HABER MERKEZİ(31.12.2017)-Burjuva dünya ile devrimci dünya arasındaki keskin çelişki ve savaşım devam ediyor. Bir avuç azınlığın çıkarlarını esas alarak dünyanın tüm yoksul ve ezilenlerine yaşamı zindan eden ve insanlığın da parçası olduğu doğayı aşırı kar hırsı uğruna talan ederek yaşanamaz hale getiren burjuva dünya gericiliği, tarihsel sınıf niteliğine uygun olarak dünya halklarına barbarca saldırmaya ve sömürmeye devam ediyor. Burjuva dünya ve onun her bir yerdeki bilumum gericiliği sınıf çıkarlarına uygun olarak kendi politik rollerini yerine getiriyorlar. Bunda kızacak ya da şaşılacak bir durum yoktur. Burjuva dünyanın barbarlığı ve zulmü karşısında şok olanlar ya da daha ‘’makul’’ beklentiler içerisine girenler ki oldukça fazla, proleter sınıf bilincinden yoksun ve uzlaşmaz sınıf karşıtlıkları perspektifi zeminin dışında kalan bilumum reformist ve burjuva liberalleridir.
Burjuva dünyanın stratejik bir parçası olan ‘’TC’’ devleti de aynı gerici sınıfsal karakterine uygun olarak ve geleneksel gerici kodlarını güne uyarlayarak çeşitli ulus, milliyet, inanç ve cinsiyetlerden halklarımıza barbarca saldırarak zorbalık uygulamaktadır. En küçük bir aykırı sese dahi tahammül etmeyen mevcut siyasal iktidar, kendi burjuva meclisi ve hukuku başta olmak üzere bir bütün temsilcisi olduğu burjuva sistemin ‘’yasal’’ araçlarını da devre dışı bırakarak ülkeyi OHAL ve KHK’lerle yönetmektedir. Çünkü mevcut burjuva anayasal sistem ve onun temel dayanakları bile Erdoğan/AKP iktidarının ayakta kalmasına yetmemektedir. İkincisi Erdoğan/AKP iktidarı uluslar arası ilişkiler ve kriz ile direkt bağlantısı içinde yaşamış olduğu keskin klik çatışması zemininde başta ordu ve yargı olmak üzere bir bütün burjuva devleti var eden temel kurumlara güvenmemektedir. Bu tarihsel gerçeklikten ötürüdür ki direkt kendisinin güdümünde örgütlenmelere gitmektedir. Halk Özel harekât (HÖH) vb. silahlı örgütlenmeler direkt bu politikanın bir sonucu olarak oluşturulmuş örgütlenmelerdir.
Erdoğan/AKP iktidarı öncesi olmakla birlikte özellikle son çıkarmış olduğu KHK’lerle açıktan iç savaş hazırlığını somut bir olgu haline getirmiştir. Olası toplumsal kalkışmalar ve muhalefeti bastırmak için paramiliter gerici güruhları harekete geçiren Erdoğan/AKP iktidarı çıkarmış olduğu yeni KHK’lerle bu faşist eli kanlı paramiliter güçlerin pozisyonunu anayasal güvence altına almıştır. Yine son çıkartılan KHK’ler ile birlikte öncesinden gündemleştirilerek hazırlıkları yapılan Tek Tip Elbise dayatması da somut bir hal alarak devreye koyulmuş durumdadır. Bunların tümünün bizlere gösterdiği açık şey şudur, önümüzdeki süreç Erdoğan/AKP iktidarının çığırından çıkmış bir barbarlıkla halklara saldırılarının ve yeni katliamların daha da keskinleşerek devam edeceğidir. Tek Tip Elbise dayatması bu saldırı sürecinin temel ayaklarından biri durumundadır.
Her direnç noktası kaldıraca dönüştürülmeli
Burjuva siyasal iktidar cephesinin halklara yönelik topyekûn savaş ve saldırı hazırlıkları ve politik yönelimi bu derece açık ve keskinken, maalesef aynı şeyi devrimci ve ilerici toplumsal dinamikler açısından geçerli değildir. Faşist kuşatma ve zorbalığa karşı küçümsenmeyecek bir düzeyde bir direnç ve mücadele gerçekliği olsa da mevcut faşist kuşatma ve saldırı sürecini tersine çevirebilecek güçlü bir toplumsal mücadele cephesi bulunmamaktadır. Değişik toplumsal mücadele dinamiklerinin tüm kuşatma ve zorbalığa rağmen susmayarak ses çıkartmaları, direnç göstermeleri ve sokaklarda olmaları tabi ki içinden geçmekte olduğumuz tarihsel süreçte önemli tarihsel bir rol oynamaktadır. Bu gibi süreçlerde en küçük bir direnç noktasının toplumsal mücadeleyi nasıl etkilediğini ve rol oynadığını görmek durumundayız. Somut olması açısından Nuriye ve Semih’in direnişi buna açık bir örnektir. Dolayısı ile hiçbir direnç noktasını ve mücadele platformunu küçümsemeden ve etkin bir şekilde içinde yer alarak ve daha da ileri bir düzeye taşıyarak toplumsal mücadelede bir kaldıraca dönüştürme devrimci görevi ve sorumluluğu ile hareket etmeliyiz. Toplumsal mücadelenin ilerlemesi, büyümesi ve birleşik bir mücadele hattına evrilerek burjuva siyasal iktidar karşısında güçlü bir direnç odağı yaratılmasında temel görev devrimci ve komünist güçlere düşmektedir. Devrimci ve komünist güçlerin keskin sürecin ihtiyaçlarına ve zorunluluklarına göre hazırlık ve politik hamleler yapmaları tayin edici bir noktada durmaktadır. Hemen hemen bütün devrimci ve komünist dinamiklerin sürece dair yaptıkları doğru politik analiz ve belirlemelerin bıkkınlık verecek bir biçimde soyut olmaktan çıkartılarak somut bir perspektif ve eylem planına dönüşmesi elzem olan bir durumdur.
Bu bağlamda Tek Tip Elbise dayatması başta olmak üzere bir bütün faşist kuşatma ve saldırı dalgasına karşı devrimci ve komünist güçler kısa, orta ve uzun vadeli kapsamlı bir hazırlık ve eylem planı oluşturarak karşı direniş cephesini oluşturmaları sürecin temel devrimci görevlerinden biri durumundadır. Esas-tali demeden merkezi bir perspektif ve eylem planı dâhilinde bütün mücadele alanları ve araçları en etkin biçimde kullanılarak güçlü bir direniş cephesi yaratılmalıdır. Ancak bu somut perspektif ve eylem planı doğrultusunda diğer bütün toplumsal dinamikler harekete geçirilebilinir.
Süreç devrimciliğin açıktan sınandığı ve rolünü oynaması gereken çıplak bir gerçekliğe sahiptir. Hiçbir politik kaygı ve değerlendirme bu devrimci gerçeklik ve zorunluluğun önüne geçirilemez. Bedeli her ne olursa olsun mevcut süreç bizlere devrimci rolümüzü oynamamızı emretmektedir.
Gazete Patika