Hayır’ın siyasal irade kararlılığı ile 1 Mayıs’ta sosyalizm bayrağını yükseltelim!

“Faşizme karşı mücadelenin tereddütsüz olarak ana eksen olacağı 1 Mayıs’ta, toplumsal mücadelenin bütün sorun ve çelişkileri kendi özgünlükleri ve talepleri ile alanlara taşınmalıdır. Bu bağlamda faşizm gerçekliği başta olmak üzere diğer tüm toplumsal sorunlar 1 Mayıs’ın gündemleri olmakla birlikte, tüm sorunların ana sebebi ve yaratıcısı olan kapitalist barbarlık kesinlikle siyasal mücadele ve teşhirin odak noktası olmalıdır. Kapitalizme karşı mücadele etmenin politik mahiyeti bugün her zamankinden daha güçlü ve önemli bir yerde durmaktadır. Kapitalizmin siyasal teşhiri noktasında kaçınılmaz olarak halklara sosyalizmin alternatif olduğu ve sosyalizm için mücadele etmenin tarihsel zorunluluğu siyasal propaganda ve ajitasyonun merkezine oturtulmalıdır.”

HABER MERKEZİ (15.04.2017)- Türkiye-Kuzey Kürdistan’da anayasa referandumu seçimlerine kilitlenmiş olan siyasal gündemde sona yaklaşılırken Erdoğan/AKP iktidarı başta olmak üzere, burjuva klikler ve hayır politikasında önemli bir siyasal irade ortaya koyan halk saflarında bulunan toplumsal güçler, artık referanduma ilişkin çalışmalarının sonuna gelmiş bulunmaktadırlar. Daha öncesinden de defalarca vurguladığımız gibi 16 Nisan’da yapılacak olan anayasa referandumu seçimi burjuva anlamda dahi meşru olmayan bir muhteva içermektedir. OHAL zemininde ve açık faşizmin koyu karanlık zulmü altında yapılan bir seçimin bırakalım bizleri, burjuva hukuk açısından dahi bir meşruluğu yoktur. Erdoğan/AKP iktidarının pişkince ağzına pelesenk yaptığı millet iradesi vb. siyasal manipülasyonlar geniş kitleleri kandırmanın ötesinde hiçbir anlam ifade etmemektedir. Bu bağlamda halklarımız 16 Nisan’da hayır iradesini güçlü bir şekilde ortaya koyarak meşruluğu olmayan seçimler zemininde meşru olmayan burjuva siyasal iktidarı ve baş temsilcisi Erdoğan/AKP güruhunu daha da gerileterek yaşamış oldukları siyasal krizi daha da derinleştirecekleridir.

Faşist diktatörlüğün vahşi barbarlık ve zulmü altında halklarımız kendi aydınlık geleceklerinin umudunu örerek güçlü bir siyasal irade ortaya koymuştur. Sistematik olarak süreklileşen devlet terörü ve zulme rağmen halklarımız hayır politikası etrafında kenetlenerek Erdoğan/AKP iktidarının korkularını büyütmeye ve gerici hayallerini yıkmaya devam etmiştir. Ki bu korkuyu siyasal iktidarın beslemeli kalemşorları dahi çeşitli vesilelerle itiraf etmek zorunda kalmışlardır. Son olarak Dersim başta olmak üzere ülkenin onlarca yerinde hayır iradesi ortaya koyanlara yönelik yapılan saldırılarda yüzlerce kişi gözaltı ve tutuklama terörüne maruz kalmıştır. Fakat bu pervasız saldırıların nafile çabalar olduğu ve burjuva siyasal iktidarın kokuşmuş düzenin krizini ve çöküşünü asla engellemeyeceğini tarih bir kez daha bizlere gösterecektir.

Bu siyasal gerçeklikler ışığında başta devrimci ve ilerici dinamikler olmak üzere, halklarımız 16 Nisan’da iradesine sahip çıkmalı ve Erdoğan/AKP iktidarına güçlü bir şamar indirerek kokuşmuş düzenlerinin daha da sağlamlaştırılmasını engelleyerek çöküşlerinin zeminini güçlendirmelidir.

Hapishanelere ses verelim, tutsakların haykırışını sahiplenelim!

Ülkenin bitmek bilmeyen ve adeta bir kangren haline gelmiş olan hapishaneler gerçekliği tüm çıplaklığı ile karşımızda durmaktadır. Burjuva siyasal iktidarın halklarımıza yönelik stratejik bastırma ve saldırı politikalarının her daim birinci basamaklarından biri olan hapishanelerde güncelde de hak gaspları ve saldırlar sistematik olarak pervasız bir şekilde sürmektedir.

Bu kapsamlı saldırılar gerçekliği içerisinde hapishaneler yine açlık grevleriyle gündeme gelmeye devam ediyor. Kürt ulusal hareketine mensup yüzlerce yurtsever tutsak çeşitli taleplerle ülkenin onlarca hapishanesinde açlık grevi eylemi yapmaktadırlar. Birçok hapishanede ellili günleri aşan açlık grevleri nedeni ile tutsakların sağlık durumları da gittikçe kötüleşmektedir. Birçok DKÖ, Sendika, Sağlık ve hukuk örgütleri açıklamalar yaparak hükümeti uyarıp tutsakların taleplerinin kabul edilmesi çağrısında bulunmaktadır.

Hapishanelerde artan baskılar ve ilerleyen açlık grevlerine karşı var olan siyasal çalışma ve duyarlılıklarımızı daha da ilerleterek güçlü bir demokratik kamuoyu yaratmak elzem olan devrimci görevlerimizden biridir. Bu anlamda bütün devrimci, demokratik ve ilerici dinamikler var olan çalışmanın siyasal düzeyi ile asla yetinmeyerek tutsakların çığlığını tüm topluma taşıyacak bir siyasal kampanya süreci örmelidirler.

1 Mayıs’ın kızıllığını kuşanarak sosyalizm bayrağını yükseltelim!

Tarihsel anlamda önemli siyasal gelişmelerin ve devrim ile karşı devrim arasındaki siyasal mücadelenin yeni boyutlar kazanarak daha da keskinleştiği bir momentte 1 Mayıs’ı karşılamaktayız. 16 Nisan’da yapılacak olan referandum sonuçlarının ortaya çıkaracağı yeni siyasal denklemin atmosferi 1 Mayıs’ı daha bir önemli kılmaktadır. Bu bağlamda referandum sürecinde faşist kuşatma altında ilmik ilmik örülen siyasal iradenin politik düzeyi daha geliştirilerek 1 Mayıs’a taşınmalıdır. 8 Mart ve Newroz’da yakalanan halkların direniş ve mücadele kararlılığı enternasyonal proletaryanın sınıf bilinciyle buluşarak sokaklara taşınmalıdır. İstanbul başta olmak üzere ülkenin bütün yerellerinde içinden geçmekte olduğumuz siyasal sürecin dinamikleri ve sonuçları sosyalizm mücadelesiyle birleştirilerek güçlü bir siyasal atmosfer ve kazanıma dönüştürülmelidir.

Faşizme karşı mücadelenin tereddütsüz olarak ana eksen olacağı 1 Mayıs’ta, toplumsal mücadelenin bütün sorun ve çelişkileri kendi özgünlükleri ve talepleri ile alanlara taşınmalıdır. Bu bağlamda faşizm gerçekliği başta olmak üzere diğer tüm toplumsal sorunlar 1 Mayıs’ın gündemleri olmakla birlikte, tüm sorunların ana sebebi ve yaratıcısı olan kapitalist barbarlık kesinlikle siyasal mücadele ve teşhirin odak noktası olmalıdır. Kapitalizme karşı mücadele etmenin politik mahiyeti bugün her zamankinden daha güçlü ve önemli bir yerde durmaktadır. Kapitalizmin siyasal teşhiri noktasında kaçınılmaz olarak halklara sosyalizmin alternatif olduğu ve sosyalizm için mücadele etmenin tarihsel zorunluluğu siyasal propaganda ve ajitasyonun merkezine oturtulmalıdır.

Proleter devrimciler yukarıda kısaca özetlemeye çalıştığımız siyasal atmosfer ve yaratacağı sonuçlar üzerinden şimdiden 1 Mayıs’ a dönük siyasal çalışmaları başlatarak güçlü bir politik motivasyonla başta örgütlü bileşenleri ve yakın taraftar kitlesi olmak üzere en geniş katılımla ve devrimci mücadele kararlılığı ve umudunu kuşanarak 1 Mayıs çalışmalarını yoğunlaştırmalı ve alanlarda güçlü bir siyasal iradeye dönüştürmelidir. Bunun nesnel zemini oldukça güçlüdür. Yeter ki bizleri kuşatan vasat ve alışılagelmiş devrimcilik algısı ve anlayışını siyasal iktidar mücadelesi bilinciyle parçalayalım. Bu anlamda proleter devrimciler bulundukları bütün mücadele alanlarında şimdiden 1 Mayıs’ın kızıllığını kuşanarak siyasal çalışmalara başlamalıdırlar.

 

Önceki İçerikDKH:Hayatlarımızı ne erkeğin ne de tek adamın ellerine teslim etmeyeceğiz
Sonraki İçerikFaşizm yenilecek halklar kazanacaktır!