HABER MERKEZİ(17.10.2018)-Seçimler, halkın kendisini yönetecekleri belirleme zemininde demokratik tercihte bulunma, bağımsız iradesiyle oyunu kullanıp istediğini seçme veya seçmeme hakkını özgürce kullanma açısından özünde demokratik bir süreç ya da biçimdir. Olağan veya demokratik koşullarda seçimler böyledir. Ancak burjuva düzen ve sistemde yapılan seçimler tamamen göstermelik, kaba, biçimsel ve bir oyundan ibarettir; demokratik değil, anti-demokratik bir süreç olarak işlememektedir. Özünde gericidir. Gericidir çünkü esasta gerici sınıfların tayin ettiği, belirlediği, hükmettiği koşullarda ve gerici düzenin işleyişi içinde gerici düzenin devam etmesi temelinde cereyan edip anlam kazanmaktadırlar. Bütün şartlar, uygulamalar, olanaklar, yasa ve kanunlar tamamen ve egemenlikleri gereği doğal olarak gerici sınıflar lehine, devrimci sınıfların mutlak biçimde aleyhinedir. Devrimci güçlerin bu burjuva seçimlerde iktidar olması bir yana, demokratik-eşit şartlarda yarışmalarının şansı bile genellikle yoktur ya da yok denecek kadar cılızdır. Devrimci sınıfların burjuva düzende seçimler yoluyla iktidara gelme düşü de yoktur, imkanı da yoktur.
Yerel seçimler genel seçimlerle aynı şartlar altında gerçekleşmesine ve bu anlamda aynı öze sahip olmalarına rağmen, genel seçimlerin tersine yerel yönetimlerde başa gelebilme olanağı bakımından farklılık gösterirler. Ve devrimci güçlerin yerel yönetimlerde başa gelmeleri tamamen mümkündür. Ki, somut tecrübeler bunu kanıtlamaktadır. Genel seçimlerde hükümete-yönetime gelen devrimci bir parti ve sınıftan bahsedilemediği gibi, yerel seçimlerde ‘’Demokratik belediyelerin’’ yönetime gelmesi olasılık değil, yaşanan somut gerçektir. Kuşkusuz ki yerel seçimlerle genel seçimler arasında bir dizi nüanstan bahsetmek mümkündür. Lakin konumuz bu olmadığından ayrıntıya girmeyi gereksiz görerek geçiyoruz. Ki, devrimci sınıf hareketinin genel seçimlere dönük politikalarındaki farklılıklar ile yerel seçimlerde benimsedikleri politika ve çizgiye bakıldığında da iki seçimin önemli nüanslar barındırdığı görülür, anlaşılır…
Yerel yönetim seçimleri yaklaşırken, alışıldık-bildik Bahçeli klasiği devreye girerek, MHP ile AKP arasında yerel seçim ittifakına kapı aralayan mesajıyla bir anlamda erken yerel seçim sinyalini de vermiş oldu. Bahçelinin ‘’erken ötmesi’’ bir rastlantı değil, AKP-MHP şer ittifakının arka kapı diplomasisinde kararlaştırdığı planın bilinçli dışavurumudur. ‘’Erken kalkan yol alır’’ misali yerel seçimlere daha hazırlıklı ve gerekli prosedürlerin tamamlanarak girilmesi bakımından Bahçeli unsuru devreye girmiştir. Fakat erken yerel seçim olasılığı çok güçlü görülmemektedir. Erken seçim mümkündür ama iktidarın karşı karşıya olduğu gelişmeler ve seçimlerin olağan tarihinin çok uzun olmaması seçimlerin zamanında yapılması olasılığını desteklemektedir. Elbette Erdoğan iktidarı kendisi için en uygun olan şart ve zamanda seçime gitmeyi tercih edecektir. Bu anlamda, seçimlerin erken mi, yoksa zamanında mı yapılacağı konusunda siyasi ve ekonomik düzlemdeki gelişmeler ve durum belirleyici olacaktır. Erken olsa bile bir-iki aylık bir zamandan söz edilebilir. Bu bakımdan seçimlerin erkene alınması ciddi bir tartışma konusu değildir. Ancak yerel seçimlere dönük izlenecek sosyalist veya demokratik politika açısından seçimlerin erken yapılması ciddi bir mesele teşkil etmemektedir. Hazırlıkların ve çalışmaların hızlandırılması dışında bir önemi yoktur seçimlerin erken ya da zamanında yapılmasının.
Bu kısa özetten sonra yerel seçimler hakkındaki değerlendirmelere ve izlenecek somut politikalara geçebiliriz.
Yerel seçimler, yerel yönetimlerin belirlenmesi temelinde, bu yönetimlerin kimler tarafından temsil edilip yürütüleceğinin seçmen oyu(seçimler) aracılığıyla karara bağlaması prosedürüne uygun olarak gerçekleştirilen siyasi süreçlerdir. Her seçim gibi, yerel seçimler de, iktidarın usulsüzlük, hırsızlık, hile, baskı, şantaj, rüşvet, yoksulluğu satın alma, yasal düzenleme imtiyazına dayalı anti-demokratik faşist şartlar vb vs bağlamında yaşanacak ve gerçek manada kitlelerin demokratik iradesini yansıtmaktan uzak bir siyasi süreçtir de. Yerel yönetim seçimleri, dolayısıyla yerel yönetimleri kazanmak, kitlelerin desteğini almak, güç ve nüfuzunu kanıtlamak açısından olduğu kadar, yönetim anlayışını hayata geçirerek kitlelere hizmet sunarak onların güvenini kazanmak, merkezi iktidarın altını destekleyerek beslemek, doğrudan halk kitleleriyle bağ kurup onlar içinde örgütlenmek vb vs açısından iktidar için büyük önem taşımaktadır. Merkezi yönetim veya devlet örgütlenmesi, basit alt birim yönetimlerinden bağımsız değildir. Bir belediye veya bir muhtarlık kendi yönetim alanında bir iktidardır ve son tahlilde devleti temsil etmektedir ya da devleti temsil eden bir birimdir. Bu birimlerde altı boş olan bir iktidarın temeli zayıf, güç ve inisiyatifi tartışmalıdır; kitlelere dayanmamaktadır. Erdoğan’ın meşhur ‘’Muhtar toplantıları’’ vb anlamsız değil, halka nüfuz etmek için son derece anlamlıdır. Kayyumlar atayarak yerel yönetimleri gasp etmesi sebepsiz değildir. Tersine, yerel yönetimlerin iktidar için çok önemli olduğunun bir göstergesidir.
Aynı önem iktidara muhalif ve alternatif kesimler için de benzer biçimde geçerlidir. Zira halkı örgütlemeyen, onunla birleşmeyen ve onu birleştirmeyen, aynı zamanda kendi güçleriyle birleşmeyen ve müttefikleriyle ittifak yapmayan bir hareket, adı ne olursa olsun, güçlenip hedefleri doğrultusunda ilerleme takatine kavuşamaz. Gerici faşist iktidara alternatif mücadele, gerçek dinamik ve niteliklerine uygun mücadele ve örgütlenme biçimlerinden bağımsız tasavvur edilemeyeceği gibi, bu mücadele müttefiksiz, ittifaksız, eylem birliği ve ‘’birlikçi’’ siyaset ve yönelimden de muaf gelişemez. Birliğin ve eylem birliği ile ittifak politikasının stratejik olmasının esprisi tam da buradan ileri gelir. Bu konuya aşağıda daha ayrıntılı değinmek üzere geçiyoruz…
Gerici sınıf iktidarı ve yönetimlerine karşı alternatif yönetim anlayışını geliştirmek ve yaygınlaştırmak perspektifiyle yerel seçimlere katılmak sosyalist politika açısından doğru olandır
Yukarıda yerel yönetimlerin önemine dair işaret ettiğimiz bütün bu nedenlerle, yerel seçimler biçiminde cereyan eden bu siyasi sürece kayıtsız kalmayarak yerel yönetimlerde varlık göstermek, dolayısıyla yerel yönetimlerde gerici sınıf yönetimlerine alternatif yönetim anlayışını geliştirerek yaygınlaştırmak ve buralarda nüfuz sağlayarak sosyalist ya da demokratik yönetim biçimlerini olgulaştırarak yaşamsal kılmak üzere seçimlere katılmak genellikle olanaklı olup sosyalist politika açısından doğru tutumdur. Yerel yönetimler, doğrudan halk kitlelerinin yaşamını düzenleyen, etkileyen, ilgilendiren ve onlarla iç içe olan-olmayı gerektiren yönetsel mekanizmalardır. Dolayısıyla buralarda etkin olmak, güç olmakla mümkün olduğu gibi, güçlenmeyi de besleyen yönetsel-siyasi kurumsallaşma önemine haiz gereksinimdir. Buralarda etkin olarak, yani yerel yönetimleri kazanarak; burjuva gerici, talancı, soyguncu, ‘’hortumcu’’, bencil menfaatçi ahlak ve kültüre dayalı yönetim anlayışına karşı, alternatif sosyalist yönetim anlayışını geliştirerek yaygınlaştırmak, bu değerler temelinde demokratik halkçı yönetim biçimini uygulamak devrimci sınıf siyaseti ve görevidir.
Seçimlerde ve/veya yerel seçimlerde ilgili yöneticilerin seçilmesi yapılan seçimlerin doğal tezahürü olup her kesim için somut ihtiyaç ve hedeftir. Seçimler yönetici ve yönetimlerin belirlenmesi için yapılmakla birlikte, seçimlere katılan tüm kesim ve güçler bu yönetici ve yönetimleri kazanmak hedefiyle politika belirleyip hareket ederler. Seçimleri kazanmak somut ve gerçek hedeftir. Kuşkusuz ki, seçimleri kazanmak bütün seçimi kazanmakla eş anlama gelmez, gelmeyebilir, her durumda değildir de. Her yapı kendi gücü oranında bir kazanım elde edecektir, edebilir. Bu gücün büyütülerek daha fazla kazanımla sonuçlanması, ilgili kesim ya da güçlerin izleyeceği politika ile de ilintilidir. Her güç kendi başına seçimlere katıldığı taktirde tabiatıyla gücü oranında yerel yönetim sayısı kazanacak ya da yönetici çıkaracaktır. Ancak her güç daha fazla belediye-yönetim kazanma hedefiyle hareket eder, bu hedefe sahiptir. Daha fazla belediye kazanmak ise, mevcut gücün kendi gücünü geliştirilmesine bağlıdır. Bu daha fazla çalışmak, daha fazla örgütlenmek ve daha fazla kitlelere gitmekle olanaklıdır. İkinci bir yol ise, aynı nitelik ve sınıf cephesinde olan bağımsız, demokratik, sosyalist güçlerin seçim ittifakı yapmasıyla mümkündür.
Mesele, gerici sınıflara karşı devrimci sınıf ve demokratik güçlerin nüfuzunu arttırmak, gerici sınıflara karşı daha fazla belediye kazanmak ise, halk sınıf güçlerinin ittifak yapması gerekli ve doğru siyasettir. Tek-tek sosyalist veya demokratik güçlerin mevcut durumda gerici faşist iktidara alternatif bir siyasi-örgütsel güç oluşturması somutta mümkün olmadığına göre, bu güçlerin demokratik normlar çerçevesinde ve ortak sınıf çıkarları temelinde ittifak yapması en rasyonel olan yoldur. İttifak politikasında daha da önemli olan temel, gelecek iktidar tasavvuruna bağlı olarak bu iktidar anlayışına uygun politikanın tutarlılığı gereği halk sınıf güçleri arasında ittifak politikasının bugünden hayata geçirilmesinin gerekli ve isabetli oluşudur. Sosyalist iktidar döneminde halk sınıf güçlerini yasaklamak yerine, onların siyasi örgütlenme hakkının geçerli olduğu ve iktidarın parçası olmalarını öngören anlayışımız mevcuttur. İktidarın parçası olarak gördüğümüz halk sınıf güçleriyle bugünden birlikler ve ittifaklar yapmak sosyalizm anlayışımızın gereğidir. İttifak ve eylem birliği, özellikle de birlik politikamızın stratejik ruhunu veren temellerden biri de budur.
Burada gerekli olan parantezi açarak altını çizelim ki, eylem birliği anlayışının stratejik olması, eylem birliklerinin şartsız-koşulsuz gerçekleştirilmesi anlamına gelmez. Eylem birliği anlayışı farklı, somut eylem birliği daha farklıdır. Her eylem birliği somut olup kendine has belli koşullar altında gerçekleşir-gerçekleştirilir. Ki, bu koşullar, demokratik normların tartışmasız olarak eylem birliğinde geçerli olması, bağımsız irade ve tavra saygı gösterilmesi, eylem birliği bileşenleri için eşit söz hakkı ve irade temsilinin tanınması, ‘’eylemde birlik, ajitasyon-propaganda da serbestlik’’ ilkesinin geçerli olması gibi temel unsurlarda özetlenebilirler.
Yerel seçim süreci yaygın siyasal bir kampanya olarak ele alınmaldır
Yerel seçimlerde ittifak yapma siyaseti seçimlerde başarı elde edip yerel yönetimleri(belediye-belde yönetimleri, mahalle-köy muhtarlıklarını) kazanma hedefiyle doğru orantılıdır. Her ittifakın özünde bu vardır; güç oluşturarak, güç olarak başarı elde etmek ve devrimci sınıflar lehine gerici sınıfları geriletmek! Her iki kaygı da devrimcidir. Devrimci olmakla birlikte, ittifakın benimsenmesini doğrulamaktadır. İttifak yapmanın şartları demokratiklik ilkesi ekseninde oluştuğunda ittifak yapmak ihtiyaç olmaktan da öteye devrimci siyasetin zorunlu gereğidir. Ancak yerel yönetim seçimlerine hazırlanırken tek sorun ittifak yapmak veya ittifakın biçimi üzerinde kafa yormak değildir. Hazırlık meselesi sadece ittifaka indirgenecek bir görev ya da konu değildir. Her yapının yerel yönetim seçimlerine dönük bağımsız örgütsel çalışmalarıyla yoğun bir çabaya girmesi gerekmektedir. İttifak bileşenleriyle çalışmalar aynı önemde ele alınıp yürütülürken, gerek ittifaka karşı sorumluluk bağlamında ve gerekse kendi politikamız temelinde yoğun çalışmalara girmek şarttır. Seçim sürecinin belirli bir zaman dilimi olduğu göz önüne getirildiğinde bu süreç tam bir kampanya biçiminde ele alınarak yorgunluk bilmeyen bir gayretle ele alınıp yürütülmelidir.
Seçim çalışmalarında kendi yönetim anlayışımızı propaganda edeceğimiz için özel çalışma yürütmemiz kaçınılmazdır. Bu çalışmalarda sosyalist ve söz-karar-yetki halka şiarı temelinde halkçı demokratik yerel yönetim anlayışımız geniş kitlelere anlatılarak propaganda edilmelidir. Bu propaganda çalışmalarında mevcut bulunan halkçı demokratik yerel yönetimler temsili olan sosyalist adayların yönettiği belediyeler örnek gösterilerek kitlelerin desteği istenmelidir. Aynı çalışmalarda somut hedef olarak sosyalist adayların yönettiği mevcut belediye sayısının iki katına çıkarılması hedeflenmeli, buna dönük çalışma yürütülmelidir. Kuşkusuz ki, mevcut belediyelerin korunarak sürdürülmesi unutulmayarak bunlara yenilerinin eklenmesi hedeflenmelidir. Unutulmamalıdır ki, ciddi bir emek verildiğinde, çalışma kitlelere yansıtıldığında ve doğru politika izlendiğinde başarı elde ederek yeni kazanımlar sağlamak tamamen mümkündür. Öte taraftan adayların belirlenmesi süreci demokratik biçimde ve zamanında tamamlanarak bir karmaşa ve zaman darlığına düşülmemeye gerekli özen gösterilmelidir. İttifaka gidildiğinde de tespit edilmiş adaylarımızla, aday sayımızla gidilmeli ve gerekli olan demokratik hakta ısrar edilmelidir.
Daha fazla sosyalist, demokratik ve halkçı yerel yönetim için bütün yetenek ve çabamızla görev başına geçmeli, tüm kitlemizin aktif katılımı için çağrıda bulunarak en geniş güçle seçim çalışmaları yürüterek mümkün olan en iyi sonucu elde etmeliyiz. Perspektif daha fazla sosyalist belediye, daha fazla muhtarlığın kazanılmasıdır!
Halkın Günlüğü sayı 18