HABER MERKEZİ (10.07.2015) Hacire 19’unda… Tıpkı iki yıl önce Gezi ayaklanmasında döve döve öldürülen Ali İsmail Korkmaz gibi 19 yaşında… Hayalleri, sevdası, bedeni, yaşama isteği ondan başka herkese ait bu ülkede, bir kuyuda mücadele etmiş tam 19 sene boyunca… Ve yine bir kuyuda düşleri çürümeye bırakılmış… Yedi kat yerin dibine atılsa da çürüyecek mi bu düşler? Dört duvarın içinde gökyüzüne ‘bakamasa’ da, kendi sesinden başka her ses yasaklanmış olsa da çürüyecek mi bu düşler? Töre diye, kadın diye, namus diye, ahlak diye, mal diye bir insanın dünyasını kendi kuyularının ağzı kadar bilenlere, vesikalık fotoğrafından bakıyor Hacire… Bu fotoğrafta Ceylan Önkol’un gözleri var… Hacire’nin dünyaya, insanlara, zulme bakışı var… Kendini bile tanıyamamışken kötülüğü tanımanın hüznü var… Belki de kendi içinden başka tüm kuyulara hep böyle bakıyordu… Bir insana güzelliklere bakmaktan başka her şeyi öğreten bu dünya hepimizin yaşadığı bir kuyu…
Hacire’yi ve daha onlarca kadını ölünce tanımış olmak bile yeterince kahredici… Hacire bir kuyuya atılmış, Hacire ölmüş, Hacire cinsel saldırıya uğramış… Tek bildiğimiz kadınlığı yüzünden yaşadığı ‘sıradan’ olaylar… Gerisi Hacire’nin yaşama isteğinin duyulmadığı koca bir sessizlik… Bugün, yarın, diğer gün, ertesi gün kadınlar katledilecek, düşleri alınacak ve tüm toplum bu sessizlikle kör bir kuyuda yaşamaya devam edecek… Biz durdurmazsak, biz karşı çıkmazsak…