Deniz Faruk Zeren: SANCI

Sancı büyüyecek, köklerini uzatacak, sağlamlaştıracak. Sosyalist, toplumcu yayıncılık zincirinin önemli bir halkası olma işini büyütecek. Büyütmeli. Şimdiye kadar olduğundan daha fazla ve geniş bir yazar-okur kitlesine ulaşmalı. En geniş kesimlerin sesi olmalı. Sahiplenilmeyi ve birlikte yürümeyi sağlamlaştırmalı. Şimdiye kadar değerli çabaları ile dergiyi gönüllü dağıtan, birbirine ulaştıran arkadaşlar bu çabalarını daha organize bir hale getirseler, Sancı en ücra dağ köylerine kadar ulaşsa, fabrikalardan, atölyelere, tarlalardan, okullara her yere girebilse, asıl o zaman halk için kültür sanat ve edebiyattan doğru savurduğu sözler bir anlama kavuşabilir

HABER MERKEZİ (23.01.2016) – Sancı Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi 1. yaşını doldurdu. Bu vesile ile kısa da olsa bir değerlendirmeyi hak ettiği düşüncesindeyim. Büyük bir heyecan, coşku ve artık eşine az rastlanan yüce bir gönüllü çalışmanın eseri olan Sancı’nın bizim için önemi, düşünce, üretim ve paylaşım dünyamızda kapladığı yer elbette tartışma götürmez. Sancı esas olarak neredeyse kırk yıllık bir isteğin, kulvarındaki boşluğun, ihtiyacın ve bütün bunların oluşturduğu kaçınılmaz tazyikin, baskının sonucudur. Geç kalınmış ama vazgeçilmemiş bir isteğin sonucudur. Ufkunda “Yüz çiçek açsın yüz düşünce akımı yarışsın” düsturu yazılı olanların bu alanda yıllar ve yıllar boyunca kalem oynatamamış, söz söyleyememiş, iş eyleyememiş olmaları öyle hemen bir çırpıda giderilecek bir boşluk değildir mutlaka. Daha kat edilecek uzun yollar, aşılacak büyük engebeler olduğu açık. Coğrafyamızda halk için kültür sanat edebiyat alanında söz söyleyen ya da kelimenin gerçek anlamıyla sosyalist, toplumcu dergilerin sayısı ne yazık ki iki elin parmak sayısını geçmiyor. Elbette bunların hepsi birbirinden değerli ve önemlidir. Sancı da bu toplumcu sosyalist edebiyat yayıncılığı zincirinin önemli bir halkası olmuştur şimdiden. Bu zincirin büyümesi, nitelik, yaygınlık, derinlik ve hacim olarak daha da güçlenmesi, ülkemizdeki devrimci mücadelenin hem önemli bir görevi hem önemli bir kazanımı olacaktır. Bunun için Sancı kendi cephesinden üretmeye ve paylaşmaya devam edecektir, etmelidir.

Geçen bir yıl elbette Sancı için doğum ve emekleme yılı olarak ele alınmalıdır. Bu yıl, sürdürülen yayıncılıkta çok önemli işler yapılmış olmasına rağmen eksikliklerin de ortaya çıkması engellenememiştir. Bu, işin doğasında vardır. Ama daha fazla büyüme ve derinleşme perspektifi olduğu sürece bunlar aşılacaktır elbette. Yayın yaptığı dilin inceliklerine hâkim olmaktan tutalım, ifade sorunlarına kadar bir dizi sorun sayılabilir. Ama esas sorun, var olan, daha ilk doğuşundan yakalanan nitelik çıtasının giderek yükseltilmesi sorunudur. Bu da derinleşmekle mümkündür. Derinleşmek olanağını da ancak orada gönüllü çalışma yürüten arkadaşların bu alanda profesyonelleşmelerinin önünün açılması ile mümkün olacağını belirtmekte fayda var. Bunun için çeşitli olanaklar yaratılmalı, kültür sanat edebiyat yayıncılığının bütün incelikleri ve editoryal çalışmanın ustalıkları kavranmalı ve kolektif çalışmaya yedirilmeli. Kısacası Sancı Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi kendini süreklileştirmeli, kurumsallaştırmalı, kendi yayıncı ve yazar kadrosunu yaratmalı.

Büyük yayın tekellerinin bile kültür sanat edebiyat dergisi çıkarmakta, çıkarmaktan ziyade çıkardıkları dergiyi uzun ömürlü kılmakta zorlandıklarını biliyoruz. Bunun maddi ve manevi birçok nedeni var. Kuşkusuz Sancı herhangi bir tekele sırtını dayamış değil. Maddi sorunlarını, üretim ve yaratım sorunlarını kendi çabaları ile aşmak zorunda. Bunları aşmanın en önemli yolu derginin dağıtım ağının genişletilmesi, güçlendirilmesidir. Dağıtım tekellerine verilecek para olmadığına göre kendi okur-dağıtımcı-abone ilişkisini kurmak zorundadır. Bu dergiyle uzaktan, yakından bağ kurabilen her okurun da görevi olmalıdır. Bu klasik “oku-okut-abone ol” çağrısı ya da denkleminden daha öte bir ilişkiye işaret etmelidir. Sancı esasta kendi okur kitlesini yaratmalıdır. Kültür, sanat ve esasta edebiyat okurlarının en geniş kesimlerine ulaşmayı hedef almalıdır. Onların dergisi olmalıdır. Edebiyatın sorunları ile uğraşanların sesi olmalıdır. Kendi dağılımını ve sürekliliğini ancak bu kitleselliğe ulaşınca koruyabilecektir. Bunun için mevcuttan büyümeye doğru nitelikli emeği arttırmak gerekmektedir. Bunun yapabilecek birikim, deneyim ve donanım elbette vardır.

Sancı’nın ikinci yılı mutlaka olgunlaşma ve bilgeliğe erişme yılı olacaktır. Olmalıdır. Bunun için şimdiye kadar yürütülen çabalar kıymetlidir. Ancak şimdiye kadar bir yerlerden ‘İzleyelim bakalım ne olacak bu Sancı’ diye seyretmekle yetinen arkadaşların da kollarını çemirlemelerinin zamanıdır. Farklı bir şey olacağı yok Sancı büyüyecek, köklerini uzatacak, sağlamlaştıracak. Sosyalist, toplumcu yayıncılık zincirinin önemli bir halkası olma işini büyütecek. Büyütmeli. Şimdiye kadar olduğundan daha fazla ve geniş bir yazar-okur kitlesine ulaşmalı. En geniş kesimlerin sesi olmalı. Sahiplenilmeyi ve birlikte yürümeyi sağlamlaştırmalı. Şimdiye kadar değerli çabaları ile dergiyi gönüllü dağıtan, birbirine ulaştıran arkadaşlar bu çabalarını daha organize bir hale getirseler, Sancı en ücra dağ köylerine kadar ulaşsa, fabrikalardan, atölyelere, tarlalardan, okullara her yere girebilse, asıl o zaman halk için kültür sanat ve edebiyattan doğru savurduğu sözler bir anlama kavuşabilir. Edebiyat okumasını da yazmasını da tanrılardan alıp yeryüzüne indirebilir. İndirmelidir.

O vakit döşünde yaratım, üretim ve paylaşım Sancı’sı olan beri gelsin.

Önceki İçerikFaşist devletin sadık bir bekçisi; Kamer Genç
Sonraki İçerikİç savaşın öngünlerinde militan bir sol ihtiyacı