HABER MERKEZİ (26.10.2014)- “Tarihsel bir evreden geçiyoruz. Ateşten gömlek günlerle bıçak sırtında yürüyoruz. Devrimci sorumluluğumuzu, görevlerimizi çelik bir iradeyle ve kararlılıkla ifa edeceğimiz günlerdeyiz. Teorik programların, binlerce sözün tarih sahnesine çıkıp sınavdan geçtiği bir merhale bu. Pratik denektaşıdır. Ya faşizm kazanacak ya da insanlık, bu evredeyiz!
Dün İspanya’da Franco faşizmine karşı dünyanın farklı uluslarından cumhuriyetçi, anarşist, yurtsever, devrimci, komünistlerin bir cephede savaşmalarındaki anlam, umut ve direnç ne idiyse; Rojava / Kobané’de IŞİD’e karşı direnip savaşmak aynı anlamları ihtiva ediyor. İspanya tek başına bir toprak parçası ve İspanya halklarının anavatanı değildi. İspanya yükselen faşizme karşı insanlığı ve umudu bayraklaştırmanın sembolüydü. Direniş ve savaşımda İspanyol halklarla sınırlandırılamazdı. Bundandır ki dünyanın farklı uluslarından anarşistler, devrimciler, komünistler tugay tugay faşizme karşı kurulan cepheye katıldı. İspanya’da faşizmin galebe çalmasının anlamı bilinçlere kazınmıştı. Faşizme karşı direniş cephesi düşüp yenilirse faşizmin dünya proletaryasının ve ezilen halkların başına kara bir bela gibi çökeceğini biliyorlardı. Tespitlerinde öngörülerinde haklı çıktılar. İspanya’da faşizme karşı direniş cephesi yenilgi aldığı tarihte Hitler faşizmi dünyanın zaptına çıktı.
Bugün Kobané direnişi de yerel ölçekte küçük olabilir ama genel ölçekte Rojava / Kobané direnişi, direnç ve umut ışığı, semboldür. Kobané’yi bir toprak parçası, bu toprak parçası üzerinde hakimiyet çatışması mahiyetiyle algılayanlar yanılır, parçaya bakıp büyük resmi göremez. Kobané temsilinde ya faşizm, barbarlık, zalimlik kazanacak ya da umut ve insanlık! İkisinden birisi. Kobané direnişi susuzlukta kırılan ezilen uluslara ve emekçi halklara uzatılan bir bardak sudur. Bu bir bardak su ezilenlere direnç ve umut taşıyor, kendi “kader”lerini belirleme iradesinin kudretini gösteriyor. Bu umudu diri tutup büyütmek için herkesin Kobané direnişini dar sınırlarla algılamasından kurtulması gerek.
Başına ABD emperyalizminin çektiği emperyal saldırganlık Irak işgaliyle “Yeni Dünya Düzeni”ne start verdi. Bu dizayn politikasıyla Ortadoğu’da daima kaos, kriz yaratarak bu amaçları doğrultusunda yönlendirmeyi esas aldı. Kundakta büyüttükleri fundamentalist çetelerde bu politikanın asli vurucu güçleriydi.
Tekelci komprador Türk egemen sınıfları bu dizaynda, Neo-Osmanlıcılık hülyalarıyla stratejik politikalar teşekkül edip satranç tahtasında hamleler yaptı. Emperyal heveslere tekabül eden “bölge devleti” ukteleriyle, Suriye’de faşist Esad rejimini devirip kendilerine biat edecek müstemleke bir devlet kurdurtmayı hedefliyorlardı. Bu perspektifle bir uydudan öteye gitmeyen “Özgür Suriye Ordusu”nu bugünki IŞİD’in bir kolu olan El-Nusra’yı ve diğer fundamentalistleri eğitip donattı.
Muktedirlerin hevesleri kursaklarında kaldı. Bu politikada nail olmadıklarından devreye ikinci politikalarını, fiilen bölünmüş Irak ve Suriye’de, Sünni mezhebe dayalı bir eksen yaratmak, bu ekseni peyderpey genişletip yayarak müstemleke bir devletle taçlandırmaktı. Bu politikanın yaşam bulması için de bölgedeki güçlerin Türk devletinin hamiliğinin kabul edip, kendilerini bu çürük siyasetin parçası görmeleri gerekiyordu. Evdeki planı bozan Rojava Devrimi ve kadim toprakları üzerinde kimsenin uydusu, müstemlekesi olmadan yaşamak isteyen Kürt ulusu / halkıydı. Amaçları Rojava Devrimi’ni boğmak emeliyle Kürtlerin üzerine saldırttığı IŞİD’le bölgede Şeri hukuka dayanan bir devlet kurmak değil. Bunun olmayacağını IŞİD de bu fundamentalist çeteyi besleyip Ortadoğu’ya salan devletler de bilmektedir. Amaç Kürt Ulusal Hareketi (ve bileşenleri) şahsında Kürtlere diz kırdırmak, boyun eğdirip sistemine entegre etmektir. Bu amaç Rojava / Kobané direnişinin yalnızca IŞİD’e karşı olmadığını; faşizme, milliyetçiliğe, sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı olduğunu da açığa çıkarmaktadır.
Aylardır Rojava halkı faşist fundamentalist çetelere karşı direniyor. Kobané günlerdir toplarla ve tanklarla kuşatma altında direniyor. Emperyalistlerin, Türk devletinin ve IŞİD çetesinin aklının almadığı da bu! Şifrelerini bozan da bu. Eşitsiz askeri savaş koşullarında, PYD önderliğindeki YPG/YPJ güçlerinin havan, obüs toplarına ve tanklara keleşlerle karşılık verip direniyor. Kobané’nin günler öncesi düşeceğini umuyorlardı. Savaşta tayin edici olanın, sihirli (yetkin)silahlar olmadığını tarih bir kez daha gösterdi. Savaşta tayin edici olan köle olarak yaşamak istemeyen, özgürlüğe ekmek kadar, su kadar hava kadar ihtiyaç duyan zafere kenetlenmiş örgütlü halkın iradesidir. Mao önderliğindeki Çin Halk Ordusu Japonya işgalini ve Guomindang gericiliğini bu iradeyle yendi. Nazizme son veren savaş siperlerini terk etmeyen Sovyet halklarının can feda iradesiydi. Ho Chi Minh önderliğindeki Vietnamlılar Amerikan Yankilerini bu iradeyle saf dışı bıraktı. Tayin edici olan haklı temellere dayanan halktır, bu halkın cisimleşmiş siyasetidir. Kobané irade beyanıdır.
Rojava Devrimi’ni sahiplenen, onun kazanımlarını paylaşan, Kobané direnişiyle dayanışıp olası bir katliamın önüne geçmek yönelimiyle Bakur (Kuzey Kürdistan)’da Kürt halkı ’92 Serhıldan ruhuyla sokaklara direniş ve umut ışığı saçtı. Muktedirler Kürdistan’da birçok ilde sokağa çıkma yasağı ilan ederek adeta sıkıyönetim ilan etti. Takke düştü kel göründü. Kitlenin üzerine 90’larda olduğu gibi besledikleri aynı çeteleri sokağa saldılar. Ve ardından bu muktedirler tüm güçleriyle kitlenin üzerine ateş açarak olarca insanımızı katletti. Böylelikle IŞİD’e karşıyız söylemlerinin ne kadar boş ve riya olduğu ifşa oldu. IŞİD’in iplerini elinde tutan yine bu muktedirlerdir.
Türk devletinin hamaset nutukları, tehditleri, yasak ve sıkıyönetimleri büyük bir direniş ve serhıldan geleneğine sahip Kürt halkının dalga dalga yayılan ‘Kürdistani serhıldanı’ karşısında tuzla buz olacaktır. Daha ilk günlerde halkın iradesi bunu gösterdi.
Kürdistani direniş Bakur (Kuzey), Başûr (Güney) ve Rojava (Batı) Kürdistan arasındaki resmi sınırları fiilen kaldırdı. Kürt ulusunun / halkının siyasi ve ruhi birliği bu bütünlüğü sonlandırmış durumdadır. Kürdistan’da resmi sınırlar fiilen kalkarken, ülkenin metropollerinde, Kürdistani direnişin / serhildanın yeterli karşılık bulmaması, temkinli ve ikircikli yaklaşılması, Gezi ruhunu aklın arşivine atması, metropollerde sokak eylemlerinde Kürt halkıyla dayanışmanın sınırlı kalması ve bütünlük yakalanmaması büyük bir eksikliktir. Bu bilinçte önemli sınırların korunduğunu, Türk ulusçuluğuyla malül demokratlığın / devrimciliğin önemli bir bariyer olarak karşımızda durduğunu işaret etmektedir.
Bu tarihi günlerde bu bariyer korunursa Kürt ve Türk halklarının arasındaki uçurum derinleşecektir. “Yaşasın halkların kardeşliği / Biji biratiya gelen” şiarındaki kardeşliğin anlam bulması için; ulusun kendi kaderini tayin hakkının ve ‘imtiyazsız eşitlik / birlik’ ilkesi doğrultusunda eşitliğe uygun pratik sergilemesi ve duyumsamanın pratikle taçlanması gerekir. Türkiye proletaryasının ve emekçi halkların bugün acil enternasyonal görevi, Kobané direnişiyle çok yönlü dayanışmayı sağlamak ve Kürdistani direniş / serhildanda aktif yer almaktadır. Kendisini ilerici, muhalif, demokrat, devrimci ve sosyalist addeden her kişi ve kurum, Kobané direnişiyle / Kürdistani serhildanla Gezi ruhunun bütünlüğünü sağlayarak acil gündem konusu yapmalıdır. Kobané direnişinin zaferle taçlanması Türkiye ve Kuzey Kürdistan halklarında büyük bir moral ve motivasyon sağlayacaktır. (Terside demoralize edebilir) Önemli bir eşik aşılacak, Kürtlere diz kırdırtmak isteyen gericilerin planları berhava olacaktır. Kobané düşebilir de! Savaş mevzilerinde can feda direnen YPG / YPJ savaşçılarına uzaktan gazel okumak, öğretici ukalalığa düşmek kimsenin haddine değildir. Savaş alanında askeri / siyasi taktiği belirleyen PYD’dir. Toprak mı insan mı ikilemi zorunluluk olarak kapıya dayandığında, insanı tercih ederiz. Toprak kaybedilebilir, gücünü toplayıp dönüp geri alırsın. Savaş mevzilerindeki bir gerillanın belirttiği gibi “Kürt halkını tümden söküp atamazsınız. Bakur var, Başûr var, Rojava var” insanı kaybettiğinizde geri getiremezsiniz. Toprağı kaybedebilirsiniz ama direnmeden, sessizce, izleyerek, sırtınızı dönüp gittiğinizde umudunuzu, onurunuzu ve tarihsel sorumluluğunuzu da kaybedersiniz. Bunları da geri getiremezsiniz. Biz Maoist tutsaklar Kobané direnişi selamlıyor, Kürdistani serhıldanın bir parçası olarak kendimizi de görüp, olanaklarımız ölçüsünde bu direnişi her alana taşıyacağımızı beyan ediyoruz.
MKP Dava Tutsakları”