Saldırılar nafile! Egemenlerin korkuları asla bitmeyecektir!

“Son olarak ise Dersim başta olmak üzere ülkenin onlarca yerinde devrimci, demokratik güçlere yapılan saldırılarda yüzlerce kişi gözaltı ve tutuklama terörüne maruz kalmıştır. ESP başta olmak üzere DHF, HDP, Partizan, TÖP-G’ye yönelik yapılan baskınlarda yüzlere kişi gözaltına alınırken, onlarca kişi de tutuklanmıştır. Bu saldırılar burjuvazinin yaşadığı korkunun kaçınılmaz sonucudur. Fakat hiçbir saldırı, engelleme ve zorbalık burjuvazinin yaşadığı korkuyu ortadan kaldırmayacaktır. Halklarımızın özgürlük ve kurtuluş mücadelesi burjuvaziye stratejik olarak korku salmaya devam edecektir.”

HABER MERKEZİ (07.04.2017)- Faşist diktatörlük ‘’TC’’ nin yeniden dizayn süreci kapsamında ele aldığı başkanlık sistemi merkezli anayasa referandumu sürecini, halklara yönelik topyekûn gerici savaş ve zulüm altında sürdürmektedir. Mevcut siyasal gerçeklik düzleminde ve tamamen halklara zorla dayatılarak örülmeye çalışılan anayasa referandumu süreci ve oylaması, burjuva anlamda dahi meşruluğunu yitirmiştir. OHAL zemini ve kendi burjuva gerici hukukunu da ayaklar altına alarak örülen referandum süreci bırakalım halklarımız açısından, kendi burjuva hukukları açısından dahi zerre kadar meşru değildir. Bizler biliyoruz ki, burjuva gerici iktidarların seçim, milli irade, demokrasi, referandum vb. bütün söylem ve politikaları kitleleri kandırmaktan ve kendi gerici iktidarlarına ‘’meşruluk’’ kılıfı uydurmaktan başka bir anlam ifade etmemektedir. Bu bağlamda genel olarak burjuvazi ve onun bütün gerici türevlerinin tüm politikaları ve somutta da anayasa referandum sürecinin bizler ve halklarımız açısından hiçbir meşruluğu bulunmamaktadır.

Bu durum yaşanan somut siyasal gelişmelere kayıtsız kalmayı ve siyaset belirlememeyi ya da sürecin ihtiyaçlarına denk gelen taktik politikaları ötelemeyi asla doğurmaz. Burjuvazinin ve onun politikalarının bizler açısından meşru olmaması ayrı bir şey fakat devrimle karşı devrim arasında cereyan eden çelişkiler ve siyasal mücadele bağlamında stratejik ve taktik politikalar belirlemek başka bir şeydir. Somut düzlemde anayasa referandumu süreci de tam bu nesnel zeminde ele alınmaktadır. Burjuva klikler arası çatışmalardan yararlanmak, burjuvazinin yaşamış olduğu krizi daha da derinleştirerek zayıflatmak, faşizmin tek elden merkezileştirilerek güçlendirilmesini engellemek/frenlemek ve halklarımızın nefes alarak toplumsal mücadelede yeni bir düzey yaratmasının zeminini güçlendirmek için sürece denk gelen taktik politika belirlemek elzem bir noktada durmaktadır. Proleter devrimciler genel strateji ve ilkesel yaklaşımlarla somut duruma göre devrimci taktik politikalar belirlemeyi asla öteleyemez. Bu düzlemde anayasa referandum seçim sürecinde belirlenen ‘hayır’ taktik politikası nesnel sürece denk gelen doğru bir politikadır. Görev, sona yaklaşılan referandum seçim sürecinde bu doğru taktik politikayı kitlelerle buluşturarak güçlü bir siyasal irade ortaya çıkarmaktır. Burjuvazinin bütün baskı ve engellemelerine rağmen bu siyasal irade zemininin oldukça güçlü olduğu referandum sürecinde onlarca somut kazanımla ve mücadele kararlılığı ile ortaya çıkmıştır.

Devlet terörü ve faşist saldırganlık yaşanan korkunun somut ifadesidir!

Faşist ‘’TC’’ devletinin ve somut temsilcisi Erdoğan/AKP iktidarının öncesi olmakla birlikte özellikle referandum seçim sürecinde halklara yönelik topyekün stratejik savaş ve saldırıları daha da boyutlanarak sürdürülmüştür. Erdoğan/AKP iktidarının bütün engelleme ve zoruna rağmen halkların güçlü bir siyasal irade ortaya koyması yaşanan faşist terör ve saldırıların dozunu daha da arttırmıştır. Sona yaklaşılan referandum sürecinde hayır iradesi ortaya koyan devrimci ve ilerici toplumsal dinamiklere yönelik saldırılar artarak devam etmektedir.

Son olarak ise Dersim başta olmak üzere ülkenin onlarca yerinde devrimci, demokratik güçlere yapılan saldırılarda yüzlerce kişi gözaltı ve tutuklama terörüne maruz kalmıştır. ESP başta olmak üzere DHF, HDP, Partizan, TÖP-G’ye yönelik yapılan baskınlarda yüzlere kişi gözaltına alınırken, onlarca kişi de tutuklanmıştır. Bu saldırılar burjuvazinin yaşadığı korkunun kaçınılmaz sonucudur. Fakat hiçbir saldırı, engelleme ve zorbalık burjuvazinin yaşadığı korkuyu ortadan kaldırmayacaktır. Halklarımızın özgürlük ve kurtuluş mücadelesi burjuvaziye stratejik olarak korku salmaya devam edecektir.

Umudu, direnişi ve cüreti kuşanarak sosyalizm bayrağını yükseltelim!

Faşist diktatörlüğün halklarımızın yaşamına, umuduna ve geleceğine yönelik stratejik saldırıları pervasız biçimde sürerken, halklarımızın bu köhnemiş burjuva gerici iktidar ve zoruna karşı özgürlük ve kurtuluş mücadelesi de kesintisiz olarak ve daha da büyüyerek devam etmektedir. Anayasa referandum sürecinde halklarımızın güçlü bir siyasal irade ortaya koyarak kazanımla çıkması özgürlük ve kurtuluş mücadelemizde önemli bir eşiği ifade etmektedir. Bu bağlamda toplumsal mücadelenin bütün alanlarında birleşik mücadele ruhunu kuşanarak faşizme karşı mücadeleyi büyütmek ve sosyalizm bayrağını yükseltmek tayin edici bir yerde durmaktadır. Dağlarda, zindanlarda, barikatlarda ve sınıf mücadelesinin değişik mücadele mevzilerinde kan ve can pahası yaratılan devrimci kazanımları ve mücadele kararlılığını kuşanarak kenetlenelim ve kazanalım!

 

Önceki İçerik250 sanatçı ve aydın referandumda “hayır” diyor
Sonraki İçerikABD kaybettiği gücünü yeniden kazanmak istiyor