MKP: Direnelim, çatışalım, bedel ödeyelim !

Maoist Komünist Partisi (MKP) Türkiye-Kuzey Kürdistan’da günlerdir devam eden halk hareketiyle ilgili bir açıklama yayınlayarak “Kitleler işkenceden geçirilip kurşunlanıp katledilirken proleter devrimciler seyirci kalamazlar!” dedi

 HABER MERKEZİ (03. 06. 2013)- Maoist Komünist Partisi (MKP) Taksim’deki Gezi Parkı direnişiyle başlayan ve dalga dalga ülkenin dört bir yanına yayılan halk hareketiyle ilgili bir bildiri yayınladı. Elimize e posta yoluyla ulaşan açıklamayı güncelliğinden dolayı paylaşıyoruz:

 ““Direnen ve Ayaklanan Halk Kitleleriyle Omuz Omuza Mücadele Yükseltilmelidir!

 Emekçi Halklarımız, Yoldaşlar!

   Önderlikler önderlik yapacakları halk kitlelerini takip eder durumdadır bugün! Komünist ve devrimciler bugün bir sınavdan daha geçiyor. Kendiliğinden gelme hareket diye burun kıvırmadan ve ama burjuva kliklerin de yedeğine düşmeden fedakarca mücadele etmenin tam zamanıdır! Devrimci hareket ve devrimci dalga denen olay bu gün kitlelerin sergilediği devasa pratiktir. Kitleler devrimcidir, tepkileri demokratiktir, isyan ve ayaklanmaları meşrudur! Önderlik rolümüzün de gereği olarak bize rağmen yaşanan devrimci süreç ve eylemin içinde kitlelerin yanında olalım! Direnelim, çatışalım, bedel ödeyelim! Kitleler işkenceden geçirilip kurşunlanıp katledilirken proleter devrimciler seyirci kalamazlar!

     Değerli Halkımız;

     Her türden gerici baskı, şiddet ve faşizme karşı biriken öfke seliyle ülkenin dört bir yanında meydanları dolduran kitlelerin devrimci başkaldırısı ‘’TC’’ devleti hakim sınıfları ve iktidarlarını sarstı. İstanbul/Taksim Gezi Parkında burjuva çıkarlar ve azgın sömürü uğruna gerçekleştirilmek istenen doğa katliamına karşı patlayan kitle ayaklanması tüm ihtişamıyla devam ediyor. Haykıran kitleler yazgılarını ellerine alarak kendilerinin tayin edebileceklerini neo-liberal burjuva zırvalıklara karşı yeniden gösterdi. AKP iktidarının azılı faşist baskısı direnişi durduramadı, halk kitlelerine sökmedi. Yüzlerce gözaltı, içlerinde ağır yaralılar olmak koşuluyla yüzlerce yaralı, şehirleri bulut gibi kaplayan tonlarca gaz bombası, cop, tazyikli su terörü ve işkencelere rağmen direnen halk kitleleri yılmadan çatışıp demokrasi ve özgürlük taleplerinden ödün vermedi. Burjuva satılık basının suskunluk sansürü ve bilumum burjuva kalemşorun ağzını bıçak açmamasına karşın direniş sesini tüm dünyaya duyurarak dünya ölçeğinde ilgi bularak destek aldı. 

     Muazzam kalabalığın AKP iktidarı şahsında gerici hakim sınıfların baskıcı, yasasını bile tanımaz, faşist zulüm ve sömürü düzenine karşı dışa vurduğu demokratik tepki dalgalar halinde demokrasi ve özgürlük istemi olan kitleleri kavrayarak AKP iktidarının kabusu olup ‘’TC’’ devleti hakim sınıflarının rüyalarını kaçırdı. Geniş halk kitlelerinin doğa katliamına tepkiyle başlayan ve son tahlilde baskıcı barbar iktidara karşı demokratik mücadeleye dönüşen devrimci isyanı beşinci gününde Türk hakim sınıfları ve özgülde AKP iktidarına geri adım attırarak zaferini ilan etti!         

    Bilumum gerici egemen sınıflar gibi komprador bürokratik burjuva sınıf iktidarı olan cemaatler koalisyonu burjuva-feodal AKP iktidarı da halk kitlelerin demokratik talep ve mücadelelerine karşı tarihsel gelenek ve davranışını tekrarlayarak baskı ve şiddete başvurarak direnişi bastırmaya, ayaklanmayı kana boğmaya çalıştı. Ne var ki, ayaklanan kitleler kararlılıkla direnerek ağır bedeller pahasına eylemini büyüterek sürdürdü. Ülkenin onlarca ilinde yapılan protesto gösterilerinde yüz binler alanlara çıkarak Taksim Gezi Parkı Direnişiyle buluştu!         

    AKP iktidarı baskıcı faşist karakteri ve tüm küstahlığına karşın ayaklanan kitleler karşısında korkuya kapılarak tükürdüğünü yaladı ve geri adım attı. Direnen ve ayaklanan kitleler zafer doğurdu. Gerçek kahramanın halk kitleleri olduğu ve tarihi onların yazdığı bir kez daha kanıtlandı. Gerici sınıfların kağıttan kaplan olduğu yeniden ve yeniden teyit olundu.

     Gerici sınıfların iktidar tarihi halk kitlelerini ezip sömürmek ve onlara her türden acıyı reva görerek uygulamak olmuştur. Egemenliklerini sağlama ve iktidarlarını korumanın yolu olarak dünyanın yoksullarına ve ezilenlerine gerici şiddet uygulamakta bir an bile tereddüt etmemiştirler. Egemen sınıf olarak iktidarda örgütlenmiş olan gerici sınıflar, bu olanak veya avantajlarıyla birlikte gerici sınıf karakterleri ve çıkarları gereği tarih boyunca halk kitlelerini küçümseyip horlayarak onlara karşı her türlü pervasızlığı sergilemiş ve barbarca acılar yaşatarak hoyrat davranmakta sakınca görmemiştirler.  Onlara emeklerine yabancılaştırmayı dayatmış, açlık ve yoksulluk içinde yarı aç-yarı tok yaşamayı yeterli görmüştür.

      Ama halk kitleleri gerici hakim sınıfların unuttukları gerçeği hatırlatarak gerçek kahramanın kendileri olduğunu göstermiş, kaderlerini ellerine alan devrimci eylemleriyle toplumsal alt-üst oluşlara imza atarak tarih yazmışlardır. Devrimci halk kitleleri gerici sınıfların halkı küçümseyen küstahlıklarına karşın, ‘’üç-beş baldırı çıplak’’ ve ‘’çapulcu’’ takımı olmadıklarını unutulmaz biçimde ispatlamışlardır. İşte bu tarih ve tarihi gerçek bugün Türkiye-Kuzey Kürdistan’ın değişik millet ve milliyetlerden, ötekileştirilen inanç guruplarından halk kitlelerinin faşist AKP iktidarına karşı başkaldırısıyla vücut bulmaktadır!

AKP iktidarı ve ‘’TC’’ devleti başbakanı Erdoğan alçakça bir üslup ve küstahlıkla ayaklanan halk kitlelerini ‘’üç-beş çapulcu’’ olarak tanımlayarak küçümsemektedir. Küstahlığını ileri götürerek ‘’ben parti olarak bir milyon toplarım’’ diyerek tehditler savurmaktadır. Ancak, ‘’bu baldırı çıplak çapulcular’’ bir kere uyandı mı; ne kuru tehditler söker, ne de kan ve katliam kokan vampir dişler korkutamaz, durduramaz onları! Savaş kışkırtıcısı ve saldırgan politikasıyla Suriye ve Esat diktatörlüğünü halka şiddet ve katliam uygulamakla eleştirip laf söyleme ikiyüzlülüğü sergileyen Erdoğan, meydanları dolduran ve pencerelerden sarkan yüz binlere ‘’çapulcu’’ deme aczi içindedir. Onu bu denli kudurtan halk kitlelerinin ayaklanmasından duyduğu korku ve panikten başka bir şey değildir!

     AKP iktidarı ayaklanma ateşini söndürmek ve tepkilerin odağından çekilmek ve aynı zamanda kendi kitlesine mesaj vermeyi de ihmal etmemek hedefiyle iki yüzlüce ‘’papaz-cellat’’ oyununu sahneliyor. Bülent Arınç, Meclis başkanı Cemil Çiçek ve bir dizi AKP’li yetkili(hatta yarım ağız olmak koşuluyla Erdoğan da) tepkilerin demokratik olduğunu söyleyerek kitleleri yumuşatmaya çalışırken, Erdoğan azılı dişlerini göstermekten geri durmamaktadır. Özcesi, Cumhur başkanı A. Gül ve Meclis başkanı C. Çiçek ve B. Arınç gibileri kitlelerin demokratik tepkisini karşısına almayıp yumuşatmaya çalışırken, Erdoğan ve Mehmet Metiner, Şamil Tayyar, Melih Gökçek gibi belirli şürekası ayaklanan halk kitlelerine küstahça hakaret edip saldırarak kendi tabanını tutmaya çalışıyor.

     Proletarya ve halk kitleleri bu bayat numaraları yutacak kadar tecrübesiz ve saf değildir. Tüm taktikleriniz o bronz duvara çarparak iktidarınızda paralanacaktır. Direniş bitmedi daha sürüyor. Halk kitlelerine ‘’çapulcu’’ diyen gericiler zümresinin kabusu devam edecektir. Kimin çapulcu, kimin kahraman olduğu çok geçmeden açığa çıkmış ve çıkmaya devam edecektir. 

     Sonuç Olarak;

     Biz proleter devrimciler CHP, MHP gibi faşist parti ve burjuva gerici güçleri tenzih ederek halk kitlelerinin demokratik tepki ve isyanını meşru devrimci bir reaksiyon olarak görüyor, ezilen halk kitlelerinin direniş ve ayaklanmalarını selamlıyoruz. Halk kitleleriyle birlikte omuz omuza çatışmayı devrimci görev ve sorumluluğumuzun bir parçası olarak telakki ediyoruz! Aynı sınıf tavrımızla kitlelere uygulanan azılı faşist baskı, işkence ve katliamı lanetliyor, faşist baskının karşısında savaşmak üzere kitlelerin pratik kıtalarında saf tutuyoruz.

     Daha etkili, nitelikli ve belli bir önderliğe sahip başarılı devrimci bir hareket için başta proleter devrimci güçler olmak üzere, bütün devrimci demokratik güçleri birleşik mücadeleye çağırıyoruz! Bu vesileyle çeşitli millet ve milliyetlerden Türkiye- Kuzey Kürdistan proletaryası ve ezilen yoksul halklarını, tüm yoldaşlarımızı, militan ve taraftarlarımızı gerici sınıflar iktidarı ve düzenlerine karşı kitlelerle birlikte direnmeye, çatışmaya ve savaşmaya çağırıyoruz.

 

     Son tahlilde Halk Savaşımızın kahredici gücü ve kızgın ateşiyle gerici düzeni yerle bir edip gerici sınıf iktidarlarını alaşağı edeceğimizin bilincindeyiz. Halk iktidarı ve giderek Sosyalizmin inşası ve Komünizme yürüyüş anlamında nihai zafer Halk Savaşıyla kazanılacaktır! Ne ki, büyük-küçük bütün demokratik devrimci dinamik ve devrimci kitlelerin her türden isyanını proletarya bayrağı altında Marksizm-Leninizm-Maoizm ideolojisiyle birleştirerek hakim sınıflara karşı yürüttüğümüz devrim ve iktidar mücadelemize kanalize etme yeteneğini sergilememiz zorunlu olduğu kadar reddedilemez devrimci yoldur.

     Halk kitlelerinin önünde hiçbir engel duramaz! Gerici zor, karşıtı olan devrimci zoru koşullar. Halk kitlelerinin elinde devreye giren devrimci zor meşru ve zorunludur. Çünkü o, gerici sınıflara karşı demokrasi, özgürlük ve Komünist topluma giden yolda tarihsel olarak ilerici rol oynayan ve gerici sınıflar tarafından zorunlu kılınan devrimci metottur. Birleşen, direnen ve savaşan halk yenilmez. Bunun gibi, her türden gerici zor ve ona sarılan gerici sınıflar eninde sonunda yenilmeye mahkumdur!

Tarihi yazan devrimci halk kitleleri ve onların devrimci eylemidir!

Yaşasın Halkların Meşru-Demokratik Direnişi ve Mücadelesi!

Yaşasın Halkların Birleşik Devrimci İsyanı!

Yaşasın Halk Savaşı! 

 

Maoist Komünist Partisi

Merkez Komite- Siyasi Bürosu

                                                                  3 Haziran 2013”

Önceki İçerik1 Mayıs Mahallesi’nde bir kişi öldü!
Sonraki İçerikPolis Antakya’da bir genci katletti