Birinci yılında selam olsun Haziran Ayaklanması’na!

Haziran Ayaklanmasının mimari olan kitlelerin devrimci eyleminden öğrenerek ilerliyoruz. Halk kitleleri kendi pratiği olan Haziran tecrübesinden aldığı güçle demokrasi bilinci ve mücadele kültürü  açısından bugün daha ileri ve daha güçlüdür

HABER MERKEZİ (31.05.2014)- Birinci yılını doldurduğumuz (Gezi) Haziran Ayaklanması’nın ruhu, bugün hala ilk günkü gibi diri olup taşan bir nehir gibi coşkun ve kabarıktır. Devrimci heyecanımızı büyüterek ilham veren halk kitleleri bugün yine ayakta, yine demokrasi ve özgürlük uğruna mücadele meydanlarında, yine faşist baskı ve katliamlara karşı ayaktadır. Ayaklanma pratiğinden sonra gözle görülür ölçüde ivme kazanan devrimci ruh, gelişen militan mücadele ve eylemlerle devam etmektedir. Bu durum, Gezi ruhu ve şehitlerinin ölümsüzlüğünün de kanıtıdır. Aynı ruh ve mücadelenin parçası olan bizler, ayaklanmanın birinci yılını, mücadeleyi daha ileri mevzilere taşıyacak olan devrimci kitlelerin büyük coşkusuyla karşılıyoruz. Bu vesileyle, Haziran Ayaklanması’nın birinci yılını devrimci coşkumuzla selamlarken, direniş şehitlerimizin unutulmaz anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.

Korkunun zincirleri kırılarak esaret duvarları yıkılmıştır

Ülke devrimci hareketi tarihinde “mücadeleye direktif” anlamında yükselen bir dönemeç ve başkaldırı öznesiyle emsalsiz büyüklüğe sahip olan Haziran Ayaklanması, kitlesel kalkışma açısından da adeta bir milat durumundadır. Büyük dersler ve hatta öğretilerle anlamlı olan direniş ve mücadele süreci halk kitlelerine umut, militan devrimcilere ilham vermiştir. Ülkeyi sarsan devrimci isyan, birinci yaptırımıyla, gerici-faşist hakim sınıflara büyük korku vererek AKP iktidarının azgınca hortlayan faşist saldırganlığına esasta geri adım attırmıştır. İkinci fonksiyonuyla aldatılan geniş kitlelerin silkinip uyanmasını sağlarken, özellikle de bilinçli-örgütlü devrimci hareketin tasfiyeci türevlerine sıkışarak daralmış ufkuna ışık tutmuştur. Pasifizmin paslanmış kabukları kitlelerin devrimci isyanıyla paramparça edilmiş, korkunun zincirleri kırılarak esaret duvarları yıkılmıştır. Şovenizm zehri büyük bir darbe almış, işçi ve emekçilerin yoksul dünyası sınıf cephesinde birleşerek karşı-devrimci demagojiyi yerle bir etmiştir.  Kolektif yaşam, paylaşım ve dayanışma tüm erdemiyle gözleri doldurmuştur. Fedakar direnişlerde kahramanlıklar sergilenmiş, ağır bedeller pahasına devrim şiarları haykırılmıştır. Gerçek güç ve tarihi yazan kahramanların halk kitleleri olduğu bir kez daha ispatlanmış, devrimci örgütlenmelerin kitleleri kucaklama niteliğine davatiye çıkarılmıştır… Özcesi Haziran Ayaklanması hem ders ve öğretilerle doludur ve hem de ülke devrimci hareketi tarihinde büyük bir sıçrayış ve devrimci adım olarak adeta yeni bir sürecin kapısını aralamıştır.

Haziran Ayaklanması’nın mimari olan kitlelerin devrimci eyleminden öğrenerek ilerliyoruz. Halk kitleleri kendi pratiği olan Haziran tecrübesinden aldığı güçle demokrasi bilinci ve mücadele kültürü  açısından bugün daha ileri ve daha güçlüdür. Devrimci hareket Haziran Ayaklanması’ndan aldığı moralle daha diridir. Sınıf çelişkileri üzerinde cereyan eden çatışma bugün daha keskindir. Haziran Ayaklanması’ndan sonra yaşanan devrimci kitle hareketleri, militan çizginin gelişmesi, sınıflar arası çelişki ve çatışmanın bugün daha diri olduğunu kanıtlamaktadır. Haziran Ayaklanmasının yıl dönümünü karşılarken, kitlelerin sergilediği kararlılık ve mücadeleci tutumu aynı şeyin kanıtıdır.

İlham aldığımız eylem çeşitli millet ve milliyetlerden devrimci halk kitlelerinin başkaldırı pratiğidir. Ayaklanmanın birinci yılını bu bilinçle karşılarken, devrimci pratiğin siyasi iktidar perspektifiyle daha ileri mevzilere taşımayı görev addediyoruz. Devrimci eylemimiz salt AKP iktidarına karşı nitelenen bir mücadele değil, onun temsil ettiği gerici faşist düzen ve bilumum gerici hakim sınıflara karşı mücadele niteliğindedir. Devrimci halk kitlelerinin eyleminin içeriği, faşist baskı, sömürü ve zulüm düzenine karşı demokrasi ve özgürlüklerin savunulmasıdır. Proleter devrimciler, kitlelerin objektif yönelim ve somut taleplerini doğru okuyarak siyasi hedeflerini berraklaştırmalı, her türden gerici sınıf temsilcileriyle aralarına kalın çizgiler çekmelidir.

Devrimci çizgide militan mücadeleyi yükseltelim

Halk kitlelerinin devrimci başkaldırısı aynı zamanda her türden düzen içi reformist sağ tasfiyeci yönelime de açık bir yanıttır. Bu bağlamda proleter devrimci yönelim de bilumum reformist sağ tasfiyeci eğilime karşın, devrimci çizgide militan mücadeleyi yükselterek, ideolojik düzlemde tasfiyeci akımla arasına net çizgiler çekmelidir.

En önemlisi de bütün devrimci güçlerin bilince çıkarması gereken husus olarak, AKP iktidarı şahsında somutlanan faşist baskı ve katliamlar eşliğinde ve emperyalist gericilikle kolkola tırmanan saldırganlığa karşı, bütün ilerici demokratik güçleri devrimci eylemde birleştiren geniş bir cephenin inşa edilmesi görevinin kavranarak pratikleştirilmesidir. Aksi halde mevcut örgütsel ve siyasi güçle kitlelerin gerisinde kalmak ve kitleleri arkadan takip etmek kaçınılmaz bir “kader” olacaktır.

Hakim sınıflara karşı Taksim’e çıkarak meydanları dar edelim

Tüm bileşen güçlerimizle devrimci halk kitleleriyle birlikte faşist AKP iktidarından döktüğü kan ve katliamların hesabını sormak üzere Taksim’e çıkarak meydanları faşist hakim sınıflara dar etme günüdür. Kitlelerin önünde çatışma mevzilerinde tereddütsüzce yer almak ertelenemez bir sorumluluk, içinden geçilen tarihsel kesitte devrimci görevdir. Gösterilerde havai fişek ve molotof kullanan sokakların bu tavrı doğru okunmak durumundadır. Bu tavır, kitlelerin artık gerici faşist zora karşı, devrimci zora başvurması veya bu zora ihtiyaç duyması anlamına gelmektedir. Kitlelerin devrimci ve ileri olan bu yönelimi görüldüğünde siyasi-örgütsel zemindeki radikal mücadelenin devrimci zordan beslenmesinin gerekliliği de görülmüş olacaktır. Tersi durumda da kitlelerin gerisinden emekleyerek kendiliğindenci sağ pasifist potada oyalanmaktan öteye geçilemez. Kitleler şu veya bu biçimde devrimci zora başvururken, bilinçli-örgütlü devrimci hareketin bunda tereddüt ederek yasalcı ve salt barışçıl demokratik mücadele veya tepki düzeyinde kalması kabul edilemez. Faşist hakim sınıfların, devrimci mücadelenin basıncı altında tanımak zorunda kaldığı demokratik mücadele sınırları gerçek demokratik devrimci hareket için, asla yeterli ve rıza gösterilecek sınırlar olamaz. Demokratik alandaki yasal mücadelemizin tanınmış sınırları zorlayarak aşındırma ve kazanımlar elde ederek mevzileri ilerletme perspektifi ayaklanma hareketi gibi devasa harekette tartışılamaz bile. Bu hareket ki, can bedelleri üzerine yükselmiş ve kahramanlıklar yazarak tüm görkemiyle tarihe not düşmüştür. Ülke sınırlarını aşarak uluslararası alanda etki gösteren ayaklanma hareketi asla sıradan bir hareket derekesinde ele alınamaz. Bunun gibi ayaklanmanın yıldönümü ve ölümsüz kahramanlarının anısını kitlelerin devrimci atılımına uygun olarak miltan protestolarla gerçekleştirmeli, bu protestoları yeni bir ayaklanmanın fitili olarak kullanmalıyız.

Rojava’da IŞİD tarafından gerçekleştirilen Kürt katliamını lanetliyoruz

Haziran Ayaklanması’nın mimari olan kitlelerin devrimci eyleminden öğrenerek ilerliyoruz. Halk kitleleri kendi pratiği olan Haziran tecrübesinden aldığı güçle demokrasi bilinci ve mücadele kültürü  açısından bugün daha ileri ve daha güçlüdür. Devrimci hareket Haziran Ayaklanması’ndan aldığı moralle daha diridir

Hakim sınıf klikleri ve medyadan tek tek iktidar kuklalarına kadar tüm çanak yalayıcıları ‘‘provokasyon yapılacak‘‘ gerekçesiyle büyük bir puslu ortam yaratıp korku bulutu oluşturarak geliştirilen güvensizlik ortamında kitlelerin meydanlara çıkmasını engellemeye çalışmaktadır. Bütün burjuva zümre ayaklanmanın yıl dönümü protestolarında dışa vuracak kitlelerin devrimci enerjisinden burjuva faşist düzenleri adına korkarak birleşmekte ve korku ortamı yaratarak kitlelerin devrimci kulvarda boyverecek muhtemel hareketini sabote etmeye çalışmaktadır. Ancak, hiçbir burjuva hile, hiçbir korku ve provakasyon kitle ırmağının akışını değiştiremez, durduramaz.

Haziran Ayaklanması’nın yıl dönümünde direniş şehitlerimizi anarken, Onlar şahsında Rojava Kürt özerk yönetim bölgesinde IŞİD tarafından çocuk, kadın ve sivil ayrımı yapmadan hunharca gerçekleştirdiği Kürt katliamını sınıf tavrımızla lanetliyor, Rojava Kürtlerinin yanında olduğumuzu ayaklanma ruhuyla haykırıyoruz.

 

Önceki İçerikDHF Gezi Ayaklanması için Taksim’e çağırıyor
Sonraki İçerikTaksim’de OHAL! (Saat saat gelişmeler) (Yenilendi)