Her ölümsüzleşen yoldaşımızın ardından mücadele sözleri verir, kavga yeminleri ederiz. Durumun duygusallığını bir yana bırakırsak, ölümsüzleşenlerin ardından yapılan anmalarda edilen yeminler, verilen savaş sözleri tek başına düşünüldüğünde andığımız insanlara yapılan haksızlıktır. Eğer gerçekten ölümsüzleşenleri ‘kalbimiz kuruyana kadar unutmayacaksak’ önemli olan onların politik/pratik hattını daha da ileriye taşımak olacaktır.
Her yoldaşın, bazı yönleri öne çıkarken mutlaka bazı eksik/zaaflı yanları da vardır. Ölümsüzleşen yoldaşların ardından yapılması gerekende onların pozitif, öne çıkan yönlerini sahiplenip, onları daha da ileriye götürme cüretinin gösterilmesidir. Savaş alanlarında olmak hiç şüphesiz bir cesaret, cüret işidir. Fakat düşmana karşı verilen savaştan daha büyük bir savaş varsa o da insanın kendisine, kendi sistem içi/geri yanlarına karşı verdiği savaştır. Bu savaşta ise cesaret ve cüret etmek zordur.
İşte bu savaş ve cüretin önemli bir temsilcisidir Deniz yoldaş. Deniz yoldaşı, pek çok duygusal betimlemeyle anabiliriz. Nitekim Antalya’nın küçük bir köyünden çıkıp, Maoist harekete tutunmak hayli zor bir iştir. Ancak unutulmaması gerekir, Deniz yoldaş Maoist harekete bu duygusallıkla gelmemiştir. Deniz yoldaşı Maoist harekete çeken, onun politik/pratik hattının kendisidir. Yoldaş, hareketin zor zamanlarında Maoist hareketle tanışma imkânı bulmuşsa da, yılmamış ve mücadele etmiştir. Devrimciliğini klasik bir duygusallıkla devam ettirmemiş, tek başına dahi olsa büyük emeklerle katkı sunmuştur.
Deniz yoldaş, Antalya’da fakir köylülere daima yardıma koşmuş, emek harcamış ve bunu bir devrimci sorumluluk olarak görmüştür. Devrimciliği kendi kendine sürdürenlerin aksine, sürekli yeni insanlar aramış, örgütleme faaliyetine girişmiş ve her fırsatı Maoist harekete katkı olarak değerlendirmiştir.
Deniz yoldaşın öne çıkan, ilerletilmesi gereken yanı, onun emekçi ve halktan oluşudur. Olumsuz anlamda marjinalliğe hiç düşmemiş ancak tüm zorluklara rağmen radikal Kaypakkaya düşüncesinden de kopmamış aksine onu ileriye taşımıştır. Bir takım handikaplarına karşın mücadeleyi daha da ileriye taşıma, dağ doruklarında mücadeleyi sürdürme fikrinden imtina etmemiştir. Yoldaşın emekçi yanı cüretiyle birleşmiştir.
Her bir yoldaş ayrı ayrı değerlidir ve ayrı ayrı anlatılacak yüzlerce yanı vardır. Deniz yoldaş Toroslarda sergilediği emekçi yanını, Munzurlara gitme cüretiyle, düşmanla karşı karşıya gelme cesaretiyle daha da yukarı taşımıştır. Yoldaşı sahiplenmenin en doğru yolu işte bu emeği daha da büyütmek, bu cüreti daha da ileri taşımaktan geçmektedir. Tıpkı yüzlerce ölümsüzlüğe ulaşan yoldaş gibi, Deniz yoldaşında emin olduğu bir şey vardır ki, bıraktığı mücadele mutlak suretle sahiplenilecek ve daha ileriye taşınacaktır. İşte onları gerçek anlamda sahiplenmek, anmak budur. Ölümsüzleşen her bir yoldaşın yaptığı da budur. Yoksa kolay değildir, düşman pususu altında çatışarak ölümsüzleşmek, silahın yokken birbirine sarılıp bombanın pimini çekmek, kolay değildir kuşatma altında sığınakta sıkışmışken saatlerce çatışmak.
Yoldaşlara bu cüreti ve cesareti veren, halklarına ve ideolojilerine olan güvenleridir. İşte bu güvenle inşa edilir devrim, bu güvenledir devrime bunca emek bunca özveri katmak. Torosların isyankâr kadını Deniz yoldaşı anmak işte burada başlar. Bulunduğun en küçük alanda, tek başına da olsan, yanı başındaki insanlara emek katarak, ardından en küçüğünden en büyüğüne devrimci bir sorumlulukla hareket ederek, cüret ve cesaret ederek.
Bir yoldaşı