Kadıköy’de düzenlenen ‘Eylül’de Gel” festivali sonrası kitle, Boğa Heykeli’ne doğru yürüyüşe geçti. Burada yapılan oturma eylemi sırasında kitleye saldıran polis, gözaltına aldığı gazetecilere de işkence yaptı
HABER MERKEZİ (16.09.2013)- Gezi Parkı Direnişi sürecinde polisin saldırılarına maruz kalan gazeteciler dün olduğu gibi bugün de hedef haline gelmeye devam ediyor.
Kadıköy’de gözaltına alınan Kızıl Bayrak Muhabiri Mehmet Ali Karabulut, polis tarafından darp edildi.
Kadıköy’de dün akşam düzenlenen ‘Eylülde Gel” festivali sonrasında yaşanan polis saldırısını takip eden Karabulut, Altıyol Boğa Heykeli’nde yapılan oturma eylemi sırasında polisin kitleye saldırısını görüntülemek istedi. Bu sırada Karabulut’un yanına gelen bir sivil polis, “Çekemezsin” diyerek Karabulut’u engellemeye çalıştı. Boynunda basın kartı ve elinde fotoğraf makinesi olan Karabulut, “Ben işimi yapıyorum, sizi engellemiyorum” demesine karşın, kolları arkadan kıvrılarak gözaltına alındı. Karabulut’u polis amirinin yanına götüren sivil polis, “Bize saldırdı” iddiasında bulundu. Amirin gözaltı talimatıyla birlikte yere yatırılan Mehmet Ali Karabulut, elleri arkadan ters kelepçelendi. Polisler, Karabulut’un kafasına ve kollarına bastırarak darp etti, sonra da yerlerde sürükleyerek akrep adlı zırhlı araca koydu.
Karabulut, Karakola götürülmeden önce Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldü. Doktor, Karabulut’a darp edildiğine dair rapor verdi. Karabulut bu sabah çıkarıldığı Kartal Adliyesi’nde serbest bırakıldı.
‘Eylemcilere bıçakla saldırmak suç değil’
Kadıköy’de dün gece İMC TV programcısı Gökhan Biçici de gözaltına alındı ve gece geç saatlere kadar karakolda tutulduktan sonra serbest bırakıldı.
Karabulut’la aynı hücrede bulunan bir kişi, Karabulut’a eylemcilere saldırdığını anlattı. Üzerinde bıçak, bilye ve sapan bulunan saldırgan, karakolda ifadesi alınmadan serbest bırakıldı. Şahsın, “Biz eylemlerde polisin yapmadığı şeyi yapmaya geldik. PKK bayrağı açanlara yapılması gerekeni yapıyoruz. Beni bu yüzden aldılar” dediği öğrenildi.
Devletin devrimci basın üzerindeki baskılar dün olduğu gibi bugün de artarak devam ediyor. Mahkemeler devrimci basının haberleri objektif yansıtmasından duyduğu rahatsızlığı, bu gazetelere toplatma ve kapatma kararlarıyla gösterirken, ülkemizde ‘ileri demokrasi’nin faşizmle eşdeğer olduğu gerçekliği bir kez daha açığa çıkıyor.
