HBDH: Her yeri direniş ve eylem alanına çevirelim!

Kirli savaşı, katliamları, yıkımları dayatan faşizme, biz de devrimci kavgayı büyüterek yanıt veriyoruz; vermemiz gerekiyor. Topyekûn faşist saldırılara karşı topyekûn devrimci direnişle yanıt vermemiz büyük önem taşıyor. Savaşı şimdi daha fazla Batı’ya taşımanın zamanıdır. Halklarımıza ölüm dayatanların hiçbir yerde rahat yaşamalarına biz de izin vermemeliyiz, vermeyeceğiz de. Bunun için Türkiye’nin her tarafını eylem ve direniş alanına çevirelim! Faşizmin Göbels tarzı yalan propagandasıyla Türkiye toplumunun beyninin yıkanmasına ve halklarımızın birbirine karşı düşmanlaştırılmasına izin vermeyelim! 

HABER MERKEZİ (20.06.2016)-HBDH:  Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) Genel Konseyi yazılı bir açıklama yaparak her yeri direniş ve eylem alanına çevirelim dedi.”Hepimiz bulunduğumuz her yerde ve her türlü imkânı kullanarak köhnemiş bu faşist düzeni yerle bir etmek için direnelim ve devrimci kavgayı büyütelim’’ denilen açıklamayı öneminden dolayı okurlarımızla paylaşıyoruz.

“Kürdistan ve Türkiye kan gölüne dönmüş durumda. Kürdistan kentleri ve direniş merkezleri tanklarla, toplarla dövülüyor; değerleri, doğası ve tarihi yerle bir ediliyor. Çocuklar, yaşlılar, kadınlar sorgusuz sualsiz kurşuna diziliyor; kadınların çıplak bedenleri teşhir edilerek, panzerlerin arkasından sürükleniyor. Kürt gençlerinin bedenleri tanklarla eziliyor. ‘Vahşet Bodrumları’nda insanlarımız diri diri yakılıyor. Kimyasal gazlar kullanılıyor. Toplum, kırımlar ve faşist devlet terörüyle zapturapt altına alınmaya çalışılıyor. Savaş uçaklarının bombardımanlarıyla Kürdistan coğrafyası yakılıp yıkılıyor. Alevi yerleşim yeri Terolar’a Suriye’de Esad dönemi benzeri ‘Arap Kemeri’yle Sünni nüfus yerleştiriliyor; Kürt Alevilere topraklarını terk etmeleri dayatılıyor. Maraş Katliamı benzeri yeni katliam hazırlıkları yapılıyor.

Faşist iktidarın Kürt halkımıza karşı ilan ettiği savaş,  adım adım Batı’ya, diğer ezilenleri de kapsayacak şekilde genişletiliyor. Suruç’tan Ankara’ya uzanan kitle katliamları peş peşe uygulanıyor. Türk halkımız ve diğer ulusal topluluklardan insanlarımız bu kirli savaşın hedefi oluyor. Batı’da da hemen her gün devrimciler katlediliyor, en küçük hak arayışı vahşice bastırılıyor. Barış isteyen akademisyenlerden muhalif gazetecilere, demokratik siyasetin  yönetici ve aktivistlerinden sendikacılara kadar yaygın bir gözaltı ve tutuklama furyası devam ediyor. Emekçilerin kazanılmış haklarına yoğun saldırılar var. İş kazası adı altında her gün işçi katliamları yaşanıyor. ”Kiralık İşçilik” ve ”Özel İstihdam Büroları”yla  köle işçilik yasalaştırılıyor, kıdem tazminatları ve kamu emekçilerinin iş güvencesi gasp ediliyor. Kadınlar aşağılanıyor, taciz-tecavüz ve katliam devlet ve AKP eliyle yaygınlaştırılıp meşrulaştırılıyor. Kürde savaş ilan edenler, emekçilere, Alevilere ve bütün ezilenlere karşı da savaş veriyor. Barış ve özgürlük isteyenlerin sesi boğulmaya ve susturulmaya çalışılıyor. Halkın gerçek vekillerinden intikam alınıyor. Halkın vekillerinin dokunulmazlığı kaldırılırken, halkı katledenlere dokunulmazlık zırhı getiriliyor. Vahşetin hukuki ve siyasi dayanakları geliştiriliyor. Rojava’yı işgal planları sürüyor. Topyekun bir savaş ve Kürt düşmanlığı siyaseti, devletin bütün yönelimlerini belirlemiş bulunuyor.”

‘’Savaş Büyütmekten başka bir yol yok’’

“Bu kirli vahşi savaş, Saray’ın ve faşizmin halklarımıza karşı savaşıdır. Evet, faşizm Kürde düşmandır! İşçiye, emekçiye düşmandır! Aleviye, ötekileştirilenlere, ezilenlere düşmandır! Kadına, gençliğe  düşmandır! Emeğe, aydınlığa düşmandır! Zira faşizm, imha ve inkârdır; Irkçılık ve militarizmdir; katliam ve göçertmedir! Yayılma, işgal, savaş, yağma ve yıkımdır; ölüm ve gözyaşıdır! Bugün ülkemizde bütün bunları görüyor ve yaşıyoruz” denildi.

“Kürdün barış, emekçinin ve ezilenin hak arayışı, özgürlük, adalet ve eşitlik istemi kanla yanıtlanıyorsa, bu durumda direnmekten ve zulmün saltanatını yıkmak için savaşı büyütmekten ve zafere yürümekten başka bir yol yoktur. Emekçiler ve halklar olarak köle yaşama mecbur değiliz. Kölelik düzeninin bizi  teslim almasına izin vermeyeceğiz. İşçiler, emekçiler, aleviler, aydınlar, kadınlar, gençler, Kürtler, barış ve doğa savaşçıları seçeneksiz değildir; artık Halkların Birleşik Devrim Hareketimiz var. Gün, HBDH saflarında birleşerek, mücadele ederek, hesap sorarak, kazanmaya kilitlenme günüdür!”

‘HBDH, açıklamasının devamında işçi, emekçi, kadın, genç, Alevi ve Kürdüyle tüm ezilen halklara şöyle seslendi:

“Hitler taslağı Erdoğan’ın başında bulunduğu Saray cuntası, savaş cephesini büyütmek için her türlü kirli yöntemi alçakça uyguluyor. MHP’den sonra CHP’yi de yanına çekme çabası bunu gösteriyor. Bu temelde bir saflaşma dayatılıyor. Saflaşmayı ezen-ezilen, diktatörlük-demokrasi, savaş-barış, haksızlık-adalet ekseninde sağlayarak direnişi, barış, özgürlük, kardeşlik, demokrasi, adalet ve devrim cephesi yönünde büyüterek, faşizmin planlarını bozmamız gerekiyor. Bozalım ki, ateşe benzin dökenler yaptıklarına pişman olsunlar! ‘Ya baş eğeceksiniz,  ya baş vereceksiniz’ diyenler, kendileri kaybetsinler. 

Cizre-Sur’dan Nusaybin’e uzanan özyönetim direnişlerinde sembolleşen halk kahramanlığı ruhu şimdiden faşist karargâhları kuşatmıştır. Gerilla direnişiyle birlikte halk kahramanlığı ruhu ayağa kalkmıştır. Bu ruhu esas alan HBDH’miz birleşik devrimimizi zafere taşıyacaktır! 

Kirli savaşı, katliamları, yıkımları dayatan faşizme, biz de devrimci kavgayı büyüterek yanıt veriyoruz; vermemiz gerekiyor. Topyekûn faşist saldırılara karşı topyekûn devrimci direnişle yanıt vermemiz büyük önem taşıyor. Savaşı şimdi daha fazla Batı’ya taşımanın zamanıdır. Halklarımıza ölüm dayatanların hiçbir yerde rahat yaşamalarına biz de izin vermemeliyiz, vermeyeceğiz de. Bunun için Türkiye’nin her tarafını eylem ve direniş alanına çevirelim! Faşizmin Göbels tarzı yalan propagandasıyla Türkiye toplumunun beyninin yıkanmasına ve halklarımızın birbirine karşı düşmanlaştırılmasına izin vermeyelim! 

Topyekün savaş kararını alanlar ve sürdürenler, bu savaşı finanse edenler, savaşı besleyen burjuvaların yaşam alanları, turizm sektöründeki savaş kundakçıları, PÖH’çü ve JÖH’çü katiller, kirli savaş baronları, üst düzey AKP ve devlet bürokratları Batı’daki politik askeri hamlemizin hedefleridir. Halklarımıza savaşı dayatanlara, dünyayı dar edelim!

Yaşadığımız birleşik devrim sürecinde tüm ezilenler, HBDH’mizin bütün bileşenleri, tüm devrimci-demokratik güçler, hepimiz bulunduğumuz her yerde ve her türlü imkânı kullanarak köhnemiş bu faşist düzeni yerle bir etmek için direnelim ve devrimci kavgayı büyütelim!

Politik askeri hamlemiz, hesap sorma, birleşik mücadeleyi zafere taşıma iradesi olsun!”

 

Önceki İçerikŞimdi Fransızca konuşmanın zamanı
Sonraki İçerikSaldırılar nafile! Özgür basın susturulamaz!