Güney Kürdistan Bağımsızlık Referandumu ve kısa arka planı

Bağımsızlık istemi ve bu doğrultuda gerçekleştirilecek bir referandum son derece demokratik olup Kürt ulusunun tartışmasız hakkı ve demokratik olduğu kadar bağımsız iradesiyle gerçekleştirilecek eylemlerdir. Gündeme geliş tarihi, biçimi ve arka planı itibarıyla elbette ki bir dizi tartışmaya muhtaç olan bağımsızlık referandumu kararı, hem söz konusu Kürt yönetimi açısından ve hem de tüm parçalarıyla genel Kürtler açısından olumlu bir gelişmedir. Ki, bağımsızlık ve kendi kaderini tayin etme hakkının bu kadar sulandırılıp unutulmaya yüz tuttuğu kimi gerçeklikler dikkate alındığında, öte taraftan Kürt ulusuna dönük en barbar katliam ve kıyımların gerçekleştirilip Kürtler üzerinden oynanan emperyalist oyunlar düşünüldüğünde, bağımsızlık referandumu siyasi olarak önemli bir hamle olarak rol oynayabilir

HABER MERKEZİ(07.08.2017)-Sınıfsız Toplum İçin Halkın Günlüğü’nün 2.Sayısında yayınlanan ‘’Güney Kürdistan Bağımsızlık Referandumu ve Kısa Arka Planı’’ başlıklı makaleyi takipçilerimizle paylaşıyoruz.

‘’Güney Kürdistan Barzani yönetimi, öncesinden kamuoyunu alıştıran belli açıklamalar sonrasında daha net ve kesin dille yaptığı açıklamayla 25 Eylül tarihinde “Bağımsızlık” konulu referanduma gideceğini ilan etti. Gündeme gelen tepkiler karşısında Başbakan Neçirvan Barzani, bağımsızlık ilanıyla dünyanın; Kürtlerin ne istediklerinden haberinin olmasını istediklerini ve çeşitli ülkelerden gelen tepkilerin olağan olup kaygı uyandıran bir durumun olmadığını ifade etti. Oğul-baba Barzanilerin açıklama ve tavırları bir taraftan tepkileri yumuşatmayı hedeflerken, diğer taraftan da bağımsızlık referandumuna gideceklerinden emin olduklarını gösteriyordu.

Bağımsızlık istemi ve bu doğrultuda gerçekleştirilecek bir referandum son derece demokratik olup Kürt ulusunun tartışmasız hakkı ve demokratik olduğu kadar bağımsız iradesiyle gerçekleştirilecek eylemlerdir. Gündeme geliş tarihi, biçimi ve arka planı itibarıyla elbette ki bir dizi tartışmaya muhtaç olan bağımsızlık referandumu kararı, hem söz konusu Kürt yönetimi açısından ve hem de tüm parçalarıyla genel Kürtler açısından olumlu bir gelişmedir. Ki, bağımsızlık ve kendi kaderini tayin etme hakkının bu kadar sulandırılıp unutulmaya yüz tuttuğu kimi gerçeklikler dikkate alındığında, öte taraftan Kürt ulusuna dönük en barbar katliam ve kıyımların gerçekleştirilip Kürtler üzerinden oynanan emperyalist oyunlar düşünüldüğünde, bağımsızlık referandumu siyasi olarak önemli bir hamle olarak rol oynayabilir.

Tam da bu noktada konuşulması gereklidir ki, mevcut bağımsızlık referandumunun her parçasıyla somutta Kürt ulusu bakımından objektif olarak oynadığı olumlu role karşın, bu referandum kararının ABD emperyalizminden ve onun bölge stratejilerinden bağımsız olmayan negatif bir arka plana sahiptir. Emperyalist blok veya baş aktörlerin bölge nüfuzu ve dünya hegemonyası temelinde girdikleri dalaş somutta ilgili parçadaki Kürtler bakımından olumlu bir durum açığa çıkarmaktadır. En nihayetinde bu olumluluk emperyalist proje ve stratejiler bağlamında olumsuz bir durumu ihtiva etse de somut Kürt statüsü durumu ya da mevcut Kürt realitesinin daha ileri bir noktaya çekilmesi bakımından taktiksel açıdan olumlu bir gelişmeyi ifade eder. Ki, emperyalist proje gerekçesiyle ilgili, Kürt ulusunun öyle ya da böyle bağımsızlık temelinde referanduma gitmesi, bu bağımsızlığın emperyalizme bağlı niteliğine karşın olası bir bağımsız Kürdistan devletinin kurulmasına karşı çıkmak bir paradoks olur.

Öte taraftan bu bağımsızlık referandumu ve buna bağlı gelişmenin bütünlüklü Kürtler açısından veya Kürtlerin ayrı olan parçaları açısından belli sancıları ve sorunları gündeme getireceği de olasıdır. Bağımsızlık referandumu tarihi bu açıdan dikkate alınarak değerlendirilmesi gereken husustur; bu tarih şu açıdan dikkate değerdir:

Referandum tarihi ve süreci kendi içinde sancılı bir yerde durmaktadır!

Bilindiği gibi Kuzey Kürdistan Kürt ulusal hareketi bütün parçalarıyla Kürtlerin birliği temelinde bir ulusal birlik kongresi çağrısı veya girişimi mevcuttur. Bu öneri veya girişim Barzani tarafından olumlu karşılanmayarak sulandırılıp belli bir açıdan boşa düşürüldü. Yani Barzani’nin gerici tavrı ve tutumu nedeniyle bu ulusal kongrenin toplanması mümkün olmadı ve bu olumlu girişim mevcut durumda ve esasta sabote edildi. Barzani’nin bu tavrı emperyalist projelerden bağımsız olmayan derin arka planı dışında, Barzani’nin bütün Kürtlerin liderliğine oynayan dayatmacı yaklaşımı, somut bir engel olarak değerlendirilebilir. Bu liderlik dayatması nedeniyle ulusal kongreyi heba ettiği söylenebilir.

Yine bu bağlamda Barzani’nin bu liderlik dayatması kendi yönetim alanında zayıflayan otoritesini tahkim etme, kanını tazeleme ve gerici egemenliğini sağlamlaştırma kaygılarına da dayanmaktadır. Ve elbette Kuzey Kürdistan Kürt hareketinin ulusal kongre atılımını boşa çıkararak inisiyatifi ele geçirme amacı da Barzani’nin bağımsızlık referandumunun tarihini anlamlı kılmaktadır. Belki bütün bunlardan daha da önemlisi, emperyalist blok ve güçlerin bölgede yaşadıkları dalaşta nüfuzlarını geliştirme amacı ve bölgede sağlam müttefikler yaratarak etkilerini daha sağlam tesis etme planları da bu referandum tarihini belirleyen asıl sebeplerden biridir.

Dolayısıyla, Barzani yönetimi ve dolayısıyla Kürt ulusunun bağımsızlık referandumu, ABD emperyalizminden bağımsız olmadığı gibi, ABD emperyalizminin bölgede sağlam bir müttefik-işbirlikçi devlet oluşturma projesinin bir parçasıdır. Ve bu anlamda bağımsızlık referandumunun gerçekleştirilmesi büyük olasılıkla yapılıp bağımsızlık temelinde bir irade de ortaya çıkacaktır ki, bu da ilgili kesimde bir bağımsız Kürt devletinin çok yakın olmasa da kurulacağını işaret etmektedir. Emperyalist böl-parçala-yönet politikası ve nüfuz edinme planları temelinde bölgeyi küçük devletçiklere bölerek yeni haritaların oluşturulacağı da uzun zamandan beridir tartışılan bir durumdur. Bu zeminde bağımsızlık referandumu rastlantı değil, emperyalist proje olarak gündeme getirilmiş bir süreçtir. Dolayısıyla da bu gelişmeler dikkate alındığında “bağımsız” Kürdistan devletinin kurulması tamamen mümkündür. Bölgede ABD emperyalizmine bağlı yeni bir “İsrail” temsilinin yaratılması muhtemeldir.

Bütün bu duruma karşın Kuzey Kürdistan Kürt hareketinin bölgedeki örgütlülüğü ve gücü göz ardı edilemez bir gerçekliktir. Ki, bu gerçeklik Barzani’nin inisiyatifini zayıflatacak kadar kuvvetlidir. Barzani’yi rahatsız eden ve bağımsızlık referandumu ile atak gerçekleştirmesine vesile olan sebeplerden biri de şüphesiz ki bu realitedir. Örgütlenme, askeri güç ve otorite bakımından bölgede son derece etkili olan Kuzey Kürdistan Kürt ulusal hareketi, siyaset alanında da yetenekli ve yetkin durumundadır ki, bu durumuyla fiilen Barzani için bir tehdit durumundadır. Ve Barzani’nin etkisini önemli oranda zayıflatarak önemli bir inisiyatif oluşturmuştur denilebilir. Ki ulusal kongre adımı tam da bu zeminde geliştirilen bir adım olarak da okunabilir. Bu adımın demokratik ve ileri olduğu tartışma götürmezken, Barzani’nin tavır ve tutumu olumsuz ve gericidir. İki Kürt gücü ya da parçası arasında avantajlı olan Kuzey Kürdistan Kürt ulusal hareketidir. Buna karşın Barzani emperyalizmden destek alarak önemli bir engel ve güç olma durumunu sürdürmektedir. Bu iki kesimin siyaset veya karşılıklı adımlar şahsındaki çatışkısı, Ulusal Kongre ve Bağımsızlık Referandumu siyasetlerinde somutlaşmaktadır. Kuzey Kürdistan Kürt ulusal hareketinin Ulusal Kongre çağrılarını yineleyip devreye sokma eğilim ve girişimleri de tam burada anlam kazanmaktadır.

Sonuç olarak; bağımsızlık referandumu görece ve somut statülerin ilerletilmesi itibarıyla olumlu bir gelişme olmakla birlikte, emperyalist projeye dayalı arka planı nedeniyle stratejik olarak gericidir ve emperyalizme bağlı bir Kürt devleti akıbetiyle maluldür. Ulusal Kongre girişimi ise Kürtlerin birliği temelinde rol oynayabilecek veya bu hedef itibarıyla esasta olumlu ve ilerici bir gelişmedir ve bağımsız politika ve ilerici hedeflere bağlı geliştirilmesi kaydıyla bağımsız Kürdistan’ın kurulması için son derece stratejik bir girişimdir. Ulusal Kongre Kürdistan’ın parçalarını birleştirme eğilimi açısından daha stratejik ve rasyonel olup birleşik Kürdistan şiarına uygun bir gelişmedir. Ve Bağımsız Büyük Demokratik Kürdistan’ın kurulması doğrultusunda daha stratejik bir adımdır. Bunu dışlayan tek parçanın bağımsızlığı parça açısından olumlu rol oynasa da Kürtlerin birliği ya da Bağımsız Demokratik Birleşik Kürdistan açısından zayıflatıcı olup, somut ve siyasi yankıları itibarıyla oynayacağı olumlu etkilerine karşın, stratejik bakımdan, Bağımsız Birleşik Demokratik Büyük Kürdistan açısından olumsuz esastadır. Dolayısıyla geliştirilmesi gereken eğilim Birleşik Demokratik Kürdistan eğilimi olmalıdır’’.

   

Önceki İçerikOHAL “hukuku” faşist diktatörlüğün sınıfsal karakteridir!
Sonraki İçerikHapishanelerde yeni saldırı dalgası ve direniş