Sosyalistlerin barışı sömürüsüz, baskısız bir dünyadır

Biz sosyalistler elbette savaş yanlısı değiliz, savaş isteyenler grubu da değiliz. Fakat zorunluluklardan kaynaklı haklı savaşları tamamen meşru görerek savunuruz. Barış biz sosyalistlerin kavramıdır ve en önde kullanılması da doğru ve elzem olandır. Ancak kullanacağımız barış kavramı elbette burjuvazinin ki ile bir ve aynı değildir!

HABER MERKEZİ (16.10.2015) – Son yıllarda Kürt Ulusal Hareketi’nin girdiği yönelimle birlikte sıklıkla ‘barışı’ konuşur olduk. Siyaset barış ekseninde belirlenmeye başlarken, barış söylemi bütün politikalarımızı esir almaya başladı. Biz sosyalistler elbette savaş yanlısı değiliz, savaş isteyenler grubu da değiliz. Fakat zorunluluklardan kaynaklı haklı savaşları tamamen meşru görerek savunuruz. Barış biz sosyalistlerin kavramıdır ve en önde kullanılması da doğru ve elzem olandır. Ancak kullanacağımız barış kavramı elbette burjuvazinin ki ile bir ve aynı değildir!

Mevcut koşullarda barış söylemini taktiksel olarak, burjuvazinin gerici iktidar savaşlarına karşı teşhir amaçlı kullanmamızda hiçbir sakınca yoktur. Biz sosyalistler bin bir taktik ile sınıf düşmanlarımıza karşı savaşırız. Savaş yalnızca cephede, elde silahla iki grup arasında olmaz, genelde dünya gericiliğine, özelde ise yerli hâkim sınıf gericiliğine ve AKP iktidarına karşı savaşımız her alanda devam etmektedir.

Sosyalistlerin barışı sömürüsüz, baskısız bir dünyadır

Barış kavramını gerici-haksız savaşlara karşıyız manasında kullanırken, aynı zamanda gerçek barışında tarifini yapmak zorundayız. Bizim için barış, işçilerin-emekçilerin sömürüsünün son bulmasıdır. Ezilen ulusların tam hak eşitliğine kavuşmasıdır. Cinsel kimliği yüzünden katmerli ezilen kadınların ve LGBTİ’lerin, tüm ezilmişliğinin ortadan kaldırılmasıdır. Doğanın talanının son bulmasıdır. Eğer ülkemizin herhangi bir yerinde bir işçi sömürülmeye devam ediyorsa, bir kadın tecavüze uğruyorsa, farklı bir milli kimlik ötekileştiriliyorsa, doğa sırf kâr uğruna talan ediliyorsa orada barıştan söz edilemez.

Sosyalistlerin amacı ise işte tüm bu savaş ortamını bitirecek olan devrimci savaşla sosyalizmi inşa etmek ve gerçek anlamdaki barışı getirmektir.

Barış, PKK ile T.C. devleti arasındaki yürütülen savaşın son bulması değildir! Mevcut sömürü ilişkilerinin sürdüğü düzende silahların susması ancak ve ancak dünya gericiliğini güçlendiren ve ezilenleri egemenler karşısında savunmasız bırakan bir içerik taşır. Dünyanın pek çok noktasında özellikle ulusal hareketlerin tasfiyesine dönük olarak devam eden barış görüşmeleri ise, burjuvaziyi daha da güçlendiren bir rol oynamıştır. Halkların savaşı ise evde, sokakta, fabrikada, okulda, tarlada, dağlarda ve yaşamın her alanında devam etmektedir.

Gerçek barışı biz getireceğiz!

Yukarıda da söylediğimiz gibi, bizler silah sevdalısı, insan öldürmeyi seven, savaş isteyen insanlar değiliz. Aksine bunu isteyen, toplumu bölen, silah ve savaş sevdalısı olan, kâr hırsı uğruna işçileri-emekçileri katleden burjuvazidir. Hiç kuşku yok ki, burjuvazi ilerici barutunu yitirdiğinden beri, dünyanın her yerinde halklara kan kusturmaya devam etmiş ve bugüne değin silahla, zorla, baskıyla kendi istediği dünyayı halklara dayatmıştır.

İşte biz, bize dayatılan bu dünya gericiliği ve zorbalığa karşı bir zorunluluk olarak devrimci savaşları savunuruz. Dünyanın geldiği bu aşamada bir avuç burjuva, iktidarı asla gerçek sahibi olan bizlere, işçilere-emekçilere teslim etmeyecek, iktidarını korumak için her türlü yola başvuracaktır.

Halklara karşı daha fazla kâr uğruna, onları suni sınırlar ile bölen, cinsiyet ayrımcılığını körükleyen, işçileri emekçileri daha fazla sömüren, doğayı talan eden bu anlayışa karşı örgütlenmekten ve savaşmaktan başka bir yolumuz yoktur!

Önceki İçerikMKP dava tutsağı Hüseyin Dinç ölümsüzleşti
Sonraki İçerikHüseyin Dinç sonsuzluğa uğurlandı