygun hareket etmesini, örgütlenmesini dayatmaktadır. MHP’nin entegrasyonu esasta bu zeminde okunabilir. Mevcut durumda MHP’nin bu entegrasyon temelinde hareket ettiğini göstermektedir.

Burada bir parantez açmakta fayda var ki, dillendirilen yeni partinin kurulması MHP’nin güç olup iktidar adayı olmasına yol açacak bir gelişme değildir. Ancak kurulması dillendirilen yeni parti, MHP dışında ama MHP’nin muhalif kanadını da kapsayan, AKP çevresi, CHP çevresi gibi geniş yelpazeden oluşturulursa, bu partinin CHP’yi de devre dışı bırakan bir rol oynayacağı muhtemeldir. Ki, böylesi bir gelişme yine muhtemeldir ki, Erdoğan sulta iktidarına alternatif ve onu iktidardan alan bir sürece çıkabilir.

Yeni bir partinin kurulma yönelimi ve burjuva siyaset’te yaratacağı etki

Sürecin dinamik olduğu ve bu dinamik sürecin yeni bir iktidar ve siyasi sürece evrilebileceği olasıdır. Erdoğan sultasının dünya ölçeğinde yaşadığı tecrit ve sorunlar, uluslararası politikada yaşadığı handikaplar ve içeride tek adam eksenli açık faşist diktatörlük altında uyguladığı koyu baskı süreci ve bu sürecin toplumsal yaşamı geleceksizlik ve güvensizlik atmosferine sürüklemesinin toplumda yarattığı hoşnutsuzluk ya da tepki, tek adam sultasının zayıflayarak muhalefetin güçlenmesine, dolayısıyla iktidarın el değiştirmesine uygundur, bu ciddi derecede olasıdır.

Yeni bir partinin kurulması için uygun koşullar mevcuttur. Erdoğan-AKP güruhu kan kaybetme pozisyonunda olup bu sürecin işliyor olması, CHP ve diğer burjuva düzen siyasi partilerinin tüm gerçeklikleriyle  toplumsal taleplere yanıt olma ya da alternatif olma durumunda olmaması, geniş kesimlerde ortaya çıkan arayış açısından kitlelere umut ve güven vermemesi, mevcut iktidarın teşhir olmasıyla birlikte mevcut partilerin iktidar alternatifi olmaktan uzak olması, dolayısıyla büyük baskı ve siyasi krizler sürecinin bıktırarak geleceklerine dair derin güvensizlikler içine giren kitlelerin büyüyen demokrasi ve özgürlükler  talebini karşılayan mevcut bir siyasi parti alternatifinin olmaması gibi şartlar yeni bir partinin kitlelerde karşılık bulacağını açıklayan şartlardır. Elbette gerçek alternatif devrimci alternatiftir fakat bu alternatif de maalesef yeterli güç, örgütlülük ve genel anlamda yeterliliğe sahip değildir. Ki, sorunu burjuva düzen partilerinin durumu ve bu cephede kurulması muhtemel olan yeni bir siyasi partiyi tartıştığımız için devrimci alternatifi değil, burjuva cephe içindeki gelişmeleri tartışıyoruz. Yeni partiyi bu zeminde mütalaa ediyoruz. Eğer gerçek anlamda bir çıkış meselesini tartışmış olsaydık, kuşkusuz ki, bu çıkışın devrimci yoldan bir alternatifle mümkün olacağını söylerdik. HDP’yi özgünlüğü gereği bütün bu tartışmalardan ayrı tuttuk. Zira, HDP burjuva düzen partilerinden olmayıp Kürt ulusu orijinli bir partidir. Demokratik bir niteliğe sahiptir. Bu özellikleri gereği burjuva düzen siyasi parti ve kliklerine dahil edilerek tartışılması tabi ki abes ve haksızlık olurdu. Öte taraftan demokratik ve ulusal orijinli kimliği gereği devrimci alternatifi de karşılayan durumda değildir HDP.

Kurulmasının uygun şartları olan yeni bir siyasi parti (MHP’li muhaliflerin kuracağı muhtemel olan partiyi kast etmiyoruz) eğer kurulursa, bu kurulacak yeni partinin iktidar alternatifi olacağı büyük olasıdır. Zira eğer geniş yelpazeden bir merkez parti kurulursa, bu kuruluşun bir proje olarak geniş ölçekli desteklerle kurulacağı anlamına gelir ki, bu partinin iktidara aday olmakla birlikte, niteliği de başından beri belli olan bir parti olacaktır. Bir proje olarak gündeme gelmesi onun niteliğini belirleyen unsurdur fakat bu niteliğine karşın kitlelerin demokrasi ve özgürlükler özlemini göz ardı edemez, en azından kısa bir süre bunu göz ardı edemez. Bu anlamda Erdoğan tek adam diktatörlüğünden daha ılımlı bir sinyalle hareket edeceği açıktır.

Her şeye karşın söylemekten imtina edemeyiz ki, burjuva sistemde ne kadar ılımlı olursa olsun hiçbir burjuva düzen partisi desteklenemez, kitlelerin beklentiye sokularak manipüle edilmesi benimsenemez. Dolayısıyla, bütün bu tartışma ve muhtemel gelişmelere karşı devrimci alternatifin geliştirilmesi tek doğru devrimci yoldur. Bu zeminde devrimci, demokratik, yurtsever, sosyalist güçlerin geniş birlikler ve ittifaklar zemininde güç oluşturma ve alternatif yaratma çabasına girmeleri ihtiyaçtır. Dahası devrimci mücadelenin her bakımdan geliştirilmesi ertelenemez asıl görevdir. Burjuva klikler arası çelişkilerden yararlanmak ötelenemez. Bu bakımdan burjuva klikler arası çatışma ve çelişkilerden, bu çatışmanın demokrasi, devrim ve sosyalizm mücadelesine uygun zemin sunan koşullardan yararlanmalı, bunların arasındaki dalaş ve çatışmanın toplumsal harekete vesile olan ya da yol açan gelişmeler devrimci mücadelemizin hizmetine sunulmalıdır. Bunun siyaseti reddedilmemelidir. 

Önceki İçerikCHP’nin niteliği, “Adalet Yürüyüşü” ve devrimci tutum!
Sonraki İçerikEmperyalist ve bölgesel gericiliklerin çatışma sahası olarak Katar krizi!