“Trans cinayetleri politiktir”

Dün Taksim’de İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği’nin çağrısıyla DKH’nin de aralarında bulunduğu kadın ve LGBTİ örgütleri 20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Trans Bireyleri Anma Günü çerçevesinde yatıkları basın açıklamasıyla Trans katliamlarını lanetleyerek katliamlara ve transfobiye karşı mücadeleye çağırdı

İSTANBUL (21.11.2014)-  Dün akşam 20 Kasım Nefret Suçu Mağduru Trans Bireyleri Anma Günü sebebiyle Taksim’de bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Saat 19:00’da Galatasaray Lisesi önünde İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği’nin çağrısıyla bir araya gelen aralarında Demokratik Kadın Hareketi (DKH)’nin de bulunduğu kadın ve LGBTİ örgütleri nefret cinayetlerini, translara yönelik her türlü ayrımcılığı lanetleyerek  “Trans cinayetleri politiktir” dedi.

Demokratik Kadın Hareketi (DKH), Pembe Hayat, Hevi LGBTİ, Mersin 7 Renk, Spod, T-der, İzmir Siyah Pembe Üçgen, Lambda İstanbul, Yeni Demokrat Kadın gibi kadın ve LGBTİ örgütlerinin de imzacısı olduğu İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği’nin hazırladığı  basın açıklamasında 1998 yılında ABD’nin San Francisco eyaletinde Rita Hester adında bir trans kadın bıçaklanarak katledilmesinin ardından yapılan mumlu nöbet tutma eylemlerinin ardından 20 Kasım’ın uluslararası Nefret Suçu Mağduru Trans Bireyleri Anma Günü olarak ilan edildiği belirtildi.

T.C.’nin  trans toplumu açısından en çok katliamın yaşandığı ülkelerden biri olduğu ve devlet-yargı-polis üçgeninde ölümlerin normalleştirilip, desteklendiği ve trans toplumuna karşı açık savaş ilanı yapıldığı kaydedilen açıklamada transların devletin tüm vatandaşlarına tanıdığı temel haklardan mahrum bırakıldığı vurgulandı.

Trans görünürlüğü arttıkça katliamların da arttığı belirtilen açıklamada 22 Nisan’da Daracık sokakta katledilen Çağla ve 9 Ekim’de Kurtuluş’ta ki evinde vahşice katledilen Çingene Gül isimli trans kadınlar anıldı. Yaşamın her alanında dışlanmaya maruz bırakılan transların hastanede transfobiye maruz kaldıkları için sağlık ve eğitim hakkından yararlanamadıkları, çalışma ve barınma hakkınınsa translar için tamamen imkânsız olduğu vurgulandı.

“Translar devlet şiddeti ve toplum baskısına dayanamayarak intihara sürükleniyor”

Devlet ve toplum işbirliği ile kimi LGBTİ bireylerin nefret cinayetine kurban gittiği kiminin de devlet şiddeti ve toplum baskısına dayanamayarak intihara sürüklendiği kaydedilen açıklamada İzmir’de 2 Temmuz 2014 tarihinde intihar eden Okyanus Efe Özyavuz adlı trans ve 24 Ağustos 2014 tarihinde intihar eden Mersin 7Renk LGBT üyesi Figen adlı transların intiharı örnek verildi.

Açıklama “Bizler biliyoruz ki mahkum edildiğimiz bu karanlığı aydınlığa döndürecek tek şey örgütlü, birleşik mücadele alanlarının oluşturulmasından geçiyor. Nefret kültürünün durmadan körüklendiği bir coğrafya’da şiddet yaşamın bir parçası haline gelip, olağanlaştırılıyor. Sivas’ta aydınlığı karanlığa boğan, Roboski’de gencecik bedenlere bomba yağdıran,Hrant’ı bizlerden alan, Ceylan’ı, Uğur’u, Berkin’i katleden, Ethem’i, Mehmet’i, Abdullah’ı, Medeni’yi, Ali İsmail’i öldüren, İstanbul ve İzmir’i Rumsuz, Anadolu’yu Ermenisiz bırakan, Kobanê’yi ateş hattına atan ve Çağla Joker’i, Çingene Gül’ü, Ali’yi, Okyanus’u, Figen’i katleden aynı nefret kültürünün farklı yüzleridir.  Bir kez daha deklare ediyoruz: İki yüzlü ahlak anlayışınızı ve normlarınızı kabul etmiyoruz. Hayatın ve bu toplumun birer parçasıyız. Alanlarda, sokaklarda, meydanlarda, barikatlarda, parklarda daha görünür olacağız. Cehenneme çevirdiğiniz hayatlarımızı örgütlülük ve özgürlük bilinci ile harmanlayıp geleceğiz. Katlettiğiniz bütün arkadaşlarımızla geleceğiz. Ve özgürlük günü geldiğinde saraylarınız bile koruyamayacak sizi.” sözleriyle sonlandırıldı.  “Nefrete inat, yaşasın hayat! Trans cinayetleri politiktir!, Transız, buradayız, alışın, gitmiyoruz” sloganlarının atıldığı eylemde katledilen trans bireyler için mumlar yakıldı.

Önceki İçerikNüfusun içinde yüzde onuz toplumsal yaşamda yokuz!
Sonraki İçerikİnşaat işçilerine polis saldırısı