Kayyumunuzu, KHK’lerinizi, OHAL’inizi ve tüm gerici yasalarınızı tanımıyoruz!

Kürt ulusuna dönük topyekün tasfiye saldırısı kapsamında KHK ile yeniden resmileştirilerek yürürlüğe konulan Kayyum atmasının hiçbir meşruluğu bulunmamaktadır. Kayyum ataması Kürt ulusunun meşru iradesine yapılmış açık bir savaş ve saldırıdır. Erdoğan/AKP iktidarının diğer tüm politikaları ve saldırıları gibi KHK’lar ve Kayyum saldırısının da bizler açısından hiçbir meşruluğu yoktur. Bu anlamıyla yürürlüğe koyulan Kayyum başta olmak üzere diğer bütün faşist ve gerici yasaları ve uygulamaların bizler nezdinde hiçbir karşılığı bulunmamaktadır. Açıkça ilan ediyoruz ki Kayyum ve diğer bütün faşist, gerici yasa ve uygulamalarınızı tanımıyoruz

HABER MERKEZİ (11.09.2016)- Demokratik Haklar Federasyonu(DHF)’nin ‘’ Kayyumunuzu, KHK’lerinizi, OHAL’inizi ve tüm gerici yasalarınızı tanımıyoruz’’ başlığı ile yaptığı açıklamayı öneminden dolayı olduğu gibi yayınlıyoruz.

‘’Erdoğan/AKP iktidarının ‘’FETÖ’’ ile mücadele ve kamuda temizleme adı altında başlattığı karşı darbe çıkartılan KHK(Karar Hükmünde Kararname)’lar ile topyekün bir tasfiye saldırısına dönüştürüldü.  Yaşanan darbe girişimi sürecini politik olarak kendi lehine çevirerek karşı darbe süreci başlatan Erdoğan/AKP iktidarı bütün gerici burjuva partileri ve klikleri de ‘’Darbe karşıtlığı’’ manipülasyonları ile yanına alarak toplumsal muhalefete karşı öncesinden başlatmış olduğu topyekün kirli savaşı daha ileri bir boyuta taşıyarak ilerici ve devrimci toplumsal güçler üzerinde tam anlamıyla devlet terörü estirmektedir. Mazlum Kürt ulusu başta olmak üzere, bütün ilerici ve devrimci toplumsal güçler topyekün bir gerici savaş ve tasfiye saldırısı ile karşı karşıyadır. 15 Temmuz Darbe girişimi sonrasında toplumsal muhalefete karşı gerçekleştirilen saldırılarda binlerce kişi gözaltı ve tutuklama terörüne maruz kalmıştır. Yine bu topyekün gerici saldırı kapsamında yüzlerce basın emekçisi, aydın ve yazarda devletin saldırıları sonucu gözaltı ve tutuklamalara uğramıştır. Gündem ve Özgür Halk başta olmak üzere muhalif, devrimci basına yönelik saldırılar, keza yine Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay’ın tutuklanmaları bunların somut örnekleridir. Aynı topyekün saldırı kapsamında HDP ve DBP’ye yönelik gerçekleştirilen saldırılar ve tutuklama furyası’da tüm hızıyla devam etmektedir.

Kayyum Kürt Ulusunun iradesine açık bir saldırıdır

Erdoğan/AKP iktidarının topyekün gerici savaş konseptinin bir numaralı hedefi kuşkusuz ki en diri ve örgütlü güç olan Kürt ulusal hareketidir. Kendisinin hiçbir meşruluğu olmayan Erdoğan/AKP iktidarının DBP’ li yerel yönetimleri meşru görmemesi ve tanımaması onun Kürt ulusuna yönelik ırkçı, faşist ve gerici mahiyetini açıkça ortaya koyan bir politikanın dışa vurumudur. Ki Erdoğan/AKP iktidarından bunun ötesinde başka bir siyasal tavır beklemek zaten eşyanın tabiatına aykırı bir durumdur. Bu anlamda Kürt ulusuna dönük topyekün tasfiye saldırısı kapsamında KHK ile yeniden resmileştirilerek yürürlüğe konulan Kayyum atmasının hiçbir meşruluğu bulunmamaktadır. Kayyum ataması Kürt ulusunun meşru iradesine yapılmış açık bir savaş ve saldırıdır. Erdoğan/AKP iktidarının diğer tüm politikaları ve saldırıları gibi KHK’lar ve Kayyum saldırısının da bizler açısından hiçbir meşruluğu yoktur. Bu anlamıyla yürürlüğe koyulan Kayyum başta olmak üzere diğer bütün faşist ve gerici yasaları ve uygulamaların bizler nezdinde hiçbir karşılığı bulunmamaktadır. Açıkça ilan ediyoruz ki Kayyum ve diğer bütün faşist, gerici yasa ve uygulamalarınızı tanımıyoruz.

Kamuda tasfiye saldırısının bir numaralı hedefi örgütlü Eğitim Emekçileridir

15 Temmuz darbe girişimi sonrası daha ileri bir düzeye taşınan topyekün gerici savaş ve tasfiye saldırısının hedeflerinden biri de kamu da çalışan demokrat, ilerici, yurtsever ve devrimci kamu emekçilerine yönelik ortaya koyulan baskı ve saldırılardır. OHAL ve KHK politik düzleminde devreye koyulan tasfiye saldırısı ile binlerce kamu emekçisi ihraç edilmiş durumdadır. Yine binlerce kamu emekçisi ise soruşturma saldırısı ile karşı karşıya bulunmaktadır. Kamu alanında en örgütlü güçlerden biri olan Eğitim-Sen üyesi kamu emekçilerine yönelik uygulanan bu devlet terörünün asıl amacı toplumsal muhalefeti tamamen bastırmak ve kamuda tasfiye ederek tarikatlar başta olmak üzere kendi gerici kadrolarını yerleştirmektir. Bu topyekün saldırı furyasına karşı eğitim emekçileri başta olmak üzere bütün toplumsal güçler ortak bir mücadele hattı geliştirerek karşı koymalıdırlar. Dersim’de yaşanan tasfiye saldırısına karşı halkla birlikte ortaya koyulan siyasal tavır ve irade öne çıkarılarak bütün alanlarda adım adım örülmelidir’’.

Önceki İçerik28 belediyeye kayyum atandı
Sonraki İçerikKaranlığın En Koyu Anı Aydınlığa En Yakın Olduğu Andır