HABER MERKEZİ (11.09.2013)- Ahmet Atakan’ın Hatay’da polis tarafından katledilmesinin ardından sokaklara çıkan halk, Atakan’ın katledilmesini protesto eden eylemler gerçekleştirdi. Bu eylemlere polisin saldırıları tüm pervasızlığıyla devam etti. Polis saldırıları sonucu çok sayıda kişi atılan gaz bombaları ve plastik mermilerden yaralanarak hastanelere kaldırıldı. Bütün bunların yanı sıra ülke genelinde yüzlerce kişi gözaltına alındı. Direniş bütün bu saldırılara karşın ülke genelinde yayılarak sürüyor.
Direnişin gücünü zorla kırmaya çalışan devlet yetkilileri, bu saldırılarının yanı sıra ideolojik saldırılarına da ara vermeden devam ediyor.
Direnişin gücü karşısında acizliklerinin göstergesi açıklamalar
Ahmet Atakan’ın katledilmesinin ardından dün bir açıklama yapan AB Bakanı Egemen Bağış, Atakan’ın ölümünden üzüntü duyduğunu iddia ederek katliamı protesto eylemlerine katılanları fırsatçılıkla suçlamıştı. Benzer açıklamalar bu kez de bugün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile İçişleri Bakanı Muammer Güler’den geldi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ahmet’in katledilmesiyle ilgili olarak yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanarak, devletin katliamda rolünü görmezden geldi: “Bunların olmaması gerekir. Can kaybı şaka değil. Bunlar çok üzücü şeyler. Şüphesiz en titiz inceleme yapılacak, netice herkese açıklanacak, gereği neyse o yapılacaktır. Önce iyice bir incelenmelidir. Şu anda gördüğüm kadarıyla tartışmalı bir konu. Ama çok büyük üzüntü duydum. Tekrar başsağlığı diliyorum”
Atakan’ın ölümünün ardından timsah gözyaşları döken Cumhurbaşkanı Gül, Gezi direnişi sırasında katledilenlerin faillerini korudukları gerçekliğini, sokaklarda direnen halkın belleğinden silemeyecektir. Yaşanan polis saldırıları sonucu katledilen direnişçilerin kimler tarafından katledildiği tüm açıklığıyla orta yerde durmaktadır. Bu nedenle Cumhurbaşkanı Gül’ün olayın araştırılacağı ve gereğinin yapılacağı açıklamaları inandırıcılıktan uzaktır. Eğer bu açıklamaların bir gerçekliği olsaydı katledilen 6 direnişçinin failleri yakalanarak cezalandırılırdı. Aksine direnişçileri katledenler araştırılmayarak adeta ödüllendirildi. Direnişçilere palayla saldıran Sabri Çelebi’nin Fas’a kaçmasının ardından yeniden ülkeye dönüşü sırasında gözaltına alınıp serbest bırakılmasından, saldırılarına polislerle konuşarak devam etmesine kadar pek çok kamera görüntüsünün de gösterdiği gibi, faşist devlet yetkililerinin amacı, direnişçilere saldıran kişileri cezalandırmak değildir. Halk direnişini büyüterek ve örgütlü mücadeleyi geliştirerek süreci omuzlama sorumluluğuyla karşı karşıyadır.
İçişleri Bakanı Güler ideolojik saldırılarına devam ediyor
Ülke genelinde protesto eylemlerine azgınca saldıran polisin tutumunu ve bu saldırılardaki kendi rollerini görmezden gelen İçişleri Bakanı Muammer Güler de eylemlerde şiddet uygulanmadığı sürece polis saldırısının olmayacağını iddia etti. Direnişçileri hedef göstermekten de çekinmeyen Güler şunları söyledi: “Belli gruplar kendi amaçlarını başkalarının protestoları üzerine yığarak çabalarına ulaşmaya çalışıyorlar. Bizim de bu organizasyonlarını yayan kişilere yönelik operasyonlarımız oluyor”
Güler açıklamalarına Ahmet Atakan’la ilgili yeni görüntülerin ortaya çıktığı yorumuyla devam etti. Atakan’ın protesto eylemleri sırasında hayatını kaybettiği gerçekliğini görmezden gelen Güler, Atakan’ın yüksek bir yerden düşerek öldüğünü iddia etti. Güler açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Şunu tavsiye ediyorum. Her olayı bir bahane bilerek hemen bir protesto girişimine girmenin anlamı yok. Bir üzücü hadisedir. Kimsenin burnu kanasın istemeyiz. Ama polisle her gün çatışma ortamı oluşturduğunuzda buna benzer olumsuz olaylar meydana gelebiliyor. Yeni görüntüler var. Onlara bakıyoruz yüksekten düştüğü gibi. Polisin herhangi bir müdahalesi olmadığı yönünde de tereddüt yok. Her şeye rağmen bir talihsiz olaydır üzücü olaydır. Bunların üzerinde bahane edilerek vatandaşları birbiri ile çatıştırma büyük bir çatışma ortamına dönüştürülmeye çalışılıyor.”
Direniş örgütlü mücadeleyi büyüterek kazanacaktır
Kamera görüntülerinde Atakan’ın yüksekten düştüğü görülmektedir ancak bu görüntülerde Atakan’ın gaz bombasıyla yaralanarak düşmesi ihtimali göz ardı edilmekte ve bu görüntüler sistemin ideolojik saldırısının bir aracına dönüştürülmektedir. Kamera görüntülerinin emniyet kanalıyla basına servis edilmesi de bu gerçekliği güçlendiren önemli bir veridir.
Dün gece Halk TV’ye kamera görüntüleriyle ilgili açıklamalar yapan CHP Hatay Milletvekilinin ifadeleri de devletin katliamdaki rolünü görmezden gelen içerikteydi. “Polisin Ahmet Atakan’ı vurmadığı açıkça görülmektedir” diyen milletvekili sistemin sözcülüğüne soyunarak Atakan’ın direniş sırasında katledilmesi gerçekliğini görmezden geldi.
Güler Hatay halkını da hedef gösteren açıklamalarıyla tepki topladı. “Hatay’da mezhepsel bir sıkıntı varmış gibi bir oyun oynanmak isteniyor” diyen Güler, Hatay halkına yönelik pervasızca devam eden polis saldırılarını kışkırtan açıklamalarıyla da düzenin sözcülüğü görevini kimselere bırakmayacağını da bir kez daha göstermiş oldu.