DHF Dersim Örgütlülüğünden AKP’ye çağrı

Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) Dersim Örgütlülüğü, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun partisinin Afyon kampında yaptığı “3 ilimizden milletvekili çıkaramadık. Ama karar aldık Tunceli, Şırnak, Hakkari’ye ikişer milletvekili atayacağız” sözleri üzerine bir açıklama yayınladı

HABER MERKEZİ (10.01.2016) – Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) Dersim Örgütlülüğü, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun partisinin Afyon kampında yaptığı “3 ilimizden milletvekili çıkaramadık. Ama karar aldık Tunceli, Şırnak, Hakkari’ye ikişer milletvekili atayacağız” sözleri üzerine bir açıklama yayınladı.

“AKP’ye çağrımızdır; Davutoğlu’nu da burada görmek istiyoruz. O bizi hatırlar” başlıklı yayınlanan açıklama da, ” Dün ‘’Özgürlük, eşitlik, adalet’’ söylemleriyle halkları kendisine yedeklemeye çalışan tekçi zihniyet bugünde farklı konseptlerle bu hamleyi yapmaktadırlar. Her defasında farklı konseptlerle hayata geçirmeye çalıştıkları ‘’tek bayrak, tek vatan, tek millet’’ senaryosudur. Bu senaryoyu ancak ve ancak halkların devrimci militan mücadelesi boşa düşürebilir.” ifadelerine yer verildi.

Açıklamanın tam metni ise şu şekilde;

“Faşist ‘’TC’’ devletinin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Afyon’da AK Parti’nin 24. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda ki konuşmasında “81 ilin 78’inden milletvekili çıkarırken, sadece 3 ilimizden milletvekili çıkaramadık ama geçen MYK’da arkadaşlarla karar aldık; bu illerimizdeki vatandaşlarımız da müsterih olsunlar hiçbir şekilde sahipsiz oldukları kanaatine düşmesinler.

AK Parti olarak onları da sahipsiz bırakmıyoruz. Aldığımız kararla, Tunceli, Şırnak ve Hakkari illerimize Meclis grubumuzdan ikişer milletvekili atayarak, onları o şehirlerimizin milletvekili kabul ederek onları görevlendiriyoruz.’’ açıklamasında bulundu. Bu açıklama faşist AKP iktidarının toplumsal karşılığı olmadığı alanlarda hakimiyet kurma ve bu alanlara yönelik özel faşist  politikalarının gelişeceğinin dışa vurumudur.  Katliam, baskı, imha, inkar politikalarının had safhaya ulaştığı, her türden gerici saldırıların hayata geçirildiği böylesi bir süreçte bu açıklama elbette ki tesadüfü değildir. Amaçlanan Türkiye Kuzey Kürdistan’ın her karışında tahakküm kurup kendi sultasını hakim kılmaktır.  Faşist baskı ve devlet terörüyle  halkları sindirmeye çalışan AKP iktidarı gelinen süreçte daha fazla teşhir olmuş ve halklar tarafından bir meşruluğu kalmamıştır. Direnenlerin mücadelesini tankla,topla,tüfekle yani elinde kullanabileceği tüm araçlarla bastırmaya çabalayan genç, yaşlı çocuk demeden katleden, cesetlerin dahi gömülmesine müsaade etmeyen bu faşist saldırı konsepti halkların direnişi karşısında acizleşmiştir. Elbette ki bu saldırılar kokuşmuş  ceberut sistemin can çırpınışının kod adıdır. Kendi dışında kalan tüm kesimlere kudurmuş köpek misali saldıran bu Faşist iktidar kendi eliyle sonunu hazırlamıştır. Halkların kazanması muhtemel olan faşist iktidarın diz çökmesi ise kaçınılmaz bir hal almıştır. Ebedi olan faşizm değil direnişlerdir. Bu anlamıyla direnişe ses vermek yeterli değil  bizatihi direnişi kuşanmak ve tüm gerici saldırıları boşa düşürmek esas olan olmalıdır. 

Geçtiğimiz sene ’’Dersim özrü’’ tartışmaları çerçevesinde tüm burjuva klikler bu tartışmaya dahil olmuş ve Dersim’e gelmeye karar vermişlerdir. Faşist ‘’TC’’ devletinin Başbakanı Davutoğlu Dersim polemiği üzerinden ‘’açılım, barış, çözüm’’ demagojileriyle Dersim’e adım atmıştır. Fakat geldiği zaman direnişle karşılaşmış ve programını iptal ederek geri dönmüştür. Aynı senaryo bu seferde kafatasçı MHP başkanının gelmesiyle sonuçlanmıştır. Valilik önünde binlerce polis eşliğinde açıklama yapmaya çalışan Bahçeli direnişin görkemiyle geri dönmek zorunda kalmıştır. Her iki örnekte görüldüğü gibi ‘’Aslanlar yurduna çakallar giremez’’betimlemesinde olduğu gibi ‘’çakallar’’ bu toprakları kirletememiştir, kirletemeyeceklerdir. 
Dün ‘’Özgürlük, eşitlik, adalet’’ söylemleriyle halkları kendisine yedeklemeye çalışan tekçi zihniyet bugünde farklı konseptlerle bu hamleyi yapmaktadırlar. Her defasında farklı konseptlerle hayata geçirmeye çalıştıkları ‘’tek bayrak, tek vatan, tek millet’’ senaryosudur. Bu senaryoyu ancak ve ancak halkların devrimci militan mücadelesi boşa düşürebilir. ‘’Dersim özrü’’ tartışmalarıyla nasıl ki hedeflediklerine ulaşamadıysalar değil iki tüm vekillerini de buraya atasalar yinede  hedeflerine ulaşamayacaklardır. Çünkü bizler ne onların vekillerini tanıyor,  nede yasalarını tanıyoruz. Vekilleri de yasaları da zulüm ve barbarlığın tezahürüdür. Bu anlamıyla AKP’nin bu yönelimi tarihi direniş çizgimizden aldığımız kudretle karşılaşacaktır.

Son olarak AKP’ye çağrımızdır; Davutoğlu’nu da burada görmek istiyoruz. O bizi hatırlar…”

Önceki İçerikKürdistan’daki tarihi direniş ve iflah olmaz sosyal şovenlerin hezeyanları
Sonraki İçerikDKH Kürdistan alt kurultayını gerçekleştirdi