DHF; Özgür bir dünya yaratmak için 1 Mayıs’ta alanlara çıkalım

Enternasyonal proletaryanın ve ezilen halkların birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ta bulunduğumuz bütün alanlarda faşizme ve gericiliğe karşı birleşik mücadele ruhunu ve isyanımızı kuşanarak sosyalizm bayrağını yükseltelim!

HABER MERKEZİ (08.04.2016)- Yaklaşan 1 Mayıs dolayısı ile bir açıklama yapan Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) başta üye taraftarları olmak üzere tüm kitleleri direniş ruhunu kuşanarak 1 Mayıs’ta alanlara çıkmaya çağırdı. ‘’Özgür bir dünya yaratmak için, faşizme ve gericiliğe karşı birleşik mücadeleyi büyütmek için; 1 Mayıs’ta alanlara çıkalım’’ başlığı ile yapılan açıklamayı olduğu gibi yayınlıyoruz.

‘’Dünya, Ortadoğu ve Türkiye-Kuzey Kürdistan’da önemli siyasal gelişmelerin yaşandığı bir atmosferde 1 Mayıs’a girmekteyiz. Emperyalist-kapitalist dünya gericiliği, savaş, barbarlık, sömürü, göç, yıkım ve bin bir türlü gerici politikalarıyla ezilen dünya halklarına kan kusturmaktadır. Yaşadığımız yer kürenin her karış parçasına halkların kanını akıtarak bir kan deryasına dönüştüren emperyalist/kapitalistler, halklarımız üzerinde uyguladığı sömürü ve zulümle yerküremizi bir cehenneme çevirmiştir. Sömürü politikalarını hayata geçirmek için talan ve vahşette sınır tanımayan emperyalist-kapitalist dünya gericiliği, yarattığı barbar çetelerle halklarımız üzerinde akıl sınırlarını zorlayacak bir biçimde vahşet uygulamaktadır. Bu barbarların yaratmış olduğu savaş canavarları Amed, Ankara, Paris ve son olarak da Brüksel’de olduğu gibi bizzat kendi merkezlerinde patlayarak halkları katledip korku salmaktadır. Dolayısı ile Ortadoğu başta olmak üzere Avrupa’da gerçekleştirilen ve yüzlerce sivil insanının vahşice katledilmesine yol açan barbarca saldırıların esas sorumlusu uluslararası emperyalist-kapitalist sistemin ta kendisidir. Bu çıplak gerçekliklerden kaynaklı mücadelemizin merkezine emperyalist-kapitalist gerici sistemi koyarak bir mücadele perspektifi belirlemek günümüz devrimci siyasetinin görevidir.

Emperyalist-kapitalist gerici sistemin stratejik ön cephesi olan Türkiye-Kuzey Kürdistan’da egemenler halklarımız üzerinde dizginsiz bir sömürü uygulamaktadır. Geçmişten günümüze halklara karşı gerici bir zeminde kendisini var eden faşist “TC” devleti kuruluşundan günümüze dek, işçi sınıfı, emekçiler, Ermeniler, Kürtler, Süryaniler, Aleviler, kadınlar, aydınlar, ilericiler, devrimciler ve komünistler üzerinde sınırsız bir sömürü ve zulüm sultası kurmuştur. Burjuva faşist devlet halklarımızın kanını akıtarak coğrafyamızı bir kan deryasına çevirmiştir. Yine kadim halklar mozaiği olan Anadolu ve Mezopotamya toprakları çoraklaştırılarak halklar hapishanesine dönüştürülmüştür. Osmanlının ve devamcısı burjuva faşist devlet kodlarının bir devamı olarak uluslararası sermayenin ihtiyaçlarına göre işbaşına getirilen Erdoğan/AKP iktidarı ise dini gericilikle faşizmi birleştirip bütün toplumsal dinamikleri zapturapt altına alarak ülkeyi koyu bir karanlığa sürüklemiştir. İnsana düşman, emeğe düşman, doğaya düşman, aydınlığa düşman, kadına düşman, çocuğa düşman, LGBTİ’lere düşman yani iyi ve güzel olan her şeye düşman kokuşmuş gerici bir sistemle karşı karşıyayız. Gerici olan ne varsa sahiplenen ve meşrulaştıran Erdoğan/AKP iktidarının tüm pislikleri ve çürümüşlüğü Ensar Vakfı’nda yaşananlarla berrak biçimde ayyuka çıkmıştır. Ensar Vakfı’nda yaşananlar tekil bir vaka değildir, aksine tam olarak gerici sistemin özünü yansıtmaktadır.

Geçmişten günümüze soykırımcı ve katliamcı geleneğini devam ettiren faşist “TC” ve somuttaki temsilcisi Erdoğan/AKP iktidarı mazlum Kürt ulusu üzerinde sınırsız bir zulüm ve barbarlık uygulamaktadır. Kuzey Kürdistan’da yerleşim yerlerini yakıp yıkan, talan eden Erdoğan/AKP iktidarı kadınlar, çocuklar başta olmak üzere yüzlerce insanı vahşice katletmiştir. Ordusu ve polisi başta olmak üzere bütün gerici kurum ve mekanizmalarıyla Kürdistan’ı yakıp yıkan, talan eden ve mazlum Kürt ulusu üzerinde milli zulüm ve barbarlık uygulayan faşist “TC” ülke genelinde de tüm devrimci ve ilerici toplumsal güçler üzerinde faşist bir diktatörlük uygulamaktadır. Sisteme muhalefet eden, eleştiren, daha iyi bir gelecek için mücadele eden aydınlar, akademisyenler, gazeteciler, avukatlar, kadınlar, gençler, LGBTİ’ler ve diğer toplumsal dinamikler sistematik olarak gözaltı tutuklama terörüne maruz kalmaktadırlar. Faşizm ve gericiliği en koyu biçimde topluma dayatarak korku ve zulüm imparatorluğu yaratmaya çalışan Erdoğan/AKP iktidarı, halklarımızın birleşik devrimci mücadelesi karşısında yıkılmaktan ve döktüğü kan deryası içinde boğulmaktan kurtulmayacaktır.

Özgür ve onurlu bir gelecek için tek kurtuluş sosyalizmdir!

Savaş, sömürü, yıkım, katliam, talan ve bin bir türlü köhnemiş kirli politikalarıyla yaşamı halklarımıza zindana çeviren bu kokuşmuş gerici sisteme karşı alternatifsiz değiliz. İşçi sınıfı ve emekçiler başta olmak üzere halklarımızın tarihi büyük bedeller ve yaratılan devrimci birikimlerle doludur. Bu tarihsel devrimci birikimleri bugünün gerçeklikleriyle birleştirerek daha da ileri taşıyıp halklarımızın özgürlük ve kurtuluş mücadelesini büyüteceğiz. Mevcut köhnemiş kapitalist sistemin halklarımıza vereceği bir gelecek yoktur. Tam tersine halklarımızın geleceğini karartan ve yaşamlarını zindana çeviren bu çürümüş kapitalist sistemin ta kendisidir. Bu tarihsel devrimci gerçeklikler en yakıcı biçimde sosyalizm mücadelesini alternatif olarak önümüze koymaktadır. Kapitalist sömürü ve barbarlığa karşı yaşamın tüm alanlarında sosyalizm bayrağını kuşanarak ayağa kalkmalıyız.

Enternasyonal proletaryanın ve ezilen halkların birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ta bulunduğumuz bütün alanlarda faşizme ve gericiliğe karşı birleşik mücadele ruhunu ve isyanımızı kuşanarak sosyalizm bayrağını yükseltelim!’’

Yaşasın 1 Mayıs, Bijî Yek Gulan!

Yaşasın proletarya enternasyonalizmi!

Yaşasın sosyalizm!

Faşizme ve gericiliğe karşı yaşasın birleşik devrimci mücadele!

Yaşasın tüm ulusların, milliyetlerin, inançların ve cinsiyetlerin tam hak eşitliği!

 

Önceki İçerikErdoğan’ın savaş naraları kabulümüzdür! Devrimci savaşla cevap olacağız
Sonraki İçerikKürdistan’da komünistleri bekleyen görevler