Kürt Ulusal Hareketi’nin özyönetim ilanı ve tavrımız

“Kısacası Kürt Ulusal Hareketi taşıdığı zayıflıklara rağmen gasp edilmiş ulusal-demokratik haklarını kazanarak geliştirme yolunda ilerlemektedir. Geri yanlarına ve muhtemel olan “barış” sürecine dönme olasılığına karşın, verdiği mücadele ve elde ettiği kazanımlar demokratik zemindedir, desteklenmesi gerekenlerdir. Bir yanını eleştirirken öte yanını desteklemek birbiriyle çelişmeyen doğru yaklaşımdır. Bu bağlamda öz-yönetim/özerklik ilanları son derece meşru ve demokratik adımlardır. İsterse bunlar gerici AKP iktidarını masaya oturtmaya dönük adımlar olsun, yine de desteklenmesi gereken ileri adımlardır”

HABER MERKEZİ (24.09.2015)- Gazetemizin 107.Sayısında yayınlanan ‘’Kürt Ulusal Hareketinin özyönetim ilanı ve tavrımız’’ başlıklı makaleyi okurlarımızla paylaşıyoruz.

 

Kürt Ulusal Hareketi ulusal orijinli düzlem üzerinde yükseldiği haklı davasından aldığı güç ve mücadele birikimleriyle sağladığı yetenekle gerici saldırı ve planları boşa çıkarma konusunda başarılı bir siyaset ve yönetme tecrübesindedir. Tek planla hareket etmeyip karşı gelişmelere yanıt anlamında alternatif politika ve pratikler devreye sokma becerisiyle durumu lehine çevirme kabiliyetindedir. Bundan da önemlisi Kürt Ulusal Hareketi haklı ve meşru zeminde olup ırkçı faşist gericiliğe karşı her anlamda avantajlıdır. Bütün bunlar Kürt Ulusal Hareketi’nin stratejik olarak yenilgiye uğratılmasını olanaksız kılarken, Kürt Ulusal Hareketi’ne azgınca saldıran Türk hâkim sınıfları gericiliğinin haksız temellere dayanma gerçekliği onun başarısız olmasını koşullayan gerçek temel durumundadır.

Bugün Türk hâkim sınıfları en acımasız saldırı ve katliamlar gerçekleştirmekte, en ileri teknolojiyi kullanıp devlet olmanın gücünü devreye sokarak Kürt ulusunu ezip teslim almaya çalışmaktadır. Ne var ki, bütün bu kof gücü, teknolojik ve nicel üstünlüğü onun ereğine ulaşmasına yetmemektedir. Bilakis Kürt Ulusal Hareketi, Türk hâkim sınıfları karşısında sahip olduğu dezavantajlara rağmen, Kürt ulusal kitlelerine dayanması, içte-dışta ilerici devrimci kamuoyu ve halk kitlelerinden destek bulması ve mücadele yönteminde kullandığı gerilla savaşı metodu sayesinde başarılar elde ederek ilerlemektedir. Bugün geldiği evre büyük yetersizlikler ve zaaflar taşısa da ve ulusal sorunun gerçek çözümünün şartı olan ulusun bağımsız devletine sahip olma hakkı karşısında geri de olsa, bir dizi ilerleme ve kazanımlar sağlama düzlemindedir.

Burada temel soru şu; mevcut mücadele ve gelişmelerle bağımsızlık hakkı elde edememiş olmasına karşın, elde ettiği kazanım veya sağladığı ilerlemeleri nasıl göreceğiz? Kendi kaderini tayin hakkı elde edilmeden-tanınmadan Kürt ulusal sorununun gerçekte çözülmüş olduğunun kabul edilemeyeceği açıktır. Dolayısıyla stratejik yönelim ve yaşamsal talep olarak Kürt ulusunun kendi kaderini tayin etme hakkına kavuşmasından geri adım atamayız. Fakat bu gerçekliğe karşın, Kürt ulusunun gasp edilmiş ulusal haklarının bir bölümünde ve eski statüsünden daha ileride sağladığı bir gelişme ve kazanımlar karşısında retçi olamayacağımız, tersine ileriye dönük her kazanımı savunacağımız da açıktır. Zira Kürt ulusuna, “bağımsızlığını kazanamadığın için veya bağımsızlık hakkını elde edemediğin için diğer kazanımlarını bırak eskide olan en geri durumuna, yani en ağır milli baskı ve zulüm koşullarında kal-kabul et’’ diyemeyiz.

Çıkış ve talepleri değişik biçimlerde formüle edilse de bütün ulusal hareketlerin içsel eğilimi bağımsızlık yönündedir. Ki ulusal hareketler genel olarak baskıyla sınırlanmış olan şartlarda güncel-ulusal sorun ve talepler biçiminde ortaya çıkarlar.  Ama bu onların bağımsızlık istemlerinin olmadığı anlamına gelmez. Bağımsızlık arzusu gizli de olsa zihinlerinde daima bulunur. Bunu koşullayan ulusal sorunun ekonomik özü olan Pazar sorunudur. Açık ki, ulusal hareketler belli tarihsel koşullarda dil, kültür, toprak sorunu gibi ulusal baskı mantalitesine uygun değişik sebeplerle gündeme gelse de son tahlilde siyasi mecrada noktalanırlar. Ancak demokratik sorun olan ulusal sorun demokratik yollarla da bir biçimde çözülebilir.

Sosyalist çözüm dışındaki tüm savunular özünde burjuvadır

Birçok yerde ulusal sorun emperyalist planlar dâhilinde burjuva demokratik çözümlerle belli noktaya çekilmiş olmasına karşın, yine bu yerlerde ulusal sorunun köklü olarak çözülüp ortadan kalkmadığı görülmektedir. Emperyalist dünya gericiliğinin çıkarları doğrultusunda ve işine geldiği gibi kullanmak üzere elde hazır tuttukları bu gerçek ulusal sorunların burjuva tarzda nasıl çözüldüklerinin gerçek yüzünü gösterir. Söz konusu bu burjuva çözümlerin ulusal sorunun sosyalist yolla çözümlerini ortadan kaldırmadığı açıktır. Fakat buna karşın burjuva demokratik anlamda gerçekleştirilen çözümlerin, ilgili uluslar açısından sorunun hiç çözülmemiş halinden daha ileri ve yeğ olduğu inkâr edilemez. Kısacası, sosyalist çözüm dışında burjuva demokratik çözüm bağlamında gündeme gelen federasyon, özerklik,  otonomi gibi çözümler son tahlilde yetersiz ve adı üzerinde burjuvadır. Bunların yetersiz ve geri olması doğrudan ulusun kendi kaderini tayin etme hakkının tanınıp tanınmaması ile alakalıdır özünde.

Bugün Kürt Ulusal Hareketi, Türk hâkim sınıflarının sorunun çözümünden uzak ve tersine sorunu derinleştiren imha, inkâr politikalarında bir ısrar gösterdiği açıktır. Geride bırakılan “barış-çözüm” sürecinin ulusal hareketin devrimci dinamiğini tasfiye etmeye dönük gerici özde geliştirilen bir süreç olduğu çıplak biçimde bir kez daha açığa çıkmıştır. Gerçekleştirilen katliam saldırganlığıyla Kürt ulusuna teslimiyet dayatıldığı çok daha açık biçimde görülmüştür. Bugün Kürt Ulusal Hareketi’nin katliam saldırılarına karşı yürüttüğü karşı savaş veya direniş savaşı Türk hâkim sınıflarıyla anlaşmayı merkeze alan ve amaçlayan bir direniştir. Ne var ki, dayatılan teslimiyet ve tasfiyeyi kabul etmeyen ileri özelliklere de sahiptir.

Kürt Ulusal Hareketi henüz kopuş gösteremediği “barış-çözüm” sürecini yeniden canlandırmayı benimseyen ve mevcut konjonktürde belli statüler elde etmeyi hedefleyen siyasi doğrultuya sahiptir. Türk hâkim sınıflarının bunca barbarlığına, katliam ve koyu baskılarına karşın bu çizgisini stratejik eğilim olarak ortaya koymaktadır. Bağımsızlık hakkı karşısında geri, ama somut taleplerinde demokratik ve ileriye dönük bir siyasi hat izlemektedir. Barbar katliam saldırılarının devreye sokulduğu en keskin çatışma koşullarında karşı taktik olarak öz-yönetim/özerklik iradesi ortaya koyması ulusal hareketin haklı taleplerle ileriye dönük bir eğilim içinde olup demokratik zeminde olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda ulusal hareketin en ağır şartları bile lehine çevirme yeteneği sergilediği de kanıtlanmış olmaktadır.

Önemli zayıflıklarına rağmen öz-yönetim ilanı ileri ve meşrudur

Kuşkusuz ki, ulusal hareketin mevcut eğilim ve çizgisi veya öz-yönetim ilanı kendi kaderini tayin etme hakkı karşısında geri ve yetersizdir. Türk egemen sınıfları devletini tanıyarak ulusal bağımsızlığını objektif olarak öteleyen özelliğiyle özerklik vb gibi çözümler gerçek bir çözüm olamazlar. Hatta bu çözümler son tahlilde Türk hâkim sınıfları ve devletlerinin lehinedir. Dahası öz-yönetim ilanında taşıdığı yönelim, Türk hâkim sınıflarına mesaj verme niteliğinde olduğundan da zayıflıklar-hatalar taşımaktadır. Ancak bütün bu zayıf-hatalı temele karşın, öz-yönetim ilanı büyük bir adım ve karşı koyuştur. İleriye dönük adım olarak ileridir. Tıpkı gerici savaş dayatmasına karşı “barış” ısrarı göstermesi gibi…

Kısacası Kürt Ulusal Hareketi taşıdığı zayıflıklara rağmen gasp edilmiş ulusal demokratik haklarını kazanarak geliştirme yolunda ilerlemektedir. Geri yanlarına ve muhtemel olan “barış” sürecine dönme olasılığına karşın, verdiği mücadele ve elde ettiği kazanımlar demokratik zemindedir, desteklenmesi gerekenlerdir. Bir yanını eleştirirken, öte yanını desteklemek birbiriyle çelişmeyen doğru yaklaşımdır. Bu bağlamda öz-yönetim/özerklik ilanları son derece meşru ve demokratik adımlardır. İsterse bunlar gerici AKP iktidarını masaya oturtmaya dönük adımlar olsun, yine de desteklenmesi gereken ileri adımlardır.

Özcesi ulusal hareketin stratejik eğilim ve çizgisinde ciddi sorunların olduğu, hatta taktik siyasetinin bu gövdeden beslenerek zaaflar taşıdığı bir gerçektir. Ne var ki, ileri sürdüğü talepler, elde ettiği kazanımlar ve siyasi gelişmeler zemininde ortaya koyduğu siyaset ve pratik demokratik niteliktedir. Bizler ulusal sorunun çözümünde sosyalist çözümü olmazsa olmaz değerinde görürken, bunun gerisinde bulunan Kürt Ulusal Hareketi’nin ileriye dönük kazanım ve haklı taleplerini desteklemekten imtina edemeyiz-etmeyiz. 

   

Önceki İçerikBÖG komutanı Aziz Güler şehit düştü
Sonraki İçerikDevrimci gerçeklerin aydınlattığı şey devrimci savaşların geçerliliğidir!