HABER MERKEZİ (16.12.2015) – Yeni Demokrasi Aileleri Birliği (YDAB), 19-22 Aralık Kahramanlık Haftası ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı. “15. Yılında Bedenleriyle Ölümleri Küçülterek Yenenleri 19–22 Aralık Kahramanlık Haftası Şehitlerini Anıyoruz” başlıklı açıklamada, “Yaratmak istedikleri sorgulamayan düşünmeyen üretmeyen ve itiraz etmeyen kültür ile kendi varlıklarının ürünü olan tekçi anlayışın ömrünü uzatmaktır” ifadelerine yer verildi.
Açıklamanın tam metni ise şu şekilde;
“Coşkun bir lav ateşidir
Önüne geçilmek istenen
Ve koca koca buz dağlarıdır
Güneşin önüne engel diye dikilen
Zindandır; sürgündür; işkencedir
Ölüm ve ihanettir
Kurtulmayalım diye boynumuzdaki halkadan
Sistemin hapishaneler politikası uzun yıllardan bu güne dek halk üzerinde uygulanmak istenen tahakkümün bir halkasıdır. Halkı sindirmenin pasifize etmenin tek yolu zindanlarda direnişi yükselten halka önderlik eden devrimci tutsakları esir almaktan geçmekteydi. Yükselen devrimci dinamizmin halk üzerindeki etkisini yok etmenin yolu hapishanelerden başlayarak buralardan sokakları hâkimiyeti altına almaktır. 80’li yıllarda daha da azgınlaşarak devam eden devlet baskısı zindanlarda dayatılmak istenilen tek tip elbise dayatması ile karşımıza çıkmıştır. Dayatılmak istenen tek tip elbise uygulamasına karsın tutsaklar bedenleriyle cevap vererek saldırıyı geri püskürtmeyi başarmıştır. 90’lı yıllara gelindiğinde ise hapishanelerde yaşanan hak gaspları ve sistemli saldırılara karşı tutsaklar bedenlerini açlığa yatırarak saldırıları püskürtmüş ve direniş zaferle taçlanmıştır.
Hapishanelerdeki mevcut durum tutsakların zindanları devletsizleştirmesi hâkim sınıfları acizleştirerek harekete geçirip daha kapsamlı saldırıları gündemine almıştır
Faşist ‘t.c’ devletinin halkın üzerinde kurmaya çalıştığı tahakküm ve teslim alma politikalarını hayata geçirmek için seçtiği yollardan biride hapishaneleri etkisizleştirmektir. Amacına ulaşmak için başvurduğu yöntemler (tecrit, tredman, izolasyon) ile halkın en ileri kesimini ifade eden devrimci tutsak üzerinden halk kitlelerine gözdağı vermek ve itiraz etmeyen sorgulamayan bir toplum yaratmaktır.
Yaratmak istedikleri sorgulamayan düşünmeyen üretmeyen ve itiraz etmeyen kültür ile kendi varlıklarının ürünü olan tekçi anlayışın ömrünü uzatmaktır.
2000’li yıllara gelindiğinde ise devlet hapishanelerde denetimi yeniden ele geçirmek için daha kapsamlı saldırılarla 20 hapishanede eş zamanlı operasyonlarla katliam gerçekleştirmiştir. Bu katliamda 28, Ölüm oruçlarında ise 122 devrimci tutsak şehit düşmüştür.
Bugünlere gelindiğinde ise bu politikalarla F tipi zindanlarında bulunan 500’ü aşkın hasta tutsak ise devlet eliyle ölüme terk edilmiş bir durumdadır. Dün F Tipi zindanlarını bir kurtuluş olarak gören egemenler direniş karşısında daha da acizleşerek bu gün ise saldırılarını daha kapsamlı bir hale dönüştürmüş ve zorunlu sevk adını verdiği uygulamayı bu gün ise sürgün sevkler ile uygulamaya geçirmiştir. Devrimci tutsakların yaşanan hak gaspları karşısında direniş göstermesini ise çeşitli cezalarla mektup, telefon; görüş ve yayın vermeme ile tecrit içinde tecrit yaşatmayı amaçlamaktadır.
Her türlü baskı ve yaptırım karşısında devrimci tutsaklar zindanlarda direnişi seçmiş 19–22 Aralık kahramanlık haftası şehitlerinin izinde mücadelelerinin devamcısı olmuştur olmaya devam etmektedir.
Tecrit karşısında direnişi yükselten devrimci tutsakların sesini yükseltmenin tek yolu kavgayı omuzlamak mücadele mevzilerinde saflarımızı almaktan geçmektedir. Bedenlerinden başka sunabilecek bir şeyi olmayan devrimci tutsakların mücadelesine omuz vererek yaratılmak istenen zindan karanlığını parçalayalım.”