Suriye’deki emperyalist paylaşım süreci

Emperyalist savaş ve saldırganlığın mazlum ulus ve halklara getirdiği acılar, yaşattığı katliamlar ve geliştirdiği IŞİD gibi barbar çeteler bu savaşların ürünü olarak geniş toplumsal kitlelerde karşılık bulacak etkili propaganda zeminleridir. Her şeyden de önemlisi salt teşhirle yetinmeden gerici savaş ve saldırganlığa karşı kitlelerin militan mücadelelerinden örgütlü sınıf hareketinin silahlı eylemine kadar etkili mücadelenin geliştirilmesinin gerekliliğidir

HABER MERKEZİ (22-12-2015)- Ortadoğu stratejisi bağlamında Suriye özelinde yaşanan gelişmeler, emperyalist bloklar arası çatışmanın ele alındığı,  gazetemizin 113. sayısında “Suriye’deki emperyalist paylaşım süreci” başlığıyla yayınlanan analiz yazısını okuyucularımızla paylaşıyoruz.

Emperyalist bloklar arası dalaş keskinleşmenin ötesine geçerek ciddi çatışmalar düzeyine varmış, lokal savaşları zorlayarak büyük savaşların eşiğine ulaşmıştır. Yaşanan durum yeni bir paylaşım sürecidir esasta. Bilinen emperyalist paylaşım savaşları ve süreçlerinin aynısı olmamakla birlikte, yeni bir paylaşım ve dengelerin oluşturulması sürecinin yaşandığı söylenebilir. Mevcut durum bu olmakla birlikte, bu mevcudiyetin bölgesel odaklı emperyalist yeni paylaşım sürecinin özgün biçimde devrede olup, emperyalist bloklar arası dengelerin belirlenmesi süreci ekseninde keskin çatışma realitesiyle büyük emperyalist savaş tehdidi taşıdığını söylemek isabet olur.

Ortadoğu stratejileri bağlamında Suriye özelinde yaşanan gelişmeler, emperyalist bloklar arası çatışmanın geldiği aşamayı ve bu aşamanın bağrında taşıdığı büyük savaş tehdidini açıkça ortaya koymaktadır. Rusya ile ABD-AB arasında Suriye savaşında yaşanan emperyalist bilek güreşi, ABD emperyalizminin maşası olan Erdoğan/AKP iktidarının adı geçen çatışma dâhilinde Rusya emperyalizminin uçağını düşürmesiyle, bu emperyalist bloklar arası taraflaşma ve karşıtlaşmayı farklı boyutlarda ortaya koyarak dönen oyunların göstergesi oldu.

Rusya, Türk devleti uçakları tarafından düşürülen uçağının Suriye hava sahasında düşürüldüğünü iddia ederken, ABD ve AB’li emperyalistler istisnasız olarak ve AKP iktidarından çok daha tez canlı olarak AKP iktidarının açıklamalarının doğru olduğunu, Türk devletinin haklı olduğunu söylemiş ve alenen Rusya karşıtı açık bir tutum alarak sıkı bir taraflılık veya bloklaşma tavrı sergilemiştir. Bu tablo, çatışmanın kimler arasında cereyan ettiğini, kimlerin kimlere karşı ve kimlerle ittifak ya da işbirliği içinde olduğunu gösterdi. Daha da önemlisi, bu tablo, Suriye’deki savaşın kimler arasında seyrettiğini, bu savaş veya çatışmanın emperyalist bloklar arasında hangi boyutlara geldiğini gözler önüne sermekle beraber Erdoğan/AKP iktidar güruhunun ABD ve AB’li emperyalistlerin bir maşası olarak nasıl kullanıldığını gösterdi.

Rusya ile karşı karşıya getirilen Erdoğan/AKP iktidarı (“TC” devleti) Rusya tarafından ciddi ekonomik yaptırım ve baskılara muhatap bırakılınca, AKP iktidarını maşa olarak kullanan ve elbette Suriye’de hem Suriye-Esad yönetimiyle hem de Rusya ile savaş yürüten ABD ve AB emperyalistleri devreye girerek Rusya karşıtı ortak bir tutum aldılar. Bu tutumdan emperyalist bloklar arası çatışmanın taraflarını ve bu çatışmanın geldiği noktayı okumak son derece mümkün.

Rusya uçağının düşürülmesi, emperyalist bloklar arası çatışmanın bir parçasıydı. Bu zeminde emperyalist güçlerin özellikle Rusya karşıtlığı biçiminde net taraflar olarak ortaya çıkması da bunun göstergesidir. “TC” devleti Erdoğan/AKP iktidarının Rusya’nın sert açıklamaları karşısında kabadayılanma gösterileri de esasında NATO veya ABD’den AB’li birçok emperyalist ülkenin olmasındandır. Sırtını ilgili emperyalistlere yaslayarak ve elbette tam manasında maşalık yaparak Rusya’nın uçağını düşürmüş, aynı destekten aldığı güçle Rusya’ya rest çekme veya kabadayılanma tavırlarına girmiştir. Bu arka olmasa Erdoğan/AKP iktidarının Rusya’nı uçağını düşürmeyi göze alamayacağı, Rusya’ya rest okuyamayacağı açıktır. Eğer Erdoğan/AKP iktidarı bağımsız tavrıyla veya açıkladığı gerekçelerle Rusya’nın uçağını düşürmüş olsaydı, bundan öne Yunanistan’ın uçaklarını birçok defa düşürmüş olurdu. Zira hava sahası ihlali Yunanistan sınırında da defalarca yaşandı… Ama Yunanistan sınırında bunu yapmayan “TC”, Suriye hava sahasında veya saniyelik sürelerle Türk hava sahası ihlali yapan Rusya uçağını düşürmektedir.  Açık ki, uçağın düşürülmesi ABD ve AB’li emperyalistlerin Erdoğan/AKP iktidarı maşasıyla Rusya’ya verilen bir mesaj, bir uyarı veya dalaşın kaçınılmaz bir sonucudur.

Erdoğan/AKP güruhunun Rusya uçağını düşürdükten sonra, yani yaptırılmak/yapılmak isteneni yaptıktan sonra diplomatik pozlara girerek Rusya/Putin’in sert açıklamaları karşısında diyalogdan bahsetmesi ikiyüzlü burjuva politikadan öteye değildir. Rusya ise yapılanın ne anlama geldiğini bildiği için bunun karşılıksız kalmayacağı biçimindeki sert açıklamalarla birlikte derhal belli yaptırımlar devreye sokarak Erdoğan/AKP güruhunu tezden “pişman” etmiş durumdadır. Ki, Rusya’nın adımları muhtemelen devam edecek ve hatta Erdoğan/AKP iktidarına pahalıya mal olacak sonuçlara ulaşacaktır…

Rusya uçağının düşürülmüş olması prestij açısından Rusya aleyhine bir gelişme olup Rusya tarafından da hoş karşılanmasa da, bu durum Rusya’nın Suriye’de avantajlı konuma geçip elinde sağlam kartlar bulundurması anlamına da geldi. Dolayısıyla Rusya bu kartlar sayesinde Suriye’de çok daha ciddi saldırılar gerçekleştirmekte, daha etkili pozisyona geçmektedir. Özcesi uçağın düşürülmesi Rusya’nın Suriye’de etkin olup avantajlı konuma geçmesine yol açtı. Bu faydadan dolayı bazı aklı evveller ‘Uçağı Rusya bilerek ve planlı vurdurdu” noktasında çıksa da, bizim buradaki değerlendirmemiz Rusya’nın bilerek uçağının düşürülmesini planladığı kastı taşımamaktadır.

Uçak düşürme meselesinin esas önemi, emperyalist bloklar arası Suriye odaklı paylaşım çatışmasının, askeri alana sıçrama ve büyük savaşa dönüşme tehlikesini ihtimal düzeyinde de olsa gündeme getirmesi açısından büyüktür. ABD ve AB’li emperyalistlerin esasının Rusya’ya karşı tutum biçiminde “TC”yi destekleyen ve yanında yer alan tavırları ve tabi ki bu gelişmenin kaynağı olan Rusya uçağının düşürülmesi, bu dalaşın belli bir boyuta taşınmasının işaretiydi. Ancak meselenin ciddiyeti bununla sınırlı emarelerden ibaret değildir. Uçak düşürme eyleminden veya emperyalist adımdan sonra, karşılıklı olarak tarafların Akdeniz’e yığılan savaş gemileri savaş tehdidini en iyi resmeden tablodur. Kuşkusuz ki, Rusya’nın Suriye’de askeriyle bulunup savaş yürütmesi ve buna karşın ABD’nin de askerini Suriye’de konumlandırması da aynı tehdidin sıcak halkalarındandır. İŞID ile savaş bahanesiyle bu hazırlıklar yapılmış olsa da, işin önemli diğer yanı da aralarındaki çatışmaya bağlı olarak bu adımları atmış olmalarıdır. Kısacası Suriye’de odaklanan yeni emperyalist paylaşım ve dengelerin tesis edilmesi sürecinin, büyük emperyalist savaşa sıçrama tehlikesi günceldir.

İkinci bir olasılık olarak (ki esas olasılığın bu olduğu söylenebilir), paylaşım dalaşı, genel bir savaştan ziyade “TC”nin savaşa sokulması biçiminde sonuçlanabilir. Yani ABD emperyalizmi adına “TC” devleti savaşa girmiş olacaktır. Esas olasılığın bu olmasının esprisi ise, emperyalist blok ve güçlerin aralarındaki çatışmaya kuklalarını savaşa sokarak bunlar üzerinden ve bunlar vasıtasıyla savaşlarını sürdürme gerçekliğine dayanmaktadır. Ki, Suriye’de devam eden savaşın da özünde bu emperyalist blok veya güçler arasındaki bir savaş olduğu açıktır. Bu durum daha da gelişerek “TC”nin de savaşa sokulması halini alabilir. Gelişmeler bu olasılığın daha rasyonel olduğunu göstermektedir. Emperyalist bloklar henüz bir dünya savaşı başlatmayı uygun görmemekte, tercih etmemektedirler. Kukla devlet ve iktidarları savaştırarak veya lokal savaşlar yürüterek çelişki ve güç dengesi sorununu çözmeyi tercih etmektedirler. Daha büyük kapsamlı bir savaşın kendileri için de bir felaket olacağını bildikleri ve bu süreçlerin sınıf devrimlerine yol açacağı gerçeğini bildikleri için kapsamlı bir dünya savaşına girmeyi istememektedirler. Ne ki, bu mutlak bir durum değildir. Çelişkilerin boyutu, güç dengelerinin ciddi düzeyde bir taraf veya blokun aleyhine sonuçlanması durumu, kapsamlı bir savaşa girmelerini de olanaklı kılmaktadır. Ancak belirtmek gerekir ki, emperyalist blok veya güçlerin iç içe geçmişlik durumu ve karşılıklı olarak taşıdıkları bağımlılık gerçeği bir dünya savaşını göze alamamalarında büyük bir etkendir. Dediğimiz gibi, böylesi bir savaşın kendilerinin de felaketi anlamına geleceklerini, en azından kendilerinin de büyük sorunlarla ve bu sorunlar ekseninde iç sosyal gelişmelerle karşı karşıya kalıp egemenlik ya da hegemonyalarını yitireceklerini bildikleri için, eski klasik biçimdeki bir dünya savaşını istememektedirler.

Suriye ve Ortadoğu’da küçük devletlerin oluşum sürecine gidilerek, her blok veya güç belli düzeyde çıkarlarını muhafaza ederek, belli bir anlaşma zeminine doğru ilerleme stratejisi gütmektedirler, güdeceklerdir. Suriye’de ayrı yönetim bölgeleri biçiminde oluşacak veya oluşturacakları federatif yapı ile Suriye’de ilgili emperyalist güçler çıkarlarını koruyacak, Suriye pazarını bölüşmüş olacaklardır. Bütün mesele bu paylaşımda pastanın büyük parçasını kimin kapacağı meselesidir ki, sürdürülen durum ve tarihe bağlanarak üzerinde anlaşılan siyasi çözüm planı bunu tayin eden süreç olacaktır. Askeri güçler bakımından yenişemeyen taraflar zorunlu olarak ve göstermelik biçimde de olsa referandum-seçim biçimlerinde, Suriye halkının belirleyeceği tercihle sorun belli bir “çözüme” oturmuş olacaktır. Ne ki, bölgede çelişkiler köklü olup devam etme dinamiği taşımaktadır. Bu anlamda Suriye’deki çözüm de esasta geçici olacaktır. Yani, süreç, emperyalist blok veya başat aktör güçlerin uzun vadeli yeni stratejiler oluşturarak hasmına üstünlük sağlayacağına inandığı bir döneme ertelenecektir. Mevcut durumda belli çıkarlar karşılıklı olarak korunarak göreli bir çözüme gidilecek ve bu süreç yeni stratejilerin oluşturularak yeni adımların atılmasının hazırlığı süreci olarak işleyecek, günü geldiğinde emperyalist dalaş-çatışma yeniden devreye girecektir.

Emperyalist aktörler gerici talan çıkarları esasında dünya hegemonyası ve nüfuzları uğruna bu dalaşı sürdürürken, “TC” gibi kukla-maşa ülkeler göbek bağıyla bağımlı oldukları emperyalist efendilerinin çıkarları adına bu savaş ve çatışmalarda rol oynamaktadırlar. Erdoğan/AKP iktidarının üstlendiği pozisyon bundan daha ileri değildir. “Türkmenler” türküsü bahaneden ibarettir. Bahane bulmadan Suriye iç sorunlarına müdahil olmasını açıklaması mümkün değildir. Bahane olmadan orada Kürtler lehine yaşanan gelişmelere müdahale etmesini açıklayamaz… Kısacası, Erdoğan/AKP iktidarının bütün rolü ABD’nin jandarmalığını yapmaktır ve elbette Kürt düşmanlığından ileri gelen hassasiyetleri gereği Suriye’ye müdahale edip IŞİD’i desteklemektedir… Dediğimiz gibi Türkmenler türküsü sadece bir bahane ve kılıf…

Son bir söz daha söyleyelim ki, can alıcı mesele; komünist, devrimci ve demokratik hareketin emperyalist savaş ve saldırganlık karşısında oynayacağı roldür. Emperyalistler bencil çıkarları ekseninde geliştirdikleri işgalci gerici savaşlarla mazlum ulus ve halkları kana boğarken, bu gerici savaş ve saldırganlığa karşı anti-emperyalist mücadelelerin geliştirilmesinden her parçada sınıf hareketinin geliştirilmesine kadar son derece hayati görevler önümüzde durmaktadır. Ne yazık ki, komünistler de dâhil bütün bir sınıf hareketi bu görevler karşısında ciddi yetersizlikler yaşamaktadır. Ancak emperyalist gerici savaşlara karşı mücadele genel olarak geniş taban bulma zemindedir. Dolayısıyla emperyalist savaşlara karşı mücadele, bu savaşların özellikle mültecilik dramı ve denizlerde boğulan bebekler gerçeği ile teşhir edilerek geliştirilebilir. Emperyalist savaş ve saldırganlığın mazlum ulus ve halklara getirdiği acılar, yaşattığı katliamlar ve geliştirdiği IŞİD gibi barbar çeteler bu savaşların ürünü olarak geniş toplumsal kitlelerde karşılık bulacak etkili propaganda zeminleridir. Her şeyden de önemlisi salt teşhirle yetinmeden gerici savaş ve saldırganlığa karşı kitlelerin militan mücadelelerinden örgütlü sınıf hareketinin silahlı eylemine kadar etkili mücadelenin geliştirilmesinin gerekliliğidir.

Önceki İçerikFaşizme karşı devrimci direniş bayrağını yükseltelim
Sonraki İçerikCizre’de devlet terörüne devam: 2 kişi katledildi / Düzeltme