DERSİM (25.11.2015)- Dersim Kadın platformu 25 Kasım çalışmaları kapsamında bugün kitlesel bir yürüyüş gerçekleştirerek erkek egemen gerici zihniyete karşı mücadeleyi büyütme çağrısı yaptı. Saat 12.00 ‘de Sanat sokağında Erbaneler eşliğinde başlayan yürüyüş Okullar caddesinden palavra meydanında bulunan insan hakları evrensel bildirgesi anıtı önüne kadar yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüş boyunca “ erkek vuruyor devlet koruyor”, “ Ekin Wan ölümsüzdür”, “jin jiyan azadi”, “Trans cinayetleri politiktir”sloganları atıldı.
Mirabel Kardeşler sahsında devrim şehitleri için bir dakikalık saygı duruşunun ardından beş dakikalık oturma eylemi yapan kadınlar, oturma eyleminin ardından kadın platformu adına basın açıklaması okundu. Okunan açıklamada; ‘’Bize bu günü miras bırakan Mirabel Kardeşler, 1930’dan 1961’e kadar Dominik Cumhuriyetini Yöneten diktatör Turujillo Yönetimine karşı insan hakları ve demokrasi için mücadelede simgeleşen kadınlardır. Askeri faşist darbe ile başa gelen Turujillo yönetimine karşı mücadele eden Mirabel Kardeşler, Turujillo tarafından terörist ilan edilmiş, ‘ülkenin bütünlüğüne zarar verdikleri’ gibi beyanlarla hedef haline getirilmesinden bir ay geçmeden de, 25 Kasım tarihinde, tecavüze uğrayarak katledilmişlerdir. O günden bu yana kadınlar mücadelelerinin öfkesini her 25 Kasımlarda sokaklara döküyorlar! Cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, ataerkil şiddete, savaşa, ırkçılığa ve milliyetçiliğe karşı kadın dayanışmasını örüyor, seslerini yükseltiyorlar. Ve bugün de Kelebekler bütün Dünya Kadınlarına kanat oluyorlar. Yıllar değişiyor, ancak dünyadaki erkek egemen sistemler varlığını koruduğu için, ülkenin adı değişiyor, araçlar çağa uyarlanıyor ama kadına yönelik şiddet ve sömürü düzeni değişmiyor. Dominik Cumhuriyetinde muhalif sesler faili meçhulle katledilirken, bugün faili meçhullerin yerini faili ortada olan, beslenip büyütülüp mazlum halkların üzerine salınan IŞİD vari terör örgütleri eli ile yapılan katliamlar alıyor. Son örneğini Ankara’da olmak üzere, daha önce Suruç’ta ve Amed’de de yaşadığımız katliamlarda kadınlarımız katledildi! Yetmedi, ülkeyi iktidarları için yangın yerine çevirdiler. “400 vekil alsaydık bütün bunlar yaşanmazdı” sözleri ile iktidarları için büyüttükleri savaşı da ayan beyan ortaya koydular. Ama biz kadınlar ne Barış için katledilenleri unutacağız ne de Barış mücadelemizden vazgeçeceğiz! Biz kazanacağız. Sevgili kadınlar, Varto’da sokağa atılan sadece Ekin Wan’ın çırılçıplak bedeni değildi, Varto’da sokağa atılmak istenen direnen kadının onuru, bedeni ve mücadelesiydi! Ekin Wan bize bir kez daha hatırlattı, savaşın kadın bedeni üzerinden yürütülen kirli yüzünü!”
Munzur su işçileri ve LGBTİ’ ler yalnız değildir!
“Kadının rolünü ‘aile’ içine hapsetmek isteyen iktidar; Çalışma yaşamındaki düzenlemelerle kadın emeğini ikincil, ucuz, güvencesiz ve kayıt dışı kılarak kölelik koşullarında sömürüye itiyor; kadınları iş yerlerinde her türlü ayrımcılığa, baskıya, taciz, tecavüz ve şiddete terk ediyor. Bunun en somut örneğini ise açlık sınırının bile altında olan 950 TL ücrete çalışan Munzur Su’yun kadın işçileri oluşturuyor. Ev içi emeğimizi görmeyen iktidar, evin içinden sokaklara taşan sesimizi ise verdiği geçici işler ile susturmaya, boğmaya çalışıyor. Kadının ve LGBTi bireylerin adına ve sesine tahammülü olmayan iktidar zihniyeti, eşitliğimizden yana olmadığını beyan etmişti zaten! Onların erkek egemen zihniyeti içerisinde bir eşitlik aramıyoruz elbette ki! Ve hatta biliyoruz ki erkek şiddetini doğuran ve besleyen bu sistemin yarattığı devlet şiddetidir. Öyle ki kadınlar üzerindeki bu çift yönlü şiddetini, yarattığı hukuk sistemi ile beslemekte, adeta ayakta tutmaktadır. Figen Yüksekdağ’ın Silvan Halkına desteğe gittiği sırada uğradığı devlet ve akabinde medya şiddeti bunun en somut örneklerindendir” denildi. Etkinlik mücadeleyi daha da büyütme çağrısı ve atılan sloganlarla coşkulu bir şekilde sona erdi.