Dersim’de 18 Mayıs anması

Dersim’de DHF, Partizan ve ESP Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya şahsında Haki Karer, Dörtler ve tüm mayıs ayı şehitlerini andı

DERSİM (19.05.2015) – Demokratik Haklar Federasyonu, Ezilenlerin Sosyalist Partisi ve Partizan’ın çağrısıyla Sanat sokağında bir araya gelen kitle Seyit Rıza Meydanı’nda Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’nın katledilişinin 42. yılında, anma gerçekleştirdi.

Saat 19.00’da Sanat Sokağında bir araya gelen kitle “Haki Karer ve Dörtler yaşıyor, kavga büyüyor” pankartı ardında Seyit Rıza Meydanı’na doğru meşaleli yürüyüş gerçekleştirdi. “Önderimiz İbrahim Kaypakkaya”, “Yaşasın devrimci dayanışma”, “Şehit namırın”, “Bedel ödedik bedel ödeteceğiz”, “Dörtler yaşıyor kavga sürüyor” sloganları atıldı.

Seyit Rıza meydanına gelindiğinde İbrahim Kaypakkaya şahsında, Haki Karer, Dörtler ve tüm mayıs şehitleri ve bir dakika saygı duruşu yapıldı. Saygı duruşunun ardından devrimci kurumlar adına basın açıklaması okundu okunan açıklamada şu ifadelere yer verildi;

‘Bu çelik aldığı suyu unutmayacak, zulmün saltanatları yıkılacak’

“Mayıs ayı, dünyada ve ülkemizde burjuva egemenliğine karşı ezilen, sömürülen sınıflar için devrim mücadelesi yürüten devrimcilerin ölümsüzlükleriyle anılmaktadır. Mayıs ayı Deniz’in, Yusuf’un, Hüseyin’in idam sehpalarında yükselttiği direnişe şahitlik etmiştir. Haki Karer’in ölümsüzlüğüyle yarattığı, Dörtlerin bedenlerini Kürt halkına siper edişiyle büyüyen mirasın tanığıdır mayıs ayı. Komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın Amed zindanlarında TC’yi bozguna uğratan direniş destanının adıdır mayıs.

‘Sistemin korkusu ezilenlerin cüretidir Kaypakkaya!’

“Komünist önder İbrahim Kaypakkaya, egemenlerin, halkımıza dayattığı yoksulluk ve sefalete, yaşatılan acı ve akıtılan kana, halkımız üzerindeki siyasal ve sosyal tahakküme karşı koyuşun büyük cüreti olarak doğdu. Kaypakkaya yoldaş, yarım asırlık suskunluğu parçalayan keskin çıkışı, devrimciler üzerinde esen revizyonist ve idealist rüzgarın net kopuşu, komünist bilincin sapmaz duruşu oldu. Kaypakkaya, sınıf savaşımı deneyimlerinden, ithal-ikameci değil, ülke gerçekliğine uyarlayan bir tarzda yararlanmıştır. Kaypakkaya yoldaşın sürekli olarak öğrenmeye açıklığını, yeniyi yaratma cüretini birleştirmesi ile komünist kimliği de oluşmaya başlayacaktı. 

Kaypakkaya yoldaşın; araştırma-inceleme ve yenilenme durumu, netliği, devrim stratejisine dair adımları, sistemin dengelerini alt üst eden belirlemeleri ile devletin kırmızı çizgilerine kurşun oluşu, Kaypakkaya’yı 71 devrimci- silahlı çıkışındaki devrimci önderlerden ayrı bir yere taşımaktadır.

Kaypakkaya, yarım asırlık suskunluğu bir bıçak darbesiyle ikiye ayırır gibi bozmuştur. Ölümsüzlüğünün 42. yılında bile devlet tarafından korku nöbetlerine tutularak anılmasının sebebi onun devletin kırmızı çizgileriyle hesaplaşan, en net duruşu sergileyen, en keskin söylemlerle devletin katliamcı, yok sayan, sömüren yüzünü açığa çıkaran tavrıdır. Kaypakkaya yoldaş, dönemin işçi ve köylü direnişlerinin edilgen bir izleyeni değil aktif bir bileşeni olmuştur. Onun için Kaypakkaya yoldaş kitlelerin hem öğrencisi hem de öğretmenidir. Bu yüzden Kaypakkaya faaliyet yürüttüğü her nokta da destanlaşmış, ezilen işçi ve köylülerin gönlünde yer edinmiştir.

Kaypakkaya; kısa mücadele tarihinde sol hareketin ideolojik yönelimini devrimci bir kavrayışla eleştirmiş, resmi ideolojiyle arasına keskin hatlar çizmiştir. Resmi ideolojiyi ezilen halklar ve sınıflar cephesinden eleştirmiş, solun egemen sistemle olan göbek bağını kesmiştir. Bu nedenle de istihbarat raporlarına “Türkiye’de ihtilalcı komünizmin en tehlikeli” temsilcisi olarak kaydedilmiştir. Kaypakkaya’yı devlet nazarında suçlu ve tehlike kılan ve katledilmesine gerekçe olan en temel mesele ülkemizin tarihi gerçeklerine dair bilimsel yaklaşımıdır.

Egemenler tarafından baskı altına alınan Kürt ulusunun başkaldırısını meşru olduğunu, bu başkaldırıyı gerici olarak damgalayan hareketlerin sosyal şoven bir tavır içinde olduğunu dile getirmiştir.

Bugün onun Kemalizm, Kürdistan, Ermeni soykırımı ve ezilen sınıflara dair ortaya koyduğu gerçekler egemen sistem için hala bir tehdit olmaya devam etmektedir. Kemalizm’in büyük burjuvazinin temsilcisi olduğunu ve faşist bir karakter taşıdığını belirtmiş, solun Kemalizm’den devralacağı bir mirası olmadığının altını çizmiştir

Bu yıl Ermeni Soykırımının 100. yılını “geride” bırakırken dahi Ermeni Soykırımı söylemi, devletin öfke nöbetine sebep olmaktadır. Henüz “Ermeni” kelimesinin yasaklı olduğu bir dönemde Kaypakkaya yoldaş Ermeni soykırımı gerçekliğini net bir şekilde ifade etmiştir. 

Bugün Kaypakkaya’yı anmak ve anlamak, Gezi direnişinden Kobanê zaferine halkımızın yükselen direniş çığlığını duymak ve bu direnişi her alana yaymaktan geçmektedir. Soma’da katledilen yüzlerce işçinin hesabını sormaktır.

Bugün Kaypakkaya’yı anmak Kürt halkının Kobanê’de yükselttiği direnişi ve zaferi anlamak ve öznesi olmaktan geçmektedir.”

‘Dörtler Kürt ulusal mücadelesi yangınının ilk kıvılcımıdır’

“Yine 18 Mayıs  ve Haki Karer Antep’te öldürüldü. 1982 yılının aynı gününde Diyarbakır Hapishanesi’nde Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Necmi Önen ve Mahmut Zengin kendilerini yaktı. Devletin saldırılarına karşı Amed zindanlarını devrimci cüretle karşılayan devrimciler 18 mayıs manifestosuna eklendiler.

Amed zindanlarında teslimiyetin değil başkaldırının dört güzel insanı olarak karanlığı aydınlatan  Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Mahmut Zengin ve Necmi Öner’in bedenlerinde tutuşan ateş; on yıllardır süren Kürt ulusal mücadelesi yangınının ilk kıvılcımıdır. Türk ulusuna mensup bir devrimci olan Haki Karer’in zulme karşı direnişi, ezilenin yanında olmanın, sömürüye başkaldırmanın ve fedakârlığın adıdır.

Devrimci önderlerimizi andığımız bugünde onları anmak ve yarattıkları dayanışma ve mücadele mirasını büyütmenin yolu egemenlerin saldırılarına karşı ortak duruşu sergilemekten geçmektedir. Onların yarattığı dayanışma kültürünün bir adımı olarak 7 Haziranda egemen klik sözcüsü AKP’nin halkımıza yönelik saldırgan politikalarını bertaraf etmek için ortak mücadele cephesini büyüteceğimiz şehitlerimizin kararlılığı ve bilinciyle büyüteceğimizi ilan ediyoruz.

18 Mayıs 1973 yılında Amed zindanlarında işkence de katledilen İbrahim Kaypakkaya mayıs ayının orta yerine devrim ve sosyalizm mücadelesinde devrimci bir kültürün ortak mirasçısı olarak ölümsüzleşmiştir.

Bugün Ülkemizde bilimsel sosyalizm mücadelesini devrimci diyalektik bir yöntemle geliştiren ve bizlere miras bırakan İbrahim Kaypakkaya’yı işçi sınıfının ve ezilen halkların yükselen kızıl bayrağıyla tarihimizin coşkusuyla anmaktan onur duyuyoruz. Çünkü Komünist bir dünya için mücadele eden Kaypakkaya’nın bugün bize bıraktığı cüret, devrimcileşmenin ve devrimi inşa etmenin yoludur.”

Yapılan anma müzik dinletisi ve sinevizyon gösteriminin ardından sonlandırıldı.

 

Önceki İçerikMKP’den HDP’ye yapılan saldırılara ilişkin açıklama
Sonraki İçerik‘Kaypakkaya, Haki Karer ve Dörtler yaşıyor savaşıyor!’