HABER MERKEZİ (08.07.2014)- Kalbinin % 70’i çalışmayan hasta tutsak Abdullah Kalay, Kocaeli Tıp Fakültesi’nin “cezaevinde kalamaz, mahkum koğuşlarında bile kalamaz, tahliye edilmeli” yönündeki kararına karşın tahliye edilmiyor.
Adli Tıp Kurumu (ATK), hasta tutsak Kalay’ın hapishanede tutarak ölümüne davetiye çıkarıyor. Ocak 2014’ ten bu yana Adli Tıp Kurumu Üst Kurulu’na yapılan itiraz ile Anayasa Mahkemesi ve Cumhurbaşkanlığı’na yapılan başvurular halen sonuçlanmadı. Hapishanede tutulan Kalay’ın, aynı zamanda Wernicke Korsakoff hastalığı bulunuyor. Kalbinin yüzde 30’u çalışan Kalay hapishanede kalp krizi geçirmesinin ardından, durumu ağırlaşınca hastaneye sevk edilmişti.
‘Cezaevinde kalamaz’ raporlarına karşın tahliyesi engellenmişti
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı heyeti, 30 Aralık 2013 tarihli raporunda Kalay’ın tahliye edilmesi gerektiğini şu ifadelerle dile getirmişti: “Cezaevinde kalmasının hayati tehlike oluşturabileceği, cezasının infazının resmi sağlık kuruluşlarının mahkumlara ayrılan bölümlerinde devam edilse dahi hayati tehlike oluşturabileceği, hastalığın kronik bir rahatsızlık olduğu, hayat boyu devam edeceği göz önünde bulundurulduğunda cezanın ertelenmesinin gerekeceği, bir yıl sonra tıbbi durumunun tekrar değerlendirilmesinin uygun olacağı…”
Bu raporun ardından Adli Tıp Kurumu’na sevk edilen Kalay’a, 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu ise 24 Ocak 2014’te verdiği raporla, Kalay’ın hapishanede kalabileceğini ifade etmişti.
Adli Tıp Kurumu’nun raporunda da Kalay’ın daha önce kalp krizi geçirdiği, kalp yetmezliği olduğu, Wernicke Korsakoff hastası olduğu, ancak buna karşın, “doktoru ve reviri olan cezaevinde kalabileceği” kaydedilmişti.
Abdullah Kalay için üçüncü kez tahliyesi yönünde rapor verildi
Yeniden Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı’na sevk edilen Kalay’la ilgili 4 Temmuz’da üçüncü bir rapor hazırlanarak tahliye edilmesi gerektiği belirtildi.
Raporda şu ifadeler yer alıyor: “Geçmişinde kalp krizi öyküsü bulunan ve halen koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği tanıları olan hastanın, mevcut rahatsızlıkları da dikkate alındığında cezaevi gibi kapalı, kalabalık, enfeksiyon riski ve stres yükünün fazla olduğu, hem kalp yetmezliği hem de koroner arter hastalığı açısından uygun diyet ve çevresel koşulların olmadığı ortamlarda bulunmasının tekrar kalp krizi geçirmesine, böyle bir durumda da cezaevinde müdahale edilmesinin beklenmediği…”
“Sorulduğu üzere cezaevinde kalmasının hasta için hayati tehlike oluşturabileceği, hastalığın kronik bir rahatsızlık olduğu, hayat boyu devam edeceği göz önünde bulundurulduğunda cezanın ertelenmesinin gerekeceği…”
Hapishanelerde başta Abdullah Kalay olmak üzere yüzlerce ağır hasta tutsak, Adli Tıp Kurumu’nun tutsaklara yönelik ideolojik yaklaşımı sonucu tahliye edilmeyerek ölüme terk ediliyor. Hasta tutsakların mücadelesini büyüterek ‘içeride dışarıda hücreleri parçala” şiarını hep bir ağızdan haykıralım.