Suriye’de değişen dengeler ve emperyalist blokların durumu

ABD emperyalizminin Suriye’deki planı Rus emperyalizminin müdahalesine takılarak başarıya ulaşamadı. Bugün ise, ABD emperyalizminin IŞİD gerekçesiyle ve “ittifak’’ güçleriyle birlikte “T.C’’ devletini temsilen AKP iktidarıyla yaptığı gerici anlaşmalar temelinde Rusya emperyalizminin arkasında olduğu Esad iktidarına karşı daha etkili saldırılar planlaması ve/veya oradaki muhalif güçleri çok daha etkin desteklemesi adımlarını somut plana dökmüş durumdadır. Tam da buna karşı Rusya emperyalizmi bu gelişmelere kayıtsız kalmayarak karşı atağa geçerek dünyanın en büyük deniz altısını büyük savaş gemileri eşliğinde Suriye sularına gönderdi. Aynı zamanda Suriye/Esad yönetimini çok daha etkili olarak desteklemeye alenen başladı veya desteklerini alenileştirdi, bundan sakınmadı. Hatta bizzat Rusya askerinin Esad yönetimiyle birlikte muhaliflere karşı savaşa gönderdiği de iddia edilmektedir.

HABER MERKEZİ (24.09.2015)-Gazetemizin 107.Sayısında yayınlanan ‘’Suriye’de değişen dengeler ve emperyalist blokların durumu’’ başlıklı makaleyi okurlarımızla paylaşıyoruz.

Suriye’de yaşanan iç savaşın emperyalist bloklar arasında yaşanan bir çatışma olduğu bilinen gerçektir. Emperyalist güçler gerici emperyalist doğaya has prensip olarak aralarındaki çatışmayı kendileri dışındaki bir gelişme olarak lanse etmek için mümkün olduğunca bağımlı ülkelere aktararak bu pazarlar üzerinde sürdürürler. Neticede yaşadıkları dalaş ve çatışma esasta pazar kapmaya veya pazarlarını korumaya dönük olduğundan çatışmalarını buralara taşıyıp buralarda sürdürmeleri tamamen mümkün olmaktadır. Ki, bu pazar gerçekliğinin emperyalist güçlere bağımlılığı ifade ettiği göz önüne alındığında, emperyalist güçlerin bağımlı iktidarları yıkma ya da destekleme biçiminde buralarda güçlerini sınaması ve kazanımlarını işbirlikçilerini destekleyerek korumaları biçiminde gelişmektedir. Bu anlamda Suriye’de devam eden iç savaşın bir başka değişle Rusya emperyalizmi ile ABD emperyalizmi veya bu iki emperyalist gücün temsil ettikleri emperyalist bloklar arasında yaşanan bir çatışma-savaş olduğu doğrudur. Hatta Suriye örneğinin çok daha keskin olarak ortaya koyduğu savaşın uzun sürmesi veya yenişememe durumu da, savaşı arka planda yürütenlerin emperyalist güçler olmasından ileri gelmektedir.

“Arap baharı” safsatasıyla cilalanan emperyalist güçlerin saldırganlığa dayalı bölge dizaynı birçok ülkede iktidarların el değiştirmesine yol açsa da, Suriye’de bu plan esasta ters tepti denebilir. Suriye’de devam eden iç savaşın bu sürecin veya emperyalist güçlerin bölge dizaynı hareketinin eseri olduğu saklı değildir. ABD emperyalizminin AB’li emperyalistlerden de destek bularak Rusya-Çin eksenli emperyalist bloğa karşı yürürlüğe koyduğu yeni emperyalist stratejilerin Ortadoğu’da yaşanan çatışma ve savaşların kaynağı olduğu açıktır. Dolayısıyla Suriye’de iç savaşa dönüşerek yaşanan çatışmanın nedeni de bizzat bu emperyalist stratejilerdir. Mısır’da, Tunus’ta, Libya’da, Suriye’de ve Gürcistan’da yaşanan savaş ve çatışmalar on binlerce insanın ölümüne yol açmakla birlikte, halkları birbirine kırdıran bu gerici stratejiler Suriye’de çok daha tahripkâr yıkımlara ve katliamlara yol açarak devam etmektedir.

Gerici savaşlar devrimci gelişmelere vesile olur

Gerici savaşların tüm yıkımlarına karşın, tersinden devrimlere veya devrimci gelişmelere vesile olduğu da bir gerçektir. Suriye’de emperyalist bloklar arası dalaşın ürünü olarak sürdürülen gerici savaş iç savaşa evirilerek devam ederken, Suriye devlet sınırlarında zorla tutulan Kürt ulusunun yaşanan kaotik ortam veya savaş koşullarında doğan merkezi iktidar boşluğunu değerlendirerek, yönetimlerini ellerine alarak ilan etmeleri gerici savaşların aynı zamanda devrimci gelişmeye vesile olmasına açık bir örnektir. Ancak bundan ötürü gerici savaşları olumlama gibi bir sonuç asla çıkarılamaz, çıkarılmamalıdır. Aksine gerici savaşların kıyımcı ve yıkıcı tahribatı insanlığa en büyük felaket demektir ve gerici savaşların ortadan kaldırılması için devrimci savaşların geliştirilmesi zorunludur.

Suriye’de sürdürülen gerici emperyalist savaş aynı zamanda IŞİD gibi barbar bir gericiliğin hortlamasına da zemin olmuştur. Bu barbarlığın emperyalist strateji ve savaşlardan bağımsız olmadığı gibi, emperyalist güçler tarafından devreye sokulduğu da bir gerçektir.

Aynı emperyalist gerici savaş ekseninde Suriye’de yaşanan savaş ve gerici saldırganlığın son derece büyük dramlara yol açarak yarattığı mülteci akınları da, emperyalist gerici saldırganlığın yoksul halklara yüklediği ağır fatura olarak not edilmesi gereken felaket zinciridir. Denizlerde boğularak ölen bebeklerin sorumlusu, kitlesel olarak denizlerde boğulan mültecilerin tek sorumlusu bu emperyalist saldırganlık ve gerici savaşlardır.

Bütün yıkım ve kıyımlarla birlikte, bugün Suriye iç savaşında daha doğru ifadeyle emperyalist savaşta gelinen aşama, Esad yönetimindeki merkezi devlet güçleriyle muhalif güçlerin esasta yenişemediği ya da birbirine açık üstünlük sağlayamadığı, dolayısıyla gerici savaşın uzun bir süre daha devam edeceğini göstermektedir. Yani emperyalist güçlerin Suriye pazarında bir anlaşmaya varamayarak çatışmalarını sürdürecekleri görülmektedir. Ne var ki, yaşanan çatışma veya savaşın çok daha keskinleşerek boyutlanacağı da gelişmeler tarafından gösterilmektedir.

ABD emperyalizminin Suriye’deki planı Rus emperyalizminin müdahalesine takılarak başarıya ulaşamadı. İç savaşın veya emperyalist dalaşın bugüne kadar uzaması tam da bu zeminden ileri geldi-gelmektedir. Bugün ise, ABD emperyalizminin IŞİD gerekçesiyle ve “ittifak” güçleriyle birlikte “T.C” devletini temsilen AKP iktidarıyla yaptığı gerici anlaşmalar temelinde Rusya emperyalizminin arkasında olduğu Esad iktidarına karşı daha etkili saldırılar planlaması ve/veya oradaki muhalif güçleri çok daha etkin desteklemesi adımlarını somut plana dökmüş durumdadır. Tam da buna karşı Rusya emperyalizmi bu gelişmelere kayıtsız kalmayarak, karşı atağa geçerek dünyanın en büyük deniz altısını büyük savaş gemileri eşliğinde Suriye sularına gönderdi. Aynı zamanda Suriye/Esad yönetimini çok daha etkili olarak desteklemeye alenen başladı veya desteklerini alenileştirdi, bundan sakınmadı. Hatta bizzat Rusya askerinin Esad yönetimiyle birlikte muhaliflere karşı savaşa gönderdiği de iddia edilmektedir.

Mevcut dengeler Rusya ve Esad lehine

Rusya’nın Suriye’de ödün vermeyeceği ve bu temelde kararlı bir duruş göstererek daha büyük bir savaşa hazır olduğunu ortaya koymuş oldu. Dolayısıyla mevcut durumda Suriye’deki dengelerin Esad ve Rusya lehine bir eğilim taşıdığı söylenebilir. Ancak ABD emperyalizminin bu durum karşısında nasıl bir adım atacağı henüz belli değildir. AB’li emperyalistler dâhil, ABD emperyalizmi tarafından da Rusya’nın ilgili adımlarına dönük belli açıklama ve uyarılarda bulunduğu bilinendir. Fakat karşılıklı olarak yürütülen bu gerginlik sürecinin şu andaki hâkim tarafı Rusya emperyalizmi olarak görülmektedir.

Sınırlı da olsa bir dünya savaşını tercih etmeyen emperyalist güç ve blokların bu süreci belli anlaşmalar temelinde ertelemesi esas olasılıktır. Fakat Ortadoğu gerçeği kanıtlar ki, savaş ve çatışmalar orada süreğendir, bitmeyecektir. Taa ki, emperyalist dünya gericiliği yenilmeden veya geriletilmeden…

 

 

 

 

Önceki İçerikGenel kodlarıyla “Barış’’ sürecinden savaş saldırganlığına atlama yeteneği
Sonraki İçerikSınıf perspektifiyle tarihsel kesitin görevlerini kavrayalım!